bugün

paxera ( antidepresan ) kullanmaya başlayarak iki ay içinde yeniden pırıl pırıl olabileceğin çokta feci olmayan ruh hali, bilen bilir.
ölmek gibi birşeydir. duvarlar üstünüze üstünüze gelir, durduramazsınız. ilaçlar, telkinler, göz yaşları vs vs hiç bir şey dindirmez acınızı. öyle kaybolur gidersiniz boşlukta, elinizi tutan, gözlerinizin içine şevkatle bakan olmaz. aslında bakarlar, sen görmezsin. sürekli uyumak istersin yataktan, evden çıkmamak ya da çıkamamak yalnız kalmak istersin ama yalnızken korkarsın. tek başına dışarı çıkamazsın. çıktığında boğulcak gibi olursun. herkes sana bakar, herkes seni konuşur herkes seninle alay eder. aslında hiç kimsenin seni gördüğü bile yoktur. her şeyde zaten bundan dolaydı başlar, kimse seni görmez, kimse seni bilmez, sevmez, önemsemez. bir hiç olduğun için, beyin bunun farkına vardığı anda hastalığın şevkatli kollarında bulursunuz kendinizi. sonrası zaten malum ilaçlar, terapiler...
her an öldürülme korkusu, sürekli can korkusu, ağlayamamak, sürekli uyku hali, ot gibi yaşayan bir bünye içinde bulunduğum durum.
Tehlikeli bir durumdur; sonu intihara kadar gidebilir. Genel itibariyle hayattan ve çeşitli yapılan eylemlerden keyif alamama durumu olmakla birlikte; bünyede bitkinlik, mutsuzluk en önemlisi hissizlik gibi göstergeleri vardır. Psikolog tedavisi önemlidir.
sheldon h. preskorn'un yazmış olduğu, selçuk kırlı çevirisiyle, depresyonun ayaktan tedavisi kitabında geniş bir şekilde açıklanılan bir psikolojik, ruhsal bozukluktur.
doktorunuzun verdiği esmax ile "dünya sikime kadar." dedirten hastalık. "oh be! bugüne kadar neden gitmedim ben doktora?" diye düşünebilirsiniz.
en ağır depresyon çeşididir. çoğu kişi ilaçların iyi geldiğini söylese de yüksek plasebo oranları yüzünden hiçbir şey değiştirmeyeceklerdir. *
laroxy,lustral,xanax,eslorex,meresa,esmax,seroquel,zestat,paxera,eslopram,efexor xr,atarax,zyprexa ve kullandığım niceleri gibi...

(bkz: plasebo)
cipralex ilaç gibi gelir* ama dr. tavsiyesi ile alın. kafanıza göre takılmayın, antidepresan kafaya göre alınmaz.

bi de ilaçtan mucize beklemeyin. ilaç çok iyi geliyor ama bir psikolog desteği olmadan olmaz. lütfen söylediklerimi dikkate alın. son olarak sakın umutsuzluğa kapılmayın. iyileşeceksiniz.
herşeyin senin suçun olduğunu kabul etmekle başlıyor bu hastalık. öylesine hata dolusun ki, bütün beceriksiz ilişkiler seni buluyor. bütün arkadaşlık ilişkilerinin, karşı cins ilişkilerinin çuvallıyor olması, senin hatalı olduğunu gösteriyor. ve bunu kabul ediyorsun. kabul ettiğin anda, yaşamanın da bir anlamı olmadığını farkediyorsun. zevk aldığın herşey işkence gibi gelmeye başlıyor. çünkü en hatalısın, ve bunu haketmediğini düşünüyorsun. ve sonra herşeyden vazgeçiyorsun. tüm bunları hissettiğin sürece, majör depresyon deniyor.
içerik bulunamadı.
geçen kendisi hakkında bir sunum hazırladığım hastalıktır.
lakin kendimi dinlemediğim için içeriğini öğrenemedim.
üzgün surat.
yoksa o hastalık bu muydu?
hani astrologlar ülkemizin burç haritası, ülkemizin yıldız takvimi falan derler ya bence majör depresyon da ülkemizin genel ruh halidir kimi zaman manik-depresif, kimi zaman şizofrenik, kimi zaman cinnet çıkışları olsa da genel itibariyle budur. yok değilse babama diyeyim yabancı gazete almaktan vazgeçsin *
insanın ağzına sıcan hastalık! sürekli mutsuzsun, hayattan gelecekten bir beklentin yok, uyumak istiyorsun, ilginç anlarda ağlıyorsun, dalgınsın, unutkansın, intihar etmek istiyorsun, sürekli ama sürekli bir şeyler düşünüyorsun. kafan hiç rahat değil. ruhen rahat değilsin. geceleri pat diye uyanıyorsun. evin içinde amaçsızca dolaşıyorsun. halisünasyonlar görüyorsun (doktor halisünasyon dedi de ben gerçek sanıyorum hala. unutmak istediğin şeyleri unutamıyorsun. ellerin ayakların uyuşuyor.
dediğim gibi insanın ağzına sıcıyor.
bilek kalınlığında meşe odunu ile köteği yedikten sonra kendisinden eser kalmayacak hastalıktır. bunun çözümü dayak! aslında hastalık da değilde, derdiniz bolluktan, sıkıntı görmemekten başka bir bok değil, anten gibi psikoloji var sizde anasını satayım hababam bozuluyor.

