thebiggraywolf
548 (ordinaryus)
yedinci nesil yazar 734 takipçi 7313.05 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bahçeli nin sırrı süreyya nın fotoğrafını okşaması

    4.
  1. buna da şükür. ya apo ölseydi ve ona taziye ziyareti yapsaydı....
    bunun için "allah, apo'ya uzun ömür versin" diye dua edin.
    0 ...
  2. türkiye savaşa girerse olacaklar

    36.
  3. türkiye son 100 yılda 3 defa savaştı. kurtuluş savaşı, kore savaşı,kıbrıs savaşı. bu 3k-kurtuluş, kore, kıbrıs dışında türkiye savaşmadı.
    hem türkiye savaşa neden girecek ki?
    üstelik kimle savaşacak?

    şu an günümüz gerçeklerinde türkiye'nin bir işgal tehlikesi ihtimali 1991 yılında sscb'nin de dağılmasıyla ortadan kalkmıştır.
    israil'in kurulmasıyla ve israil'in bölge ülkelerini askeri anlamda pasifize etmesiyle de ırak, iran, suriye gibi ülkelerin vurucu gücünü, tehdit unsurlarını israil'in yok etmesiyle türkiye'nin bu ülkelerle din, mezhep, etnik kimlik, bölge hakimiyeti bazlı bir savaşa girme ihtimalini de israil ortadan kaldırmıştır.
    örn: israil'in iran nükleer silah enerji tesislerine yaptığı saldırı orta vadede iran'ın türkiye için tehdit olmasını ortadan kaldırmıştır.
    yunanistan veya ermenistan ya da kıbrıs rum kesimi ise tehdit (savaşmak açısından) değildir ama kısa süreli bir çatışma ihtimali az da olsa vardır ama asla bir savaş tehdidimiz yoktur.

    türkiye için savaş senaryosu yazan da düşünen de ya cahil ya kötü niyetlidir. bunda ısrar eden ise zeka sorunu yaşıyordur. kavramları bilmeden konuşanlar, bunda ısrar edenler cehaleti de aşan bir durumda aptallık içindedir.
    unutmadan...
    savaş ile terör arasında olan farkı bildiğinizi varsayıyorum.
    malumunuz olduğu üzere, savaş veya silahlı çatışma; ülkelerin, hükûmetlerin, blokların veya bir ülke içerisindeki toplumların, bu ülkeye bağlı kontrolünde olan isyancıların veya milislerin arasında gerçekleşen silahlı çatışmaya savaş denir.
    kısacası devletler veya devlet grupları arasında kuvvet kullanımını içeren düşmanca eylemlerdir. uluslararası hukukta savaş ve çatışma olarak kullanılan bu kavram, cenevre sözleşmeleri ve lahey sözleşmeleri ile düzenlenir.

    terör ise devletler hukukunda veya uluslar arası hukukta bir savaş ve çatışma statüsünde değildir.
    savaş hukukunda olan savaş ilanı, teslimiyet veya yenilginin kabulü, gözlemci garantörler denetiminde anlaşmalar, esirlerin takası hukuku vb şartlar bağlayıcı hükümler, savaşa girişmek için kabul edilebilir gerekçeleri (jus ad bellum) ve savaş sırasında sergilenen davranışların sınırlarını (jus in bello veya uluslararası insancıl hukuk) belirleyen hukuk terörde yoktur.
    uluslararası kamu hukukunun bir parçası olarak kabul edilen savaş hukuku terörde uygulanmaz.
    bir yapı, grup, oluşum (uluslar arası hukukta bm tarafından tanımlanmış hükümranlık hakkı olan devlet bile olsa) tarafından tüm siyasal, dinsel veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere, belirlenen hedef gruplara veya resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımına terör denir ve bu yapılar (devlet bile olsa) yasa dışı-hukuk dışı birer örgüt olarak değerlendirilir.
    bunlarla mücadele esnasında savaş hukuku, uluslararası silahlı çatışmalarda geçerli olan ve savaşın başlatılması, yürütülmesi ile sona erdirilmesini düzenleyen hukuk kurallarıyla ve temel amacı, insani acıları sınırlamak ve sivilleri korumak olan cenevre sözleşmeleri ve lahey düzenlemeleri, hükümranlık hakları vb gibi belgelerle şekillenmiş olan bazı maddeler esnetilir. yine te terörle mücadelede ayrım gözetme, orantılılık ve gereksiz acıların önlenmesi gibi ilkelere dikkat edilir ama tam sorumluluk teröre karşı mücadele edene yüklenmez.

    bunun için kavramları bilerek saçmalayalım.
    türkiye savaşa girerseymiş...
    pardon, böyle konuşup acaba aptal rolü mü yapıyorsunuz diye biri çıkıp bunu diyene soru sorabilir.
    çocukları korkutmak için anne babanın çocuğa "öcü gelecek, mamanı ye, ilacını iç, yaramazlık yapma" davranışında bulunup herkesi kendiniz gibi süper zekalı(!) mı sanıyorsunuz da insanları korkutmayı mı gündem değiştirmeyi mi hesap ediyorsunuz anlamadım?
    günümüzde terör tehdidi ve terör eylemi her devlet için vardır.
    bugün de yarın da olacak.
    0 ...
  4. sözlüğün hali ne böyle sorunsalı

    6.
  5. şu an sözlüğün sol yanağı dolmuşçular ve minibüsçüler odası ilan panosu gibi.
    şeytan diyor ki "uzan geliyorum seyahat" diye başlık aç.
    bu kadar kalitesizlik, avamlık, cehalete bakınca "ulan biz kimin suyu yüzü hürmetine ayakta kalıyoruz, ne sevap işledik de yaşıyoruz?" diye kendi kendime soruyorum.
    belki de tam tersi olup "allah belamızı vermiş de bizi süründürüyor" demem lazım, farkında değilizdir.
    2 ...
  6. sözlüğün hali ne böyle sorunsalı

    4.
  7. yerli whatsapp uygulaması next in alman çıkması

    5.
  8. yerli ve milli derken paranın kimin cebine gireceği açısından yerli ve milli demiş olabilir.
    asıl mesele ne biliyor musunuz?
    bu tür platformların - iletişim araçlarının yerli-yabancı olması değil de güvenilir olması, hesap verebilir olması, denetlenebilir olması önemli.

    bu ülkede devlet ölüsü dirisi 100 milyon civarında yurttaşının kimlik bilgilerini çaldırdı. bunu haber yapanı tutuklandı.
    devleti hackleyen bu korsanları ihbar eden, bu durumu ifşa eden, devleti yetkililerini uyaran insanları mahkemelerde süründürdük.
    devlet vatandaşını koruyamazken böyle güvensiz çakma platformlar mı bizi koruyacak?

    next teknofest sosyal kullanacağıma whatsapp kullanırım.
    neden mi?
    hiç olmazsa whatsapp da oluşacak bir sızıntı, hack ile ilgili kalkıp haber paylaşım yapınca amerika bizim peşimize değil de haber doğru mu diye whatsapp peşine düşer, fbi cia peşimize düşmez, mahkemelerde hapislerde sürünmeyiz.
    0 ...
  9. 4 milyar dolar değerinde petrol tespit edilmesi

    5.
  10. yarra yering, kafamız nasıl güzel ama...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2434668/+

    edibüdü: yarra yering avustralya menşeili bir şarap markasıdır.
    marka ismi, yarra vadisi'nde yetiştirilen üzümlerden gelmektedir. şarap yanı sıra viski de üretimi (yering markasıyla) üretilmektedir. 20 dolar ile 150 dolar arasında ürünler fiyatlandırılmaktadır. tabi ki özel koleksiyonlar-seriler harç.
    yarra vadisi, avustralya'nın victoria kentindeki yarra nehri'ni çevreleyen bölgedir.

