Rüyamda resmen kendime ihanet ettim. Gururlu bir insan değilim belki ama insanda biraz özsaygı olur yahu… Sabahtan beri kendime kızıyorum. Rüya bile olsa, bilinçaltımın bu kadar rezalet olması üzüyor. Şu an oturup ‘Nasıl gururlu olunur?’ diye ders almak istiyorum. Tüh, Allah belanı versin senin! Emeklerimi boşa gitmiş sayıyorum kendi gözümde. En çok da kendime ‘Yıkıl karşımdan’ diyemeyeceğim gerçeği geliyor aklıma… ona yanıyorum.
hepiniz koca bir pisliksiniz. neden biliyor musunuz?
çünkü hiçbirinizin ne olmak istediğinize dönük bir içgüdünüz bile yok.
benim gibi insanlara ihtiyacınız var. benim gibi insanlar gerekli... ben olmadan bir hiçsiniz.
böylece parmağınızı uzatıp “heyy işte kötü adam diyeceksiniz!”
peki bu sizi napıyor hee? iyi adam mı?
siz iyi falan değilsiniz. sadece saklanmayı, yalan söylemeyi iyi biliyorsunuz.
benim öyle bir derdim yok.
ben hep doğruyu söylerim, yalan söylerken bile. yalan söyleyen sizlersiniz.
kötü adama iyi geceler dileyin. hadii..
ben erkek arkadaslarımdan fazla dişlisin, cok control freak sın, kontrolu bana bırak diye çok eleştiri alan bir kadınım.
pek çok şeyi sizden daha iyi yapıyorum.
kontrolü size bırakınca pok gibi oluyor.
çok saçma bi hafta geçirdim.
haftaya daha iyisini yapmayı umuyorum.
kontrol bende;)
Çok yorgunum. Bu yorgunluk öyle bir yorgunluk ki üstelik, saatlerce uyusam geçmez.
Kendimden değil belki ama hislerimden de bunaldım. Düşüncelerimden bunaldım. Kaçmaya çalıştıkça kendime koştum.
Saklanmaya çalışırken kendimden, kendim ben değilmişcesine kendimin arkasına saklandım.
insanların birbirlerinin gözlerine baka baka yalan söylemesinden, sanki milyonlarca kullanılabilecek kelime yokmuş da yalnızca o kelimeler varmış gibi kaba konuşmalarından da bıktım. Bir tebessüm canından can götürüyormuş da bu yüzden gülümseyemiyormuş gibi görünen insanlardan bıktım. Kendimi açıklamaya çalışmak, açıklamaya çalıştıkça dibe batıyor gibi hissetmekten bıktım. Anlayışsızlıklardan yoruldum, yaşatıyor olmaya çalıştığım bu karakterin kamburluğundan usandım. insan bazen sadece bitsin istiyor ve tüm bunların ne şekilde bitiyor olacağını düşünmeden ben de bitsin istiyorum. Aslında hayır, iyi bitsin istiyorum. iyi. Mutlu.
Sonra... Bana bazen öyle geliyor ki bir kimliksizim. Bir kimsesizim. Bir o, bir buyum. Bir "ben" olamayanım. Olamamanın tercih değil zorunluluktan yaşandığı hayatım.
Konudan konulara atlamayı bile öyle unutmuşum ki şu an sanki his ve düşüncelerimi değil de bir kitap yazıyormuşum ve devamı gelmesi gerekiyormuş gibi hissediyorum bunları yazarken dâhi ama aslında böyle değil, olmamalı. Kendim için kendime bir şeyler yazarken bile kalıplara girmemeliyim. Bir ondan ve bir de... bir şeylerden bahsetmeliyim işte. Mesela az önce kalıplar içerisinde olacak olsaydım bundan öncekileri silmiş olurdum ama bunu bile en azından burada kendime yapmamalıyım. Yapmadım.
Öyle işte. Yazacak o kadar şey var ki, o kadar ben... Onca ben içerisinde yazmaya devam edebilecek bir ben yok sadece.
Pes etmiyorum ama bazen bu hayatın devamı gelmeyecekmiş gibi gelmiyor değil de. Sanki yürüyüp yoluma bakmam gereken kısım hariç hareketli ve gerisi uçurum olan bir köprüde desteksiz, tutanaksız bir şekilde dengede kalmam ve o şekilde hayatımı idame ettirmem gerekiyor. Bilmiyorum. Bir öyle ve bir de böyle işte.
ben bi şey söylediğimde kimse beni ciddiye almıyor. sevimli bi yüzüm var diye, ben biliyorum.
beş on sene özel hayata ara verdim, kimseyle sevgili de olmıcam de sevısmicem de dedim.
bi kişi bile ciddiye almadı.
