bugün

almanya için bu denli felaketle bitmeyebilirdi. çokça yapılan stratejik hatalar ve bilhassa sırf yalaka olduğu için görev verilen mareşal wilhelm keitel, mareşal göring gibi adamların beceriksizlikleri, orduda hitler'in şahsî makamına itiraz gelmesini engellemek için oluşturduğu karmaşık ve bölünmüş bürokrasi bu sonucu getirmiştir.

1943'ten sonra artık almanların savaşı kazanma ihtimalinin kalmadığı doğrdur; zira doğu cephesinde uğranan bozgun, afrika'dan atılma, italya'ya çıkan müttefik ordusu ve mussolini rejiminin çöküşü, amerika birleşik devletlerinin savaşa girişi ve can havliyle girişilen kursk muharebesinin kaybedilmesi neticesinde, artık almanya'nın ve mihver ittifakının savaşı kazanması mümkün değildi. burada almanya müttefiklerle komünizme karşı barış yapmak ve tüm gücüyle doğu cephesine yüklenmek zorundaydı fakat hitler gibi uzlaşılması imkansız bir düşünceyle normal birisi için bu başvurulamaz bir yoldu. müttefiklerin ''kayıtsız şartsız teslim'' sloganı, komünizme karşı ortak müttefik olacak almanya için işlemezdi; general patton'ın da bu düşüncede olduğu biliniyor. fakat hitler, bu yola başvurmadı ve bu yola girerken oldukça büyük stratejik/askeri hatalar yaptı. hitler, 1939'dan sonra durmasını bilseydi veya amerika birleşik devletlerine harp ilan etmeseydi, bugün bu savaştan karlı bir anlaşmayla çıkması, alman birliğini gerçekleştirmesi, ekonomi ve askeri olarak dünyanın bugüne kadarki bir numaralı devletlerinden bir tanesi olması işten bile değildi, o kadar acı da yaşanmamış olurdu.

iktidara gelip sınırsız yetkileri ele alan hitler, versay anlaşmasını hükümsüz kılmak için çok çabaladı; çekoslovakya'yı ilhak etti, ren'e asker yerleştirdi, mevcudu tahdid edilmiş ordusunu birkaç katına kadar güçlendirdi, avusturya ile bir çeşit referandum ile birleşti ve bunları sadece diplomatik metotlarla yaptı. sıcak savaşa girmeden tüm dünya devletlerine emellerini kabul ettirdi. alman milli birliğini sağlamak için tek bir adım kalmıştı, o da danzig'i ve doğu prusya'yı birleştirmekti. bunu da sıcak çatışma yoluyla yapmaktan başka çare yoktu. fakat hitler, burada dursaydı, yani bir dünya savaşına yol açmasaydı, dünyada nefret edilen birisi olmayacaktı. fransa'da, britanya'da, rusya'da, latin amerika'da; romanya, macaristan, ispanya, portekiz gibi pek çok yerde hitler hayranları ve nasyonal sosyalistler vardı; anti semitizm dünya genelinde yaygındı. ingiltere kralı edward, ünlü amerikalı havacı albay charles lindbergh dahi nasyonal sosyalizme sempati duyuyordu, hatta kralın nazi selamı verdiği bile fotoğraflanmıştır. lakin alman diktatörü, britanya ve fransa'dan çekinmedi. fransa'yı kolayca ilhak edip sonra britanya'ya yükleneceğini düşündü; onu düşürdükten sonra kavgam'da ifade ettiği gibi aryan ırkın temsilcisi cermenler için hayat sahası elde etmek uğruna doğunun bereketli topraklarına gidecekti; petrol havzalarını, verimli tarım arazilerini ele geçirecek, stalin'e yüklenip işini bitirecek, sonra da bu bölgeye almanları yerleştirecekti. yahudileri toplu hâlde imha edecekti. böylece slavların elinde dejenere olmuş topraklarda yeni bir bin yıllık medeniyet kurulacaktı. hitler, kafayı fena hâlde mistizm ve okültizm ile bozmuş bir yarı deli olduğu için, böyle acayip gayeleri vardı. yahudi meselesi olmasa, hitler'in batı bloku ile barış yapması pekala mümkün olabilirdi. ama hitler enteresan bir adamdı.

tüm bu nedenlerden ötürü, hitler savaştan çekinmedi ve polonya'yı işgal etti. ribbentrop ve molotov'un imza ettiği saldırmazlık anlaşması gereğince sovyetlerden bir tepki gelmeyeceğini hesaplıyordu, zamanı gelince işlerini bitirecekti. fakat stalin, almanların batı sınırına kadar dayanması ihtimalini görünce kızıl ordusunu doğudan polonya'ya soktu ve yolda baltık devletlerini de işgal etti. bunu üzerine bir de hitler'e ''kuvvetlerinizin rahat ve emniyeti için bunu yaptık'' deme yüzsüzlüğünü gösterdi. stalin'in bu çakallığını hitler hiç sindirememiştir, fakat stalin de hitler'in yıllar önce ilan ettiği gibi sovyetlerle savaşmasının kaçınılmaz olduğunun farkında olduğu için böyle bir savaşa başvurdu, bu da aşikârdır. bunun ardından batı sınırına savunma maksatlı molotov hattını inşa etmeye girişti. hitler, fransa'yı işgal ettikten ve britanya'yı bombaladıktan sonra bir çıkarma harekâtını göze alamadığı için ingiltere'ye yüklenmektense önce rusya'nın işini bitirmeyi seçti. fakat bunu yapmadan evvel, fransa'dan kaçmaya çalışan yüz binlerce kişilik müttefik ordusunu sırf göring'in gönlü olsun diye imha etmedi ve luftwaffe uçaklarıyla bir süre bombalanarak taciz edilmesini emretti. yaklaşık 400.000 kişilik ordu böylece 3 sene sonra normandiya'ya dönmek üzere ada'ya kaçmaya muvaffak oldu. bu hitler'in birinci taktik hatasıdır.

