murakami soyadına sahip bir diğer japon yazar. diğeri için;
(bkz: ryu murakami)

(bkz: zemberekkuşu nun güncesi)
(bkz: imkansızın şarkısı)

kitapları türkçe'ye çevrilmiştir. özellikle imkansızın şarkısı en bilinen kitabıdır. 2008 yılının nobel edebiyat ödülü için hayli kuvvetli adaylardan biri olmasına rağmen, ödül alamamıştır.
Japonya'nın Nobel'e en yakın yazarı. yeni romanı "1Q84" piyasaya çıkmadan 480 binlik satış rakamına ulaşarak yayıncısını bile şaşırttı. Beşinci kitabı "Norwegian Wood" ilk yılında 3,5 milyon sattı ve 40 dile çevrildi. 2007'de yazdığı "After Dark" ın ingilizce baskısı ilk 3 ayında 100 bin sattı. Franz kafka ödülünü kazandı. princeton ve Liege üniversiteleri tarafından onur payelerine layık görüldü. 33 yaşında sigarayı bıraktığı zaman kilo almamak için başladığı koşu sporunu bir tutku haline getirdi ve her yıl maraton ve yarı maratonlarda koşuyor.

pek çok hikayesi farklı müzik parçalarından alınan esinle yazılmış. Kitaplarının çoğunun ismi müzikal referanslar taşıyor. "Norwegian Wood" Beatles, "west of the Sun" Nat king Cole, "Dance,dance,dance" beachboys şarkılarından alınma isimler. "The Wind-up Bird chronicle"(Zemberekkuşu'nun güncesi) Rossini'nin bir uvertürü, Schumann'ın bir piyano parçası ve Mozart'ın "Sihirli flüt"ünden esinlenilmiş.

Murakami'nin kedi düşkünlüğü var. Bir dönem işlettiği barın ismi "Peter cat - Kedi peter". Ayrıca kediler yazarın pek çok öyküsünde yer alıyor.
sahilde kafka isimli yeni romanı doğan kitaptan piyasaya çıkmış japon.
cobe doğumlu yazar. murakami'nin 12 adet kitabının sadece 5'i türkçeye çevrilmiştir. yazar japonya'da çevirmenliğiyle de tanınır fakat bizde çok çok az tanınmakla birlikte son yıllarda meşhur olmaya başladığını da söyleyebiliriz. doğan kitap, yazarın iyi olduğunu görünce kitaplarını hızla çevirmeye başladı üstelik eski kitap kapaklarını da dikkat çekici şekilde yeniden tasarlayarak değiştirdi. ancak zaten üst düzey fiyatlarla kitap satışı yapan doğan kitap, murakami kitaplarını daha da pahalıya satıyor.
şahsen murakami'nin tüm kitaplarından ayrı bir zevk aldım, kesinlikle çok başarılı bir yazar. özellikle tip ve ruh tahlilleri ve insan psikolojisini anlatmada üstün bir yeteneği var. kitaplarında klasik romanlardaki gibi bir prototip görmek zordur. hiç kimsenin mükemmel olamayacağını okuyucuya her seferinde hatırlatır. her kitabında kedilerle ilgili bir durum vardır ve genellikle doğaüstü olaylarla epey ilginç konular da kitaplarında yer alır. son romanlarında postmodernizme iyice yaklaşmıştır. hatta postmodern olduğunu bile söyleyebiliriz. şaşırtıcı sonlar ve olaylar yazarın vazgeçilmezlerindendir, okuyucuyu çoğu zaman ikilemde bırakarak şaşırtır ve neyin gerçek neyin kurgu olduğunu kavrayamazsınız. yazarın türkçeye çevrilmiş kitapları şunlardır:

sınırın güneyinde güneşin batısında
yaban koyununun izinde
imkansızın şarkısı
zemberekkuşunun güncesi
sahilde kafka
(bkz: 1q84)
ikebana sanatının dünyadaki en önemli temsilcisi.

bilinenin aksine babası japon annesi honduraslıdır. ama işte babasının genleri çok baskınmış, tipten honduras etkisi anlaşılmıyor.

ayrıca bir dönem türkiyeye gelerek ikenbana santını türk halkına sevdirmiştir. ama o gidince unuttuk tabi hemen. türk milleti böyle zaten hemen unutuyoruz amskym.
her ne kadar, uzun yıllardır içinde yaşamakta olduğu amerikan kültürü'nün etkisinde kaldığı yönünde eleştiriler alsa da sür-realist roman tarzında verdiği eserlerle son dönem japon edebiyatı'nın en iyi kalemleri arasındadır.

