madagaskarlı fakir bir arkadaşımın benden ricasıdır. ben de burdan affetmeye yetkili mercilere iletiyorum, elçiye zeval olmaz, affedin şu garibi de eli biraz para görsün hem yatırım yapacağına söz verdi, özelleştirme ihalelerine girecekmiş.
"Türkiye de kendini solda tanımlayan ve aynı zamanda özgürlükçü-demokrat olduğuna inanan tüm çevrelerin iyi anlaması gereken bir şey var... Tam bağımsızlık demek tam barbarlık demektir... Bu tam bağımsızlık söylemi bütünüyle terk edilmelidir. Sadece Türkiye çapında değil evrensel bazda da tam bağımsızlık; tam keyfilik, tam iktidar konsolidasyonu ve sonuç olarak tam barbarlık demektir.
mevcut iktidarın saldığı korku nedeniyle ancak çok az kısmını görme şerefine nail olduğumuz sözde öğretmen çeşidi. bunların bir de çirkin peruklar takıp hayli itici olan tipleri de mevcuttur. izledikleri strateji gereği "eğer müslümansanız benim gibi olmalısınız" mesajı vermekteler öğrencilere, daha fütursuz olanları ise özellikle kız öğrencilere telkinde bulunup küçük bireylerin iradelerini yok sayıp beyinlerini zehirlemekteler.
güneş batmayan imparatorlukta baştan beri gereksiz bir ihtimamla var olan ve sınıfsal ayırımı sözüm ona medeniyetin beşiğinde gözler önüne seren eğreti yaşam tarzının sonucudur.
son örneği ise binlerce kilometre ötedeki ülkeyi ziyaret ederken peşinden uçak gemisi getirip onda resepsiyon vererek tezahür etmiştir.
saygı gibi göreceli kavramı zorunluluk gibi nesnel kavramla yan yana getirip saygının derecesini inançlıların insiyatifine bırakan istekler bütünüdür. gereksiz olduğu kadar saçmadır da; söyle ki üfürükçü, büyücü gibi kişilere yalancı dediğinizde bu sözünüz onun tarafından saygısızlık olarak algılanacak; ancak söyleyen kişi kendini yerden göğe kadar haklı olduğunu düşünecek, yalancı denilen şahsa inanan kimseler de bunu saygısızlık olarak algılarken karşı taraftakiler yalancı sözüne inanıp destek vereceklerdir. bu durumda yalancı diyen kişi saygısızlık mı etmiş oluyor? burada inananların niceliğinin hiç önemi yoktur; çünkü "akılla" birinin yalancı olduğunu anlamak o kadar zor olmasa gerek. bu yüzden birilerinin sözünü saygısızlık, saldırganlık diye nitelemeden önce birkaç defa düşünmek gerekir en azından, becerebiliniyorsa, empati kurmak elzemdir.
özetle; herkes inanmadığı bir şeye veya inanca hakarete ve küfre varmadan istediği eleştiriyi yapmalıdır ve kimse de bunu saygısızlık olarak algılamamalıdır. unutulmasın ki satanizm de paganizm de zerdüştlük de musevilik de birer inançtır; ama nedense bunlara hakaret edildiğinde kimse de kalkıp "saygısızlık ediyosun" diye tükürüklerini saçmıyor.
ilk ergenekon dan* farklı olarak bu sefer dağların bizzat türklerin yaşadığı yere gelerek etrafı sardığı ve türklerin tünel kazarak kurtulduğu destandır.
ilkinin* aksine yapma bir destandır. fakir ama barış içinde yaşayan halka barışı da çok gören dağlar zamanla halkın etrafını çevirip sıkışmasına neden olmuş; ancak son derece bilinçli ve ileri görüşlü olan halk iğneyle kuyu kazar gibi dağları içten oyarak tünel kazıp neo ergenekondan çıkmıştır.
edit: iş bu entrynin güncel hadiselerle herhangi bir ilgisi yoktur.*
biri yabancıların*, diğeri çağdaş ozan fatma durmus'un ilan ettiği iki ayrı peygamberin yeryüzüne inmesi ile ortaya çıkan çatışmadır. tanrı zamanlama hatası yapmış olabilir diye düşünmekteyim ya da ikisinden biri fake.
yaklaşık olarak aynı yaştalardır. biri mahkeme kararıyla suçlu bulunmasına, hapis cezası almış olmasına rağmen (hiç gözaltına alınmadan) neredeyse şahsına özel bir kanunla yırtmış, diğeri ise henüz bilmediğimiz bir suçlama ile gecenin(ya da sabahın) 4'ünde(83 yaşında olmasına rağmen) evinden apar topar gözaltına alınmıştır.
