"Film, özellikle 1929 krizinden sonra artan işsizlik ve makineleşmeyle birlikte zamanın sorunlarını anlatmaktadır. Chaplin, bir fabrikaya işçi olarak girer. işi, bütün gün iki vida atlayıp bir vida sıkmaktır. Sistemin bütününü kavramaktan acizdir(Fordizm). Üstad Şeriatinin de temas ettiği gibi, makine hiyerarşisi içinde bir ünite haline gelmiştir. Makineleşmiştir. Mesela bir sahnede makinelerin arasında sıkışıp kalan usta, aslında psikolojik olarak sistemin içerisinde sıkışıp kalmıştır. Çünkü sistem, yapısı gereği, insanı yutmaktadır." devamı için: http://erdemligenclik.net...i-caresizligin-diyetidir/
charlie chaplin in amerikan endüstriyelleşme politikasını ve kapitalizmi eleştirdiği, kendisi hakkında açılan komünizm davalarına başlangıç olan ve ileride sürgün edileceği hayatında dönüm noktası olan bir filmdir. izlenmelidir.
Filmin mizahı ve ince mesajları bir yana , Charli'nin oyunculuğu bir yana , o başroldaki kız çok tatlıydı be. Tam evlenilesi kız. Şirinliği , tatlığı falan... Öleli çok olmuş tabi...
az önce izlediğim filmdir. bundan 77 yıl önce çekilmiş ve o zaman sinemanın kısıtlı imkanlarına rağmen bugünün teknolojisiyle çekilmiş pek çok filmden öndedir. bugüne kadar kapitalizme yapılmış en ince, ağır ve mantıklı eleştirilerin yapıldığı yapıtlardan biridir. taylor'ın klasik yaklaşımı, mcgregor'un x-y teoremleri ve özellikle fordizm ve akış hatttı üretim sisteminin eksikleri, yanlışlıkları ve insan üzerindeki olumsuz etkisi mükemmel bir şekilde eleştirilmiştir. filmde saatin hiç durmaması, koyunların ağıla koşuşturduğu gibi işçilerin de fabrikaya koşuşturmaları, patronun george orwell'in 1984 romanındaki big brother gibi her an işçilerin ensesinde olması ve onları gözetlemesi yine ince dokundurmalardandır. charlie chaplin'in sadece bir komedyen olmadığını gösterdiği ve kapitalizme muhteşem eleştirilerde bulunduğu 1936 yapımı filmdir. charlo'ya helal olsun!
sessiz çekilmiş bir filmdir. taylorizm ve fordizm eleştirileri barındırır. klasik yönetim teorisinde insanın makinenin bir dişlisi gibi görülmesi vardır.
Sessiz film olmasına rağmen, aradan o kadar sene geçmesi göz önüne alındığında bile hala şaheser bir film. ilk önce sesli yapacakmış fakat son an da vazgeçmiş üstad. Böylesi daha bir güzel olmuş. Nedense 4-5 tane kesinlikle aklıma kazınan sahneleri mevcut her bir filminde. insanı çok etkiliyor.. En önemli etken Modern Times gibi çağın sanayi devrimini eleştiren Charlie Chaplin'in düşüncelerinin hala etkisini yitirmemiş olması. Zamanın ötesinde filmler yapıyor. Bu The Great Dictator'da da öyleydi, City Lights'ta da.. Hayran olmamak elde değil ki. Komedi filmlerinde anlık gülme sahneleri mevcuttur. Bu adamın filmlerinin her saniyesinde gülüyorum ben. Kesinlikle bir dahi. Öyle bir makine çarkı sahnesi mevcut ki filmde eleştirmek mümkün değil, şairâne bir anlatım.
Paulette Goddard ise ayrı bir etken. Gerek oyunculuğu gerekse tatlılığıyla büyülüyor insanı. Charlie Chaplin ile çekilen sahneleri insanı sebepsizce mutlu edip umut vadediyor. Zordur böyle filmleri bulmak hele ki sessiz film bazında. izleyin, izlettirin. Eleştirecek pek bir şey bulamıyorum.
Bu sahneyi film bittikten sonra yarım saat izledim.
