bugün

Charlie chaplin'in sessizliğin içinden bağırdığı, kapitalizme isyan ettiği makileşmeyi espriyle karışık anlatan, yüz kızartıcı bir şekilde ayar veren filmi. Bu filmin arkasından bir de Great Dictator gibi bir film gelince , Amerika'dan komünist damgası yiyerek kovulmuş, daha sonra yalvar yakar geri getirilmiş kaldığı yerden devam etmiştir. Çocukken trt sayesinde çok kişinin izlediği, ama sadece gülmek amacıyla tercih ettiği bir filmdi bu ,büyüdük de mesaj kaygılı olduk, o zaman da alkış tuttuk arkasından.
bob dylan ın yeni albumunun ismi.
bu filmin adı türkçeye sanılanın aksine modern zamanlar olarak değil asri zamanlar olarak çevrilmiştir.

filmde bulunan insana otomatik yemek yedirici makina projesi necip fazıl kısakürek tarafından bir kitabında şarlo'nun makina denen mereti paçavra etmesi olarak nitelenmiştir.
dünyanın en iyi birkaç şarkısından birinin adı.new model army tabi. it matters what you are :

It seems strange to write about these things now
but the time has probably come when we should
accept whatever is past and gone and never will return.
Looking back to the beginning
I see a flood of painful memories
and the bitter hurt and wounded pride that comes with our defeat
We set out with our heads held high,
so sure our ground, our righteousness,
the new Jerusalem to be built with love and guts and truth
But in the end we surrendered easily.
It's no use pretending otherwise . . .
well most of us had a little something to lose, enough to break our nerve.

Well, some of us made an easy peace and moved into the Brave New World;
it's hard for the true believers to look back now and realise
that for many of the crowd it was just the fashion, the cause of the moment,
well we if anyone should know that you can look pretty dumb
standing in last year's clothes.
And some of us, shell-shocked still, ran for shelter and do the rituals
the same old way pretending that someone out there cares
And some of us live in the modern world.
We give unto Caesar what is due
and harbour the bitterness of defeat and daydreams of revenge.

Now nothing you see out there is real,
It matters not what you believe in.
It matters less what you say but only what you are.
It matters what you are. It matters what you are.
bob dylan bu son albümü için, love and theft'le* beraber, sıradaki albümünün bir üçleme oluşturabileceğini deklare etti. time out of mind'ı ise tamamen apayrı bir yere koymaktaymış, üstad. doğru söze ne hacet!
paulette goddard gibi bir güzelliği tanıdığımız film.
ayrıca jean paul sartre'ın Merleau Ponty ve albert camus ile birlikte kurdukları derginin de ismi(Les Temps Modernes).bu dergide siyasi bir eylem adamına dönüşen sartre komünizme yakınlaşmıştır.camus'yle aralarının açılmasının tarihi de,sartre'ın bu kimliğine bağlanır.
sinema tarihinin önemli filmlerindendir. o zamanlarda sesli film teknolojisi gelişmesine rağmen chaplin makineleşmeye ve teknolojinin gelişmesine karşı tavrını esprili ve mükemmel biçimde kullanarak sessiz çekmiştir bu filmi. bir kaç yerde insan sesi geçer bu filmde ki onlar da izleyiciye itici gelen konulardaki konuşmalardır.*.bu şekilde sinemada sesin iyi bir şey olmadığını zekice bir fikirle fakat sonuçta yanlış olarak anlatmaya çalışmıştır.
sisteme ve onu döndüren çarkın içine eden ve o çarkı döndürmek için çaba harcayan koyunları ve de domuz kademesine yükselmeye çalışan koyunları mükemmel bir kurgu ve inanılmaz bir senaryo ile ortaya koyan dünyanın en büyük yönetmeninin mükemmel filmidir. filmin başında koşuşan domuzlar arasında dikkat ederseniz 1 tane siyah domuz sürüye kapılmış gitmektedir, ve işte o koyun o çarkın içine eden kişidir; ''charlie chaplin''.
charlie chaplinin senaryo zekasına hayran kaldığımız film oldu. hiç bir saniyesi boşa harcanmamış,1936 yapımı olduğuna inanmanın güç olduğu bir gösteri.. chaplin'in kapitalist sanayileşmiş toplumu kendince hicvettiği bir film,bu eleştiri gördüğü her şeyi vidalamaya çalışırken iş arkadaşlarının burnunu vidalamaya başlayan işçi karakterinde zirveye ulaşıyor.
Iscilerin islerini terketmeden karinlarini doyurabilmek icin hazirladigi pratik Billows Feeding Machine nin tanitimini yaparken "Don't stop for lunch: be ahead of your competitor. The Billows Feeding Machine will eliminate the lunch hour, increase your production, and decrease your overhead. Allow us to point out some of the features of this wonderful machine: its beautiful, aerodynamic, streamlined body; its smoothness of action, made silent by our electro-porous metal ball bearings. Let us acquaint you with our automaton soup plate - its compressed-air blower, no breath necessary, no energy required to cool the soup." ifadelerini kullanarak modernizmin, (daha oncesinde sanayilesmenin) sermaye sahipleri tarafindan nasil bir temel uzerine kuruldugunu gozler onune serilen, muthis otesi bir Charlie Chaplin filmi, tekrar tekrar izlenesi, izletilesi bir sinema soleni.
charlie chaplin'in 1936 tarihli filmi döneminin şartlarını anlatan 3 hikayenin ustaca eklemlenmesiyle oluşmuştur. Bunlar kaba olarak, fabrikada çalışan küçük adamın akıl hastanesinde biten yabancılaşma süreci, işsiz olduğu için aç ve açıkta olan küçük adamın çareyi kendini hapise attırmakta bulması, ve sosyal hizmetler görevlilerinin peşinde olduğu evsiz genç bir kızla yollarının kesişen hikayeleridir.