O kadar işte çalıştım, şu anki işimde çalıştığım kadar yorulmadım.
Kurumsal, bilindik bir firmada beyaz yakayım. Haftada 6 gün (cumartesi de); 08.00-17.00 çalışıyorum ama 06.30'da servise binmek için saat 05.00'te kalkıyorum ve 19.00'da evde oluyorum.
Düşünün; haftada 6 gün 06.00-19.00 arası dışarıdasın, eve geliyorsun ve en geç saat 23.00'te uyumak zorundasın.
1 haftada hem mental hem de fiziksel olarak yoruldum.
Bir türlü bitmiyor mk! Tam mutlu oldum, olacam diyorum. Hooop eskiden yediğim bir bokun bedelini ödüyorum. Halbuki ben onu çoktan ödemiştim!
Yaptığım 10 eylemin 8'i iyi, 2'si kötü ise eğer, O 8 iyi şey bana aylar sonra minicik güzel şey olarak dönüyor. işte o kötü 2 şey var ya tüm hayatımı etkiliyor! Bir türlü mutlu olamıyorum.
Ben artık bu hayatın sürekli önüme engeller çıkarmasından çok yoruldum. Dayanacak gücüm kalmadı..
Ben bu işe başladım, ikinci günü seminer vardı. Sonunda soru cevap yaparken anlamsız lakin ciddi sorular soruldu. Tartışma ortamı oluştu, ortalık sakinleşti, dağıldık. Ben bu saçma soruları soran kişinin kör noktasında içten içe gülüyordum. ikinci sene tıpkısının aynısı ve bu yıl yine aynısı.. tek bir farkla ben bu sefer gülerken fazla çaktırmışım, yakalandım.
Hayatımda olmayan iletişimimin olmadığı insanların hayatlarını ara ara merak ediyorum. Yanlış anlaşılmasın geri iletişim kurmak istemiyorum ama merak ediyorum son gelişmeleri dedikodu olsun diye işte.
Yurt dışına gitmek çok isterdim. Umarım ileride fırsat bulabilirim ailemden gizli ve günü birlik de olsa. Yunan adaları bile olur bence. Yunan adalarında doya doya gezmek isterim. Onun dışında iyiyim her zamanki gibi. Bir yaramazlık yok. *
Hayatımda anlatabileceğim bir şey yok sanırım. Yani tam açtığım zamanlarda vazgeçiyorum, içime atmayı tercih ediyorum. Çoğu şeyi kalbime gömmeye alıştım belki de. Bilmiyorum ki… anlatamıyorum. Ama genel anlamda mutsuz da değilim, hayatta bazı şeylere geç kaldığımı düşünüyorum bazen. Öyle işte sözlük.
iç sesim ile inatlaşıyorum. Dediklerinin çoğunu yapmıyorum.insanlardan çok etkileniyorum bazen ve hiç tanımadığım birine bir şey söyleme gereği duyuyorum. Bazen Meraklı köftecideki Zühtü karakteri gibi deliker hastanesine yatırılmak ve ziyaretime gelenlere “ohh burası çok güzel siz de gelsenize” demek istiyorum.
Akşamın bu saatinde kimsesizliğimi sözlükle paylaşmak istedim sadece.
Babama çok kırgınım, ben doğduğumda doktor bu bebek yaşamaz uğraşmayın dediğinde neden dinlemeyip beni istanbul'a götürdün ki, o doktor çok haklıydı. Yolun yarısını yarım bir insan olarak geçmenin ne demek olduğunu bilir misiniz siz? Bu kalabalık çevremde kimsesiz kalmak isteyip istemediğimi kimse sormadı bana baba.
O doktor çok haklıydı be baba, keşke dinleseydin de uğraşmasaydın.
Kadir de kadınlar yemekleri beğenmedi ama yarışmacı erkek olduğu ve onlara kibar davrandığı için 3 leri verdiler.o yemekleri bir kadın yapsaydı 2 yi bile zor verirlerdi. Bu kadınların zayifliklari niye böyle.
Şu işte hiçbir zaman bu kadar yorulduğumu, bu kadar kafa patlattığımı, bu kadar çok kişiye laf anlatmak zorunda kaldığımı hatırlamıyorum. ilk ama son değil...