şarlo filmde bir süre akıl hastahanesinde yatar. Tedavisi bitmiş çıkarken, doktor yolcu eder ve "sakin ol ve heyecandan uzak dur" der. sonraki sahnede bunaltıcı, kalabalık, gürültülü bir şehir onu beklemektedir.
işte günümüzün modern zamanları.
--spoiler--
filmde akıl almaz sahneler var. mühendisin çarkların içine girip çıkması, şarlo' nun onca kalabalığın arasından son saniyede sıyrılıp fabrikadan içeri girmesi, gözü kapalı paten sahnesi, suya balıklama atlaması, geminin suya inişi, kıçını geri ata ata dansı, (orada bir de nerdeyse moonwalker yapacaktı)
--spoiler--
sadece çekilmesi değil düşünüp tasarlanması, yaratıcılık tavan seviyede bu filmde.
1936 yılında, değişen dünyaya yapılmış büyük eleştiridir. charlie chaplin , bugün yanlış olarak gördüğümüz kapitalizmin çoğu şeyine , en başından yerden yere vurmuştur. film chaplin'in son sessiz filmidir. filmin her sahnesinin çok komik olması ayrı bir güzelliktir.
Kapitalizmin çığlıkları arasında mekanik cehennemle insan doğası arasındaki savaşı yansıtan bir şerittir Modern times. Endüstriyel vehametin insan beynine vurduğu prangaya rağmen mutlu ve umutlu bir direnişin sergilenişidir aynı zamanda. umutsuzların umudunu simgelemiştir bu filminde şarlo. burjuvanın seri üretim yoluyla işçi kesimi üzerindeki ağır hegamonyası, bu baskıdan akli dengesini kaybetmeye yaklaşan kişinin sistemi tiye alması akabinde mutluluğu araması.. sistemin daralttığı küçülttüğü insanı fordizme değindirerek anlatan bir varoluş filmidir de diyebiliriz. aynı zamanda ruhsal çöküntünün sistem çöküntüsüyle yoğrulmasıdır..
yine bir chaplin sözüyle yazımı bitiriyorum "hayat dar alanda trajedi, geniş alanda komedidir" saygıyla eğiliyorum önünde.
1936 yapımı ve charlie chaplin in başyapıtı olarak gösterilen modern toplum eleştirisi film. diğer chaplin filmleri kadar güldürmese de alışılmış slapstick sahneleri ve başarılı çekimlerinin yanında, dönemine göre rekor sayılabilecek bir bütçe ve titiz bir çalışmanın ürünü olup özellikle devasa dişlilerin olduğu sahneler gibi zor çekimleri içerir.
1929 buhranı ve dünya savaşı sonrasındaki ekonomik çöküş post travmatik şok yaşayan amerikan toplumunda, varoluş çabasını ve hümanizmi savunan, bunun neticesinde de chaplin in komunist propaganda yaptığı izlenimi yaratıp mc carthisym(!)i körüklediği düşünülen bir yapımdır. i̇çeriği dolayısıyla, filmden 12 yıl sonra yayımlanan 1984 e ilham verdiğini düşündüren bireyin gözetlenmesi/kısıtlanması ve sanayi toplumundaki makineleşmenin insani değerleri azaltması, var olan sistemin toplumsal normlara uymayan anomalileri dışlaması gibi defolarını göstermesi açısından bu yorumlar bir nevi doğru kabul edilebilir. bununla birlikte chaplin hiçbir zaman bu iddiayı doğrulamamış ve filmin sanatsal içeriğinin her zaman ön planda tutulması gerektiğini savunmuştur.
nihayetinde ismi bile bir modernite eleştirisi olup endüstriyel devrimin yarattığı konformist yaşamların ardında gizlenen ve bu yeni düzene adaptasyon sorunu yaşayan diğerlerini anlatması, modern insanın/toplumun endüstriyel metamorfozu ile (kelimenin tam anlamıyla) hırpalanmasına işaret etmesi, little tramp in burnuna çektiği kaçak toz(!) ile adalete yardımı ve bunun neticesinde ödüllendirilmesi (ve dahi bu kötücül gidişin ona dahi sirayet ve rücusu) ile etik ve adalet anlamındaki dönüşümün saflığı lekelemesini imlemesi ile politize; belirgin imgesel analoji (koyun sürüsü-insan sürüsü vb.) ve karakterin psikolojik tahlili, chaplin in sesinin ilk defa sinemada duyulması (ki söylediği şarkının sözleri de (!) bu anlamda öneme haizdir.) ve umutlu ama mutlu bitmeyen sonu ile sinemada saflığın simgesi gümüş ekran döneminin kapanışını ve başkalaşımın gelişini haber veren, mekan ve sosyal psikolojiyi anlatım şekli ile on the waterfront ve ladri di biciclette gibi pek çok eleştirel/yeni gerçekçi yapıma ilham olan, mükemmel ve mükemmel charlie chaplin filmidir.