filmin sonunda küçük adam kıza "gülümse" der ve chaplin'in bestelediği "smile" adlı enstrümental parçayla perde kapanır. bu parça 1954 tarihinde ilk kez nat king cole'un seslendirdiği sözleriyle ünlü bir popüler şarkı halini alır.

http://www.charliechaplin.com/en/articles/42
çekildiği zamana göre oldukça başarılı olan, kapitalizmin eleştirisini yapan güzel film. charlie'nin yakasında 13 numaralı bir rozet var, dikkat edin.
chaplin ustanın sesini duyduğumuz ilk film. Büyük buhran ve sanayileşmeye bakış atar, bunlar üzerine mizah süslü yorumlar yapar. tabii bu sanayileşme deyince aklıma ilk metropolis geliyor o başka. her zamanki gibi sıcak, fena hâlde samimi, komik ve zamana meydan okuyan bir chaplin filmi.

(bkz: the kid)
(bkz: the gold rush)
(bkz: city lights)
(bkz: the great dictator)
şarlonun ilk sesini duyduğumuz bu filmde şarlo bir şarkı söyler. o şarkının adı da modern times olarak geçer literatüre. hatta j-five isimli oluşum bu sesleri kullanarak süper de bir şarkı yapmıştır.

alın bu da şarkı editi : http://www.youtube.com/watch?v=baIXpun6piw
Hormonlu bir film...

Yer yer ve zaman zaman çarli diye çağrılmamın Charlie chuplin'e sempati beslememle bir ilişkisi olduğunu çok zannetmiyorum. 'Charlie chuplin and the emperor' vardı bi de, sadece hatırlaması gerekecek bi yazar tarafından çakozlanacak bi husus... o da öldü mü kaldı mı ses etmez oldu. Neyse.

Hayat geçiyordu, biz goccaman'laşıyorduk ve Özenle, ilgiyle beslediğim o sempati, günden güne gözlerimin önünde büyüyordu. iyi beslenmek önemliydi. Allah için kötü alışkanlıları da pek yoktu. O bi yandan beslenedursun Ben hiddetle ve şiddetle moderen zamanları izlemek istiyordum. Ama muvaffak olamıyordum. Hep bir aksilik çıkıyordu. Üşengeçlik uzvum da filmi internetten indirme alternatifimin önünü tıkıyordu. Modern times gibi en az bi 8-10 kör talihli film daha vardır, yıllardır izleyeceğim deyip aksilikler yüzünden başaramadığım. (Çingeneler zamanı bu dalın açık ara birincisidir; 2 kere satın aldım 2 kere kiraladım hepsinde de bozuk çıktı, başarısız bir şaka gibi...)

