bugün

*
Türk illerinde Türk oku ötmeyen, Türk kolu yetmeyen, Türk'e boyun eğmeyen bir yer yoktu. Bu durum yabancı kavimleri kıskandırıyordu. Yabancı kavimler birleştiler, Türkler'in üzerine yürüdüler. Bunun üzerine Türkler çadırlarını, sürülerini bir araya topladılar; çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince vuruşma da başladı. On gün savaştılar. Sonuçta Türkler üstün geldi.

Bu yenilgileri üzerine düşman kavimlerin hanları, beğleri av yerinde toplanıp konuştular. Dediler ki: ''Türkler'e hile yapmazsak halimiz yaman olur!''

Tan ağaranda, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar. Türkler, "Bunların gücü tükendi, kaçıyorlar'' deyip artlarına düştüler. Düşman, Türkler'i görünce birden döndü. Vuruşma başladı. Türkler yenildi. Düşman, Türkler'i öldüre öldüre çadırlarına geldi. Çadırlarını, mallarını öyle bir yağmaladılar ki tek kara kıl çadır bile kalmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler, küçükleri tutsak ettiler.

O çağda Türkler'in başında il Kağan vardı. il Kağan'ın da birçok oğlu vardı. Ancak, bu savaşta biri dışında tüm çocukları öldü. Kayı (Kayan) adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. il Kağan'ın bir de Tokuz Oğuz (Dokuz Oğuz) adlı bir yeğeni vardı; o da sağ kalmıştı. Kayı ile Tokuz Oğuz tutsak olmuşlardı. On gün sonra ikisi de karılarını aldılar, atlarına atlayarak kaçtılar. Türk yurduna döndüler. Burada düşmandan kaçıp gelen develer, atlar, öküzler, koyunlar buldular. Oturup düşündüler: ''Dört bir yan düşman dolu. Dağların içinde kişi yolu düşmez bir yer izleyip yurt tutalım, oturalım.'' Sürülerini alıp dağa doğru göç ettiler.

Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da öylesine sarp bir yoldu ki deve olsun, at olsun güçlükle yürürdü; ayağını yanlış yere bassa, yuvarlanıp paramparça olurdu.

Türkler'in vardıkları ülkede akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, yemişler, avlar vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Tanrı'ya şükrettiler. Kışın hayvanlarının etini yediler, yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye ''Ergenekon'' dediler.

Zaman geçti, çağlar aktı; Kayı ile Tokuz Oğuz'un birçok çocukları oldu. Kayı'nın çok çocuğu oldu, Tokuz Oğuz'un daha az oldu. Kayı'dan olma çocuklara Kayat dediler. Tokuz'dan olma çocukların bir bölümüne Tokuzlar dediler, bir bölümüne de Türülken. Yıllar yılı bu iki yiğidin çocukları Ergenekon'da kaldılar; çoğaldılar, çoğaldılar, çoğaldılar. Aradan dört yüz yıl geçti.

Dört yüz yıl sonra kendileri ve süreleri o denli çoğaldı ki Ergenekon'a sığamaz oldular. Çare bulmak için kurultay topladılar. Dediler ki: ''Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler, güzel yurtla varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş. Dağların arasını araştırıp yol bulalım. Göçüp Ergenekon'dan çıkalım. Ergenekon dışında kim bize dost olursa biz de onunla dost olalım, kim bize düşman olursa biz de onunla düşman olalım.''

Türkler, kurultayın bu kararı üzerine, Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar; bulamadılar. O zaman bir demirci dedi ki: ''Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kat demire benzer. Demirini eritsek, belki dağ bize geçit verir. Gidip demir madenini gördüler. Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Dağın altını, üstünü, yanını, yönünü odun-kömürle doldurdular. Yetmiş deriden yetmiş büyük körük yapıp, yetmiş yere koydular. Odun kömürü ateşleyip körüklediler. Tanrı'nın yardımıyla demir dağ kızdı, eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak denli yol oldu.

Sonra gök yeleli bir Bozkurt çıktı ortaya; nereden geldiği bilinmeyen. Bozkurt geldi, Türk'ün önünde dikildi, durdu. Herkes anladı ki yolu o gösterecek. Bozkurt yürüdü; ardından da Türk milleti. Ve Türkler, Bozkurt'un önderliğinde, o kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününde Ergenekon'dan çıktılar.

