önyargılardan kurtulalım. ne yaparsanız yapın, sevdiğiniz bir konuda sonuna kadar bilgi edinip çalışın ve başarısız olmayın. farkındalıksız ve mutsuz insanlar olup diğer insanları kıskanarak yaşamayın, kendinizi geliştirin lütfen.
çok çalışmak bir tercih meselesi, insanlara güzelliklerini gösterip ilgilerini çekmeliyiz.
internette sık karşılaştırılan iki popüler japonca öğrenme kitabı serisidir.
nihongo sou matome, eğlenceli çizimler içerir ve hoş bir şekilde kelime ve kanjileri alakalı oldukları konulara toplayarak öğreten bir düzene sahiptir. bence en büyük eksisi ise gramer kitabıdır, çok az açıklama veriyor ve pek de yeterli olmayabiliyor.
ciddi bir tarzı olan kanzen master'la sık kıyaslanır fakat ikisi de gayet kaliteli serilerdir. bir diğer farkları sou matome'nin ingilizce çeviri içermesi fakat kanzen master'ın tamamen japonca olmasıdır. kanzen master'ın en büyük artısı gramerleri ayrıntılı açıklamalarla vermesi olduğundan gramer kitabını almanız en iyisi olabilir. şahsen son seviyede gramer kitabını almışımdır ve gerçekten kaliteliydi. okumaya alışmanız biraz sürebilir ama zaten son seviyede iseniz daha önce pratiğiniz olmasa bile fazla zorlanmazsınız. çizimlerinden ve konu konu toplanma sisteminden dolayı benim fikrim sou matome'den yana ama sonuçta kendi tercihiniz, ikisi de kaliteli kitaplardır.
tekrar tekrar yazma tekniği çok bilinmekte olmasına rağmen çok daha pratik bir kanji ezberleme tekniği kanjinin içindeki parçalarla bir mantık, hikaye oluşturup bunu yazmak ve bunu tekrar etmektir.
yazma tekniği şahsen bir şeyin mantığını almak varken zorlayarak ezberlemeye çalışmak gibidir. eğer düzgünce kullanırsanız hikaye tekniğinin verimi katlarca fazladır. zaten kanjinin parçalarının anlamları var, bunları kullanmış oluyoruz sadece. örnek olarak "kanji look and learn" adlı bir kitabı öneririm. ilk 500 kanji benzetmelerle görselleştirilmiştir.
nasıl kanji öğrenilmeli onu anlattım burada: (bkz: kanji/#42882998)
japonların yazma pratiği yapmaları zaten günlük hayatta çok yazı yazacakları için. biz de alfebemizi öğrenirken bir sürü yazma pratiği yapmışızdır fakat ezberlemek için hiç de gerekli değildir değil mi.
önemli bir sorudur. yanlış yöntemle gidilmesi ciddi fark yaratabilir. mutlaka okuyun: (bkz: kanji/#42882998)
baya eğlenceli bir şey aslında, zevkini çıkarmayı bilene.
edit: tekrar tekrar yazmak klasik bir yoldur ama ben pek faydasını görmedim. onun yerine kanjinin içindeki parçalarla bir mantık ve hikaye oluşturmak ve bu hikayenizi tekrar etmek çok daha pratiktir. japonlar kadar hızlı bir el yazınız olmasını amaçlamıyorsanız çok yazmak mantıksız. (bkz: kanji ezberleme tekniği/#42883171)
bir dili 6 ayda öğrenmenin japonca versiyonudur. kendinizi adarsanız ve yeterince boş zamanı oluşturabilirseniz yapabilirsiniz, şahsen de yapmışımdır. internette bir yerde üniversitelerde bile senede 600 kanji öğretildiği gerekçesiyle ütopik bulan bir yorum okumuştum. ancak bence işi bilenlere sorarsanız bu yorum ütopik derece saçmadır. öncelikle piyasada türkçe sistemli ve kaliteli kaynak olmaması ve iyi düzenlenmiş bir kitap serisini takip etmemenin son derece verimsiz olacağı gerçeğini de belirteyim. Japoncada kelimeler kanji gibi bir sistemle oluştuğu için öğrenmek ve ezberlemek çok daha kolaylaşıyor. şahsen ben her gün 8 saatimi harcayıp, günde 60'dan fazla kelime ezberleyerek(kitaplar bunları sistemli şekilde öğretiyor), bir iki kez ara verdiğim halde 6 ayda 2000 kanji ve 10.000 kelime isteyen ustalık (N1) sınavını kazanmayı başardım. benim için sürpriz oldu açıkçası ama sadece doğru kitapları takip ederseniz zor falan değilmiş bunu anladım. eğer öğrenmeyi içten isteyen birisi iseniz gayet de olası. ha günde 8 saati nasıl ayıralım işimiz gücümüz var derseniz bu süre uzayacaktır o ayrı.
