bugün

charlie chaplin in 1931 yılında yapmış olduğu senaryosunu, başrolünü, yönetmenliğini, müzik kompozisyonunu ve daha bir çok şeyi üstlendiği harika filmidir. bu film ile anlaşılıyor ki; dünya üzerinde insanlar ve olayları bu kadar iyi gözlemleyen ve onları anlamayı başarmış duygusal olan ender insanlardandır.
devics'in bir başka harika parçası.
kendinizi oltaya yakalanmış bir balık gibi hissetmenizi sağlıyor.

here, here
let's just stay here
you should love me here
here, here
let's just stay here
i should love you, dear
when the wind comes
and the sun again
my love i'll be here

i found a way true
in silence with you
what do you hear
and what do you want to hear

here, here
get me out of here
wake me under city lights
an apple and a kiss on my ear
fly like days
let time erase all our mistakes

i found a way true
in silence with you
what do you hear
and what do you want to hear
kemal sunal'ın bir filminde, oldukça esinlenildiğini gördüğümüz diğer bir chaplin filmi. diğeri için (bkz: the kid) kör çiçekçi kız ve bizimkinin maceraları, çok hoş her zamanki gibi. son sahnesi ile gönüllere darbe vurur. hey gibi chaplin!
en buyuk saban filminin esin noktasidir.
charlie chaplin'in en duygusal filmidir kanımca. kör çiçekçi kız ile bir avarenin aşkı bu kadar mı güzel anlatılır? 1931 yapımı bir film olmasına rağmen insanı hem güldürür, hem de hüzünlendirir. insana sinemayı daha bir sevdirir.
charlie chaplin in, bir kör kıza aşk hikayesi ile çeşnilendirdiği, aslında burjuvaların ancak akılları başlarında olmadığında yoksullarla düşüp kalkabilecekleri mesajını veren 1931 yapımı filmi.

öyle ki film boyunca bir milyoner sarhoş olduğu zamanlarda yoksul şarlo ile arkadaşlık etmekte diğer zamanlarda ise o'nu evinden kovmaktadır.
literatürde komedi diye geçen ancak melankolik bedenimin son damlasına kadar dramı hissettiği şahane bir film.

güldüren dramalardan kanımca, komedi pek...
sayılmaz.
film boyunca güldüren ama son sahnesiyle kahreden filmdir. lan direk kahretti beni. hey gidi charlie ne hallere düştün dedim kendi kendime. işte sinema budur.
sinema tarihinde bu kadar insani bir komedi fazla çekilmemiştir.
komedinin ve dramın aynı potada nasıl eritilir bunu gösterir bu film.
kör kızın çiçek verdiği adamın zengin olduğunu anlaması için epey kafa patlatmıştır chaplin.

aynı film en büyük şaban olarak türkiye'ye adapte edilmiştir. taklit, çalıntı değil birebir aynı filmin sesli çekilmesidir. ki bundan da kimsenin şikayeti olamaz. zira kemal sunal'ın da bizim gönlümüzde ayrı bir yeri vardır. bu hikayenin de üstesinden başarıyla gelmiştir.
chaplin’ in en iyi 2 filminden biri. kemal sunal’ ın bolca esinlendiğinin bilindiği (aynı kontekste ayrıca (bkz: the kid)), boks sahneleri ve slapstick bölümleri ile ziyadesiyle kahkaha attırır.

---olası spoiler ibaresi---

en başta heykelin açılışındaki konuşmaların distorsiyonlu yapılışı, aynı sekansta kadrajı mükemmel ayarlaması ve hiç diyalog kullanmadan little tramp’ in topluma bakışını filmin başında gösteren heykelin elini kendi burnuna yaslayarak nanik yapışı gibi chaplin etkisini belli eden harika detaylar var. the gold rush’ daki botlarını yeme sahnesi burada konfeti şekline bürünüyor.

mükemmel bir şekilde dramatize edilmiş son sahnesi ise melodrama kaçmadan ve yapış yapış olmadan nasıl final yapılır konusunda ders verir gibi. son cümlenin çift anlamlılığı ve kadının zengin bir beyefendi olarak beklediği kurtarıcısının, normalde görünümüyle dalga geçeceği bir serseri çıkması, onun gözlerinin ikinci kez açılmasına yol açar. film boyunca serseriyi ilk kez kadının gözünden görür ve biz de onu ilk kez görmüş gibi oluruz. tıp ileri teknikleri ile hastalığı sağaltır ama şehir ışıklarının cazibesi gözlerini kamaştırdığından insanlar hala görememektedirler. ancak böyle yüce bir duygu onların tam olarak görmelerini sağlar ve burada insanların statüleri değersizleşir.

