bugün

Seyyid Nesimi diye bilinen kesin olmamak kaydıyla Bağdat civarında Nesim kasabasında doğduğu söylenen 15. yüzyılda yaşamış bir ozan. Yaşam öyküsüne ilişkin ayrıntılı bilgi günümüze ulaşmamıştır. Şeriata aykırı görülen davranışları nedeniyle Halep'te derisi yüzülerek öldürüldüğü biliniyor.
Senden ırağ ey sanem şâm u seher yanaram
Vaslunı arzûlaram dahi beter yanaram

Aşk ile şevkun odı cânuma kâr eyledi
Gör nice tâbende uş şems ü kamer yanaram

Senden ırağ olduğum bağrumı kan eyledi
Oldı gözümden revân hûn-ı ciğer yanaram

Şem-i ruhun sûreti karşuma gelmişdürür
Şaşaasından bana şule düşer yanaram

Sabr ile ârâm-ı dil kapdı elimden gamun
Bâd-ı hevâdan değil gamdan eğer yanaram

Çıkdı içimden tütün çerhi boyadı bütün
Gör ki ne âteşdeyem gör ne kadar yanaram

Yanduğum ol yâra çün gizlü değil ben dahi
kalenderilik üstüne pek fazla beyiti bulunan divan edebiyatı şairi.
Seyyid Nesîmî'nin 1369/1370 yılında Şamahı'da doğduğu, küçük yaşta Kuran'ı öğrendiği,
klasik islâm eğitimi aldığı, Türkçe-Farsça-Arapça bildiği, önce Hallac-ı Mansur'un gönül
dostu Şeyh Şibli'ye daha sonra Esterabi Fazlullah'a bağlandığı, Hurufilik öğretisini benimseyerek
başarılı bir propagandacı olduğu, Fazlullah'ın sağlığında ve ölümünden sonra Anadolu,
Azerbaycan, Irak, iran, Suriye'de pek çok yere giderek görüşlerini yaymaya çalıştığı,
son olarak Halep'te "Enelhak" dediği için 1417 yılında Emir Yeşbeğ zamanında derisi
yüzülerek öldürüldüğü kabul edilir.
Seyyid Nesîmî üzerine bilinenler ne yazık ki yeterli değildir. Sınırlı sayıda yazılı kaynakta
anılmakta daha çok söylencelerden ve yapıtlarından yola çıkılarak hakkında bilgi
edinilmektedir. işin iyi yanı, Türkçe ve Farsça Divanı ve Arapça bir divan boyutunda
şiirleri elimizdedir. Mukaddimet-ül-hakayık adlı ona ait olduğu kabul edilen düzyazı bir
yapıtı ile insan adlı bir risalesi vardır.
kaynak:http://www.siir.gen.tr
(#761786)
Azerbaycanin Meshur ve unlu sairi Cenab Nesibi.
"aşkın belası yoh deyüben aşka düşme var
kim aşık oldu kim dedi aşkın belası yoh"
''nesimi'ye sordular ki
yârin ile hoş muşun
hoş olayım olmayayım
o yâr benim kime ne''

(bkz: haydar haydar)
mutasavvıf şair.

--spoiler--
can mülkünün armağanı sensin
tendir bu cihan, ki canı sensin
--spoiler--
Bugün ben pîrime vardım
Pirin cemali güldür gül
Oturmuş taht makamına
Taht-ı revanı güldür gül

Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Gül alırlar gül satarlar
Çarşısı pazarı güldür gül

Toprağı gül taşı gül
Kurusu gül yaşı gül
Has bahçenin içinde
Serv-i revanı güldür gül

Gülden değirmeni döner
Onun ile gül döverler
Akar arkı, çarkı döner
Bendi pınarı güldür gül

Ak gül ile kırmızı gül
Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışırlar hara karşı
Hârı ezharı güldür gül

Gel ha gel Seyyit Nesimi
Hak nefesi güldür gül
Şu öten garip bülbülün
Derd-ü figanı güldür gül

Ben yitirdim ben ararım
Yâr benimdir kime ne
Gah giderim öz bağıma
Gül dererim kime ne

Gah giderim medreseye
Ders okurum Hak için
Gah giderim meyhaneye
Dem çekerim kime ne

Sofular haram demişler
Bu aşkın şarabına
Ben daldırır ben içerim
Günah benim kime ne

Ben melâmet hırkasını
Kendim giydim eğnime
Ar ü namus şişesini
Taşa çaldım kime ne

Sofular secde ederler
Mescidin mihrabına
Yâr eşiği secdegâhım
Yüz sürerim kime ne

Gah çıkarım gökyüzüne
Hükmederim kaf-be-kaf
Gah inerim yeryüzüne
Yâr severim kime ne

Kelp rakip böyle diyormuş
Güzel sevmek pek günah
Ben severim sevdiğimi
Günah benim kime ne

Nesimi'ye sordular ki
Yârin ile hoş muşun
Hoş olayım olmayayım
O yâr benim kime ne

Yaptığımız Kabe'dir
Yıktığımız kilise
Şu bizim seyranımız
Bir seyrana benzemez

Süleymanlar içinde
Ali bir Süleyman'dır
Süleymanlar bildiler
Süleyman'a benzemez

Abdestimiz katlanmak
Namazımız sabretmek
Biz bir oruç tutarız
Ramazana benzemez

Kitabımızda kıl var
Dağlar kadar görünür
Biz bir ayet okuruz
Bir Kur'ana benzemez

Kul Nesiml sen seni
Manâ bilir söylersin
Biz bir deniz geçeriz
Bir ummana benzemez
hurufîliğin en önemli isimlerinden birisidir. alevî kesimde ve anadolu'daki hurufî şairler için bir idol hâline gelmiştir. öldükten sonra arkasından bir çok ağıt (mersiye) yazılmıştır. rivayete göre derisi yüzüldükten sonra sarayın yedi giriş kapısına asılmıştır.