--spoiler--
makinenin ustayı yutmasıyla geleneksel yapıdaki zanaatkarlık döneminin bitişine güzel bir gönderme olduğunu düşündüğüm önemli chaplin'in önemli eseri.
--spoiler--
1936 yılında, yani amerika'da başkan rossvelt new deal politikaları uygularken çekilmiş "kapitalizm taşlaması" konulu charlie chaplin filmi.
sınıf bilincini, sermayenin emekçiyi sömürmesini, sermayenin ve devletin aynı tarafta oluşunu gösteren bu başyapıt için üstadın önünde eğilmek gerekli.
charlie chaplin 'in büyüklüğünün göstergelerinden görkemli film.
belki daha da görkemlisi için ya da benim daha da takıntı yaptığım filmi için
(bkz: the great dictator)
10 üzerinden 9,5!
dikkatle ve ibretle izlenmesi gereken charlie chaplin filmi.
sanayileşme sürecinde emek-sermaye-kapital-sömürü-işgücü durumlarını daha iyi anlatan bir film olmasa gerek. özellikle fordist döneme gönderilen eleştiriler çok başarılı. mizahın sanatla buluştuğu ender yapıtlardan biri. yetmiş üç yaşında ama hala çok genç bu film.
charlie chaplin'in yaratıcılık, yönetmenlik, oyunculuk, ayar verme ve komedeyenlik konusunda suratımıza ardarda indirdiği tokat. her şeyi ile mükemmel film. komedinin usta ellerde ciddiye alınarak işlendiğinde ortaya neler çıkabileceğini gözler önüne seriyor. hayran bırakıyor. kıskandırıyor.
Yer yer ve zaman zaman çarli diye çağrılmamın Charlie chuplin'e sempati beslememle bir ilişkisi olduğunu çok zannetmiyorum. 'Charlie chuplin and the emperor' vardı bi de, sadece hatırlaması gerekecek bi yazar tarafından çakozlanacak bi husus... o da öldü mü kaldı mı ses etmez oldu. Neyse.
Hayat geçiyordu, biz goccaman'laşıyorduk ve Özenle, ilgiyle beslediğim o sempati, günden güne gözlerimin önünde büyüyordu. iyi beslenmek önemliydi. Allah için kötü alışkanlıları da pek yoktu. O bi yandan beslenedursun Ben hiddetle ve şiddetle moderen zamanları izlemek istiyordum. Ama muvaffak olamıyordum. Hep bir aksilik çıkıyordu. Üşengeçlik uzvum da filmi internetten indirme alternatifimin önünü tıkıyordu. Modern times gibi en az bi 8-10 kör talihli film daha vardır, yıllardır izleyeceğim deyip aksilikler yüzünden başaramadığım. (Çingeneler zamanı bu dalın açık ara birincisidir; 2 kere satın aldım 2 kere kiraladım hepsinde de bozuk çıktı, başarısız bir şaka gibi...)
...
Günlerden yine bir gün Cöp telefonuma kaydettiğim film listesini Filmci abiye deklare ettim. Olanları getirmeye gitti. Bense Korsan gözlü, güzel özlü filmlere göz atayım dedim. Bir de ne göreyim? işte tam karşımdaydı: yavru bir ceylan gibi...
Eve vardım. Yalapşap bir yemekten sonra taktım filmi ve seyrine daldım. Chuplin'e beslediğim sempati arsızca büyüdü. Chuplin, Mesaj kaygılı olmaktan uzak bir stilde, dişe diş kana kan çatır çatır eleştirirken kapitalciliği, yaptığının bir sanat olduğunu hiç unutmamıştı. Ortaya hem taşı gediğine koyan hem de gülüm gülüm gülümseten bir şaheser çıkıyordu.
1936... Baylar, bayanlar filmin çekildiği tarih bu...
