merhaba arkadaşlar. bu essy'in nick altına girdiğim 3. gün; ama merak etmeyin son olacak, sözlükteki son entryim olacak hatta.
bu yazıyı yazdıktan sonra hesabımı sileceğim için baya bir uzun yazmayı düşünüyorum. siz de okumadan eksi ya da artı vermeyin çünkü bugün tamamen farklı bir amaçla geldim, duymak istediklerinizi değil; doğru bildiklerimi konuşacağım.
ben essy'in atatürk düşmanı ya da terörist sevici olduğunu söylemedim, böyle bir algı yaratmak gibi bir amacım da yoktu; fakat eminim ki çoğunluk bu gibi düşüncelerle, o sabah ki olayların gazıyla beğendi. bu yüzden büyük rahatsızlık duydum ve ayrıca 'ben seni açık eksilemedim açık oyladım, iftira atma' dediğinden itibaren de hoşnutsuzluğum giderek artmaya başladı. eğer söylediği doğruysa yazdığım yazı suya düşmüş olacak ve ben bu yazıyı tamamen kötü emeller ile yazmış durumuna girecektim. ortada bir yanlışlık varsa bunu düzeltmek benim borcumdur, iftirayı ya da çamur at izi kalsını kendime yediremem. kendisi ile ilgili fikirlerim değiştiğinden değil, bu tamamen hakkaniyetli olmak ile alakalı. bir insana yapılacak en korkunç şeylerden birini yapıp da hiçbir şey olmamış gibi davranamam. herkes memnun olsa bu durum kimsenin umurunda bile olmasa, bunun onda bir yara olarak kalmasına izin veremem. kendisi hiç oralı görünmüyor kimseyi iplemez gibi davranıyor ama belki de içten içe haksızlığa uğradığını düşünüyordur.
'atatürk heykeline yapılan saldırıyı kınayan entryi açık eksileyip, yazarı sevmiyordum diye savunma yapması gibisinden bir şey yaptı' derken, essy'in önceliklerinin yanlışlığından bahsediyordum, atatürk düşmanı olmasından değil. yani egolarının, önemli ve aslolan bu konuların önüne geçtiğini anlatmaya çalışıyordum, hala da aynısını düşünüyorum. ayrıca belirteyim ki bunu yapması atatürk düşmanı olduğunu göstermez! öyle olduğunu da zannetmiyorum. aslında onun için ne düşündüğüm ya da onun ne olduğu zerre kadar bile önemli değil. internet çöplüğündeki herhangi birisinden ibaret çünkü. neyse bu konuyu daha fazla irdelemek niyetinde değilim, geçiyorum.
bana charlotte fiona'nın (ikimizin de sevdiği yazarın) nick altına yazdığım methedici entryi açık eksilemediğini, başkasının eksilediğini söyledi. bu doğru olabilirdi ama onun yalan söylemek için bir nedeni vardı, benimse ona inanmak için hiçbir nedenim yok, insan olması dışında. onun yalan söylemek için nedeni ise charlotte'nin kendisi hakkında kötü düşünmesini istememesi olabilir. gerçek mi yalan mı hiçbir zaman bilemeyeceğiz bunu, kendisi dışında kimse bilemeyecek. olsun, varsın, ben yine de özür dilemeye karar verdim. bu durumun tek çıkar yolu bu çünkü.
essy'den de, sözlükteki bütün üyelerden de özür diliyorum. ailemden de tüm dünyadan da kendimden de özür diliyorum. varsa şayet tanrıdan da özür diliyorum. hatta şeytandan bile özür diliyorum. kısaca, her şeyden özür diliyorum. mutlu olmanın önünde bir engelse eğer özür dilememek, onu çiğneyip atmaya hazırım.
hesabımı siliyorum çünkü ben böyle bir insan değilim. bu saçmalıklar nasıl olur da benim en beğenilen entrylerim olabilir. bu kadar basit miyim ben? bunlarla anılmak istemiyorum. aslında hesabımı silmemin elle tutulur bir nedeni varsa o da söylediklerimde samimi olduğumu ispatlama arzumdur.
ben yazmadan edemem, sabahtan beri başka platformlar arıyorum. muhtemelen başka bir yere gideceğim çünkü buradaki insanlar bana iyi gelmiyor. yıllar sonra buraya tekrar gelirsem de tüm bu saçmalıklardan uzak duracağımı biliyorum.
bu sözlükte defalarca hesabım oldu. bulaşmadığım saçmalık, yapmadığım trollük kalmadı. hepsinde illaki bir insanı kırdım.
en son mesela tutunacak dal ya da sizin tabirinizle 'yarak' arayan adam'dım. şöyle bir götverenlik hikayesi yazdım:
ve ondan önceleri, ondan da önceleri..
en düzgün olduğum hesabım buydu. bir istasyon insanı oldum. sevenlerim daha çok oldu. bununla da tatmin olamadım. şimdi gidiyorum. istasyon insanının yapması gerekeni yapıyorum, benim için her yer yeni bir durak, yeni bir istasyon.
