bugün

araplarla türkler arasındaki farkları harika ifade ederek takdir kazanan, kendi milletini çok iyi tanıdıgına inandıgım akşam gazetesi yazarı.
galatasaray lisesi ve boğaziçi üniversitesi mezunu. tiyatro eleştirmenliği yapar bazı edebiyat dergilerinde. adını elele, tempo, playmen dergilerinde yazılarıyla duyurur. Sabah gazetesine geçer, "izlenimler" sutununda yazıları çıkar. Halkımız onu interstar'da günün yorumuyla tanır. sabah-star tv kavgasında uzanların yanında yer alır. Star gazetesinde çalışır. simdilerde de aksam gazetesine kapağı atmıştır. bu işin hikaye kısmı. Engin Ardıç Türk basını ortalamalamalarının çok üzerinde bir gazetici olup, edebiyat ve tiyatroyu çok iyi bilir. müzik bilgisi vardır.(metal hariç![sabahtaki metalciler yazısı]). dünyadaki gelişmeleri öncesinden sezer. saplantıları da yok değildir. Türkiye'de köy kültürünün egemen olmasının sonucunu aslan sosyal demokratlardan sorar. ismet paşa bürokrasisine her daim kusar. Turgut özal'dan lumpen yükselişinin hesabını pek sormaz. özalla papaz olmadan önce has adamlarındandı. sonra mahkemeliğe kadar düşmüşlerdir. kendini hiç bir ideolojik sınıfa sokmaz. arafta gezinir. Türk basınından çokca kişiyle husumeti vardır. Basını yalaka olmakla suçlar. haklıdır da... kendisini sadece patron veya yazı işlerinden sorumlu yazarla muhattap alır öyle herkese yalakalık yapmaya da gerek yoktur. doğan grubuna çokca ayar verir. dediklerinde çoğunlukla haklıdır da. daha çok gri tonlar taşır yazıları. eğlendirirken öğretmeyi amaçlar. ab hakkında yazıları inanılmaz eğlendiricidir. yahudi soykırımı hakkında okuduklarını çokca yazar. her ultra liberal gibi eski solculardandır!. eskilerde troçkistliğe gözkırpan adamı zamanın reklamcısı olmuş şimdilerde liberal-milletçi olarak gezinmekte. o yüzdendir ki o kuyruk acısını dış seyahatlerinde yediği içtiği, gezdiği gördüğüyle liberal hayatın olanaklarıyla, paranın açtığı kapılarıyla okuyucunun boğazında düğümler attıra attıra anlatır. bunda keyif alır. bizim gibi maraba takımının anlayamayacağı konulara da girer kendince. ispanyol iç savaşı ve edebiyatı, filolojik atıflar, marduk, mason, loca, zart zurt... amma velakin Atatürk'ü resmi tarihten çok bir insan olarak ele alması takdire şayandir. Kitapları da yazıları gibi eğlendiricidir. bazıları çalıştığı dergilerdeki yazılarının derlemesidir. kemal tahir ekolünü seçer yazılarında. Uzatmadan tüm egolarına, geçmiş pişmanlıklarına ve yanlişlarına rağmen türk basınının en iyi ismidir kanımca.

yıllar sonra gelen edit: insanların çıkarları pahasına inandığı değerleri, doğrularını nasıl da çöpe atabildiğinin temsilidir. türk basınının en yandaş ismidir.
bugünkü yazısında bekir coşkun üzerinden ankaraya ve bürokrasiye iyi giydiren yazardır. yazısı da aşağıdadır.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=35700,10,2