    https://www.yering.com/shop/?sorting=price-desc& ;
    1 ...
  11. apo ya it demenin suç olması

    12.
  12. bu ülkede vatan, millet, din, iman, bayrak vb söylemleri yapan milliyetçi, dinci kesimin pkk ve apo ile kurduğu ilişkiler, aralarında diyaloglara bakınca...
    biri çıkıp da "kimse apo'ya it diyemez.
    bu ne sorumsuzluk, siz kime it diyorsunuz?
    koskoca kurucu öndere(!) it denilir mi?
    üstelik meclise davet edilen(!) bir insana it denilir mi?
    mesela; beni - seni meclise davet eden yok.
    yıllardır pkk ile mücadele eden, üstün hizmet madalyası almış komutanları meclise davet ederek "apo'yu hapisten çıkaracağız, pkk militanlarını da hapisten çıkaracağız, hapisten çıkan silah teslim eden pkk militanlarını da askere alacağız. sizler bu konuda ne diyorsunuz?" diye meclise davet edilen ömrü pkk ile mücadelede geçmiş tbmm kürsüsünden konuşan, yaşananlar ve yaşanacaklar hakkında görüşlerini açıklayan insan var mı?
    yok!
    teessüf ederiz yani, koskoca kurucu önder(!) abdullah öcalan beyefendiye(!) it denir mi? bu insan hapisten çıksın meclis kapısında törenle karşılanır, karşılama kömitesi refakatçileri olur.
    yarın birgün vatan haini, bölücü, terörist vb diye suçlanmamız için kurucu önder(!) abdullah öcalan beyefendiye(!) saygılı konuşun." derse ve en büyük milliyetçi ülkücü devlet bahçeli beyefendiyi üzülmemesi için size böyle fırça atarsa şaşırmayın.
    1 ...
  13. online 39 yazar ne yapıyor acaba

    10.
  14. havalar sıcak ve nem fazla. dondurma gibi eridiklerinden 16 kişi (an itibarıyla) kaldıklarından kendi aralarında eğleniyor.
    0 ...
  15. zall ın bir anda herşeyi silmesi

    10.
  16. zall bunu yapamaz.
    sözlük satıldı, satış sonrası hisse-sahiplik oranlarını bilmiyorum ama az buçuk bu satış, ticaret vs işlerden anladığımız kadarıyla; sözlüğün nikahı zall üzerine olsa da sözlüğün bacakları sözlüğü alanın omuzunda.
    hem neden yapsın?
    0 ...
  17. temel karamollaoğlu

    378.
  18. siyasi ve ideoloji olarak taraftarı destekçisi olmasam da bu ülkeye 1 numara büyük gelen siyasetçilerden biridir. cem toker'e benzer, aralarında tek fark temel karamollaoğlu 5 vakit namaz kılar.
    hata ve yanlışlardan ders alan rasyonel düşünen, sorunları analitik çözümle aşan biridir. benim dinim, benim kabilem, benim cemaatim anlayışında çağdışı yobaz değildir.
    devlet aklı denen pratiğin işlerliği için cem toker, temel karamollaoğlu vb insanların eşgüdüm içinde çalışmasıyla ortaya çıkar ve sorunlarımızı aşarız.
    ama ne bu vb insanları anlayacak toplum var ne de seçmen var, yaşanan cehalet ve yozlaşma buna imkan vermez.
    0 ...
  19. erkeklerin kadınların götüne bakması

    5.
  20. kim demiş onu, günahımızı almayın.
    şarapsızım ki (bak bundan büyük yemin yok) biz kadının kalçasına bakmıyoruz; içimizden "o gemide ah ben de olsaydım" mısralarını mırıldanırken sadece şarkıya konsantre oluyoruz.
    fesatlığın luzumu yok, mübarek salı sabahı.

    https://www.youtube.com/watch?v=sP1C9TbavfY
    1 ...
  21. havanın çok sıcak olması

    68.
  22. şu an duştan çıkılmış kanepede entry girerken ki halimi nudist biri görse kıskanır. neyse ki notebook kamerası kapalı.
    1 ...
  23. üstteki yazar hakkında fikrini söyle

    897.
  24. inşaat işinde olmalı ama laz müteahhit de olabilir.
    0 ...
  25. rte nin türk milletine ihanet edeceğine inanmak

    16.
  26. devlete, millete ihanet etmek nedir?

    devlet idaresinde yasama yürütmenin başında olan sivil birinin eylem ve kararlarına "devlete millete ihanet etmek" yakıştırması yapılmasına neden olacak gerekçeler nedir?
    soruyu soran da Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç denilen kişiymiş ki soruya verilen cevabı değil de soruyu soranı tartışmamız gerek.
    tam bir rezalet durum olan bu soruyu bu kişi ne amaçla soruyor?
    goebbels'in ters propagandasını yapmak isteyen, insanların aklında soru işareti olsun diyen, yaz mevsimi ya...
    şu açılım sürecinde, pkk'lı militanların salıverilmesi, apo'ya özgürlük tartışmaları olduğu dönemde amiyane tabirle; eşeğin aklına karpuz kabuğu düşüreyim diyen (teşbihte hata olmaz, burada eşek ben oluyorum) en azılı muhalefetten biri bile çıkıp “Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve Türk milletine ihanet edeceğine inanır mısınız?” diye bu soruyu sormaz, aklımıza soru işaretleri getirmez.

    üstelik soruyu soran bilmiyor olacak ki sivil birinin vatana millete ihanet etmesi bir suç değil.
    türk ceza kanununda vatana millete ihaneti açıklayan bir suç tanımı yoktur.
    sadece asker olanlar için tck 125'den 145'e kadar vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında fiilleri ve yaptırımları açıklar. siviller için vatan millet hainliğini tanımlayan suçu açıklayan cezayı belirten hükümler yoktur.
    ya cahil ya geri zekalıyım ki bu suç kavramını ceza hukukunda kavramın ne olduğunu bilmiyorum.
    sağır da olabilirim, duymadım.
    kör de olabilirim böyle bir kavram okumadım.
    olmayan bir suçu cumhurbaşkanına yakıştırma, cumhurbaşkanlığı makamı üzerinden suç yaratmada ne amaç edilmiş aklım ermedi.

    türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir.
    hukuk devletinde kanunsuz suç ve ceza olmaz.
    kanunla belirlenmiş suç olmayan bir fiil (millete ihanet etmek) suç olarak sokakta yatan evsiz ayyaşa da sarayda oturan cumhurbaşkanına da ne varsayım olarak, ne örnek olarak, ne de farazi olarak isnad edilemez.
    bu insanlar nasıl cumhurbaşkanı danışmanı olabiliyor, gerçekten hayretler içindeyim.

    kaç gündür iktidar muhalefet kesiminden insanlar kalkıp bu rezalete neden olan kişiyi ve cumhurbaşkanlığı makamına isnat ettiği fiili değil de “Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve Türk milletine ihanet edeceğine inanır mısınız?” diye sorulan bu soruya "evet" diyen cevap veren genci tartışıyor.
    akıl tutulması yaşıyoruz.

    Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı, eski Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç "evet" diyen gence "Senin annen, baban bundan 30 sene, 40 sene önce hükümetin bir temsilcisi olan kişiye bu sorusuna senin verdiğin cevabı verse sicili bozulur." demiş.
    30-40 sene önce devlet adabı ve devlet adamlığı olduğundan kimse cumhurbaşkanlığı makamına, hizmet ettiği makama böyle bir fiil suç isnat edemezdi. bunun için kimsenin sicili de bozulmazdı.

    ayrıca cumhurbaşkanı danışmanı Akif Çağatay Kılıç “Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve Türk milletine ihanet edeceğine inanır mısınız?” sorusuna "evet" diyen gence "Ayrıca hangi saikle söylediğini bilmiyorum ama söylediğin sözün ve söylerken ki tavrın düşüncenin doğru olduğunu değil, sabit fikirli olduğunu gösteriyor. Sabit fikirli olduğuna cevap veriyorum.” demiş.
    hiç olmazsa "evet" diyen gencin sabit de olsa bir fikri var ama cumhurbaşkanı danışmanı olan bu kişi hizmet ettiği makamın değeri, görevinin bilinci, cumhurbaşkanlığı makamının anlamı yanı sıra sorduğu sorunun ne olduğu, hangi iç çekişme tartışmalar olduğu hakkında kendisinin hiç bir fikri yokmuş.
    böyle insanlar hem cumhurbaşkanı olan erdoğan'a hem cumhurbaşkanlığı makamına zarar veriyor.
    bir an önce görevden alınması lazım.
    0 ...
  27. diyanet in mekke sorumlusuna rüşvet soruşturması

    7.
  28. Para sayma görüntüleri sonrası soruşturma başlatılan Diyanet işleri Başkanlığı Mekke sorumlusu Ahmet Daştanbek:

    “Rüşvet değil. Paralar Mekke’de sadaka olarak dağıtılması için verildi.”

    https://x.com/durbunhaber/status/1949818108538982698

    umarım bu doğru değildir.

    ya kardeşim, ha ne var birgün de bizi şaşırtın lan! bu kadar çapsızlık olur mu, bu kadar yaratıcılıktan yoksun olunur mu?
    mekke'de sadaka dağıtmak için mi alındı o paralar?
    yok yani, dünya bizi kıskanıyor. çağ atladık ya, bizde ülkemizde yardıma muhtaç yok ya...
    "bu paralar monaco'da michelin yıldızlı l'abysse monte-carlo restaurant'ın şefi yasunari okazaki'nin eşsiz dokunuşlarıyla hazırladığı suşileri yiyen müşterilere bedava ekmek dağıtıp sevap alacağız. malum, adamlar yemeye ekmek bulamıyor, masalarında ekmek yok" deseniz daha mantıklı olurdu.

    sinirimden gülüyorum...
    1 ...
  29. rte nin türk milletine ihanet edeceğine inanmak

    12.
  30. vatandaş yurttaş olarak özgürlüğümü, haklarımı, hukukumu, geleceğimi kimseye emanet etmem ve kimse de bu haklarımın sahibi de olamaz, garantörü de olamaz.
    bireysel olarak karımı, kızımı, oğlumu -ailemi- paramı, evimi, işimi, canımı, sağlığımı kimseye emanet etmem.
    neden mi?
    güvenmem!
    adı, sanı, yetkisi, makamı ne olursa olsun istisnasız kimseye güvenmem.

    bugün cb. makamında r. t. erdoğan var.
    yarın belki imamoğlu veya mansur yavaş olur ya da ali olur, veli olur, selami olur.
    kim olursa, hangi parti olursa olsun isimler değil makamlar, kişiler değil temsil ettiği değerler hukuk devletinde önemlidir.
    insan hata yapar, yanılır, aldatılır-aldanır...
    bunun için hukuk devletinde denetleme kontrol mekanizmaları vardır.
    sistemi ortaçağ derebeyliğinden, diktatörlükten, fundamental bir idareden ayırmak için denetleme ve kontrol her kurum-kuruluş-yapı-kişi-makam için vardır.
    devlet denen sosyal yapıda devlet idaresinde en tepede olan ile en aşağıda olanlar tanrı rab allah -adına ne diyorsanız, nasıl anıyorsanız- bir yaratıcı tarafından yollanmış, genetik hafızasında yapısında yanlış yapmayan bir melek ya da peygamber değildir.

    unutmayın, melekler de peygamberler de hata yapar, isyan eder, allah'ın hükmüne karşı çıkar, sorgular isyan eder, allah'a karşı içlerinde şüphe oluşur.
    inanın veya inanmayın, bakınız; kur'an da insanın yaratılışı ve meleklerin allah'a "sen kan dökecek ve bozgunculuk yaratacak birini mi yaratıyorsun? biz sana yetmiyor muyuz?" diyerek allah'ı sorguluyorlar. neden nasıl diye hesap soruyorlar
    şeytan allah'ın yanlış yaptığını ve allah'ın "insanlara secde edin" diye verdiği emre karşı gelip allah'ın haksız, kendisinin haklı olduğunu ispat etmek için allah'tan sure istiyor, allah da şeytana kıyamete kadar süre veriyor.

    peygamberler bile hata yapar, hz muhammed, tu'me b. übeyrık denen sahabenin kamu/maun malını çalması ve suçu bir yahudiye atmasıyla hırsız olan sahabeden yana karar alacakken gelen nisa 105 ayet.
    peygamberin başkalarını da islam'a sokmak onlara hoş görünmek için onların tanrılarına putlarına saygılı olması mesh etmesi istendiğinde isra 73-75. ayet.
    peygamber bir sohbetteyken kör biri gelip peygambere soru sorduğunda ona dönüp cevap vermemesi yok saymasına gelen abese 1-12. ayet.
    böyle nice uyarılar vardır. hz. musa'nın allah' görmek istemesi, içinde şüphenin kalmaması için isteği vb sayısız örnekler var.

    insanın olduğu, etki ettiği her şeyde hata vardır.
    ister yapay zeka, ister bir yazılım, uygulama vs ne olursa olsun insan etkisi olan her şeyde hata payı vardır ve hata da vardır.
    yapay zekanın desteğiyle otomatik sürüşlerde facialar yaşanmıyor mu?
    özellikle amerika avrupa sigorta şirketleri kaza raporlarında yaptığı araştırmalarda otopilot sisteminde yapay zeka 100-150km süratla seyredilen bir otobanda batan güneşin kızıllığını kırmızı ışık olarak algılayıp aracı fren yaptırıp durdurmasıyla yaşanan kazaları, trafik levhaları üzerinde yapıştırılmış çıkartma yazılmış sloganlarla trafik levhasını buzdolabı sanmasıyla sanki mutfağa giriş olarak görüp aracı adeta otobanda geyik testine sokması, kaçış manevrasıyla karşı şerite geçmeler vb.

    insanın olduğu yerde hata vardır. yok canım o hata yapmaz diyorsanız o kişi tanrıdır. unutulmasın ki ülkeyi tanrı değil de insan yönetir.
    bu açıdan bakıp konuyu öyle tartışalım.
    yok yani, yarın birgün cb erdoğan gidip yerine başka biri muhalif olan gelince bu makama yaptıkları kutsiyet hassasiyeti de o zaman gösterecekler mi merak ediyorum.
    tartışdığımız konuya bak...
    1 ...
  31. ibrahim tatlısesin kızının dur ihtarına uymaması

    11.
  32. https://www.youtube.com/watch?v=z8SBOLoA4Fw

    amerika'da olsa, polis sizi trafikte çevirse ve siz arabanız içinde götünüzü kaşımaya kalksanız ya da polis istemeden - polise "kimliğim sürücü belgem torpido gözünde alabilir miyim?" diye izin istemeden torpido gözüne uzansanız vurulma ihtimaliniz %80'dir.
    arabanızı polis üzerine sürdüğünüzde arabanız ile elinizde makineli tüfekle polise ateş ediyor olmanız arasında fark yoktur. tüm eyaletlerde altınızda olan araba ölümcül bir silah ve bu silahla saldırı yapıyor olarak görülürsünüz. vurulma ihtimaliniz %99'dur.

    https://www.youtube.com/w...h?v=ETHj1Z1PhcU&rco=1

    hele ki bu durumlarda...

    https://www.youtube.com/shorts/wH8p4rEvtXA

    kibarca size "orospu çocuğu" dese bile polise dava bile açamazsınız. açsanız bile davranışınız ve sorduğunuz soruya verilen cevap olarak görülür. polisin görevini yapmasını engellediğiniz için ceza da alırsınız.