fakat neticede benelüks devletlerini, fransa'yı, çekoslovakya'yı, avusturya'yı, polonya'nın yarısını çok az bir zayiatla ele geçiren hitler'in egosu son derece havalardaydı. generallerinin çoğu, bu savaşlara karşı çıkmıştı; hitler ise onlara rağmen giriştiği bu savaşlarda elde ettiği başarılar neticesinde, kendisinin büyük bir askerî deha olduğu hissine kapıldı, komutanlarının itaat etmeyenlerinin hain olduğu sonucuna vardı; halbuki tüm bu başarılar düşmanlarından çok üstün generallerinin askeri yeteneklerinden ötürüydü. hitler bunu anlayamayacak kadar yarı deli, kompleksli bir adamdı.

sanılanın aksine, rusya'ya saldırılması bir hata değildir; hatta geç kalınmıştır. köstek olmaktan başka bir işe yaramayan ve ''italyanların askerî muvaffakiyetleri'' şeklindeki dünyanın en kısa kitabının sahibi olan italyanlar, balkanları almayı bırakın, afrika'da ve yunanistan'da dahi zor duruma düşmüş iken mussolini, hayalindeki ''latin imparatorluğu''nu, yani yeni roma'yı ve akdeniz kolonilerini canlandırmak için almanya'dan destek istedi. almanlar yunanistan'a bir hava indirme operasyonu tatbik etti ve elit paraşütçülerini bölgeyi zaptetmekle vazifelendirdi, balkanlar bunun ardından mussolini'ye bırakıldı. ikinci olarak afrika'ya meşhur kumandan mareşal rommel komutasında bir kolordu gönderildi. tüm bu gelişmeler doğu harekâtını haftalarca geciktirdi ve kızıl ordu biraz daha toparlanırken, kış da yaklaştı. hitler, luftwaffe'yi gereksiz yere göring gibi bir adamın elinde harcarken, britanya'ya yaptığı blitz'de başarısız oldu; hâlbuki lutfwaffe kaynakları raf'tan az değildi. fakat göring luftwaffe field divisions denilen tümenler kurmakla, bunları topçu mevzilerine yerleştirmekle uğraşırken (takriben 200-250 bin havacı karada savaştı), ingilizler bombardıman uçakları ürettiler, luftwaffe savaş boyunca ''uçan kale''lerden mahrum kaldı. 1941'den sonra kullanmayacakları 150.000 paraşütçü eğittiler, bunlar karacılardan farksız olarak italya'da ve almanya'da savaştı. bu gereksiz masraflar pilot yetiştirmeye gitmedi. deniz kuvvetleri mareşallerin isteği üzerine lazım olacak denizaltı değil, bismarck sınıfı, gereksiz büyük ve geniş muharip savaş gemileri inşa etti. tüm bunlar kaynak israfıydı. tüm müttefikler kadınlarını çalıştırırken alman kadınları evde keyif yapıyordu, çünkü hitler'e göre kadınların çalışması manasız ve gereksizdi, üstün cermen kadınları, dejenere slavlar gibi köle değildi. bu da wehrmacht'ın savaş kabiliyetini düşürdü ve cephede savaşması gereken adamlar, fabrikada işçilik yapmayı sürdürdü. doğu cephesine girerken vaziyet bu şekildeydi.

doğu cephesi ilk açıldığında almanların avantajı polonya'da ve fransa'da savaşmış deneyimli askerleri ve subaylarıydı, kızıl ordu ise doğru dürüst bir emir komuta kademesinden bile mahrumdu; savaşın ilk aylarında adeta dağıldılar. fakat hitler, komutanlarının aksine moskova'ya değil de stalingrad'a yüklenme kararını verdiğinde (zira buradan kafkaslara inilecek ve petrol havzaları alınacaktı) almanya, uygun bir barış ile doğu cephesini kapatma şansını kaybetti. stalingrad'da sürekli destek alan sovyet tümenleri tarafından çembere alınıp sıkışan ve günden güne eriyen deneyimli alman 6. ordusunun yarma harekatı yapmasına izin verilmedi. kış savaşında finlandiya'da perişan olan kızıl ordu savaş kendi evine taşındığında gitgide hırçınlaşırken hitler de şehri almakta kararlıydı. göring'in aklına uyup 6. ordunun olduğu yerde savaşmasının havadan kurulacak bir lojistik köprüsüyle mümkün olduğuna inandı ve bu yönde emirler verdi. göring elbette ki bu vaadini gerçekleştiremedi. 1941 ve 42'nin başında leningrad ve moskova dibinde bulunan ve buraya yüklenen 4. panzer ordusu 6. orduyu kurtarmakla görevlendirildi ve ordu ta moskova'dan stalingrad'a geldi ama orduyu kurtaramadı, hitler geri çekilme emri dahi vermedi; sovyetlerin insan gücü karşısında dayanamayan 6. ordu tamamen imha edildi. bu insan gücü kaybı wehrmacht için telafi edilemedi ve bu netice savaşın seyrini değiştirdi, hitler'in ikinci en büyük hatası da budur. üstelik doğu cephesinden heinz guderian, hermann hoth gibi mükemmel kumandanları azletti. von manstein'ı da 1944'te görevinden aldı. mainstein, hareketli bir savunma anlayışıyla sovyet kuvvetlerinin kıskaca alınacağını savunurken hitler geleneksel hat savunmasından yanaydı, 1944'ten sonra gelen hızlı çöküş de hitler'in bu anlayışının eseridir. hitler'in üçüncü hatası da doğu cephesindeki az evvel bahsettiğimiz yetenekli generalleri görevinden alması, yeniliklere ayak uyduramaması ve dediğim dedik hırçın bir manyak gibi davranmasıdır; en deneyimli koskoca alman ordusu bu uğurda göring, keitel gibi beceriksiz adamların elinde heba edildi.