2009... Bambaşka moderen zamanlarda, bambaşka zırtapozluklarla uğraştığımız tarih bu... Her şey değişiyor gibiyse de, hiçbir şey değişmiyor sanki. ***
...
Sonunda Modern Times'la tanışmış, tanıştığıma bahtiyar olmuş, sempatimi besledikçe beslemiş, çarli diye çağrılmaktan salakça bi keyif almıştım. Hakem +3. dakikayı göstermişti. ve Film pat diye dondu. Nasıl yani? çıkardım taktım üfledim. vlc, media player, bsp player vb. hepsiyle denedim olmadı. Kör talih kör bir kurşun sıkmıştı yine; acayip başarısız bir şaka gibi.
Başta çok sinirlendim. Fakat Şimdi düşününce iyi oldu diyorum. son 3 dakikasını görememek, izlemeye çalışma serüvenime yakışan bir son oldu. Arada bir kafama takarım dvd'yi, farklı bi son yazarım.
...
Hormonlu bir film bu.
Charlie'yle 83 dakika (benim için 80) mutlandırıyor beni.
filmdeki en sevecenpatik sahne: yemek + üzerine puro sahnesiydi.
chuplin şu özdeyişimize gönderme yaptı adeta :
ister fakir ol ister fukara
Her yemekten sonra yak bir cigara.
...
Zaten fakirsin zaten fukara
ister ne yemeğin olsun ne de cigaran
Bak Charlie'ye,
öğren şak diye.
şarlonun ilk sesini duyduğumuz bu filmde şarlo bir şarkı söyler. o şarkının adı da modern times olarak geçer literatüre. hatta j-five isimli oluşum bu sesleri kullanarak süper de bir şarkı yapmıştır.
chaplin ustanın sesini duyduğumuz ilk film. Büyük buhran ve sanayileşmeye bakış atar, bunlar üzerine mizah süslü yorumlar yapar. tabii bu sanayileşme deyince aklıma ilk metropolis geliyor o başka. her zamanki gibi sıcak, fena hâlde samimi, komik ve zamana meydan okuyan bir chaplin filmi.
charlie chaplin'in 1936 tarihli filmi döneminin şartlarını anlatan 3 hikayenin ustaca eklemlenmesiyle oluşmuştur. Bunlar kaba olarak, fabrikada çalışan küçük adamın akıl hastanesinde biten yabancılaşma süreci, işsiz olduğu için aç ve açıkta olan küçük adamın çareyi kendini hapise attırmakta bulması, ve sosyal hizmetler görevlilerinin peşinde olduğu evsiz genç bir kızla yollarının kesişen hikayeleridir.
filmin sonunda küçük adam kıza "gülümse" der ve chaplin'in bestelediği "smile" adlı enstrümental parçayla perde kapanır. bu parça 1954 tarihinde ilk kez nat king cole'un seslendirdiği sözleriyle ünlü bir popüler şarkı halini alır.
Iscilerin islerini terketmeden karinlarini doyurabilmek icin hazirladigi pratik Billows Feeding Machine nin tanitimini yaparken "Don't stop for lunch: be ahead of your competitor. The Billows Feeding Machine will eliminate the lunch hour, increase your production, and decrease your overhead. Allow us to point out some of the features of this wonderful machine: its beautiful, aerodynamic, streamlined body; its smoothness of action, made silent by our electro-porous metal ball bearings. Let us acquaint you with our automaton soup plate - its compressed-air blower, no breath necessary, no energy required to cool the soup." ifadelerini kullanarak modernizmin, (daha oncesinde sanayilesmenin) sermaye sahipleri tarafindan nasil bir temel uzerine kuruldugunu gozler onune serilen, muthis otesi bir Charlie Chaplin filmi, tekrar tekrar izlenesi, izletilesi bir sinema soleni.
charlie chaplinin senaryo zekasına hayran kaldığımız film oldu. hiç bir saniyesi boşa harcanmamış,1936 yapımı olduğuna inanmanın güç olduğu bir gösteri.. chaplin'in kapitalist sanayileşmiş toplumu kendince hicvettiği bir film,bu eleştiri gördüğü her şeyi vidalamaya çalışırken iş arkadaşlarının burnunu vidalamaya başlayan işçi karakterinde zirveye ulaşıyor.