    https://www.youtube.com/watch?v=p0wCl_ubH6Q

    eğer direktif ve talimatlara uymaz ve böyle bir durumda vurulmamışsanız şanslısınız.

    ondan sonra "şimdi amerika'da olmak vardı anasını satayım" diye türkü söylesek bizi gavura özeniyor diyecekler.
    evet, özeniyorum.
    ne olmuş?
    0 ...
  33. devletin vatandaşın doğal ortağı olması

    5.
  34. acil olarak ilk okullardan başlayarak vatandaşlık yurttaşlık bilgisi, anayasal haklar ve özgürlükler dersleri müfredata konulmalı. milli eğitim bakanının kulağına fısıldayalım, aslında bağırmak lazım da bakan çıkıp bize "geri zekalı" falan der diye fısıldayarak konuşalım da yanlış anlamasın.

    neden mi?
    başlığa bakın. devlet vatandaşın doğal ortağı olması. vatandaş kul mu köle mi maraba mı ki bir ortaklık olacak?
    sen devleti babanın tarlası mı sandın da babanın tarlasını kiraya veya ekip dikmeye verip ne çıkarca yarı yarıya deme mantığıyla devlet-vatandaş ilişkisine yorum yapıyorsun?

    devlet vatandaşın ortağı değildir.
    vatandaş da devletin ortağı değildir.
    vatandaş ile devlet arasında çift taraflı sahiplik bağı yoktur.
    olan bir sahiplik tek taraflıdır ve bu tek taraflı sahiplikte devlet denen yapının (devlet sosyal mutabakatla -belirlenmiş hukuk, yasa, seçme seçilme hakkı, özgürlükler- ile oluşmuş yapıysa, devlet denen yapı bir krallık veya padişahlık ya da diktatörlük değilse) devletin tek sahibi vatandaş-yurttaş tanımı yapılan o devletin halkıdır.

    basit olarak örneklemek gerekirse...
    devlet denen yapı, örn; türkiye cumhuriyetini üzerinden ortalama zekası olan birinin anlayacağı şekilde örneklemek gerekirse "tc devleti temsil yetkisi esas sözleşmede imza yetkisi tek kişide olan, ani kuruluş usulüne göre oluşturulmuş bir anonim şirkete benzetebiliriz." desek yanlış olmaz.
    unutulmasın ki devlet denen yapı (bunun içine devleti idare eden hükümetlerde dahil) devletin işleyiş düzenini belirten kanunlar vatandaşları - yurttaşları suçlulardan korumak için, devletin tanımı olan anayasa ise devletin ve devleti idare edenlerin keyfi uygulamalarından vatandaşı - yurttaşı korumak için anayasası yazılmıştır.
    kısaca devlet denen yapı vatandaşı yurttaşı (bu devlette yaşayacak/yaşayan insanların) suçlulardan ve hükümetlerden korumak için oluşmuştur.
    kimse bir birey olarak (devlet denen yapıyı idare eden) devletin sahibi olarak kendini göremez.
    hiç kimse bir birey/yurttaş vatandaş olarak, zümre, yapı, düşünce, ideoloji, din, kimlik, ırk, sınıf, parti vb tutkularla - hezeyanlarla sadece kendini devletin sahibi ortağı olarak göremez.
    0 ...
  35. hediğin üstüne tuzla kavrulmuş çedene dökmek

    3.
  36. çıtır çıtır, hele ki bira yanında patates cipsi ve fındıkla fıstıkla vs kıyaslamanız haksızlık olur.
    olsa da yesek, unutulan lezzetler...
    0 ...
  37. 20 sene sonra askere gidecek genç bulamayacağız

    2.
  38. olsun, bulamayalım.
    şimdilik zaten silah bırakan pkk'lılarla idare ederiz.
    bakınız: https://www.haber7.com/gu...sclid=mdn3k9jqkp447431991
    Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’in ise “askerlik çağına gelmiş PKK’lılar ne olacak?” sorusuna, “Askerlik çağına gelen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı örgüt üyeleri herhangi bir eyleme katılmamışsa, askerlik görevini yapmamışsa askere alınır. Bugüne kadar Kürt kardeşlerimiz hiçbir sorun olmadan askerlik yaptı orada sorun yaşanmadı” demesi tüm kürtlerle pkk ayırımı yapamıyor gibi görükse de bakanımız konuya çok hakim.
    bu sırada sn bakanı tebrik etmek lazım.
    silah bırakan bu pkk teröristleri hazır eğitimli insanlar, ülke güvenliğine çok şey katarlar. onları subay vb de yaparak çok faydalanırız. hem onlar fetö gibi bizi kandırmaz, değil mi?
    türkiye'nin demokratikleşme süreci olarak görülen bu süreçte eğer apo için de af çıkarsa apo'yu da yeni milli savunma bakanı yaparlarsa tam olur.

    ileride de içimizde ne idiği belirsizler olan suriye afgan vs onları onların çocuklarını da askere alırız. böylelikle aile bakanımızın korkuları giderilir.
    bu kadar da kasmayın canım.
    rahat olun.
    0 ...
  39. biz eskiden zeytini üç ısırıkta yerdik

    3.
  40. işte bu kalitesizlik yüzünden sürünüyoruz.
    bugün bile bir arpa boyu yol katetemememizin nedeni bu anlayışın ortaya çıkardığı kalitesizlik.
    zeytini üç ısırıkla yiyorduk.
    eskiden ambulans mı vardı?
    eskiden kağnı arabasına biniyorduk.
    bir eşya, bir alet alıp 20 yıl kullanıyorduk. bir ihtiyaç, bir giysi, bir ayakkabı alıp 5 yıl değiştirmiyorduk.
    kötü örnek asla örnek olamaz. eskiye bakıp örnek alınarak bir yaşam oluşturulamaz. ortalama zekası olan bir insan eskiye bakıp hedef belirlemez. eskiye bakıp kötü olan bir şey baz alınıp bugün için değerlendirme kriteri oluşturulamaz.

    sudan'da çocuklar açlıktan gelişim bozukluğu yaşıyor.
    demokratik kongo cumhuriyeti insani gelişme endeksinde son sıralarda.
    temiz su sorunu yaşayan ve en fazla suları kirlenen ülke filipinler.
    dünya'nın en pis ülkesi moğolistan, myanmar, gana, lübnan, nijerya, afganistan, pakistan.
    insan hakları ve özgürlükler için kuzey kore son sıralarda.
    vs.
    vs.
    vs.
    kendinizi neden bu ülkelerle kıyas yapıyorsunuz?
    kendinizi bu ülkelerle kıyaslayacak kadar kalitesiz misiniz?
    yaşam ve insan kalitesi olarak kendinize biçtiğiniz değer, örnek aldığınız değer parametresi bu ülkeler olması utanılacak bir durum olduğunun farkında mısınız?

    neden iyilikte, güzellikte, akılda, bilgide, insan gibi yaşam kalitesinde, sorumlulukta, saygıda, liyakatte, ehliyette, refahta, özgürlükte, kolaylıkta kendinize bir değer kriteri, bir mihenk taşı, bir kıyaslama seçmiyor da insanlık için utanç olan bu kalitesizlik, rezilliği, akılsızlığı, cehaleti, körlüğü bir değerlendirme kıyaslama kriteri, bir örnek seçiyorsunuz?
    kötülük ve kalitesizlik örnek alınacak değil de ibret alınacak bir şeydir.
    kötülük ve kalitesizlik geriye dönüp bakılıp hatırlanacak bir olgu değil de ileriye bakıp unutulacak bir olgudur.
    insanlarda olan bu kalitesizlik, rezillik, akılsızlık, cehalet, körlük, yokluk insanların toplumun hafızasında tutulacak değil de silinmesi gereken bir utanç olup hep daha iyisini isteme, örnek almakla değerlendirme kriteri, konuştuğumuz bu olmalı.

    filistinde çocuklar bakımsızlıktan, yeterli beslenememe yüzünden, sağlıklı barınma sorunlarından, enfeksiyonlardan, temiz su ve gıdaya ulaşamadan ölüyor diye ağlayacağınıza, bunu örnek alacağınıza...