aralık 1941'de japonya ile amerika harbe tutuştuğunda, hitler ortada hiçbir şey yokken amerika'ya savaş ilan etti; hâlbuki amerika avrupa'daki savaşa karışmak istemiyordu, sadece silah satarak ve geri ödemeli yardım programı ile müttefiklerini ve sovyetleri nazilere karşı destekliyordu. savaşa girişiyle dünyanın en büyük iki endüstri devi sovyetler ve amerikalılar müttefik olarak almanların asla ulaşamayacağı şekilde bir savaş makinesi kurdular; sınırsız kaynakları ve insan gücüyle almanya baş edemedi. müttefik japonya sovyetler'e karşı bir cephe açmamış, bilakis britanya sömürgelerine saldırmak ve amerika'yı savaşa çekmek dışında bir işe de yaramamıştır. pearl harbour baskını yerine sovyetlere açılacak bir cephe, almanya'yı çok rahatlatacaktı. japonlar italyanların aksine doğuda fransızları ve ingilizleri harcamış, oldukça iyi savaşmışlardır. 1942'de neredeyse pasifik'in tek hakimi idiler: endonezya'yı hollanda'dan almışlar, vietnam, kamboçya ve laos'tan fransızları kovmuşlar; ingiltere'den hong kong, singapur ve birminya'yı işgal etmişler, bengal'e dayanmışlar, filipinler'deki amerikalıları harcamışlar, çin'in yarısını ele geçirmişlerdi.

fakat 1943'te işler değişti. afrika'da doğu cephesinden ötürü yakıt kalmadı ve rommel geri çekildi, amerikan orduları pasifik'e yığıldı ve japonya geri çekilmeye başladı, müttefik orduları sicilya'ya çıktı, italya'da hükümet düştü ve mussolini hapsedildi, kral görevden aldığı hükümetin hilafına müttefikler tarafında savaşa girdi, almanlar bir de italya'yı müdafaa için ordular göndermek zorunda kaldılar. komandolar mussolini'yi kurtardı ve italyan sosyal cumhuriyeti savaşın sonuna kadar sadık faşistlerle birlikte mussolini komutasında, italyan monarşisine ve müttefiklere karşı almanya safında çarpıştı. böyle bir ortamda savaşı kazanmak imkansızdı, zira ortada almanya adına üç farklı cephe vardı, bunları da tutmak mümkün değildi. burada hitler barış aramadı ve ülkesini bir felakete götürdü, savaşın 2 sene uzaması hiçbir işe yaramadı.

1944'te zamanında hitler'in yok etme emrini vermediği müttefik ordusu amerikan takviyesi alarak normandiya'ya çıktı. ortaçağdan kalma bir fetişist olan hitler norveç-finlandiya'dan fransa sahillerine dek uzanan çelikten, toplardan, yüz binlerce askerden oluşan bir sahil güvenlik hattı kurdu ki, dünyanın en boş beleş işi olmakla birlikte, müthiş de bir kaynak israfıdır. atlantikwall denilen bu hat sadece tek bir noktadan yoğun bir saldırı ile delinmiş, geri kalan kısıma harcanan para tamamen boşa gitmiştir. hitler, bu kaynakları tank top üretimine harcamamış, binlerce kilometre sur çekmeye harcamıştır.

buna rağmen 1944'te almanya batı cephesini kapatmak için küçük de olsa bir şans yakaladı. zaten kaybedilmiş olan doğu cephesinden binlerce tankı ve yüz binlerce askeri gizlilik içerisinde ardenler'e getirip buradan müttefik ordularına karşı bir taarruza giriştiler (ardenler taarruzu); ortaya müthiş bir başarı çıktı ve alman panzer kolorduları müttefik hatlarının ardına sarkarak onları kısa süreliğine de olsa kıskaca almak; yani sovyetlerin stalingrad'da almanlara yaptığını yapma şansı yakaladı. fakat artık sağlıklı düşünme yetisini tamamen yitirmiş olan hitler ordularına paris'e yürüyüp ele geçirme emri verdi. alman askerleri geçilmesi zor bir hat olan siegfried hattını bırakıp ileri atıldıklarında takviye edilmiş ve hava üstünlüğünü ele almış milyonluk müttefik kuvvetlerini gördüler ve kaçmaya vakit dahi bulamadılar. bu sayede müttefikler batıdan alman topraklarına girdi ve böylece almanya batı cephesini kapatıp doğuda sovyetlere yüklenme, batıyla müttefik halinde komünizmi püskürtme şansını kullanamadı. zaten yahudi katliamları açığa çıktıkça bu imkânsızlaşmıştı, aktion 1005 adındaki emirle konsantrasyon kamplarını imha planına rağmen bu yapılamadı ve batıyla ittifak şansı çöpe gitti (zira hitler bu suçları gizlemek istiyordu), fakat en azından artık savaşı kapatmak isteyen ve zaten komünizmden tiksinen batı cephesini bu orduyu yok ederek birkaç seneliğine kapatmak mümkün olabilirdi.

