Ahmet Hamdi tanpınar'ın içsel kargaşayı, arayışları ve huzursuz bir psikolojiyi tam da ikinci dünya savaşı istanbul'unda anlatan romanıdır.
(bkz: Saatleri ayarlama enstitüsü) gibi huzur romanı da doğu-batı veya eski-yeni diyebileceğimiz çatışmalara yer verir. Bana göre Mümtaz'ın Nuran karakterine duyduğu aşk aslında romanın temeli değil. Esas mesele mümtaz'ın huzur arayışı. Mümtaz karakteri ile Ahmet Hamdi tanpınar'ın yaşamında benzerlikler olduğu, dolayısıyla romanın otobiyografik ögeler içerdiğini okumuştum.
Bulması bazı insanlar için gerçekten çok zordur. Mutlu olursunuz ama huzurlu olamazsınız, sürekli huzursuz insanlar beni anlar belki. Doğduğum günden beri huzursuzum. Bunu saklamak için de hep rol yapıyorum. Onca yıldır yaşıyorum (29), huzurlu olduğum gün sayısı toplamda 1 yılı geçmez.
disarda yagmur yagiyor. sicacik evimdeyim. dolabimda yemegim var. cebimde sigaram var. okunacak kitabim var. kahvem var. kedilerim ayagimda uyukluyor su an. muzigim caliyor bir yandan tingir mingir evimde.
huzurluyum. baska hicbir seye ihtiyacim yok.
bana su an huzurun tanimini yap desen, yaptim ya derim;)
alelade mi? allah çarpar. türk edebiyatının kusursuz romanlarından biridir. olay örgüsüyle, karakterleri ve mekanlarıyla ince işçilik.
alelade roman dediğiniz şeyi stefan zweig falan yazar tanpınar roman emekçisidir.
berna moran'ın "bir huzursuzluğun romanı: huzur" adıyla yazdığı roman eleştirisini tavsiye ederim şiddetle.