    ülkemizde savaş ambargo olmadığı halde neredeyse yavan ekmekle karbohidrat ağırlıklı beslenmeyle ucuz ekmek yanında sağlıksız kalitesiz çöp kalitesinde sebze meyveyi bile alırken zorlanıp karnımız doyuyor diyeceğinize...

    ülkesi - ukrayna 1/3'ü işgal ve savaş altında olup üretim yapılan tarım arazileri mayın bombalarla yanmış parçalanmış onbinlerce mayın, tank, zırhlı araç, top, roket, uçak, dron, helikopter yanında insan parçalarıyla dolu olup, yollar köprüler kullanılmaz halde, yerleşim yerleri harabeye dönmüş olup, milyonlarca insan ya ülkesinden göç etmiş ya evlerini terk etmiş ya da savaşlarda ölmüş asker yaşı ortalaması 40 yaşına çıkmış ülkede neden insanlar açlık satın alma sorunu yaşamıyor da parası savaş çıktığından beri bizim paramız karşısında değerlenmiş diye düşünün.

    düşünün de kaliteye sahip olun, kaliteyi talep edin, yaşam kalitenizi insan kalitenizi yükseltin.
    bu güç sahibi olmak demektir.
    böylelikle filistin'de ölen çocuklara yardım eder ve onların ölümünü engellersiniz.
    yangında, depremde, sellerde, iş cinayetlerinde, trafikte, terörde insanlarınızın canına değer vermiş korumuş olursunuz.
    0 ...
  41. diyanet in mekke sorumlusuna rüşvet soruşturması

    5.
  42. iddialar doğru veya yanlış fark etmez de doğru ise...
    ne rüşveti ya! bunlar bağış. köyüne memleketine cami yaptıracağım, imam hatip okulu yaptıracağım desin.
    haaa! unutmadan...
    bunlar fetö taktikleri, bunlar fetöcü, dinimize saldıran ateistler bunlar, togg'u engelleyemezsiniz, hızlı treni engelleyemezsiniz, bla bla bla vb eklemeyi de unutmasın.
    bu sırada yayın yasağı ve habere erişim engeli de getirip haber yapanı konuşanı tutuklatsın.
    işlem tamam.
    2 ...
  43. 27 temmuz 2025 akp den saray a filistin yürüyüşü

    3.
  44. hatır için, yaptılar desinler diye, adet yerini bulsun anlayışıyla dinci kesimin yaptığı bu protestolara (israil veya herhangi bir konuda) eylemlerine gülüyorum.

    hatırlayın, mavi marmara gemisi olayını...
    daha dün toplanıp gemiye doluşup tüm hukukları, yasaları, prosedürleri yok sayıp "filistin'e yardıma gidiyoruz" demişlerdi.
    devleti idare edenlerle bu dinci kesime "yapmayın, etmeyin gözünün yağını yediklerim" demelere "siyasi muhaliflik" sandılar.
    madem yapıyorsunuz ama böyle yapmayın diyenlere "size mi soracağız filistin'e yardım etmeyi" dediler. sorumsuz sorumlular tüm eleştiri yapanlara "vatan haini, israil destekçisi" dediler.
    hala da diyorlar, belki de bu yazı için pkk'dan fetö'ye, israil destekçiliğinden israil ajanlığına, bölücülükten hainliğe seç beğen al suçlaması yöneltecekler.

    her şeyi ben bilirim diyen bilgisiz bilginlerle, halk beni seçti-atadı istediğimi yaparım diyen sorumsuz sorumluların bilmediği veya ciddiye almadığı şey; israil de çatışma, savaş, operasyon (adına ne diyorsanız) ilan ettiği bölgeye izinsiz, onaysız, kontrolü dışında yapılan her eylemden (gerekçe ne olursa olsun, bölgeye girişler ile bölgeyi boşaltma uyarılarına uymayanlar vb) doğacak sonuçların mesuliyeti bölgeye gelen, bulunan kişi-kuruluşlarda olacağını deklare etmişti.

    bakınız: 7 ekim saldırıları sonrası israil gazze bölgesini operasyon çatışma savaş alanı ilan etmiş ve sivillerin bölgeyi boşaltmasını deklare etmişti.
    çatışmaların 6 ayında uluslar arası insani yardım kuruluşunda çalışan 196 personelin ölmesiyle (nisan 2024 verisi) bm genel sekteri başta olmak üzere yapılan açıklamalarda; insani yardım kuruluşlarında çalışan personel kaybının tüm çatışmalarda-savaşlarda kaybedilen insani yardım kuruluşlarında çalışanlarından daha fazlasını gazze de kaybettiklerini açıklamasını düşünün.
    neyse...
    israil hukuk, yasa, prosedürler öyle değil de böyle yok sayılır diyerek uluslar arası sularda gemiye baskın yapmış ve sadece vatandaşlarımız olanlarını katletmişti. gemiyi de zorla limanına çekmiş gemide olan sivil insanları gözaltına almıştı.
    hukukta buna korsanlık denir.
    başbakan çıkıp "savaş mavaş" diye boş konuştu, ülke yönetimi hesap soracağız falan dedi.

    ne mi oldu?
    israil özür dilesin dedik. israil bizi üzmedi "tamam, pardon ama bu resmi bir özür değil" dedi. olsun, kabul ettik.
    tazminat verin dedik, israil'de "gemide 575 kişi vardı" dedi.
    unutmadan, mavi marmara gemisinde 560 kişi vardı. yolda bozulan challenger2 teknesinden 15 kişi daha mavi marmaraya alınmış gemide yolcu sayısı 575'e çıkmıştı.
    israil "iyi o zaman, gemiye baskın yaptık, korsanlık yaptık, insanlar öldü yaralandı. gemide olan yolcu başına 34.782 dolar verelim fit olalım" diyerek 20 milyon dolar tazminat verdi.
    bir insanın canı, hakkı, hukuku, özgürlüğünün değeri 34.782 dolarmış. dolar üzerinden düşünülürse iyi para aslında, israil iyi ki tl olarak ödememiş.

    neyse, bizde israil genelkurmay başkanı rau aluf gabiel ashknazi'nin de yer aldığı bu korsanlıkta rol alan dört önemli sanık hakkında açtığımız davadan vazgeçerek yakalama ve uluslar arası yakalama-kırmızı bülten çıkarılması isteğimizi geri çektik.
    ölen öldüğü ile kaldı.
    unutmadan beni tebessüm ettiren de tüm bu dava süreçlerinin adli tutarını masraflarını da biz ödedik.
    türkiye bir hukuk devleti olduğundan idarenin hatası insanlara ödettirilemez. hukuken haksız olan kesim dava giderini öder diye basit bir açıklama yapayım.
    hesap soracağız, savaş mavaş diyenler, biz izin verdik, size mi soracağız, sizden mi izin alacağız diyenler çıkıp "bana mı sordun filistin'e giderken" dediler.

    en sonunda yaşananlar tam bir komediydi.
    korsanlık yapan, insanları öldüren, maddi manevi uğranılan zararı tanzim edecek yükümlü sorumlu israil ama mahkemelerde mağdurların dava açıp yargıladığı-yargılanan ülke türkiye oldu.
    mavi marmara gemisinde ölen yaralananlar israil ile mahkemelik olmadı, israil'e dava açamadı.
    olaydan 8 yıl sonra mağdurlar haklarını hukuklarına aramak için türkiye cumhuriyetine dava açmak zorunda kaldılar.