savaşta çeşitli komando timleri kullanarak yahudileri, slavları, çingeneleri vesaire öldürmek için çok büyük kaynak harcayan hitler, aynı gayreti savaşta gösteremedi. komünizme karşı kurtarıcı olarak görüldüğü her yerde insanlara çok büyük zulümler yaptı ve halk tarafından nefretle karşılandı. bu insanları kullanarak doğu cephesinde elini güçlendirebilecekken onları gaz odalarına atmayı tercih etti. aynı şekilde sürekli daha büyük ve karmaşık, savaşın seyrini değiştirecek ''süper silah'' yapma takıntısını sürdürdü. sovyetler ve amerikalılar son derece başarılı, basit ve kolay t-34, sherman gibi tanklarda ısrar edip binlercesini cepheye sürdüler. hitler'in mühendisleri ise sürekli farklı tasarımları ve karmaşık sistemleri denediler; panther ve tiger tanklarının çeşitli türevleri sadece yüzlerce adet üretilebildi, çünkü çok karmaşık sistemleri vardı, sık sık arıza yapıyor ve çok yakıt harcıyorlardı. hitler panzer iv gibi başarılı tasarımlarda ısrar etmedi. bu da alman sanayisinin hep ağır çalışmasına, cepheye süratle sürülecek zırhlı tümenler oluşturulamamasına yaradı. öyle ki 1944'te kurulan altıncı panzer ordusunun komutanı josef dietrich, ''bize 6'ıncı panzer ordusu diyorlar, çünkü sadece altı tankımız kaldı'' sözünü daha 1945'in başında söylemişti ki, bu da kaybedilen tankların telafi edilemediğini gösteriyor.

bu son derece büyük taktiksel ve insani hatalar, almanya'nın sonunun felaket olmasını getirmiştir; unutulmamalı ki bu denli sapıkça bir ideolojiyle savaşı tüm dünyaya karşı kazanmak mümkün değildi. fakat hiç hata yapılmasa, belki de abd'nin göz yumuşu ve rusya ile fransa'nın erken bertaraf edilmesiyle, almanya kârlı bir anlaşma ile sulhu bulabilirdi. veya 1943'te işler sarpa sararken, bir tarafla barış mümkün olabilirdi. savaş 1945'te berlin'de bitmek yerine 1943'te kharkov'da bitebilirdi. ya da 1942'de moskova'da. hitler, bunların hiçbirini yapmadı ve halkını ölüme götürdü.

bir diğer önemli konu ise bu savaşta müttefiklerin tek bir yüksek komuta merkezinden, bileşik ordular ile savaşırken mihver devletlerin hepsinin farklı amaçları olması ve bunun uğruna kendi kafalarına göre takılması, neticede hepsinin yardımına alman tümenlerinin koşmasıdır ki; berlin düştüğünde prag'da milyonluk bir alman ordusu şehir savunuyordu. italya'da ise mareşal albert kesselring'in ve ss generali karl wolff'un komutasında yine bir milyon civarı alman askeri vardı. bilhassa alman yüksek komutasının kayıtsız şartsız teslim olmasına rağmen, prag saldırısında alman merkez ordular grubunun sovyetlere karşı ümitsizce bir direnişi vardı. büyük ihtimalle sovyetlere değil, müttefiklere teslim olmak için.

Sonuçta dünyanın en kanlı fakat aynı zamanda en gereksiz savaşı müttefik üstünlüğü ile sona erdi ve 50 milyon kişi hayatını kaybetti.
mışlar ile muşlar ile uğraşılmaması gereken büyük tarihtir. dilim döndüğünce anlatayım efenim:

net olmamakla birlikte tahmini 60 milyon kayıplar ile beraber 70 milyonu bulan savaştır. nasyonal sosyalizmin yükselişi ile birlikte gelmiştir. sağdan doldan duyup yazılanlar yanlıştır. gerçek bambaşkadır. asıl savaş 1936' da nazi almanyası'nınçekoslovakya'dan istediği toprakların tazminiyle fitillenmiştir. son durakpolonya` olmuştur.

almanlar çek askerlerinin alman halkına tacizde bulunmalarını gerekçe olarak çek bölgesinin %70 ini işgal etmişlerdir. tabi daha öncesinde avusturya işgali ile başlar. avusturya kayıtsız şartsız alman reich' ına katılmayı kabul etmiştir. almanlar viyana'ya girdiklerinde ellerinde gamalı haç olan avusturya halkı sevgi gösterileriyle hitler'i ve daha yok olmamış saları selamlamışlardır. almanların daha doğrusu hitler ve tayfasının elindeki asli güç unsuru olan genç yetenek subaylar buralara girmeden önce franco komutasında eğitilmişlerdir. bunun nedeni ispanya iç savaşında kraliyet karşıtı militanların ulus bağımsızlığı adına tehlike olarak görümesidir franco tarafından. franco en yakın nasyo-sosyalist devlet olan almanya ve sonrasında italya'dan yardım ister. almanya buna evet cevabı verir ve askerlerini ispanya' da bir nevi eğitime gönderir. işte burada herkesin diline pelesenk olan ss ler doğar. genç 20-25 yaş arası değişen çakı gibi subaylardır bunlar. iç savaştan gelen ss lerin yarısına yakını gestapo olarak başka görevlere kaydırılır.

askerlerine eğitimini aldırmış ve aklındaki toprak tanzimini tamamlamış olan adolf hitler artık fabrikalarıyla güçlendirilmiş, otobanlarıyla döşenmiş almanyası'nı ileriye götürmek için kendi deyimiyle etrafındaki "çelik zırhı" delmeye başlamıştır.

son istek olarak almanya, polonya ve milletler cemiyeti üyesi olan abd ve ingiltere'den dolaylı olarak danzig'i istemiştir. danzig almanlar için büyük bir umut olan 2 karanın birleşmesi manasına geçmektedir. ki eski cermen kavimlerinden gelen alman halkının bir kısmı danzig şehrinin hemen kuzeydoğusundadırlar. tarafların bu isteği geri çevirmesinden sonra amerikan hükümeti tüm yetkilileriyle birlikte dönem ingiliz hükümeti berlin' e barış görüşmelerine gelir. hitler ile yapılan görüşmede barış anlaşması imzalanır. takip eden görüşme bitiminde hermann göering ve komutasına lutwaffe'nin hazır olması emri verilir. ve 1 eylül 1939'da polonya danzig' in doğusundan başlayarak bomba yağmuruna tutulur. aynı gün ittifak devletleri topyekün savaş ilan ederler.