videoyu izleyince daha da bir şok oluyor insan. gerçekten bir insanın ağzından böyle sözler duymanın etkisi başka oluyor. trajikomik. zikirmatik al eline, oyun neymiş diyor. götüne girsin zikirmatik. yav ben müslümanlıktan çıkalı çok oluyor buna rağmen rahatsız oluyorum üzülüyorum islam dini için. islam dininin böyle olmadığını biliyorum çünkü. çok yazık. bunları dinleyenler de var gerçekten. bunlara inananı insan yerine koymam ben.
bir gün dönsem sözümden düşerim dost gözünden,
dünya dönüyor dostlar bir sözden sözden dönsem çok mu,
devran dönüyor dostlar ben dönmüşüm çok mu?
güzel bir savunma mekanizması gerçekten.
ama öyle, gerçekten öyle.
çok büyütüyoruz saçma sapan şeyleri.
sonunda ölüm mü var kalım mı?
bu şarkı yüzünden hayatım boyunca döneğin önde gideni olacağım.
üsküdar'ı bok götürüyor. kız kulesine karşı bir çay içmek için şu merdivendeki minderlerden birine oturdum. şoparından, satıcısına rahat vermediler. mekanı işletenler zaten şoparın önde gideni. leş gibi bir yer.
akgezenler gerçekten çok zeki yaratıklar. allah'ın bile unuttuğu kuzeyde, kardan buzdan başka bir şey olmayan yerde, bir anda upuzun bir zinciri yaratmadılar herhalde. night king taa yıllar evvel stoklamıştı onu, ileri görüşlü bir lider.
iki gün art arda aynı yazarın nick altına girmek istemezdim ama yine söylemeden edemeyeceğim bir şey oldu. dün nasıl atatürk büstüne yapılan saldırıyı kınayan entryi açık eksileyip benim derdim entry sahibi yazarla diye savunma yaptıysa az önce de benzer bir şey yaptı.
buradaki yazısına bakınca charlotte fiona freyja'yı çok sevdiğini görüyoruz; fakat benim charlotte'nin nick altına girdiğim entryi açık eksiledi. neden, ben olduğum için. oysa ben tamamen c f f için iyi şeyler söylemiştim, hastalığından dert yanan bir insana şifa dilemiştim, güzel temennilerde bulunmuştum, kendisinin de çok sevdiği belki de benim sevdiğimden bile daha fazla sevdiği yazara.
bu yazar öyle kindar bir insan ki mesele atatürk de olsa sevdiği bir insan da olsa ondan önce kendi meselesini düşünüyor. egoist, menfaatçi, iğrenç bir yaklaşım. ben sevmediğim bir yazarı; doğru konuştuğu zaman, iyi konuştuğu zaman artılar hatta açık oylarım. bunu essy'e de yaptım bugün 15 temmuz ile ilgili yazısında. açık oy verdim kendisine. düşmanlık da bir yere kadar. insani ve akli bir takım ortak paydalarda buluşuyoruz illaki.
neyse buna da allah'tan şifalar dileyelim, çünkü buna gerçekten ihtiyacı olan bir yazar.
az kalmıştır. dört gözle beklediğimiz bayram. her ne kadar eskisi gibi kutlu ve mutlu geçmese de, bu sefer içten bir şekilde sevinç duyarak programlara katılmayı düşünüyorum.
şehitlik sözcüğünün içi o kadar boşaltıldı ki artık pek bir şey ifade etmez oldu. büyüklerin anlattığına göre eskiden şehit olunca halk sokaklara dökülürmüş. şimdi ise alelade bir haberden farksız karşılanıyor. bomba haberlerine bile alıştırıldı bu ülke.
şehitliğe gelince ben inanmıyorum böyle bir şeye. kutsal bir amaç uğruna canını feda edip kahraman olarak anılmak var ama şehitlik yok bana göre. her millet kendi askerine şehit diyor hangisi gerçek? devletlerin hepsi insan icadı olduğu için hiçbiri gerçek değil, çünkü tanrı taraf tutmaz.
yav aslında buranın esprisi, insanları cezbetmesinin sebebi 1-pratik olması 2-menü şeklinde sunulması. pahalı da olsa bir menü var yani alacaksan ya bunu alacaksın ya da bir alt menüyü alacaksın diyor adam sana. fiyatını bilmeden bir mekana oturmak istemiyor insanlar. rastgele oturuyorsun getiriyor önüne kol gibi hesap. üstelik 1 dürüm 1 ayran almışsın hepsi bu.
lenin ile atatürk'ün görüştüğü de rivayet edilir. mustafa kemal atatürk nabza göre şerbet vermenin kitabını yazdığından dolayı lenin'i de ayakta uyutmuş, kandırmıştır.
solculardan ziyade sağcılar tutar barış manço'yu. domates biber patlıcan'a hadi laf söylediniz diyelim de yaz dostum'a, özlem kokan arkadaşım eşek'e, her bayram sabahının vazgeçilmesi bugün bayram'a, gülpembe ve gesi bağları'na nasıl olur da laf söyleyebiliyorsunuz anlamak güç gerçekten.