    hukuken öyle bir şey yapmışlardı ki mavi marmara gemisinde olan, saldırıda yaralanan, ölen, bu saldırıya maruz kalanların maddi manevi uğradığı zarara karşı bir dava açacaklarsa; adalet bakanlığı uluslararası hukuk ve dış ilişkiler genel müdürlüğü’nden gönderilen yazılarda bundan sonra israil devleti’ne dava açılamayacağı, davaların israil devleti yerine tc. maliye bakanlığı olacağı ifade edilmiştir.
    bunu nasıl becerdiklerine - neden böyle yaptıklarına hala aklım almıyor.
    bırakın devlet yönetmeyi, şirket yönetmeyi, aile yönetmeyi...
    birey olarak biri bana yumruk atsa, sövse, malıma canıma zarar verse ben bunu yapan faile değil de hakime savcıya dava açmam, faile dava açma hakkımı kaybetmem gibi bir durum.

    neyse, israil bizim gibi yapmadı.
    mavi marmara gemisi baskını hakkında araştırma soruşturma açtı.
    operasyonu başarısız ve sivil insanlara karşı aşırı güç kullanma - tepkileri hesap edememe, planlamada eksiklikler, sivillere karşı yapılan tutum davranış (kayıp eşya el koymada usulsüzlük vb) nedenlerle bazı askerlerine hapis cezası kınama verip olumsuz rapor yayınladı.
    bm insan hakları komisyonu israil'i gaddarlık, hukuksuzluk vb olarak tanımlamıştır.
    tüm bunlara karşı mavi marmara gemisinde ölenler yaralananlar israil ile değil de türkiye ile mahkemelik olmuş, türkiye zararların tazmini için yargılanmıştır.

    tüm bunlar düşünülürse...
    bu dinci kesimin böyle protesto istekleri vs durumuna gülüyorum.
    yarattıkları, destekledikleri sistemi bile algılayacak seviyede değiller.
    ne dostunu ne düşmanını ne kendilerini bilmeyen, ne yapacakları öngörülemeyen ve bir kriz anında eylem planı ortaya koymaktan aciz bir sistem içinde ülkeyi son 20 yılda çökerttiler.
    inşallah akp bunları ciddiye almaz.
    ciddiye aldığında mavi marmara olayı oldu.
    yine ciddiye alıp israil ile tüm ilişkileri kesiyoruz derse neler olacak, bilmek istemezsiniz.
    0 ...
  45. orman yangınlarının sıradanlaşması

    3.
  46. orman yangını sıradanlaşmadı.
    sıradan olan bu ülkede insanların hayatı ve insana, hayvana, ağaca, doğaya, yaşama verilen kıymetin bir değeri olmaması.

    insanlara imar affı diyerek kaçak, çürük, sağlıksız, dayanıksız, denetimsiz yapılarına tapu dağıttılar.
    yetmedi, asla imara açılmaması gereken yerlere imar izni verdiler.
    yetmedi, çok katlı yapılaşmaya izin verdiler.
    yetmedi, bu imara açılan alanlarda yapılaşmayı denetlemediler.
    yetmedi, denetimsiz yerlere iskan onayı verdiler.
    kaçınılmaz olan yaşandı, deprem oldu.

    sahi ya depremde kaç kişi öldü?
    hele ki depremi asrın felaketi olarak açıklamaları...
    oysa sıradan bir depremdi.
    yok yani... yaşadığımız deprem 6 dakika süren ve 9.1 şiddetinde olan, dünyanın yörüngesi yanı sıra okyanus akıntılarını değiştiren şimdiye kadar kaydedilmiş en büyük 5 depremden biri değildi. bu depremin artçı sarsıntıları sayılacak şiddette depremi biz yaşadık.

    https://www.youtube.com/shorts/DFA16AzSg84

    bu sene kaliforniya yangınlarını yaşadık.
    25 gün süren yangın, yağmayan yağmurlarla kurumuş bitki ağaçları olan bir coğrafyada saate 130km ile 160km arasında değişen şiddete çıkan fırtınalar, bizde boğaz köprüsünün halatını kopartan rüzgarların sıradan olduğu kurak ve sıkı bir ağaçlık bitki örtüsünde bir de derin kanyonlar uçurumlar dik yamaçlarla çevrili arazide yangını yaşayan abd'de böyle muazzam bir yangın felaketinde ölü sayısı 28, tamamen yanan bina sayısı 15.000 civarında. 250.000 kişi tahliye edilmiş, on binlerce araç yanmış.
    evlerin garajların vb iskanların yapı malzemeleri genel ağırlıklı ahşap olmasıyla yangının söndürülme yayılma hızı engellenemedi ve zararı tahminlerin ötesine geçti.
    en iyi tahmin (maliye-vergi kayıtlarıyla sigorta primleri üzerinden yapılan) zarar analizi 150 milyar dolar.
    bu yangında ölen itfaiyeci, orman yangınında söndürme görevinde görev alan insan sayısı rakamla "0" yazıyla "sıfır" kişi.
    emin olun, kaliforniya türkiye'de olsa veya kaliforniya'yı türkiye'ye ışınlasak (insanları hariç) bu yangın bu şartlarda bizde olsa ölü sayımız on binleri bulurdu.

    https://www.youtube.com/watch?v=-oLJxLj_qJw

    coğrafya iklim bitki-orman örtüsü yapı stoğu vb açısından yukarıda verilen örneklerle mukayese bile edilmeyecek durumdayız.
    yukarıda yaşanan deprem yangınla karşılaştırma yapılınca bizim yaşadığımız felaketler çok çok düşük seviyede olup felaket bile sayılamaz ama kayıplar felaket seviyesinde.
    buna rağmen neden biz bu olayları bu derecede şiddetli yaşıyoruz?
    uludağ otel yangını gibi rezaletlerde sadece sorumlu olan otel yönetimi mi?
    depremde depreme dayanıklı diye satılan sitelerde dairelerde binalarda en fazla toplu ölümlerin olmasında tek suçlu binanın alt katında olan iş yerleri veya binayı yapan müteahhit mi suçlu?
    şimdi kalkıp ne yapmalı - nasıl yapmalı diye bir kaç kelam etsek vatan haini olacağız.
    1 ...
  47. çalışmayan kadının erkek şu kadar kazanacak demesi

    6.
  48. kadın veya erkeğen evlilikte kuracağı yuvanın temeline-şartına "şu kadar gelir-paran varsa" demesi en hafif tanımla "evlilikte karı-koca olmak-yaşamak ile genelevde fahişe olmayı-çalışmayı bir birine karıştırmış kadındır" ya da erkeğin kadında mal mülk para beklentisi varsa "evlilikte eş baba olmak değil de jigololuk yapmak istiyor" desek haksızlık yapmayız.
    önceden belirtmekte fayda var, malumunuz olduğu üzere; fahişelik dünya'nın en eski mesleğidir ve fahişelere saygı duyarım.
    bir de fahişelik ile orospuluk bir birine zıt iki farklı tanımdır.
    0 ...
  49. yazarların çalıştığı ilk sektör

    27.
  50. turizm sektörü.
    öğrencilik yıllarında tatili bedavaya getirmek, para kazanmak, dili geliştirmek, içki manita eğlence için minimum maliyet de düşünülerek ege akdenizde bar discolarda sezonluk barmenlik garsonluk yapmak.
    1 ...
  51. çıkan yangınlara karşı yağmur duası

    3.
  52. dini islam olan biri olarak, iç ses:
    yapmayın kardeşim...
    yapmayın canim....
    yapmayın bi'tanem...
    ne camisi, ne yağmur duası, siz ne yapıyorsunuz?
    senin dua, cami, namazın ancak yağacak yağmuru yağdırmaz, çıkmayacak yangını çıkaracak, sönecek yangını alevlendirecek, olacak nemi yok edip esmeyecek fırtınayı estirecek.
    daha da sonra bir kıvılcım ile daha fazla zararı yangında göreceksiniz.
    dua ile iş mi olur?

    bunu ben demiyorum, allah diyor.
    eğer kur'an hak ve allah kelamıysa ki sizi bilmem de benim için öyle; allah "aklını kullanmayanın üzerine pislik yağdırırım" diyor.
    aklını kullanmayana (dini kimliği ne olursa olsun) allah bile yardım etmez. dua edene değil de salih amelli olan (bu tanım din değil, davranış temellidir. insanlara faydalı iş yapan anlamına gelir. namaz, cübbe şalvar dua sakal vs anlamına gelmez) böyle insanlara allah yardım eder.