savaş çok kanlı geçecektir. fakat 4.5 ay gibi kısa bir sürede almanlar tüm avrupa'yı isviçre, vichy krallığı, polonya dışında kontrol altına alırlar. polonya kolay kolay teslim olmasa da almanların sovyetler birliğini ynaına almasıyla direnemezler. ve polonya savaşın başıda 2'ye ayrılır. doğu kanadı varşova'dan başlamak üzere ruslara, diğer kısmı da almanlara bırakılır.

savaşın devam eden sürecini amerikan yapıtlarından hepimiz biliyoruz. almanlar yenilir vs vs... fakat almanları yenen amerika değil ruslar olmuştur. normandiya adı verilen kıyılardaki amerikan saldırısını çok büyüten amerikalıların savaşın geneline bakılırsa burnu bile kanamamıştır. zira almanlar çok önceden normandiya'yı boşaltmışlardır.

peki rusya ve türkiye gerçeği nedir?

hitler, türkiye'yi ismet inönü'yle imzalanan antlaşmadan, çok sevdiğinden veya kaybedeceğinden korktuğundan değil petrol hatlarına uzanabilmek için türkiye üzerinden gitmemiştir. rusya'da ise atılan yalanların yanı sıra hitler komünizmden değil, stalin'den değil, petrol kaynaklarından dolayı savaş çıkarmıştır. alman panzerleri rus sınırında leningrad' a ve doğuda hazar denizi kuzeyine stalingrad' a kadar gelmişlerdir. böyle bir saldırı planını niçin uygulamıştır? çünkü anadolu bölgesi son derece dağlık bir kesimden oluşur. ve mesafe gittikçe uzar. fakat rusya üzerinden gidilirse hem ukrayna'daki petrol kaynaklarına hem de hemen ynaı başındaki karadeniz'e hakim olunabilecekti. böyle denendi. fakat rus insan gücü planlanamadı.

nazi generallerinin günlükleri okunduğunda almanların 1943 kışına kadar rusları ezdiğini fakat rusların doğudan getirdiği svil halkın savaşı kaybetmekte büyük bir handikap olduğunu görüyorum. zira almanlar cephanesi tükenmiş ruslar'a tüm güçleri ile saldırmışlardır. fakat 1.5 milyonluk alman kuvvetlerine karşı ortalama 11 milyonluk rus askeri hazır edilmiştir. işte 240 bin kişinin donarak öldüğü stalingrad' tan almanların çıkamamasının temel nedeni budur. etrafında oluşturulan ve bölgede azeri topraklarına kadar inen bir sivil hattıdır bu yenilginin sebebi.

almanlar çok direnemeden 1945 baharında teslim olurlar. fakat bana sorarsanız çok büyük savaşları kısa sürede kazanabilen bu almanlar son derece yalnız oldukları için bu savaş kaybedilmiştir. son derece ezik lise lafları gibi "hitler çok salaktı, ruslara saldırdı" demek hiç doğru değildir. günün şartlarında milyonlarca insanın sorumluluğu üzerinizdeyken böyle bir yönetimi salaklık olarak değerlendirmek son derece yanlış olur.

ayrıca nazi almanya'sı birçok yahudiyi de katletmiştr. zaten savaşta ağır yara alan 2 taraftan biri yahudilerdir ki kaynaklar bu rakamı net bir rakam olmamakla birlikte 6 milyon kayıp verilmiştir. diğer en büyük kaybı veren ise yine bilinenlerin aksine ruslardır ki toplam kayıpları 22 milyondur.
doğal olarak birinciden sonra yapılan, Amerika'nın Japonya'ya iki tane nükleer bomba sallamasıyla biten, birikmiş paraların harcandığı adam öldürme oyunu.
ikinci Dünya Savaşı yıllarında Türk hapishanelerinde yatan bütün köylülerin "Almanlar gelip bizi çıkaracaklar" diye bekleştiklerini bilir miydiniz?

Hitler'in sünnetli olduğu, gizli din taşıdığı, aslında islam'ı kabul ettiği de yaygın bir söylentiydi.

Bu dangalaklık hem Türk faşistleri tarafından körükleniyor, hem de halk buna inanmak istiyordu. Halk büyük ölçüde Alman taraftarıydı.

Çünkü bir kere bunlar bizim eski "silah arkadaşlarımızdı", ikincisi de komünistlere karşı savaşıyorlardı...

Rus'un düşmanı bizim doğal dostumuz sayılmaz mıydı?

Üstelik bizim "sistemimiz" Mussolini italyası ve Hitler Almanyası'ndan "büyük ölçüde etkilenmiş" bir sistem değil miydi?

iktidarda bulunan tek parti, CHP, bir "Alman zaferine" karşı hazırlık yapıyordu. Yahudiler'i sabun yapmak onların işiydi ama, varlık vergisiyle bellerini kırmak da görevin bize düşen kısmıydı!

Türk faşistleri, bir yandan da Almanya'nın safında Sovyetler Birliği'ne karşı savaşa girmesi için Milli Şef'i sıkıştırmaya çalışıyorlardı...

Alman ordusuyla el ele verilip Sovyet imparatorluğu yıkılacak, Kırım ve Kafkasya kurtarılacak, daha sonra Alman dostu bir Turan imparatorluğu kurulacaktı!..

Bir yandan Alman askeri istihbaratı Abwehr, bir yandan SS örgütünün istihbarattan sorumlu SD bürosu, bu propaganda için kesenin ağzını açmışlardı...