Türkler o günü, o saati iyi bellediler. Bu kutsal gün, Türkler'in bayramı oldu. Her yıl o gün büyük törenler yapılır. Bir parça demir ateşte kızdırılır. Bu demiri önce Türk kağanı kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Sonra öteki Türk beğleri de aynı işi yaparak bayramı kutlarlar.

Ergenekon'dan çıktıklarında Türkler'in kağanı, Kayı Han soyundan gelen Börteçine (Bozkurt) idi. Börteçine bütün illere elçiler gönderdi; Türkler'in Ergenekon'dan çıktıklarını bildirdi. Ta ki, eskisi gibi, bütün iller Türkler'in buyruğu altına girene kadar. Bunu kimi iyi karşıladı, Börteçine'yi kağan bildi; kimi iyi karşılamadı, karşı çıktı. Karşı çıkanlarla savaşıldı ve Türkler hepsini yendiler. Türk Devleti'ni dört bir yana egemen kıldılar.
türklerin dağı eritip, kendilerine yol yaptıkları destan. ah keşke o zamanki türkler şimdi olsalardı da bir de bolu destanı yapsalardı. yıllardır şu istanbul-ankara yolunu yapamadılar
islamiyetten önceki destandir.
Çinlilerin, Türkler'e yaptığı zulümler, türk halkının soykırıma uğratılması, türkler'in yurtlarından kaçışı ve ergenekon vadisinde konuşlanmaları, çoğalmaları, büyümeleri... yaşadıkları toprakların bir gün halka yetmeyişi, yeni yurtlar aramaları, demirden dağı eriterek kendilerine yol yapmaları, türkler'in yeniden eski topraklarına dönmeleri ve kendilerine işkence eden çinliler'den hesap sormaları...

türk'ün yeniden varoluş destanı...
bazı şerefsizlerin bir örgüt ismiyle özdeşleştirmek istedikleri türk tarihin en önemli olgularından biridir.
ergenekon operayonu ile kötü bir şeymiş gibi anlaşılan ama aslında alakası olmayan ağlanılası, gururlanılası ve övünülesi destan
Bu destan türk milletinin türeyişini anlatmaktadır. Türk milletinin milli simgesi olan kök böri* bu destanda hem türeyişin başlangıcını oluşturmakta* hemde türklere yol göstermektedir. Ergenekondan çıkış türk milletinin milli bayramıdır. nevruz bayramı ergenekondna çıkışı simgelemektedir. bu gün sarı kırmızı yeşil renklerin bir terör örgütü rengi olmasından dolayı lanetle anılmasından tutun ergenekon gibi büyük bir destanın bir örgüte isim olarka verilmesine kadar herşey türk kültüründen ne kadar uzaklaştığımızı göstermektedir. binlerce yıl öncesinden ulu bir hakanın mağrur ve gür sesi haykırır bize: ey türk titre ve kendine dön!
yoksa gene demir dağların arkasına kapatılacaksın!
2000'li yıllarda bir kez daha yazılmış destan. *
yalandır, dolandır. cumhuriyet kurulduktan sonra ulusçuluk fikrini oluşturma aşamasında üretilmiştir. uzun osmanlı döneminde adı geçmezken cumhuriyet döneminde birden bire ortaya çıkmış olması zaten bir gariplik olduğunu gösteriyor. yalan dediysek komple yalan değil, böyle bir destan var ama kime ait?

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=817910
gurur duyulması gereken büyük bir destan, 2000'li yıllarda yeniden hatırlanmış olan destandır.
Türk değil Moğol Destanı'dır.Bunu söyleyen ise ben değil Osmanlı Tarihçisi Erhan Afyoncu. Bilgi Murat Bardakçı tarafından onaylanmıştır. ittihat ve Terakki'nin Türkçülük propagandası uyarınca gerçekleştirilen "Türkleştirme!!!" çalışmasının bir ürünüymüş.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Mehmet akif ersoy' un istiklal marşında vurgu yaptığı kurtuluş destanıdır.
şöyle de bir hikayesi olan destan: (#12007939)
APO paşa olsun diyen mümtazer Türköne denen bölücü terörist yalakasının milletin cahilliğine bakıp Moğol diye ilan ettiği destandır.