---olası spoiler ibaresi bitti---

yeşilçam versiyonunda tüm film sarhoş adamla ilişkilerine yaslanırken city lights’ da bu kısımların filmin üçte birini dahi kaplamayıp sadece konunun akışında bir yardımcı niteliğinde olduğu ve dahi bulduğu orijinal bir fikri sömürmediğini; tüm film boyunca gülerken son sahnede gözleri dolmayan insanın ciddi duygusal anksiyetesi olabileceğini, modern times’ dan sonra en iyi chaplin filmi ve en iyi isme sahip filmlerden biri olduğunu söylemek icap eder.
boks maçı sahnelerinde adamı gülmekten yerlere yatırıp krizlere sokan, final sahnesiyle şahsım gibi betonları bile hüngür hüngür ağlatan efsane film. velhasılı kelam, bu bir filmse bugün seyredilenler ne diye sorar dururum kendime.
chaplin'in, kör kızdan çiçek satın aldığı sahneyi 342 kere baştan çektiği filmdir.

ayrıca en sonunda chaplin'in dükkana baktığı sahneden itibaren gözleri dolmayan varsa, bence insan değildir..
Charlie Chaplin'in ustalık yapıtlarından bir tanesi. Aradan o kadar sene geçmesine rağmen o duyguyu sıfır teknoloji ile benim önüme koyarsan harikasın demektir. Günümüz filmlerinden alamadığınız duyguları bu filmden rahatlıkla alabilirsiniz. Zaten öyle mizah anlayışı var ki insanı kırıp geçiriyor. Mizahın yanında ayrıntılara da müthiş derece de yer verilmiştir. Sesli filmlerden alamadıklarımı bu üstadın yapıtlarından almaya çalışıyorum.. Ne yaşamak istiyorsanız onu sunuyor size. Çok büyük ustanın güzide yapıtlarından bir tanesi. Mutlaka izleyin.
türkcesi sehrin ışıkları demektir hayatı yansıtır . buradan hayatta ışığımızı kaybettiğimizde yolumuzu tekrar hayata tutunuruz özlü sözü Çıkarılabilir .
FirstSakız firmasının First Sensations City'nin Mehmet Günsur'lu reklamı için bestelettiği harikulade 35 saniyelik şarkının adı. Yurtdışında olsa bu olağanüstü şarkı alınır, allanır pullanır, single olarak piyasaya sürülür milyonlar satar, sakız da on yıllık reklamını bedavaya getirirdi. Ama bizdekilerin Ticari kafası anca tüketiciyi kazıklamaya yarıyor.

http://www.youtube.com/watch?v=jgWgs1Cs-UY
kemal sunal'ın, en büyük şaban isimli filminin orjinali bu filmdir.
Sinema tarihinin bana göre en iyi filmlerinden biridir. Bunun yanı sıra devics' e ait bir şarkının adıdır. En az isim ortaklığı yaptığı charlie chaplin filmi kadar iyi bir kompozisyona sahiptir. Müzikal yapı ve sözler tam olarak bir hikaye anlatır. Bu altyapının üstüne daha iyi sözler yazılamazmış diye düşünüyorum.
charlie chaplin'in belki de en iyi filmidir bana göre. ayrıca kemal sunal'ın "en büyük şaban" adlı filminin orjinali bu filmdir. senaryo bu filmden alınmadır.
1931 yapımı charlie caplin filmi.
Teknik ve kurgu açısından kusursuz başyapıttır
Ayrıca slapstick olayı film izlerken insanı hem güldürüyor hem eğlendiriyor.
bunu beğenen bunu da beğendi:

(bkz: en büyük şaban)
aklıma şu şarkıyı getirmiştir

https://youtu.be/gz3sal5agRA

aheste aheste makyaj yaparken duvarları çınlatarak eşlik etmelik, bedenimde acı hissettiğim tek yerin kalp kırıkları falan olduğu, her hoşuma giden adama aşık olduğum, bi şeye yaramanın zerre sikimde olmadığı zamanlar. altı sene önce sanırım.
birazdan izleyeceğim charles filmi.