gün itibariyle birkaç dakikaya inmiş süredir. özde , demokrasiye zerre inanmayanların tekerine çomak sokulunca*sözde niyetlerini demokrasiye sarılarak * giderme çabalarının doğal sonucu olarak da görülebilir.
recep tayyip erdogan dan 3 cocuk yapma cagrisindan sonra gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak vakit geçirilmeden uygulanmasını istediğim bayramdır. resmi tatil ilan edilsin, o gün rtük tatile çıksın.
turbani cikar demek donunu cikar demektir diyen danışılan şahsın isteyip de söyleyemediği söz. "donunuzu çıkarsanız dahi türbanı çıkarmayın, türbanı çıkarırsanız bu donunuzu çıkardığınız anlamına gelir" anlamları çıkıyor.* böylece namus kavramı ortaya çıkmış ve tamamen çaputa bağlanmış. yani çaputlarınıza sahip çıkın namusunuz elden gider mazallah.
yaşar kemal'in sadece edebi anlamda değil, dil açısından da ne kadar zengin olduğunun açık göstergesi olarak ali püsküllüoğlu tarafından hazırlanıp yapı kredi yayınlarından çıkmış sözlük.
tanıtım yazısından: "Yaşar Kemal'in kitaplarında geçen bölgesel söz, deyiş, atasözleri, ilenç, sövgü, yergi ve yakarılardan oluşan sözlük, Türkçe'nin yöresel olanaklarına eğilmek isteyen herkesi ilgilendirecek bir çalışma."
arapça nın kutsal bir dil olduğunu zanneden cahil cuhelanın meftun olduğu saplantı. bunlar arap ya da ona benzer bir alfabe ile yazılmış olan herhangi bir metne ayet muamelesi yapar, hatta öpüp öpüp başına koyar. bir de bunların* okumuş olanları var ki arap ve arapça ile ilgili herhangi birşey gördüklerinde secdeye yatar, vecd haline geçer.
kendisi ile ilgili olmadığı halde ilgiliymiş gibi algılayan safça davranış biçimi.
örneklerini sözlükte bol bol görebiliriz. mesela son dönem en kibar deyimle muhafazakar yazarlarımızın paranoyakça her başlığı ve her entryi inançlarına saldırıymış gibi algılamaları bu davranış biçimine girer.
türbanlı first lady'nin * amerikada yediği yemeklerin 500$ lık hesabını büyükelçiliğe yükledikleri haberini sızdırdığı şüphesi ile işinden olan gariban garson.
özelde osmanlı ve türkiye açısından, genelde dünya açısından bakıldığında çokça bulunabilecek benzerliklerdir. dünya açısından kısaca emperyalizm denilebilir.
bizans'ın taht kavgasına tutuşmuş osmanlışehzadelerini türlü vaatlerle yanına çekerek her daim padişaha aba altından sopa gösterip şantaj malzemesi yapması gibi, türkiye politikacılarının da iktidar uğruna abd'ye gebe kalıp kayıtsız şartsız abd politikalarına*** teslim olmaları en önemli benzerliktir.
başkaca; entrika, ayaklanma çıkarma gibi benzerlikler de sayılabilir.
enflasyon güncellemesi ile birlikte evlerde kullanılan elektiğe %19,5 oranında yansıyan ve memura verilen maaş artışının tek başına %50'sini iç eden zamdır. şöyleki 1000 ytl maaşı olan bir devlet memuru yılbaşından itibaren %2 zamlı aldığı maaşına 20 ytl eklenmiş, bu memurun her ay yaklaşık 50 ytl elektrik faturası ödediği düşünülürse faturasına bu aydan başlayarak yaklaşık 10 ytl daha eklenecek, böylelikle salt elektrik zammıyla maaş artşının %50 gitmiş olacaktır. sir mehmet şimşek'in dediği gibi; türkiye'de ücretler son derece iyi
takkeli, cübbeli, çember sakallı yobazların yüzlerinden bile okunan kindir. sakallarıyla birlikte yüzlerindeki en belirgin kin izi gözlerinin çukurda ve etrafının hayli mor olmasıdır. kinlerini her gün sakallarından salya akıtarak baktıkları tiki kızlarla besleyip büyütürler. aynı zamanda altıncı yüzyıl arap yarımadasına özlem duyarlar. ayrıca her gün biraz daha oturan kuyruk acısı da bu kinin temel sebeplerindendir.
imgelerle örülmüş, şairin coşku ve heyecanını ortaya koyan, sadece şiirde değil zaman zaman nesirde de kullanılan dil anlayışıdır. şairden şaire değişen üslupla can bulur, nasıl olacağı tamamen şairin duygularına ve hayallerine bağlıdır, dil kurallarından azadedir.biçimden çok içerik ile ilgilidir.