edit: link değiştirilmiş olsa da, ayar bakidir.
Fransızların ineğin içine televizyon yerleştirmelerinden sonra yaptığımız teknolojik atılımdır.
(bkz: Televizyonun içindeki inek)
deryadır bu adam,
ilk bakışta gayet basit hatta öyle hafif meşrep gibi gözükse de,biraz olsun yazılarını takip etmeye başlarsanız,müzikten,resme;tiyatrodan,sinemaya,operaya;coğrafyadan,tarihe,siyasete kadar pek çok alanda ne kadar bilgili olduğunu anlarsınız,saygı duyarsınız,evet dersiniz ,buymuş hakikat..
sadece yazılarını okuyarak kendinizi genel kültür açısından nasıl geliştirmeniz gerektiğini öğrenirsiniz.
eksiklerinizi görürsünüz,ne kadar abuk bir durumda olduğumuzu..
yüce türk büyüğüdür enginar.
okuyun,okutun.
ilk defa yazılarını star gazetesinde yazmaya başladığı zaman okumaya başladığım ve bağımlısı olduğum daha sonra akşam gazetesine geçtiğinde de takip ettiğim komple ilim irfan sahibi deniz derya bi adamdır okuma manyağı olduğu söylenir hbb insanlardan dır görüşleri ilginçtir aykırıdır biraz ama başarılıdır severim...

bazıları onun küfürbaz olduğunu söylerler ama bence yerinde ve güzel küfür eder.. adeta o küfür eder ben rahatlarım böyledir bunun küfürleri tavsiye ederim cuma günleri hariç hergün akşam gazete sinde yazmaktadır.. doğru söyleyeni dokuz köyden...... diye birde kitabı vardır. hoştur. bu kitabında geçmişindeki çalıştığı gazete dergilerde kiminle takıştıysa hepsine içini dökmüş rahatlamıştır. kalemi kuvvetlidir bu arada iyi yazar bi konu hakkında yazıyorsa onunla ilgii envai çeşitte kitap okumuş demektir... kendi dediğine göre nazilerle ilgili dünyada okumadığı kitap kalmamıştır.

ve şu tespiti yapmış olan mümtaz şahsiyetir...

ortalama türk erkeği namazını kılar, orucunu tutar, fırsat bulursa hacca da gider ama rakısını da içer. karısının açık saçık giyinmesine izin vermez. ama onu kara çarşafa da sokmaz. köklerini reddedecek kadar yoz değldir ama çağdaş uygarlığın nimetlerini reddedecek kadar da eşşek değildir çünkü...
cem uzan mevzu açıldığında kafasını başka tarafa çevirmese, rock müzik konusundaki cahilliğinden kurtulsa eleştirecek bir yönünü bulamayacağım, türkiyenin en iyi köşe yazarı.
linkte bulunan köse yazı insan maas aldığı ele hizmet eder düşüncesini doğrulayan, medyanın patavatsızlıkları ile unlu köse yazar ve yorumcusu. bu yazarımız yarın washington posta transfer olsa amerikancı olur, jerusaleme transfer olsa bravo israil der, el jazieere de yorumculuk yapsa amerikan düşmanı olur. o gün cem uzandan maas alıyordu. o sorulara cevap veremez. yarın bir gün de bugun için sorulanlara cevap veremeyecektir.
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=171468
uzanın koleksiyonu ortaya çıktığında duymuştum glock denen tabancayı,daha sonra moda oldu,ilk özel tv,ilk gsm operatörü,pittbullar modaydı bi ara herif onu da beslermiş herkesten önce...
kendini besleyen patronlarına tek laf dahi edemeyecek kadar aciz olduğu sürece ne kadar güzel tahlil tespit bilmemne yaparsa yapsın gözümde zerre kadar değeri olamaycak yazarımsı...

edit: tabiki günlük hayatta da karşımıza engin ardıçlar çıkar, çıkmaktadır. onlar için bir adet kötüle butonu icat edilmiştir ki yekpare ego tatmin etme aparatlarıdır bunların.
bugünkü yazısıyla da savaş destekçisi bir tavır takınarak serdar turgut yanında yerini iyice sağlama almış yazar.genel kültür hazinesi son derece iyi ve bazı konulara çok objektif yaklaşabiliyor,ama malesef komplekslerinden ve korkularından arınmış birisi değil.bu yüzden bazen yazarlığını kötüye kullanabiliyor,üstlerine giydirebilmek bir yana,onlara toz bile kondurmuyor.bu yüzden asla bir serdar turgut olamayacağını biliyordur herhalde.ne diyelim,sağlık olsun.herkesin iyi yanı olduğu kadar da kötü yanları olabiliyor tabi.bu arada bugünkü yazısının linki:http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=48258,10,2
bazı zamanlar diğer gazetelerin köşe yazarlarına keni köşesinden ayar yollayan akşam yazarı.liberal demokrat olduğunu açıklamıştır.tabuları yıkan ender yazarlardan biridir.
tabuları yıkan birisi olmaktan çok kendisi bir buldozer gibidir *.karşısına çıkan mantıklı veya mantıksız her fikri yıkmaya çalışarak muhalefet olmakta rekor kırmanın peşindedir.bazen işin bokunu çıkardığı da olur.ama bazen de yaptığı yorumlara hayran kalıverirsiniz.net bir şekilde liberal olması turgut özalı eleştirmeyeceği anlamına gelmez.çünkü gördüğü herkesi,herşeyi eleştirerek nev-i şahsına münhasır bir insan olacağını zannediyor kendisi ama onun yaptığını aslında 15 yaşındaki biraz genel kültür bilgisi olan bir insanın bile yapabileceğini bilmiyor.evet,genel kültür süper adamda.ama bunu sadece eleştiri kazığını daha çok sokabilmek için,eleştirilerine entellektüel bir değer kazandırabilmek için harcıyor.

ne diyelim herkesin aklı kendine ama tavsiyemi isterseniz bu adamın her yazdığını okuyun ama inanmayın diyebilirim ancak.
Sarmısaklı bomba *


Sosyal antropoloji biliminde bunun bir teknik terimi olacaktı da, geçmiş gün, acculturation mu derlerdi enculturation mu, şimdi unuttum.

Hani canım, bir yaya geçidinde hem trafik ışığı hem de trafik polisi bulunması gibi... Biri varsa ötekine gerek yok ama ikisini de koyup 'her anlama düzeyine' sesleniyorlar. Banyo küvetinin içine tabure koyup oturmak ve ahizeden suyu leğene aktarıp tasla dökünmek gibi...

'Ne köylü ne şehirli' lumpen kültürünün mükemmel örnekleridir. Ne o ne bu, hem o hem bu...

Bu tür çelişkiler, aslında 'varoş islam'ı' göstergeleri, diyelim Mercedes kullanan sarıklı adam, ya da sinemada yiyişen çember sakallı oğlanla türbanlı kız gibi tuhaflıklar 'mizaha yatkın' malzemedir.

'Keferenin fenninden yararlanmak' gibi bir alaturka kurnazlık belirtisidir. Henry Ford ya da Gottlieb Daimler ile Karl Benz gibi mühendislerin, Edison ya da Lumiere 'biraderler' gibi mucitlerin sağladıkları olanaklardır... Aslında, 'gavur çalışır Müslüman yer' felsefesinin bir uzantısıdır.

'Ezan okuyan müzik seti', 'kıbleyi gösteren kol saati', 'fırdönen ışıklı seccade' gibi çakallıklar beni hep eğlendirmişlerdir bu açıdan.

Örneğin bana küfür eden ayı yavruları da küfürlerini 'çet' ortamlarına 'blog' yazarak gerçekleştiriyorlar, kimisi de kızıyor, erkeksen adresini ver de 'emaaayıl' yoluyla sıvayalım.

Bıraksana elinden Bill Gates denilen kabuklu gavurun pis aletini... Yazsana ulan şöyle Osmanlı usulü bir name... Sabit kalemle, eser-i cedit kağıdına... Eski yazı olsun, ben okurum, elif lam mim bilirim... Divit kullanıp rahlede yazsan ve üstüne kurutmak için rıh döksen daha iyi ya...

Rıhı nereden mi bulacaksın? Misvakı nereden alıyorsan oradan.

Şu El Kaide örgütü de beni çok eğlendiriyor. O da keferenin fenninden yararlanmayı seviyor. Örneğin Usame dağ başında mağaranın içinden 'kaset yapıp' gönderiyor. Artık CD teknolojisine geçse iyi olacak ya, uzun süredir insan içine çıkmadığından gelişmeleri izleyememiş, VHS düzeyinde kalmış. Belki de, El Cezire televizyonunun teknik görevlilerine yardımcı olmak amacıyla Beta kullanıyordur. (Yok, DAT bilmez, o kadar uzun boylu değil. Şehire inerse HD-DVD ve Blue Ray de öğrenecek inşallah.)

Üstelik Kalaşnikov'la ateş ediyor, Allahsız komünist icadı. AK-47 desen, o da emperyalist Amerikan gavurunun malı.

Hizbullah örgütü nasıl ok ve yay yerine roketatar ve havan topu kullanmayı tercih ediyorsa (kulaklarınız çınlasın Uhud ve Bedr'in arslanları), El Kaide de bu son eyleminde 'iPod' kullanmayı planlamış!

Powerade, Gatorade gibilerden bir 'enerji içeceği' şişesinin içine patlayıcı 'jel' koyuyorlarmış, sonra da onu iPod ya da cep telefonuyla 'aktive' ediyorlarmış...

Pet şişeyi üreten teknoloji ve petro-kimya tesisleri keferenin, onu sağlayan organik kimya bilimi keferenin, patlayıcı da keferenin, patlatan elektronik araç da keferenin, kefereyi öldüren de bizim din kardeşi. Arada Müslüman da gidecek istanbul eyleminde olduğu gibi ama o kadarcık zayiat olur. Zaten onlara eceli gelmiş denir, eski Suudi Arabistan kralı Fahd'ın hac tünelinde Niyazi olanlar için söylediği gibi.

Arkadaşlar, bu size yakışmıyor. Seyyid Battal Gazi, Zaloğlu Rüstem, Yusuf Zülyezen, Vakkas bin Rakkas gibi her bıyığına bir adam asılır islam pehlivanlarının kemikleri sızlıyor.

Ben sizin yerinizde olsam, yüzde yüz bize özgü bir bomba tasarımı üzerinde kafa yorarım. Nasıl olsa fezaya falan gideceğimiz yok, bari bununla uğraşalım.

Hani gübreden gariban bombası ürettiğimiz gibi... Bunu bir adım daha ileri götürsek, örneğin yayık ayranıyla musluk suyunu karıştırarak bir testiye koysak, içine güherçile katıp hacı yağı, davul tozu ve minare gölgesi de eklesek, sonra da üzerine osursak, acaba kefereye bağımlı kalmadan bir helal bomba yaratabilir miyiz?

Osuruk 'katalizör', içindeki sarmısak 'detonatör' görevini üstleniyor... Muhtaç olduğun sarmısak da Ali Nazik kebabında mevcuttur.
yer yer katılmadığımız kısımlar olsa da bugün itibariyle şu muhalif yazıya imza atmış kişidir;

Amish... Filmlerden falan hatırlarsınız (Harrison Ford mu oynuyordu William Hurt mü?), Amerika'da bir mezhep. Geçenlerde içlerinden bir sapık okul basıp çocukları takır takır öldürünce varlıkları yeniden hatırlandı.

Amerika'da, çocuğunu ergenlik çağına gelmeden vaftiz ettirmeyenlerden kilisede piton yılanıyla ayin yapanlara, kan naklini ve askere gitmeyi reddedip kıyamet kopmasını bekleyenlerden on altı kadınla evlenenlere kadar bir sürü protestan çeşidi var. Bu da o çeşitlerden biri. Amerika bir fırsatlar ve manyaklar ülkesi değil mi?

Fakat kelimenin her anlamında çeşit ha, bunlar da çağdaş teknolojiyi reddediyorlar. Kutsal Kitap'ta yazmıyormuş.

Hani şu korku filmi gibi görünüp de korkutmayan 'Köy' filmindeki çeşitler gibi (Night Shyamalan adlı yönetmen bunu hep yapıyor), dağ başında topluca yaşıyorlar. Kendilerini toplumdan ayırıp soyutluyorlar. Diğer insanlara, çok mecbur kalmadıkça, bulaşmıyorlar.

Bunlar aslında isviçre'den göçmüş bir 'anabaptist' mezhebinin üyeleri, ve insanı dinden uzaklaştırdığı gerekçesiyle çağdaş yaşama karşı çıkıyorlar. Mezhebin yumurtlandığı dönem olan 1700'lere takılıp kalmışlar. Sayıları da 180 bin kadar varmış, az buz değil ha...

Elektrik yasak, telefon yasak, televizyon falan kafadan yasak, kadınlarda süslenme püslenme kesinlikle yok, çok sade giyiniyorlar, at arabasıyla geziniyorlar ve sütçülükle falan geçiniyorlar. Evlenene kadar tıraş olabilirsin fakat evlendikten sonra sakalını da kesmeyeceksin!

1700 yıllarının giysiyleriyle dolaşmayı tam da beceremeyince, ortaya, beyaz eşya kullanmayan ama hasır şapka giyen, televizyon seyretmeyen ama pantalonla dolaşan, at arabası kullanan ama şehre indiği zaman motorlu taşıt trafiğine de girmek zorunda kalan saçma sapan bir sakiller takımı çıkmış...

Buna benzer yaratıklar bizde de var. Fatih ilçesinin Çarşamba mahallesine gidince görüyorsunuz, ortalık, Abbasi halifesi Harun Reşit devrindeki Bağdat havasında.

Bu açıdan 'peygamber efendimiz onu kullandığı için dişlerini misvakla temizleyip diş fırçasını reddedenler' de bir tür 'Müslüman Amish' olurlar... Kur'an-ı Kerim'de yazmadığı için aya gidildiğine bir türlü inanamayanlar, falan.

Amerika'da dangalaklık serbest midir? Serbesttir. En yüksek hukuk mercii olan Supreme Court, 'şiddet ve başkasına dayatma içermediği sürece Satanizm'in bile bir tür din sayılmasına' karar verdi. Orada demokrasi vardır, her ne kadar birtakım Güneyli ayılar sarık sarmış Hindu'yu Müslüman sanıp öldürmeye kalkacak kadar ahmak olsalar da... Her ne kadar son beş yıldır 'Müslüman görünümlülere' hayatı zından etmeye niyetlenseler de, din ve vicdan özgürlüğü vardır.

Bizde de vardır ama bizde 'inkılap kanunları' da vardır. Atatürk devrimleri.

Uygulama şimdilerde gevşemiş olsa bile bunlar Anayasa'ya da girmişlerdir.

Örneğin, sarıkla gezmek yasaktır. Şapka giymek zorunludur. Aslında şapka 'giymemek' de yasaktır ve şu anda, yüksek tansiyon nedeniyle güneşten korunmaya çalışan bencileyin birkaç emekli dışında, bütün Türk erkekleri suç işlemektedirler!

Büyük önder, şapka devrimi yapmıştır ama, ileride günün birinde şapka modasının geçeceğini düşünmemiştir doğrusu! Örneğin 'istikbal göklerdedir' demiştir ama cep telefonu hakkında hiçbir şey söylememiştir. işin güzel yanı, peygamber efendimizin de 'dizüstü bilgisayar kullanımı' üzerine hiçbir hadis-i şerifi yoktur.

'Itlib ül ilme velev bis Sin' deyip genellemiştir, bilim Çin'de de olsa isteyiniz... Bu açıdan, misvak kullanmakta ısrar eden ahmak aslında efendimize karşı gelmektedir!

insanlar, kendi dangalaklıklarını yaşamakta özgür olmalı mıdırlar? Evet, olmalıdırlar. isteyen televizyon seyretmeli, dileyen mum ışığında geviş getirebilmelidir. Bayramda dileyen Roma'ya, isteyen Tahran'a gitmelidir.

Kavga gürültü, 'başkasına da empoze etmeye kalkınca' çıkıyor. Amish topluluğunun Amerika Birleşik Devletleri'nde iktidarı ele geçirmeye çalıştığı hiç görülmedi, başkan adayı çıkardığı da...

Başkasına zorla sarık sardırmak yasak. Peki başkasına zorla şapka giydirmek neden serbest, hatta övgü kaynağı?
Kedisinin ölümünü köşesine şu şekilde taşımıştır.
"içim yanıyor ve şu anda ne lübnan'a asker gönderme umurumda, ne cumhurbaşkanı seçimi, ne basketbol takımımızın başarısı ne de galatasaray'ın puan kaybı. ne tadım var ne tuzum. dün altı paket sigara içtim, kalbim sıkışıyor. tıknefes olacağım. belki de düşmanlarımın özledikleri gibi şişer şişer patlarım. "
insanlığı hiçe sayan bu hayvanseverliğinden dolayı engin ardıçtan iğreniyorum
bugünkü yazısında bir yerlere (ya da birilerine) iyi giydiren,ayar üstadı.*

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=55308,10,2
yazıları okunurken kesinlikle sıkıntı yapılmıycak akşam gazetesi yazarı, ayrıca yazılarında açık da bulunamaz kolay kolay. solcuları sevmez,sağcıları sevmez, dincileri sevmez, amerikayı sevmez, peki kimi sever? adam olanlar takdirini kazanır kendisinin, objektif olduğuna inandığım birisidir.
bugünkü yazısında dsp ve chp camiasına çok pis ayar veren yazardır.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=57800,10,2
türkiye'nin başına gelen hemen herşeyden solcuları, atatürkçüleri şimdilerde ise ulusalcıları sorumlu tutan bir yazardır. tarafsızım, muhalifim görüntüsü çizmesine rağmen alttan alta bir çok yazısında rte'ye akıl hocalığı yapar.genel olarak ülkeye bakışı umudunu kesmiş, bıkmış, siz herşeye müstehaksınız, ne haliniz varsa görün şeklindedir. bir zamanlar uzanların partisine destek çıktığı falan da hatırlanırsa bu konudaki tutarlılığı su götürür epeyce.
günlük hayata, insan ilişkilerine dair yazıları daha sağlam tahlillere dayanır kanımca ve okunasıdır. kimseye eyvallahım yoktur gibi bir izlenim vermek istese de bazı yazılarından zaman zaman alıngan olabildiğini, o bunu kızgınlık şeklinde gösterse de, anlayabiliyoruz.
malumatfuruşluğu sever ama yerinde de kullanır çoğu zaman.
ferhan şensoy' a, sahne dünyasındaki gençleri pek de hoş olmayan bir biçimde eleştirdiğinde ve yaptıklarını küçümsediğinde söylediği tatlısert uyarısı hoştur:
"ekşimeden eskimeyi bilmeliyiz ferhan"
bu arada kedisinin ölümü ile ilgili yazdığı yazı, duygusal yönünü de görmemizi sağlamıştır.
velhasıl, yazılarını okumayı severim ama her yaptığı yoruma katılmam.
Gelişmiş bir küfür arşivine sahip gazetecidir. iyi küfür eder. Hatta ettiği küfürlerin menşeileri genelde kendisine aittir. Eğer ki küfür literatürü diye birşey varsa o bu literatürün atasıdır. Bu adamın en iyi tarafı hayvanları çok seviyor olmasıdır.
medyamızdaki liboşların en kotusu. ne yazdıkları tutarlıdır, ne fikirleri(yazdıklarında fikir olmadığı için böyle dedim). ikide bir ismet inönüye, ecevite(dahası sevmediği ve ölen kim varsa, hepsine) bok atar. ataturke de saldıracaktır bıraksalar...
şengül hamamıkitabının yazarı.
artık iyice inanmaya başlıyorum, kalemi en kıvrak ve milletini en samimice ortaya koyan yazar olduğuna, çünki hiçbir yere bağlı değil, tamamen kafası özgür bir birey, bugün itibariyle olan yazısı da boğaza karşı şarap içerek laikliği kurtaran süperzekalara:

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=59241,10,2
son günlerde verdiği ayarların dozunu iyice arttıran üstad.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=59324,10,2