özel bakınız: (bkz: hurufilik)
gel gel ki cümle savm-u salatın kazası var
sensiz geçen zaman-ı hayatın kazası yok demiş büyük divan şairi.

(bkz: sensiz gecen gunlerin kazasi yok be sevgili)
(bkz: #2146947)
ömrünün sonlarında bunlardan vazgeçip tevbe ettiği bazı kitaplarda yazılıdır.
1418'de Halep'de derisi yüzülerek öldürülmüş ünlü tasavvuf ozanı.
şiirleri şeriata aykırı görüldüğü için öldürülmüştür. birçok gazeli bulunan, şiirlerinde dili ve anlam bütünlüğünü kusursuz kullanan tasavvuf şairidir.
haydar haydar da dizelere döktüğü hayat felsefesinin aldına imzamı atıp damgamı basabileceğim yüze şahıs.

(bkz: melamet hirkasi)
trtde hariçten gazel isimli programı sunan dr.iskender palanın anlattığına göre;

"nesimi, infazının gerçekleşeceği yere götürülürken, bir minarenin tepesinden, imamın biri ezan okumaya başlar. nesimi bir anda bağırıp çağırmaya başlar bunu duyunca. "yalancı, sahtekar, hadi oradan, in oradan aşağı" şeklinde bağırır. orada bulunan herkes ona kızgınlıkla bakar ve içlerinden bir cellat ona hiddetle sorar, "sen nasıl bir adamsın, idama götürüyoruz seni, hala allaha küfrediyorsun, hiç mi akıllanmıyorsun?" nesimi bir anda cellatların elinden kurtulur, bir taşın üzerine çıkar ve cevap verir, "eğer o adam bir kez olsun, içinden gelerek allah deseydi, üstünde bulunduğu minare devrilir, taşları erir giderdi!" nesimi taşın üzerinde allah diye bağırır, üstünde bulunduğu taş toz haline gelir, erir gider. bu mucizeyi gören çevredekiler yine de nesimiye inanmaz ve de nesimi derisi yüzülerek idam edilir."

enel hakk inancını benimsemiştir, idamı da bundan kaynaklanmaktadır.

edit: buna benzer bir hikaye de hacı bektaşı veli için söylenir. hal böyle olunca, bu hikayelerin sadece halk arasında anlatılan ve kişiyi yüceltme maksadı taşıyan, aşırı abartılmış hikayelerden ibaret olduğu düşüncesindeyim. zira hem hacı bektaşı veli için hem nesimi için ezan okuyan imama "yalancı" dedikleri söylenir, bu bana kalırsa iki hikayenin de halkın uydurduğu hikayeler olduğuna bir delildir.

kaldı ki bilal i habeşi(radıyallahu anh)gibi bir zatın da zamanında ezan okumuş olduğunu bilmemize rağmen altındaki yerin paramparça olduğuna dair bir rivayet hakkında bilgimiz yok ise, sanırım bugün bu hikayelere sadece hikaye dememizde bir mahzur da yoktur.
mansur ene'l hakk söyledi,
haktır sözü hak söyledi.
mısraları gibi hallac yanlısı olmasından ötürü derisi yüzülerek idam edilen divan şairi. mutasavvıf.

rivayet odur ki; başmüftü onun hakkında: bu adam pistir, kanı da pistir. kimin neresine sıçrarsa, sıçrayanın da o uzvu kesilme gerektirir. fetvasını vermiş. derisi yüzülmek suretiyle infaz edilirken, tesadüf bu ya, başmüftünün parmağına sıçramış nesimi'nin kanı. başmüftü ise bunun üzerine "kesilme gerekmez, biraz suyla temizlenir" demiş. bu olayı gören nesimi ise derisi yüzülürken doğaçlama olarak bir gazel söyler:

zahidin bir parmağın kesseler dönüp haktan kaçar
gör ki bu miskin aşığı ser-pa soyarlar ağlamaz.
idam edilmiştir. yazdıklarının türküsü meyhanelerde rakı masalarında zevkle söylenmektedir zaman zaman.

(bkz: haydar haydar)
"nesimi'ye sormuşlar yarin ile hoş musun, hoş olayım, olmayayım o yar benim kime ne."
Çün bildin mü`minin kalbinde Beytullah var,

Niçin izzet etmedin, ki ol evde ALLAH var?.

Her ne var Ademde var, Adem'den iste Hak'kı sen!.

Olma iblis-i şakî, Âdemde sırrullah var!."
nesimi'ye sormuşlar yarin ile hoş musun? size ne mına koyim, siktirin gidin demiş.
sofular secde eder mescidin mihrabına
yar eşiği secdegahım yüz sürerim kime ne...*
gel gel beri ki, savm u salâtın kazâsı var
sensiz geçen zamân-ı hayatın kazâsı yok...
(bkz: kul nesimi)
(bkz: seyyid nesimi)
''nesimi'ye sordular ki /yârin ile hoş muşun
hoş olayım olmayayım / o yâr benim kime ne''

sormak isterim kendisine??
hani toplumculuk hani paylasmak...!!!