'norvei no mori - 1987' (imkansızın şarkısı) adlı eseri 16 farklı dilde yayınlanmıştır.
"Centilmen yapmak istediğini değil, yapması gerekeni yapan kişidir. "
(bkz: imkansızın şarkısı)
sahilde kafkasıyla mükemmelliğin sınırlarını zorlayan yazar. kedileri sevmeyene bile kedi sevgisi aşılar bu adamcağız. betimlemelerine hayran kalınır. şuan 6 tane kitabı çevrili dilimize. yakında 1Q84 adlı üçlemesi yayınlanacakmış. bakalım bekliyoruz.
Sesli sesli ağlamak istedim, ama ağlayamazdım. Gözyaşı akıtmak için fazlasıyla yaşlanmış, fazlasıyla deneyimlerden geçmiştim.

Dünyada gözyaşı dökülemeyecek üzüntüler vardır işte. Bunu kimseye anlatamayacağınız gibi, anlatsanız bile hiç kimsenin anlayamayacağı türden şeylerdir. O üzüntü sürekli hiç değişmeden, rüzgarsız bir gecede yağan kar gibi sessizce yüreğinizde birikir durur.

Haruki Murakami
bilim kurgu ve zihinsel macera üzerine güzel romanları olan japon yazar. her ne kadar 2012 nobel edebiyat ödülü'nü kazanamamış olsa da, bir çok insanın gönlünü fethetmiş, kalplerini kazanmış bir yazardır.
kitapları gayet akıcı ama beni rahatsız eden çok fazla yönü var. bir kere gereksiz yere aşırı derecede cinsellik kullanıyor. ve kitaplarının sonuna geldiğinizde ''eeeeee yani?'' gibi bir soru beliriyor kafanızda. çok fazla açık uç bırakıyor
yeni gözdem.

haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu adlı eserini okumuş, sahilde kafka ile kendisine devam etmekteyim.

yazarlar arasında en çok rahatsız olanları seven bünyemde, gerçekten rahatsızlığıyla meşhur olduğunu söyleyebilirim. ağır ağır ama derinden adamın epeyce canını sıkan bir yapısı var.

sahilde kafka adlı eserdeki "kader" tasviri, tasvir kabiliyetinin üstünlüğünü ciddi anlamda gösteriyor.

kitaplarında kullandığı belli başlı unsurlar var, kedi mesela, özellikle yenilen yemekleri çok net bir şekilde tasvirliyor ve dahası da şimdiye kadarki kitaplarında kütüphane ögesi oldukça mevcut. illa ki bir kütüphane olacak kitapta, çaresi yok.

en nihayetinde kitap bitiyor, çok uzun da olsa orta uzunlukta da olsa kitap bitiyor ama size bunca hikayeyi niye anlattı, sonra niye oldu, hiçbir fikir yok, aklınız höngedenek kalıyor öyle.

haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu adlı eserde bulunan yürek ve dünyanın sonu metaforları da oldukça başarılıydı. ne diyor, dünyanın sonu insanın yüreğinde miydi, öyle bir şeyler.

şimdiye kadar niye okumadığımı, hatta adını bile duymadığımı bilmiyorum ancak, sahilde kafka yı bitirmeden daha 1q84 siparişimi verdim. alayım da dursun, bi gün illa ki okurum ben onu da.

onunla ilgili olarak da, "yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir." der giderim.

galiba harukiciim, seni de yerim.
yumuşak ve pürüzsüz yazan iyi romanlar çıkarmış yazar.
ha çok mu iyi, çok mu mükemmel? bence hayır. edebiyat dünyasında var olan uzakdoğulu yazar boşluğunu doldurmaktadır kendisi.
farklı diyarlardan farklı bir tat kattığı için bu kadar tutulmaktadır.
kitaplarıyla henüz tanışmadığım yazar.

Kader hakkında yazdıkları;

Kader bazen yönleri değiştiren bir kum fırtınası gibidir. Sen yön değiştirirsin fakat kum fırtınası peşinden gelir. Tekrar yön değiştirirsin, ama fırtına yine seni bulur. Tekrar ve tekrar böyle devam edersin, tıpkı şafaktan önce ölümle yapılan meymenetsiz bir dans gibi. Neden? Çünkü fırtına uzak bir yerden sana doğru esen herhangi birşey değil. Fırtına sensin. Senin içindeki birşey. Bu yüzden yapman gereken şey kendini vermek, fırtınanın tam içine girmek. Kum girmemesi için gözlerini yummalı, kulaklarını tıkamalısın. Ve adım adım içine doğru yürümelisin. Orada güneş yok, ay yok, yön yok, zaman algısı yok. Beyaz kum taneleri tıpkı unufak edilmiş kemikler gibi gökyüzüne yükseliyorlar, işte bu hayal etmen gereken şey. Ve sen gerçekten bu şiddetli, metafizik, sembolik fırtınanın içine yürümek zorunda kalacaksın. Ne kadar metafizik ya da ne kadar sembolik olduğunun bir önemi yok, buna aldanma, yine de binlerce tıraş bıçağı gibi etini parçalayacak. insanlar, orada kanarlar, sen de kanayacaksın. Sıcak, kırmızı kan. Bu kanı avuçlarına alacaksın, kendi kanını, ve diğerlerinin kanını. Ve fırtına dindiğinde bunu nasıl yaptığını hatırlamayacaksın, nasıl hayatta kaldığını. Emin olamayacaksın, aslında, fırtına gerçekten dinmemiş de olsa. Ama şu kesin. Fırtınadan çıktığında fırtınaya giren kişi olmayacaksın artık. işte fırtınanın esprisi tam olarak bu.
nobeli alması gereken yazardır.
Sürrealist türde eserler veren japon yazardır. birçok ödül almıştır kendileri.
“insan istediğini elde edemedikçe bir süre sonra ne istediğini bilemez oluyor.”
şakirt değilim veya cinselliğin işlenmesine karşı değilim ama bu adam çok abartıyor. hem de saçmalık derecesinde abartıyor.
ama kitaplarını çok severim, o ayrı.
aynı zamanda oldukça başarılı bir çevirmendir.truman capote'nin breakfast at tiffany'si veya f. scott fitzgerald'ın the great gatsby'si gibi klasikleri japonca'ya çevirmiştir.
"sen dünyanın kenarında oturuyorsun
ben artık olmayan bir kraterin içinde.
harflerinden yoksun sözcükler
duruyor kapının gölgesinde.

uyuyan bir kertenkelenin üstüne parıldıyor ay,
küçük balıklar yağan göklerden.
pencerenin dışında askerler var
bıçaklarla kendilerini öldüren.

kafka sahilde bir sandalyede oturuyor
anlaşılan, dünyayı döndüren sarkacı düşünmekte .
kalbin ne zaman kapalı ise
yerinden oynamayan sfenksin gölgesi
düşlerini delen bir bıçağa dönüşmekte.

boğulan kızın parmakları
giriş taşını ve daha fazlasını arıyor.
mavi elbisesinin ucunu kaldırıp
sahildeki kafka’ya bakıyor."
Nobel Edebiyat ödülü 2014 adayları arasında en güçlü isim olarak öne çıkan yazar.
her sene nobel edebiyatın en güçlü adaylarından sayılıp her sene babişkoyu almasında en ufak bir anormallik olmayan populist yazarımsı. yukio mişima gibi insanüstü birinin 3 kere aday gösterilip alamadığı nobel sana mı kaldı aslanım. defol şimdi.
bu yıl da Nobel edebiyat ödülü verilmeyince okurları pek bozulmuş da bu bozulmaya anlam vermek zor.

Alıntı:
"Leo Tolstoy, Emile Zola, Mark Twain, Anton Çehov, Marcel Proust, James Joyce, Virginia Woolf, Jorge Luis Borges, Nabokov, Ezra Pound, Kafka, Rilke, Brecht, Lorca, Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar… Kim mi bunlar? Nobel edebiyat ödülü komitesinin hiç bir zaman ödüle layık görmediği edebiyatçılardan bazıları…"

http://amerikabulteni.com...-nobel-verilmedi-so-what/
her sene boşu boşuna nobel'i alması beklenen ya da umulan yazar. oysa bu işten biraz anlayan biri, iyi yazar olmasına karşın bunun neredeyse olanaksız olduğunu size söyleyecektir.