Günlerden yine bir gün Cöp telefonuma kaydettiğim film listesini Filmci abiye deklare ettim. Olanları getirmeye gitti. Bense Korsan gözlü, güzel özlü filmlere göz atayım dedim. Bir de ne göreyim? işte tam karşımdaydı: yavru bir ceylan gibi...

Eve vardım. Yalapşap bir yemekten sonra taktım filmi ve seyrine daldım. Chuplin'e beslediğim sempati arsızca büyüdü. Chuplin, Mesaj kaygılı olmaktan uzak bir stilde, dişe diş kana kan çatır çatır eleştirirken kapitalciliği, yaptığının bir sanat olduğunu hiç unutmamıştı. Ortaya hem taşı gediğine koyan hem de gülüm gülüm gülümseten bir şaheser çıkıyordu.

1936... Baylar, bayanlar filmin çekildiği tarih bu...
2009... Bambaşka moderen zamanlarda, bambaşka zırtapozluklarla uğraştığımız tarih bu... Her şey değişiyor gibiyse de, hiçbir şey değişmiyor sanki. * * *

Sonunda Modern Times'la tanışmış, tanıştığıma bahtiyar olmuş, sempatimi besledikçe beslemiş, çarli diye çağrılmaktan salakça bi keyif almıştım. Hakem +3. dakikayı göstermişti. ve Film pat diye dondu. Nasıl yani? çıkardım taktım üfledim. vlc, media player, bsp player vb. hepsiyle denedim olmadı. Kör talih kör bir kurşun sıkmıştı yine; acayip başarısız bir şaka gibi.

Başta çok sinirlendim. Fakat Şimdi düşününce iyi oldu diyorum. son 3 dakikasını görememek, izlemeye çalışma serüvenime yakışan bir son oldu. Arada bir kafama takarım dvd'yi, farklı bi son yazarım.

Hormonlu bir film bu.

Charlie'yle 83 dakika (benim için 80) mutlandırıyor beni.

--spoiler--

filmdeki en sevecenpatik sahne: yemek + üzerine puro sahnesiydi.
chuplin şu özdeyişimize gönderme yaptı adeta :

ister fakir ol ister fukara
Her yemekten sonra yak bir cigara.

Zaten fakirsin zaten fukara
ister ne yemeğin olsun ne de cigaran
Bak Charlie'ye,
öğren şak diye.

--spoiler--

edit-ül ibret: bir değil iki değil bak bu yaptığın üç değil, chuplin ne la? charlie chaplin...

charlie, sorry dude...
charlie chaplin'in yaratıcılık, yönetmenlik, oyunculuk, ayar verme ve komedeyenlik konusunda suratımıza ardarda indirdiği tokat. her şeyi ile mükemmel film. komedinin usta ellerde ciddiye alınarak işlendiğinde ortaya neler çıkabileceğini gözler önüne seriyor. hayran bırakıyor. kıskandırıyor.
dikkatle ve ibretle izlenmesi gereken charlie chaplin filmi.
sanayileşme sürecinde emek-sermaye-kapital-sömürü-işgücü durumlarını daha iyi anlatan bir film olmasa gerek. özellikle fordist döneme gönderilen eleştiriler çok başarılı. mizahın sanatla buluştuğu ender yapıtlardan biri. yetmiş üç yaşında ama hala çok genç bu film.
charlie chaplin 'in büyüklüğünün göstergelerinden görkemli film.
belki daha da görkemlisi için ya da benim daha da takıntı yaptığım filmi için
(bkz: the great dictator)
10 üzerinden 9,5!
1936 yılında, yani amerika'da başkan rossvelt new deal politikaları uygularken çekilmiş "kapitalizm taşlaması" konulu charlie chaplin filmi.

sınıf bilincini, sermayenin emekçiyi sömürmesini, sermayenin ve devletin aynı tarafta oluşunu gösteren bu başyapıt için üstadın önünde eğilmek gerekli.
--spoiler--
makinenin ustayı yutmasıyla geleneksel yapıdaki zanaatkarlık döneminin bitişine güzel bir gönderme olduğunu düşündüğüm önemli chaplin'in önemli eseri.
--spoiler--
inmesi bittikten sonra keyifle izleyeceğim charlie chaplin filmi.
1936 yapımı ve charlie chaplin’ in başyapıtı olarak gösterilen modern toplum eleştirisi film. diğer chaplin filmleri kadar güldürmese de alışılmış slapstick sahneleri ve başarılı çekimlerinin yanında, dönemine göre rekor sayılabilecek bir bütçe ve titiz bir çalışmanın ürünü olup özellikle devasa dişlilerin olduğu sahneler gibi zor çekimleri içerir.