    örnek: sen allah'ın kanunları ve kurallarına (şeriatına) karşı gelirsen -doğa, evren, yaşam, çiçeği böceği, ağacı denizi, hayvanı, insanı, meyvesi, sebzesi demeden genetiğine ve yaşam alanlarına müdahil olursan-
    örn; 1 kilo yerli kömürün kilosu 5-6 liraya satılmakta.
    kaliteli ithal kömürün kilosu 7-10 lira arası fiyata geliyor.
    1 litre zeytin yağı zeytinin cinsine, ağacın yaşına, yetiştirme ortamına-coğrafyasına, zeytinin işlenme tekniğine göre ortaya çıkan yağ kalitesine göre litre fiyatı 200 lirayla 1200 lira arası değişiyor.
    sen kilosunu 6 liraya sattığın kömürü çıkarmak için litresini en az 200 ile 1200 liraya sattığın zeytinyağını elde ettiğin ağaçları zeytinlikleri yok edersen ortaya çıkan çevre iklim değişikliğinin, çevre kirliliğinin sonuçlarını dua namaz camiyle gideremezsin.

    aklını kullanacaksın.
    ormanlık alanlara devamlı kontrol ve gözetleme sistemleri kuracaksın.
    acil olarak müdahale edeceğin yangınlar için bölgede insan ve ekipman bulunduracaksın.
    ormanlık alanlardan geçen enerji nakil hatları ile karayollarının etrafı - güzergahlarında bir kıvılcıma neden olacak atılan şişeden alüminyum ambalajlardan vb çöplerden yansıyan güneş ışığı, kopan teller, atılan izmarit vb risklere karşı en az 50 metre sağ sol alanları ağaç ve kurumuş bitki çalı çırpıdan temizleyeceksin.
    ormanlık alanlarda devriye gezen personel bulundurulmalı.
    ormanlık alan etrafında içinde yakınında bulunan köylerde ikamet eden halktan tıpkı güneydoğuda olduğu gibi korucu sistemi oluşturulup yerel halk veya bölgede iskan edinmiş halktan gönüllü veya ücretli insanlar koruma sistemine dahil edilip bu insanlara arazi yapısına göre atv, motor, arazi taşıtı koruma için silah verilmeli.

    tıpkı şehirlerde bir ara koyduğumuz ama şimdi işlev dışı kalan atılan unutulan kontrol edilmeyen deprem esnasında ilk yardım teçhizatları depolanan konteynerler gibi ormanlık alanlara belli aralıklarla ve noktalara bu konteynerler yangına karşı acil müdahale edilecek ekipmanlar (köpük, toz yangın söndürme ajanları yanında ekiplerin yangına müdahalesinde oksijen maskeleri, yangın yayılma istikametinde çalı çırpı ağaçları kesecek testereler vb techizatlar konulup devriye ekiplerinin denetimine bırakılmalı.

    ne dediniz?
    maliyet finansman mı?
    ülkede orman mı kaldı da maliyet finansmanından bahsediyorsunuz?
    10 liralık işi 50 liraya yaptırmamız yetmezmiş gibi bir de çoğu ölü ve gereksiz yatırımlara milyarlarca dolar harcarken, kamuya özel uçak filoları lüks araçlar şatafat için para bulan bunu karşılayan bu millet yukarda bahsedilen çarenin maliyetini mi karşılayamayacak?

    yanan orman alanları, anayasa'nın 169. maddesi gereği imara açılamaz ve bu alanların yeniden ormanlaştırılması zorunludur.
    ancak, orman kanunu'nun ek 16. maddesi, verimsiz, taşlık, kayalık, üzerinde yerleşim olan veya yerleşime uygun alanların cumhurbaşkanı kararıyla orman sınırları dışına çıkarılmasına olanak tanımaktadır. bu madde, anayasa'ya aykırı olarak değerlendirilmektedir.

    basit olarak örneklemek gerekirse...
    herkes düşünme özgürlüğüne sahiptir, tabi ki benim düşünceme göre demeye benzer yasalar ve uygulamalarla bu işler olmaz.
    bir de bu ormanlık alanlar, doğal yaşam alanları, sahiller vb yerler hakkında siyasetin elinde olan (kişi ve parti özelinde değil; meclis, bakanlık, cumhurbaşkanlığı) kullanım değerlendirme karar verme yetkisi kalkmalı.
    siyasetçilerin siyasetin finansmanı için doğa ve insanların yaşam alanlarını yok eder şekilde davranmasını engellemeliyiz.
    bir ormanlık alan, bir sahil, bir doğal yaşam alanı hakkında imara mı açılacak, yandı diye ormanlık vasfından mı çıkarılacak, akdeniz iklimi ve coğrafyasının makilik bitki örtüsüne bakıp orman deyince aklına balta girmemiş amazon gelen bilgisiz biri çıkıp "burası orman değil" dememesi için, anayasaya aykırı olarak sahillerin işgal edilmiş olup vatandaşın ayağını denize sokamaması vb için yapılacak şey bellidir.

    mecliste bakanlar kurulunda sahillere yapılacak, ormanlık alana yapılacak otel motel tatil köyü vb işletmeler ve de bu işletmelerin geleceği, doğal yaşam alanlarını imara açacak kararlar, 6 liralık maden için (yurt dışından alsanız en fazla 10 lira vereceğiniz maden için) 800 liralık ürünü yok edecek kararlar mecliste bakanlar kurulunda değil bölge halkında veya o doğal yaşam alanında - yakınında insan iskanı yoksa ülkede yapılacak referandumla belirlenmeli.
    siyaset de halkın bu isteğini onaylayacak uygulayacak merci olmalı.

    tüm bunları yaptıktan sonra kalkıp hangi inancımız varsa allah'ı nasıl anıyorsak ona göre dua edelim.
    1 ...
  53. batman da yaşanan kadın kavgası

    13.
  54. havasından mı suyundan mı bilinmez ama 1 kişiye 3 kişi dalmak (kadın erkek fark etmiyor) bu ülkede milli spor oldu.
    başkaları adına utanıp, kusulacak sıradan günlük olaylar...
    0 ...
  55. haması israil mi kurdu

    12.
  56. tamam vurmayın! itiraf ediyorum; hamas'ı ben kurdum.

    hamas'ı israil kurmadı, desteklemedi diyen biri kesinlikle nörolojik bir vaka (bakınız: frontal lob'da bir travma veya yaşanan nörodejeneratif rahatsızlıklar) yaşıyordur.

    bir konu, eylem, durumu, yapıyı tanımlamak için en sağlıklı veri nedenler değil de sonuçların ortaya çıkardığı bağlantılar ile elde edilir.
    örn; planlı ve örgütlü bir cinayet vakasında suçluyu bulmak için en önemli soru "bu cinayet kime fayda sağlar" sorusu sizi katile cinayeti planlayana götürür.