Türk basınında kimlerin Alman parası yediğini Basil Liddell Hart bile kitabında yazmıştı ama ben şimdi buraya yazmayayım. yazmayayım da maddi ve manevi mirasçılarının yüzleri kızarmasın!

Milli Şef, paralardan Atatürk'ün resmini çıkarıp kendi resmini koyduracak, parti tüzüğüne madde koydurup kendini partinin "değişmez genel başkanı" yapacak kadar zıvanadan çıkmıştı...

Türkiye'de her şey, Alman faşistlerinin vaat ettikleri "bin yıllık yeni düzene" endekslenmişti...

Türkiye, yeni dünyaya hazırdı.

Fakat, iliklerine işlemiş "denge uzmanlığı" ve temkinlilik, Milli Şef'i tuttu.

Aculluk etmekten alıkoydu.

Milli Şef, savaşın "gidişatının" iyice belli olmasını bekledi.

ibre müttefiklerden yana dönünce de ilk işi Türk faşistlerini dizginlemek, sonra da susturmak oldu. Türk faşistleri şaşırdılar, düne kadar onları pohpohlayan Milli Şef onları birdenbire iyot gibi bırakıvermişti!

Peki Türkiye'de "müttefikleri tutan" hiç mi yoktu savaş yıllarında? Vardı. Bir avuç komünist, bir avuç da Robert Kolej mezunu... O kadar.

Rahmetli dedem de -ki iflah olmaz bir ismetçi'ymiş-, lokantacılık yapan kızıl saçlı alman bir kıza duyduğu hayranlık yüzünden Alman taraftarı olduğunu, bir gün babama ağzından kaçırıvermişti...
Asker olarak çok iyi olan ismet inönü'ün bana göre türkiye'yi bu savaşa sokmaması en büyük siyasi başarısıdır.
Diğer bir başarısıda 1946 dönemi çok partili döneme geçilmesinin en önemli temsilcisi olmasıdır.
rus askerleri harap olmuş odada piyano çalarken.

berlin 1945

görsel
Hitlerin kafayı bozup tüm dünyayı ele geçirmeyi planladığı,sonra bunu yapamayacağını fark edip kendi canına kıydığı.Gereksiz,salak avrupa devletlerinin medeniyetlerinin ne kadar medeni olduğunun bi göstergesi.
ikinci dünya savaşına ilgi duyan biri olarak şimdiye değin konuyla ilgili yazdıklarımı burada toplama gereği duydum sanki okuyan varmışcasına;

(bkz: uss north carolina)
(bkz: uss albacore)
(bkz: uss iowa)
(bkz: uss missouri)
(bkz: uss nevada)
(bkz: uss hornet)
(bkz: uss washington)
(bkz: uss south dakota)
(bkz: uss atlanta)
(bkz: uss enterprise)

(bkz: hms prince of wales)
(bkz: hms eagle)

(bkz: kirishima)
(bkz: shimakaze)
(bkz: shinano)
(bkz: musashi/#9244080)
(bkz: yamato/#8733468)
(bkz: akagi/#9311413)
(bkz: mikuma)
(bkz: shoho)
(bkz: fuso)
(bkz: yamashiro)

(bkz: kyushu j7w shinden)
(bkz: nakajima b6n)
(bkz: p 40 warhawk)
(bkz: f2a buffalo)
(bkz: f4f wildcat)
(bkz: f4u corsair)
(bkz: grumman f6f 5 hellcat/#10268147)
(bkz: kawanishi h8k)
(bkz: ki 43 hayabusa)
(bkz: grumman tbf avenger)
(bkz: g4m betty)
(bkz: messerschmitt me 264)

(bkz: u 47)
(bkz: u 107)
(bkz: sen toku ı 400)

(bkz: meşe harekatı)
(bkz: operation husky)
(bkz: denizaslanı operasyonu)

(bkz: isoroku yamamato/#9555294)
(bkz: benito mussolini/#7281777)
(bkz: erwin rommel/#9172335)
(bkz: george patton/#9172655)
(bkz: omar bradley/#13991461)
(bkz: matome ugaki)

(bkz: ekmeğin karneyle verildiği günler/#16879213)
(bkz: ikinci dünya savaşı nın atlanan detayları/#11834296)
(bkz: ikinci dünya savaşı nın atlanan detayları/#13071489)
(bkz: ikinci dünya savaşı nın atlanan detayları/#16963201)
Savaşa giden babasına son kez sarılan bir çocuk, 1940'lar.

görsel
uzun entariler okunmamakla birlikte yazılamamaktadır da...

naçizane araştırmalarımdır, copy-paste yada alıntı değildir, alınteridir...

parça-parça aktaralım...

1995 yılıyla açıklanan belgeler incelendiğinde bu rezil savaşın, 200 küsür yıldır dünyayı yöneten yahudi bankerler tarafından finanse edildiği anlaşılır.

finansörlerin işini kolaylaştıran en önemli faktör zamanın liderleri olmuştur.

1-hitler

yarımkan yahudi olup aslen avusturyalıdır.

beynindeki rahatsızlık sebebiyle zaman-zaman kendini kaybedecek derecede ağrı ve acılar yaşadığı, ömrünün büyük bölümünde miktarı zamanla artan şekilde uyuşturucu kullandığı belgelidir...

ailesinin yahudi kanadında tedavisi güç çeşitli rahatsızlıklar vardı.örn. kızkardeşinin zihin engelli olması.hitler, daha çocukluğunda yahudilerin hastalıklı ve ikinci sınıf ırk olduğu fikrine kapılmıştı.bu fikri körükleyip nefrete dönüştüren, eğitim ve iş hayatında durmaksızın karşılaştığı yahudilerin kendisine köstek olmasıydı...

küçük adolf, genç adolf, onbaşı adolf, siyasetçi adolf, führer adolf, dur lan adolf! barut fıçısına kibrit çakma lan! derken aklıma ne geldi?..

yıl 1934, yer ankara, atamız gelenek ve görenek haline getirdiği akşam sofrasında.misafirleri avrupa ülkelerinin ankara'daki temsilcileri büyükelçi tayfası. biri soruyor;..