1929 buhranı ve dünya savaşı sonrasındaki ekonomik çöküş post travmatik şok yaşayan amerikan toplumunda, varoluş çabasını ve hümanizmi savunan, bunun neticesinde de chaplin’ in komunist propaganda yaptığı izlenimi yaratıp mc carthisym(!)’i körüklediği düşünülen bir yapımdır. i̇çeriği dolayısıyla, filmden 12 yıl sonra yayımlanan 1984’ e ilham verdiğini düşündüren bireyin gözetlenmesi/kısıtlanması ve sanayi toplumundaki makineleşmenin insani değerleri azaltması, var olan sistemin toplumsal normlara uymayan anomalileri dışlaması gibi defolarını göstermesi açısından bu yorumlar bir nevi doğru kabul edilebilir. bununla birlikte chaplin hiçbir zaman bu iddiayı doğrulamamış ve filmin sanatsal içeriğinin her zaman ön planda tutulması gerektiğini savunmuştur.

nihayetinde ismi bile bir modernite eleştirisi olup endüstriyel devrimin yarattığı konformist yaşamların ardında gizlenen ve bu yeni düzene adaptasyon sorunu yaşayan ‘diğerlerini’ anlatması, modern insanın/toplumun endüstriyel metamorfozu ile (kelimenin tam anlamıyla) hırpalanmasına işaret etmesi, little tramp’ in burnuna çektiği kaçak toz(!) ile adalete yardımı ve bunun neticesinde ödüllendirilmesi (ve dahi bu kötücül gidişin ona dahi sirayet ve rücusu) ile etik ve adalet anlamındaki dönüşümün saflığı lekelemesini imlemesi ile politize; belirgin imgesel analoji (koyun sürüsü-insan sürüsü vb.) ve karakterin psikolojik tahlili, chaplin’ in sesinin ilk defa sinemada duyulması (ki söylediği şarkının sözleri de (!) bu anlamda öneme haizdir.) ve umutlu ama mutlu bitmeyen sonu ile sinemada saflığın simgesi gümüş ekran döneminin kapanışını ve başkalaşımın gelişini haber veren, mekan ve sosyal psikolojiyi anlatım şekli ile on the waterfront ve ladri di biciclette gibi pek çok eleştirel/yeni gerçekçi yapıma ilham olan, mükemmel ve mükemmel charlie chaplin filmidir.
Kapitalizmin çığlıkları arasında mekanik cehennemle insan doğası arasındaki savaşı yansıtan bir şerittir Modern times. Endüstriyel vehametin insan beynine vurduğu prangaya rağmen mutlu ve umutlu bir direnişin sergilenişidir aynı zamanda. umutsuzların umudunu simgelemiştir bu filminde şarlo. burjuvanın seri üretim yoluyla işçi kesimi üzerindeki ağır hegamonyası, bu baskıdan akli dengesini kaybetmeye yaklaşan kişinin sistemi tiye alması akabinde mutluluğu araması.. sistemin daralttığı küçülttüğü insanı fordizme değindirerek anlatan bir varoluş filmidir de diyebiliriz. aynı zamanda ruhsal çöküntünün sistem çöküntüsüyle yoğrulmasıdır..
yine bir chaplin sözüyle yazımı bitiriyorum "hayat dar alanda trajedi, geniş alanda komedidir" saygıyla eğiliyorum önünde.
1936 yılında, değişen dünyaya yapılmış büyük eleştiridir. charlie chaplin , bugün yanlış olarak gördüğümüz kapitalizmin çoğu şeyine , en başından yerden yere vurmuştur. film chaplin'in son sessiz filmidir. filmin her sahnesinin çok komik olması ayrı bir güzelliktir.