    daha önce de yazmıştım, tekrar olacak ama okuma ve anlama özürlülere karşı tekrar etmekte fayda var; eğer hamas kurulmuş olmasaydı israil, fkö ve amerika arasında anlaşmaları yapılmış, imzalar atılmış bağımsız filistin devleti kuruluş aşamasında yarım kalmayacaktı - rafa kalkmayacaktı.
    bağımsız filistin devleti kurulması, israil ve filistin karşılıklı yaşam haklarını tanımayı kabul etmesi, bölgede kıbrıs benzeri iki devlet bir birini tanıma ve yaşam hakkına saygılı yaşamı garanti edecek görüşmeler başlamasıyla hamas kuruluş aşaması aynı tarihlere denk gelir.
    filistin ile israil arasında anlaşmalar imzalanması bağımsız filistinin kuruluş aşamasına gelmesiyle hamasın ses getiren terör eylemleri üst üste çakışır.

    eğer hamas 7 ekim 2023'de aksa tufanı terör saldırısını israil'e yapmamış olsaydı...
    israil şu an 50 yılda yapacağı etnik temizliği 1 yılda yapamayacaktı.

    hamas terörü israil'i vurmamış olsaydı da israil bölgede suriye iran da dahil olmak üzere, gazze başta olmak üzere böyle bir kıyıma girip; bm ve insani yardım kuruluşları tüm savaşlarda - çatışmalarda kaybettiği çalışanlarından daha fazla insanı israil'in 2023'den beri bölgede yaptığı operasyonlarda kaybetmiş olmasına bakarak...
    boşnakları korumak soykırımı önlemek için nato ve abd uçaklarının sırpları bombalaması, nato gücü askerinin bosna Hersek'e destek vermesi gibi israil de bm barış gücü ve nato'nun hedefi olur, israile askeri oerasyon düzenlenir, israil askeri hedefleri bombalanırdı.

    hamas israil toraklarına girip binlerce israilli ve diğer ülke vatandaşını kadın çocuk bebek genç yaşlı sivil demeden öldürüp, yaralayıp, gazze'ye kaçırıp israil'e bu operasyonu yapma imkanı gerekçesi verip, bm ve diğer ülkelerin de elini kolunu bağladı.
    1 ...
  57. islamiyeti güncelleme

    9.
  58. geçen gün tanıdığım akılsızın biri böyle demişti.
    bu tür söylem - yaklaşımlar yapanlar ya bilgisizliklerinden ya da kafirlik müşrikliğinden böyle saçma sapan konuşuyor.

    öyle ya... somut olarak örnekleyelim; ben 6-7 yaşında kız çocuğuna nikah kıymak helal desem ve buna da din izin veriyor desem suçlu din mi?
    evet, suçlu din diyorsanız ya aptal ya da geri zekalısınız.
    insanlığın-benim genetik hafızamdan aklımdan din diye bir olguyu silseniz bile ben 6-7 yaşında kız çocuğunu yine koynuma almak isterim ve bu eylemimden toplumda insanlarda olan tepkiyi, uğrayacağım cezai yaptırıma karşı başka bir kutsalın-değerin arkasına sığınırım ya da heva ve hevesime uygun yeni kutsallar (bakınız; hangi inanç olursa olsun tarikatlar, cemaatler, mezheplerin elinde olan din) yaratırım.

    6-7 yaşında kız çocuğuna bakıp cinsellik düşünecek, tahrik olacak ve bu isteğim eylemim için vicdanıma, aklıma, zekama, ahlakıma, insanlığıma-insan olma erdemime değil de dine bakacak bir karakter, kişilik yapım varsa suçlu din mi oluyor?
    hangi din veya hangi dini güncelleme bu sapıklığımı engelleyecek?
    din olmasa ben bu sapıklığı yapmayacak mıyım?
    benim sapık olmamda neden din mi?

    birinin malını parasını çalsam, birine haksızlık zalimlikle malına çöksem elde ettiğim bu haksız kazançla cami yaptırsam içinde namaz kılınır diyen, kurban kessem sevap diyen, haram parayla iftarlık dağıtıp, ramazan çadırında yemek verip günahların af olacağını söyleyen, çaldığım suyla abdest alsam "suyu çalmak günah ama namaz sevap, kılınabilir" diyen...
    şu kadar namaz kılarsan, bu dua edersen, şu gecelerde bu ibadet yaparsan şu kadar günah af olur,
    hacca gidersen bu kadar, arafat'a çıktıında da tüm günahlar af olur, zaten peygamberimiz veda haccında arafat'tan müzdelife'ye geldiğinde, ümmetinin tüm günahlarının affı için yapmış olduğu duanın kabul olduğuna dair hadis-i şerif akla gelirse...
    hristiyanların hz isa'ya inananlar için günahların affı misyonunu hz. muhammed peygambere müslümanların yapması - peygamberin allah'ın verdiği kararı değiştirme gücü - yarı tanrılık kisvesi vs konulara girmiyorum...

    bir de cennete götürecek, cehennemden kurtaracak şeyh şıh gavs buldum mu işlem tamam.
    ben istediğim günahı, pisliği, suçu, sapıklığı yapayım, sonra bunları yaptım diye cennete gireceğim deyim.
    bende ahlak ve etik değerler yanında iman, utanma duygusu, sorumluluk, korku, çekince oluşur mu?

    basit olarak örneklemek gerekirse; trafikte kurallara uymuyorum, magandalık yapıyorum, insanların canına malına zarar veriyorum vs. yakalanıp hakim karşısına çıktığımda birgün bile hapis yatmıyorum.
    25 yaşındayım ve her biri en az 3-5 yıl ceza gerektirecek 20 suç kaydım var. dışarıda suç işlemeye devam ediyorum ve ömür boyu hapiste kalacağıma elini kolunu sallayıp özgürce dolaşıyorum.
    vergimi, cezamı, faturamı, ödemiyorum. devlet nasılsa benden alacağı parayı vergisini ödeyenlere ötv kdv vergi vs oranlarını veya birim fiyatlara zam yapıp ödetiyor.
    devlet adam öldürene, kara paraya, rüşvet alana, hırsıza, sahtekara, vergisini vermeyene, fatura ceza ödemeyene vb suçlara ceza verilse bile af getiriyor.
    ben yasaya kanuna uyan sosyal sorumlulukları olan vatandaş yurttaş olur muyum?
    nasıl olsa günah af oluyor, cennet var, allah af ediyor, olmazsa peygamber, yetmezse şeyh şıh gavs vs af ile cennet garanti dediğim için bende ahlak ile etik değerler, utanma duygusu, vicdan, merhamet, sorumluluk oluşur mu?
    devlet af ediyor diyerek suç işlemekten kaçınılır mı?
    vergimi cezamı faturamı af eden devlet olursa ben vergisini veren faturasını ödeyen, kaçak kullanım yamayan vatandaş olur muyum

    sorun din değil.
    eğer sorun din ise biz insan değiliz.
    inanın veya inanmayın din - tanrı kavramı insanlar için vardır. din insanlar için bir mana anlam deer kutsiyet içerir.
    unutulmasın ki kur'an eşeklere gelmedi (bakınız; kur'an da "kitap yüklü eşekler" tanımına) incil sürüngenlere gelmedi (bakınız; incil'de yaratılış hikayesi 1 bölüm) tevrat yılanlara gelmedi (bakınız; tevrat'tayaratılış bölümünde Yılanın "yabani hayvanların en kurnazı ve hilecisi" olduğu ve insanı aldatmasından ötürü "hayvanların en lanetlisi" sayıldığı) vb örneklere bakarsanız; dini bir sorun olarak görüyorsak din değil de insanlar sorgulanmalı.
    dine anlam, mana, değer katan insandır.

    ilk önce sen kendini güncelleştir.
    dine son kullanma tarihi geçmiş konserve muamelesi yapmayın.
    1 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük