Yaşamın tek gerçeği ölüm karşısında her şey anlamını yitirir. Eğer inancınız yoksa ; Hiçliğin boşluğunda bulursunuz kendinizi...peki Ölüm karşısında bunca hengame niçin.???
insandan insana değişen fakat ortada varolan bi gerçeklik şüphesiz.. kimi için yokoluş kimi için yeniden varoluş kimi için nirvanaya ulaşmaya giden yol...
saat dediğimiz zaman bölümü, mesafeleri ve zamanları geçerek bize doğru gelmeye çalışır.
bunun bize yaklaşması bir gaye güder; o gaye de, nefeslerimizi kesmek içindir.
kendisine saati varmış kimse derhal ölmüş olur.
beyin ve beyincik sapının, işlevini geri 'getirilemeyecek' şekilde kaybetmesi durumu.
Diğer tanımla; yaşanılan her şeyi, 70-80 senelik ömrünü, duygularını, sevdiğin kadınları ve dinlediğin şarkıları kaybettiğin 'dünyadan ayrılma' vakti. Oldukça acı.
Yaşamayı seviyor muyum sevmiyor muyum bilmiyorum. Ölümden korkuyor muyum korkmuyor muyum onu da bilmiyorum ama şuan ölsem sanki güzel olacak. Yaşamayı sevmediğim, ölümden korkmadığım saatler galiba. Sabaha her an her şey değişebilir...
Öleceksem böyle hissettiğim bir anda öleyim lütfen.
ölüm her zaman manaya gerek duymadan arzuladığım şey olmuştur. böylesine ihtişamlı ve manalı bir ölüm büyük bir şans gözümde. hep derdim bir ağaç olsaydım diye, bir ağaç olsaydım bu ana tanıklık eden ağaç olmak isterdim.
görüntü gerçek mi değil mi bilmiyorum ama, şahane…