önemli bir ayrıntı da hızlı ilerleyince her öğrendiğiniz taze bilgilerin üzerine oturarak gidiyor olması. düzgün bir ezber ve tekrarla az zamanda sağlam şekilde öğreniliyor, daha faza aynı şeylere zaman ayırmak sadece zaman kaybı oluyor. olabildiğince az yayarak öğrenip tamamen bitince de yerel kaynaklar okuyup dinleyerek pratiğe sokarsanız öğrendikleriniz en hızlı ve iyi şekilde oturacaktır zaten.
bir yabancı forumda da 3 ay için çok zor ama belki mümkün olabileceğini okumuştum. yani bazı insanların dediklerine kulak asmak anlamsız. önemli olan motivasyondur. zaten bir günde ezberlediğiniz kelime sayısını arttırdıkça bir tek tekrar için harcanan süre artıyor, zorluk tam tersi beyin ezber moduna girdiği ve açıldığından dolayı kolaylaşıyor. ön yargılı bakmayın, mümkün olduğunca artırın kelime sayısını.
öğrenmede sürecinde en kritiği ezber yapma tekniği ile tekrar sayısı oluyor, mutlaka nihongo sou matome veya kanzen master gibi kitapların içeriğine göre gidin. saçma bir ezber yöntemi uygulamadığınızdan emin olun. ezberlemek için tekrar yaparken önce sadece çevirilerine bakıp cevaplamaya çalışın, öyle olunca birkaç tekrardan sonra nasıl aklınızda tutabileceğiniz hakkında beyninin fikir yürütmeye başlıyor. o günün kelimelerini yaklaşık 8 kez tekrar ederseniz bir günde oturmuş oluyor. sırf bunun için tüm akşamları not çıkarmıştım şahsen.
kanjiler için hikaye uydurma tekniği işi inanılmaz kolaylaştırıyor. internetten ilk 500 kanjinin böyle öğretildiği "kanji look and learn" kitabını okuduktan sonra kendim uydurarak gitmiştim.
son olarak söyleyeyim zaten kitaplar da seviye başına maksimum bir buçuk aylıklar. en popülerlerinden olan nihongo sou matome ve kanzen master serilerini kullandım ben ve gramer, kelime ve dil kitapları var, günlük planla ilerliyorlar. böyle olunca da zaten n3, n2 ve n1 kitapları var dersek bu son üç seviye teoride toplam 3-4 aydan uzun sürmüyor. tabii zamanınız yetmiyorsa sizin bölmek zorunda kalıp işi uzatma şansınız da var. pratik için okuma alıştırması kitaplarını da alıp sınava hazırlanmanızı öneririm. n5 ve n4 gibi giriş seviyeleri için ise asialogy denen türkçe site yeterlidir, basit ve güzel anlatıyor. sadece bi ders kitabı ve basit bi kanji kitabı olduğu için birkaç haftada bitiyor zaten giriş. kelimeler yetersiz kalabilir diye internetten "jlpt n4 vocab list"i baştan sona bitirmenizi tavsiye ederim. şahsen ne olur ne olmaz diye n3'ten sonra da yapmıştım.
anlayacağınız tamamen çalışmaya ayırdığınız sürede ve doğru yöntemde bitiyor iş.
burada japonca öğrenirkenki bir günümü ve kullandığım kitapları da olmak üzere daha ayrıntılı bir şekilde anlattım: https://toyukijaponca.wordpress.com/
burada japoncanın özelliği hakkında bir entryim:
(bkz: japonca/#42862096)
insanların kendileri hem sosyal hem vizyonlu ve başarılı bireyler olduklarından, dereceye giren fakat asosyal öğrencilere inek veya ot gibi benzetmeler yaparak gerçekleştirdikleri eylemdir. son derece realist bir yaklaşım olup Atatürk'ün de şöyle bir sözüyle desteklenebilir: ben asosyal olsam ülkeyi kurtarabilir miydim? hayır. o zaman dans.
neden başlık açmadınız böyle önemli bir olay için?
ailecek yasını tutmuş olduğumuz olaydır. güzel parktı, çakma disneyland'e benzer bir ortamı vardı. geniş gölleri, insanı gereksiz yere yürütecek yerlerde kurulmuş köprüleri vardı. tüm aletlerine bile binememiştim henüz.
bak gene hüzünlendim.