Oysa ki Moğollar kavramı oluşmadan moğol destanı oluşması gariptir.

(bkz: ergenekon/#12008033)
http://www.gokturkce.net/...-turk-budununa-seslenisi/
bu destana moğol denme sebebi, moğol tarihçisi reşideddin tarafından moğol tarihinin türk tarihine entegre ederek yazması ve bu efsaneden de öyle bahsetmesidir. hatta o kadarki moğollar türklerle birdir diyor, ve moğol tarihini türk tarihine dahil ediyor. oysa ergenekon destanı, çin kaynaklarında geçen bozkurttan türeyiş efsanesinin devamı niteliğindedir. o destanların bittiği yerde, bu destan başlar.
mümtazer türköne gibi gerizekalıların tacizlerine rağmen, türki bir destandır. adamın savlarında biri; kurt türklerin sembolü olamaz, çünkü kurt türklere zarar veren bir hayvandı. he amq he, ruslar için ayı çok faydalı, çin'liler için ejder sevgi yumağı. zat-ı şahane, moğolların kutsal addedikleri hayvanın kurt değil köpek olduğunu da bilmemezlikten geliyor.
görsel
görsel
kurt bir delik buldu gitti.
bir demirci takip etti.
ocak yaktı, taş eritti.
açıldı yol kapağımız.
büyük sevinç büyük müjde,
bayram yaptık kentte köyde.
torun, oğul, baba, dede
büyüğümüz ufağımız.
demircinin adı bozkurt,
han tanıldı, taç giyildi.
börteçine kurdun adı,
ergenekon yurdun adı.

görsel

tanrı türk'ü korusun.
çok önemli bir detandır;
1864'te Fransız sinologu (Çince bilgini) Stanislas Julien, 6.000 ciltlik Pien-o-tien adlı Çin kronikinde bu olayı bulup Fransızca'ya çevirince, tarihi ve gerçek bir vak'a olduğu anlaşıldı. Bilindiği gibi Çin kronikleri yıl yıl vak'a-nüvislerce tutulduğu için, verdikleri bilgi kesindir (Stanislas Julien, Documents Historiques sur les Tou-kious T(Turcs), journal Asiatique, Paris 1864, VI. Seri, cilt II, s.348-9, tam tercümenin metni: III, 325-67, 490-549, IV, 200-42, 391-430, 453-477). Türk milletinin exodus'u (hurûc'u olan Ergenekon'dan çıkış, 535 yılındadır

Stanislas Julien, Dokuments Hiustoriques sur les Tou-kious (Turcs), Journal Asiatique, Paris- 1864, VI. Seri, Cilt.III, s.348-9.
dağlar demirdendi dediler, Türk'ün yüreği çeliktendi. öğrettik...
götten uydurma, sağdan soldan çakma yaradılış mitolojilerdendir. muhtemelen etrüsk gibi mitolojilerden yürütmedir. adam kalkmış gerçek demiş bir de. orada da kurt simgesi sıklıkla kullanılır.

insan acaba kurdun kafası güzel olsa ne yapcaktı bu millet diye düşünmeden edemiyor insan
kürtlerin destanı olarak bilinir. açık ve net.
zülkarneyn'in anlattığı "ecüc ve mecüc" hikayesindeki kayıp halkadır.

ergenekon destanında tüm diğer kavimler türklere karşı birleşmiş ve kurtulmanın yollarını aramıştır.

kurana göre tüm diğer kavimler zülkarneyn'e ecüc ve mecücü şikayet etmişler ve "bunlardan kurtulmamız için bize yardım et" demişlerdir.

ergenekon destanına göre türkler dağın ardında mahsur kalmış çünkü giriş kapatılmıştır. bu girişi açmak için dağı körükleyip yakmışlardır.

kurana göre ecüc ve mecücle diğer halkların arasını kapatmak için dağın arasındaki yola metal dökülüp körüklenerek giriş kapatılmıştır.

kurana göre vaadin zamanı dolunca bu yol açılacaktır.

ergenekon destanına göre türkler toplanıp bu yolu açmışlar ve mucizevi bir şekilde bir kurt onlara yolu göstermiştir. şu halde görüldüğü üzere yecüc ve mecüc, türklerdir. tayyibulalem.