-efendim, avrupa'daki gelişmeler için ne düşünüyorsunuz?
cevap veriyor atamız;
-böyle devam edilirse ikinci büyük savaş kaçınılmaz, savaş tahminimce 40 yılında çıkar 5 yıl kadar sürer.ama türkiye savaşa dahil olmayacak.bu onbaşı ile çavuş dünyayı ateşe verecekler. sözü geçen onbaşı hitler, çavuş mussolini'dir...

bu diyalog gerçektir, abartı yoktur, eksiği var fazlası yoktur.masadaki misafirlerin çoğunun hatıratlarında yazılıdır, birkaç kitapta yayınlanmıştır...

bu kısa hatırattan sonra siyaset sahnesinde boy göstermeye başlayan hitler
ile devam edelim...

dünyanın her ülkesinde olduğu gibi almanya'da da ekonomi, siyaset, sanat ve
eğitimde köşebaşları yahudilerin elindeydi.hitler ve naziler bu durumdan
nefret etmekle beraber durumdan vazife çıkartmasını iyi becerdiler...

nazi'lere göre; sadece almanların çalışması gereken fabrika ve işyerlerinde
az sayıda da olsa yahudilerin çalışıyor olması, kabullenilecek bir durum değildi.
işkence ile öldürdüğü yahudilerin çok büyük bölümü aslen almanya ve sonraları
polonyadaki hazar musevileri olup zengin yahudilere dokunulmamıştır.

nazi partisinin 1933'te iktidara gelmesinde zengin yahudilerin para yardımları
çok etkiliydi.hitler bunu uluorta şöyle dile getirmiştir; ''partimizin yükselişinde ve iktidara gelmesinde alman yahudilerinin önemli yardımları olmuştur'' ayrıca nazi partisinin ve ordusunun önde gelen kişilerinin bir
kısmı yahudidir. örn; rudolf hess.

almanya ekonomisini elinde tutan zehgin yahudi aileleri 1933-45 arası sonradan adı israil olacak olan topraklara göç ettirilmiştir.yani israil öyle sanıldığı gibi 1948 yılında bir anda ortaya çıkmadı.

almanya ve yoğunlukla polonya'daki nüfusları milyona yakın çingene adeta yeryüzünden silinmiştir.sarışın, mavi gözlü olamayan polonyalıların da 1940-45 arası düzenli aralıklarla soykırıma tabii tutulduğu pek dile
getirilmez, nedense? en önemli toplama kampı olan ''auswitsch'' polonya'da inşa edilmiş ve bacası sönmeyen fabrika misalı insan kıymıştır.

nazilerin görevlendirdiği doktorlar tüm almanyayı sağlık taramasından geçirdi.tedavisi mümkün olmayan hastalıklar tespit edilen 200 000 alman, hitler'in resmi emriyle hastanelerde öldürüldü. 5 milyonu yahudi-musevi olmak üzere toplamda 9 milyona yakın insan hastane ve kamplarda öldürüldü.

avusturya ilhakı ve çekoslavakya işgaline tüm avrupa, rusya, abd yönetimleri göz yummuş ses çıkarmamıştır.arkasından malum 1 eylül 1939 polonya işgali ile rezil savaş start almış oldu.

ingiltere ve fransa almanyaya savaş ilan etti.hitler bu günlerde stalin ile bir araya gelip polonya için anlaşma yaptı.batısı almanyanın doğusu rusyanın olacaktı ama ilerleyen zamanda kendine güveni iyice artan, zaten megalomoni hastası olan hitler, rusyaya da göz koyunca anlaşmayı bozan taraf oldu.

hitlerin kafasındaki ilk harita şöyleydi; almanyanın ezeli düşmanları olan
fransa ve prusyanın ortadan kaldırılıp, güneyde italya ve ispanya dahil doğuda çekoslavakyaya kadar dayanan, ingiltere hariç orta-batı avrupanın tamamı. eski roma-germen imparatorluğu benzeri büyük almanya hayaliyle yanıp-tutuşan bir psikopat.

hitler'in savaşı kaybetme sebebi; stalin önderliğindeki sovyetlere saldırmasıydı.

2- churchill

2. dünya savaşı dönemi ingiltere başbakanı.yahudi dostu, ileri derece mason.

halk arasında ''kara köpek'' denilen manik-depresif hastalığı vardı.

1. dünya savaşı çanakkale cephesinde bize karşı savaşmış eski asker, savaş
sırasında lordlar kamarasını şöyle ikna etmiştir; ''insanlara karşı silah
kullanılmaz ama türkler insan değil'' akabinde kimyasal gaz kullanmıştır.
psikopatlık konusunda hitler ile rahatlıkla yarışabilir.

çanakkaledeki başarısız asker ülkesinde sevilmeyen adam ilan edildi.ama
tarihin gördüğü en pişkin adam olan bu zat çeşitli dönemlerde muhafazakar ve
liberal partilerde boy gösterdi.işçi düşmanlığı ile ün yapmış, sevilmezliğini
katmerlemiştir.ama nasıl olduysa olmuş, kendi insanına dahi zerre acımayan
churchill 1940 yılında başbakanlık koltuğuna oturuvermiştir.