Japonya'da oldukça popüler olmuş, virtual youtuber'ın kısaltmasıdır. kısaca, ses aktörlerinin seslendirdiği ve hareketlerinin izlenip aktarıldığı animetik karakterlerle yayın yapan youtuberlara denir.
üç boyut yerine anime tarzı çizilmiş iki boyutlu karakterlerin kullanılmaya başlanmasıyla sayıları hayli artmıştır. şahıs kanalları da olduğu gibi oran olarak büyük çoğunluk şirketler tarafından çıkarılmıştır. henüz Türkiye'de olmadığını bildiğim, youtube'un geliştirdiği super chat ile para kazanmaktadırlar. twich chati ile aynı sistemdir.
özetle işsiz weeblerin bir şey anlamadan izleyip chatte kendi aralarında ingilizce konuştuğu ve değersiz zamanlarını öldürdüğü kanallardır. gidin öğrenin çok meraklıysanız. kanser olucam.
her insan yabancı dile ilgi duymak zorunda değildir. ingilizce önemli desek de kimse ingilizce bilmiyor diye de cahil ilan edilemez. artı bir dil zaten kaç kişi biliyor koca ülkede, daha ingilizce öğrenme oranımız yerlerde iken. en iyi üniversitelerimizde bile ingilizcesi iyi olmayan insanlar olabiliyorken, zeka ve dil bilmenin o kadar benzer şeyler olmadığı açıktır.
bırakın bu çocukça ego kasma denemelerini.
herkes inception 4. katmanda sanırım bu nasıl otobüs aq.
herkes inception 4. katmanda sanırım bu nasıl otobüs.
gördüğünüz gibi aq konulan cümle alpha insanlara hitap eden havalı bir espriye dönüşmüşken aq olmayan cümlemiz aile buluşmalarında ortayı şenlendirmek için söylenmiş beta bir esprimsiye bürünmüştür. Türkçe derslerinde gösterilmeyen önemli bir Türkçe kuralıdır.
apple şirketinin logosundaki elmanın kırmızı elmayı mı yoksa yeşil elmayı mı temsil ettiği sorunsalıdır. biri tatlı biri ekşi olan neredeyse iki farklı tür arasından birisini seçmeleri gerekir, belirsizlikler bir şirketi çöküşe sürükleyecek en önemli etkenlerdir.
hayatta kendini geliştirmeye çalışan, iyilik yapmayı seven, akademik açıdan başarılı; fakat kavgadan götüm götüm kaçan, bazen kız gibi ibne gibi hareketleri olan, tıslasan ağlayan bir erkek olmak sorun mudur sorunsalı.
kesinlikle sahtedir. 2.abdulhamid zamanında osmanlı'da bilgisayar yoktur. kodları abdulhamid han hazretleri kendi el yazısıyla yazmıştır. daha sonra solcular harf devriminde hepsini çöpe atmışlardır. inanmayanlar araştırsın:
(bkz: hekimbaşı çöplüğü).
edit: zaten açılmıştıysa modlar silebilir bana nedense olay bi değişik geldi yoksa benzer olaylar oluyordur belki sonuçta insalıktan nasibini alamamışlar çok.
aşırı tepki almış ve hiç anlaşılamamış şakadır. reklamın şaka olduğu çok açık. ülker'in, dev bir çikolata markasının darbe yapabileceğini düşünmek nedir?
açıkçası bu kadar psikopatça reklamların yapılma amacı ya şakadır, ya da şirket bir psikopatın eline geçmiştir. darbe yapacak adam reklamını yapar mı???
açıkçası bir gün bir gofret markasının neden darbe yapmayacağını anlatacağımı hiç düşünmemiştim.
edit: komik değil ama yapanlar çok eğlenmiştir orası kesin*.
