Öğrenci kayıran, memur çocuklarına ayrı işci çocuklarına ayrı davranan, dayakla tehtit edip, çarpım tablosu ezberletmeye çalışan, öğretmense asgari ücret bile fazla bu insanlara. ben yaşadım bunu. anası babası memur olanlara ayrı davranırdı. bi fiske vurduğunu görmedim. aç köpek emekli oldu onun maaşını ben vergilerimle ödüyorum zehir zıkkım olsun o aldığın paralar.
Bazen öyle insanlarla karşılaşıyorum ki tüm öğrendiklerini unutturana kadar dövmek istiyorum.
Ağzından salyalar akarken mütebessim bir ifadeyle etrafa bakacak kıvama getirene kadar dövmek hem de!
Ama birşey engel eliyor bana! Yooo korku değil bu, elimde kalır korkusu değil, dövemem korkusu hiç değil! Empati yapıyorum da siz ben olsanız herkesi döverdiniz lan!
Öğrendiklerim engel oluyor, ben kimseyi incitmek istemiyorum, halen daha içinde bir insan kırıntısı kaldığına inanmak istiyorum!
yani şanslılar ama aldıkları para da helaldir.
--spoiler--
bekçi bile bu meslek grubundan fazla alıyor. (burada gülünebilir). bir meslek daha fazla nasıl ayaklar altına alınabilir gerçekten bilmiyorum.
ha bu arada öğretmenlerin de ayrıca geri zekalı olduklarını düşünüyorum. çünkü devasa sendikaya sahip olup bu kadar hakkını alamayan başka grup yok. adamların odalarındaki çay ocağından kısıyorlar artık. bunlar hala susuyor.
--spoiler--
bekçiler 27 bin alıyorlarmış, daha fazla değil ki. yazın 2 ay tatil yapıyorlar bırakın da sussunlar. bizim yazlıktan da bir komşu teyzenin oğlu kadrosuz öğretmenmiş, düşük maaş alıyormuş ama kadrosuz diye. 35 bin falan alıyorlar, şu anki ekonomiye göre normal çünkü asgari ücrete de zam gelmedi.
öğretmen: tanımı gereği yaptığı işe saygısından, kendini geliştirme, mesleğine devam edebilmek için kitap okumak zorundadır.
bu başlıkları açarken beyin denilen organınızı beslemeden böyle bir işe kalkışmayın derim. en azından gidin yakın kitap evine olmadı markete "ali topu tut" öğreti kitabını alın bir evirin çevirin bakalım okuyabilecek misiniz? okudunuz diyelim anlayabilecek misiniz?
not: kitap denilen eğitici özelliği bulanan belgelerin kaç tl olduğunu bilmediğinizden adım kadar eminim.
Hahahah ciddi ciddi gelip yazmanız komik. Ülkede kimin aldığı maaş hakettiği maaş ki kalkıp ciddili şekilde bunun helal haram kavramını tartışalımdhjdjdjdj.
Fazla bir maaş almıyorlar ki... Sadece çalışma koşullarının rahat olması özel sektör için çekmeme nedeni. Helal harama girmek yerine öğretmenlerin koşullarını özel sektöre yansıtmaya çalışmak lazım.
Değildir bence. imam ve kuran kursu hocalarını da bu gruba katıyorum.
Ay bir de atanamadık diye carlayanlar var. Abla sen tarih okurken atanamayacağını bilmiyor muydun Allah aşkına ya. Ne salak insanlarsınız.
Bunların maaşlarının yarısını alıp sağlık çalışanlarına versinler ya da asgari ücreti falan arttırsınlar.
Aldıkları maaş niye bu kadar kafaya takılıyor, anlaşılmıyor. Deyim yerindeyse deveyle katır almıyorlar. Ortaokul-lise mezunu kamu işçisi de ikramiyelerle birlikte o düzey bir maaş alıyor. Belediyelere hiç girmeyelim. Özellikle cheapli belediyelerde kan donduran şeyler duyuyorum. Konu her nasılsa yine onlara gelmişken, öğretmenlik cumhuriyetin fetiş mesleğidir, çok değerlidir, süperdir, çünkü yeni neslin beynini yıkayacaklardır. O yüzden öğretmenliğe saygı duyacaksınız, çarparlar adamı.
Ya kardesim olaylara hep acındırma ile bakmayalım lütfen. Bizde ne hikayeler var oturup ağlatacak ama asla güçsüz değiliz ağlanmaya ihtiyacımız yoktur. Bu vesile ile tüm öğretmenlerin 24 Kasım öğretmenler gününü kutlamıyor ve helal olduğu şüpheli maaşlarıyla kendilerini baş başa bırakıyorum.
Dikkat dağılmadan Ders işlenir, boşa geçen zaman olmaz.
Öğretmen hakettiği maaşı almıyor. Hak görüldüğü kadar öğretmenlik yapıyorlar. Kimisi görülen haktan fazlasını veriyor o ayrı.
Bekçi bile bu meslek grubundan fazla alıyor. (Burada gülünebilir). Bir meslek daha fazla nasıl ayaklar altına alınabilir gerçekten bilmiyorum.
Ha bu arada öğretmenlerin de ayrıca geri zekalı olduklarını düşünüyorum. Çünkü devasa sendikaya sahip olup bu kadar hakkını alamayan başka grup yok. Adamların odalarındaki çay ocağından kısıyorlar artık. Bunlar hala susuyor.
Önce milletvekillerini bi sikelim, imamları vaizleri beslemekten vazgeçelim, bankamatik memurlarını sabun yapalım, fahrettinin trol ordusunu çalışma kampına koyalım, beşli çetenin silinen vergi borçlarını sike sike alalım sonra düşünürüz bu konuyu.
Yukarıdaki dokunaklı hikayeyi okuduktan sonra hafif nemli gözlerimle ben de bir anımı paylaşmak istiyorum.
Markette çalıştığım dönemde eşi çikolata krizine girmiş bir adam yana yakıla eşinin sevdiği marka çikolatayı arıyordu. Bir an kadın çantasını eşinin kafasına geçirecekti ki “o çikolatalar şurada beyefendi” dedim. Kadın birden çantasını indirdi ve eşinin verdiği çikolatayı yiyip sakinleşti. Adamın gözündeki mutluluğu görmeliydiniz. Görüyorsunuz hayatın her alanında birileri birilerinin hayatına dokunuyor.
Belki askerlerin, polislerin, maden işçilerinin, temizlik işçilerinin, karda kışta yolda olan şoförlerin de bu kadar büyük olmasa da (!) hayatımıza dokunuşları vardır.