özlü sözleri vardır; ''bir damla petrol bir damla kandan değerlidir'' ''ben
sizlere kan ve gözyaşı vaat ediyorum'' gibilerinden.

hitler, savaşın başında ingiltere ile ısrarla barışmaya çalışsa da churchill
kabul etmedi.bazı tarihçi ve siyaset-bilimciler savaşın bu derece yayılması
ve sürmesinde en az hitler kadar suçlu ilan etmişlerdir.en meşhur psikopatlıkları;
italyanın başına faşist mussolininin geçmesinde verdiği destek, zaten savaşa
sıcak bakan abd başkanı roosevelt ile durmadan görüşmesine rağmen pearlharbour
baskınını çok önceden haber alıp ta uyarmaması, türkiyeyi savaşa sokmak için
adanaya gelip ismet paşa ile görüşmesi, çıkarları doğrultusunda olduğunda
staline dahi destek vermesi, abd başkanı roosevelt'e nato ordusu kurması fikrini
vermesi vb. bunlar en bilinen ve reddedilemeyen olaylar.

perde arkasından kuklaları yöneten kişi olduğu söylenen churchill'in 1945 e kadar
dünyada tek başına söz sahibi olmayan abd'yi süper güç haline getirmesi.nitekim
abd hükümeti 1963 te neden bir ingiliz başbakanına onursal vatandaşlık payesi
versin?..
Almanların başlattığı savaştır.
Bir Yahudi asker, savaş sırasında silah zoruyla bir Alman askerini tutarken.

görsel
Lise öğrencileri ikinci Dünya Savaşı'na hazır olmaları için eğitimde.

Adana, 1940.

görsel
hakkında ciltlerle kitap okuduğum, binlerce sayfayı bulan bir sürü kitabı okuduktan sonra sadece "biraz biraz" anlamaya başladığım , tarihin gördüğü en kanlı savaş.

askeri açıdan muharebeleri takip etmek, hangi muharebenin neyin sonucu olarak oluştuğunu bilmek ve kronolojik olarak savaşın gidişatını bilmek istemiştim. okumalarıma başladıktan sonra gördüm ki, bu hemen hemen imkansız birşeydir.

her tarafta dişe diş verilmiş savaşlar, kimsenin adını duymadığı yerlerde verilmiş, anlatanlara 700-800 sayfa kitap yazdıran, bir sürü muharabeler...

siyasi açıdan pek çok gariplik. dost düşman tanımlamasının güçlüğü. japonya mesela asya´da çin´in dışında bilimum ülkeye saldırır. bu ülkeler hollanda portekiz gibi, "müttefikler" yanlısı ülkelerin kolonileridir. japonya, "düşman" dır. ancak bu hollanda kontrolündeki bu ülkelerle japonya arasındaki "savaş ticareti" -mesela kauçuk çoktu tayland´da laos ta, sanki hiçbir şey olmamış gibi devam etmiştir !!!..

insanlığın bütün sınırlarının kalktığı tek olaydır bu savaş. almanların yaptıkları 300 denizaltı 1942-1943 yıllarında atlantik okyanusunda binlerce sivil gemi ve milyonlarca ton -13 milyon ton- erzak batırmışlardır okyanusa. "ingilzer adada aç kalsınlar, ve bizimle bizim istediğimiz şekil bir barış imzalasınlar" diye...bu gemilerde kaç kişinin öldüğü bugün bile listelenmemiştir.

gizli servis oluşumlarının, gizli dinleme oluşumlarının başladığı yer, tam olarak ikinci dünya savaşıdır.

"uzun mesafe uçuş" yapabilen uçaklar atlantiğin ortasındaki , uçakların ulaşamadığı 1600km lik kısımda alman denizaltılarının orada seyreden bütün gemileri "keklik" gibi avlamalarının önüne geçmek için - ki bu işi ancak 2,5 yılda başardılar- ikinci dünya savaşı içinde panik içinde hummalı çalışmalar sonucu yapılmıştır.

ikinci dünya savaşını her yönüyle anlamak, bir insan için çok güç bir konudur. işin teknik, askeri, politik, sosyolojik, siyasal öyle çok ünitesi vardır ki, bu durum , bu savaşla "hobi" bazında ilgilenmeyi hemen hemen imkansız hale getirmektedir. birçok tarihçi kendisini savaşın belirli bir açısına konsantre etmiş ve sadece bu alanı anlamaya çalışmıştır.

örneğin general montgomery´nin yazmış olduğu ve sadece afrika savaşlarını anlatan kitap 1000 sayfadan kalındır!!! kaldı ki afrika´daki savaşlar kadar, hatta daha önemli öyle çok olay, muharebe, politik çekişme vardır ki...

sonuçta sadece dresden bombardımanı , planlanması, sebepleri, hazırlıkları, sonuçları, kızılordunun frankfurt oder şehrini geçerken bu planda dresden bnombardımanının oradaki olaylara etkisi hakkında bildiğim en az 6 son derece kalın kitap vardır.

sonuçta - ikinci dünya savaşı tarih içerisinde bildiğim, "en kompleks" konudur. konuya hiçbir zaman tamamıyla hakim olamadım, ve bütün savaşı kronolojik olarak bilen bir şahıs olduğunu da sanmıyorum. "karınca duası" gibi küçücük minnacık harflerle basılmış olmasına rağmen 2000 sayfanın üstünde bir kalınlığa sahip olan winston churchill´in "2.dünya savaşı" isimli eseri odak noktasına, sadece ingiltere´nin nazi almanyası, abd, fransa ile serüvenini anlatır, abd-japonya çekişmesine pek girmez, kızılordu- wehrmacht çekişmesine de "şöyle bir" değinir.

halen daha etkileri bitmiş de değildir ikinci dünya savaşının. çin denilen ülkenin bugün süper güç olaya yönlenmesinin ardındaki sebepler bile 2.dünya savaşıyla ilintilidirler.

insanlık tarihinin her bakımdan "extrem" lere ulaştığı çok önemli bir dönemdir.
pc oyunları piyasasında en söz sahibi savaş.