--spoiler--
ay depresyondayım, hemi de majör! ay ülüyorum galibaaa!
--spoiler--

çok samimiyetsiz. kendinizi salacağınıza köpreden atlayın daha iyi. çünkü bu tiplerin ne kendilerine de ne de çevresindekilere faydası olmaz, zararından başka. gereksiz insan modeli işte.
tipta majör depresif bozukluk adiyla gecen psikiyatrik hastaliktir. Tedavisinde genellikle atarax, remeron, prozac gibi ilaclar kullanilir. Hastalarina ortalama 100 mg ile 500 mg arasinda dozajda ilacli tedavi uygulanir. Psikiyatrik tedaviyle psikolojik tedavi senkron yurutulmelidir.
ilaçdan ziyade psikolog tedavisi önemlidir.aman diyim ihmale gelmiyo.

edit : yanlış oldu la ila. artı psikolog.yani demem o sadece ilaçla kurtaramıyon.
tükenmişlik sendromu diye de biliniyor. ünlüler bir bir yakalanıyormuş hürremden sonra son kurban daha şaşırtıcı http://www.gazetecell.com...caktirmiyorum-h49980.html
ananız, babanız ve akrabalarınızla orta derece sıkılıkta bir irtibat içinde olursanız buna aşılanmış olursunuz.
saatlerce boş işler peşinde nette takılmak davetiye çıkarır.
ilk görüşmemizde doktorun anksiyete teşhisi ile verdiği cipralex* yüzünden günde 12 saat uyumamın ve geri kalan zamanda da mal gibi dolaşmamın ardından, ikinci görüşmede biz çok yanlış yapmışız sen depresyondasın diyerek wellbutrin xl verdiği, yakın zamanda kurtulmayı ümit ettiğim bunalım.

doktorcumun dediğine göre wellbutrin xl beni depresyondan çıkaracakmış hem de uyku yapmazmış. inanıyorum ki ben ona. * *

* lanet gitsin losiram'a. bi bıraksam kendimi 24 saat uyutacak beni.
bu hastalığa yakalanmış birisi bu hastalık hakkında ne kadar ve ne derece doğru tanım yapabilir tartışılır. gerçek şu ki dışarıdan bakıldığında durumun ciddiyeti anlaşılmaz. bu hastalığa yakalanmış kişiye dışarıdan bakan insanlar, kişinin değişiminin farkına varır fakat boyutunun ne kadar büyük olduğunu anlaması imkansızdır.

hasta görüştüğü insanlara hayatın genel olarak ne kadar boktan olduğundan sürekli bahsediyor olsa da intaharı düşündüğünü cümle aralarına serpiştirip önemsiz bir şey gibi bahseder. gün gelip intahar ettiğinde durumun bu kadar kötü olduğunun farkında olmadıklarını konuşur yakın çevresi. işte asıl sıkıntı budur. bana sorarsanız 'zeki insan hastalığı' dır. çünkü hasta kişi onu kimsenin anlamayacağını bilir. problemlerinden, sorunlarından, çaresizliğinden kime bahsedecek olsa alacağı cevapları kendisi zaten tek tek bilir. bu yüzden kimseye bunlardan bahsetme gereksinimi duymaz. zeki insanlar cevaplarını bildikleri soruları sormazlar.

bana göre bu hastalıktan kurtulmanın en sağlam yolu yeni bir insandır. bu 'yeni insan' kariyer sahibi, başarılı, hayatında bir çok şey yolunda giden, sözü geçen, saygı duyulan ve itibar sahibi insandır. eğer hasta kişi bir şekilde ve bir sebeple bu 'yeni insan' ile tanışma fırsatını yakalayıp, kendisini bu şahsa sevdirirse hayatını yeniden şekillendirip hastalığından tamamen ve sorunsuz şekilde kurtulabilir. umarım kurtulmanın ne kadar zor olduğunu anlayabilmişsinizdir.
2 3 ay önce bende de var olan psikolojik rahatsızlık. Allah kimsenin başına vermesin.
kendimi bildim bileli içinde olduğum psikolojik durum. amına koyayım... evet resmen amına koyayım. bu nasıl bir lanet laaaan.
içinizi bir insan yerine, foseptiğe dökün ikiside bir işe yaramaz ama foseptik susar ve sessizlik iyi gelir belki.
Hayatın anlamsızlıklarla dolu olduğunu, hiçbir zaman hayattan zevk almadığınız ve alamayacağınız gerçeği ile boğuşmaktan yorulanların depresyonudur; Majör depresyon..
1 Yıl boyunca yaşamış ve halen bu lanet hastalığı yaşayan biri olarak sizlere anlatacağım çok şey varsa da, bunları dile getirmenin bünyeme vermiş olduğu sancılarının farkına vardığım için kısa keseceğim. Majör Depresif bozukluk; Ağır depresyon olarak bilinen, depresif ruh haline bürünüp ilgi/istek kaybı, uykusuzluk, çalışamama, gibi berbat semptomlarla kendini gösteren psikolojik rahatsızlıktır. Dışarıdan her ne kadar basit görünen ya da alaycı bir şekilde bakılmasını sağlayan bir rahatsızlık olsa da, bunun sebebi bu ruh halini yaşayan birinin içindeki volkanları dışarıya belli etmemesidir. Ancak, durum artık rayından çıkmış ve intihar düşünceleri boy göstermiş ise yakın arkadaşlarınızla bu durumu paylaşarak yardımcı olmasını umut edersiniz. Tabii ki derdinize sersemletici ilaçlardan başkası fayda vermez..
Majör Depresyon; Bir anda içine sürüklendiğiniz bir duygu-durum değil. Aksine, yavaş yavaş boşluğa doğru yürüyerek edindiğiniz bir hastalıktır. Lakin, bu duygu-durumdan uzaklaşmak aynı sorunlu hayatı yaşayan insanlar için mümkün değildir. intihar etmek isteyen ya/da meyilli olan birisini nasıl "-Bak hayat ne güzel, ağaçlar, kuşlar,böcekler.. Her ne olursa olsun yaşamaya değer.." gibi klasik sözlerle avutamayacaksanız, Majör Depresif birisini de bu tarz klasik sözlerle avutamazsınız...

-Sosyal Yaşam ve iş

Tolstoy şöyle der; "Yaşadıklarım ve başarılarım, er-geç unutulup kaybolacak ve ben, o zaman hayatta olmayacağım. O zaman; bütün bu hengame niye? Neden çabalıyoruz ki boşu boşuna? insanoğlu nasıl olur da bu boşluğu görmeden hala yaşama devam edip, onun için çaba sarf eder? Anlaşılacak gibi değil açıkçası..."
Majör olan birisi de aşağı yukarı bu cümlelere destek veren kişidir. Ayrıca; yorgunluk, isteksizlik ve bitkinlik duygusunun bünyeye vermiş olduğu zararlar nedeni ile bir işte tutunamaz, dışarıya çıkıp arkadaşlarınızla eğlenemez duruma gelirsiniz.. Sosyal yaşantınızı gözünüzün önüne getirmek isterseniz büyük bir "0" görürsünüz. (Bam bam bam!)

-Aile ilişkileri

Eğer ki aileniz işten ya da okuldan geldiğinizde berbat bir ruh haline büründüğünüzün farkına varmaz da sizi asık suratla karşılarsa değmeyin keyfinize.. işte o zaman intihar etmeyi tekrar tekrar düşünürsünüz(!). Kimin için yaşıyorum ki ben?, Ailem de yanımda olmazsa kim yanımda olacak? soruları arasında boğulur gidersiniz.. Majör depresif bir kişinin aile bağları genellikle çok zayıftır. Aile, çocuğunun yaptığı eylemlerin hepsinde ilgi/istek görmek ister. Hiçbir şeyden zevk alamayan birisinin herhangi bir şeye karşı ilgi duymasını da bekleyemezsiniz. Hal böyleyken ne bir işte düzgün bir şekilde çalışabilir, ne arkadaşlarınızla eğlenebilirsiniz. Geberip gitseniz daha iyidir..

Peki neden intihar etmez bunlar?
Tolstoy, kendisine işkence çektiren ve derin bir bunalıma girmesine neden olan, “Hayatımda vazgeçilmez olan ölümümle yok olmayacak bir anlam mevcut mudur?” sorusunu sormayan, kendisininki gibi dertleri olmayan köylülere derin bir hayranlık duyuyordu. Köylülerin, kendisinin bilmediği bir gerçeği bildiği sonucuna varmıştı. Aslında haklıydı da... Çünkü köylüler, hayatın karşısında yapılabilecek en doğru şeyi yapıyorlardı: Toprağı ekip-biçerek hayatın birebir içinde olmak ve kendilerini hayat ırmağının sakin akışına bırakıp, yaptıklarının anlamını hiç sorgulamamak...
Tolstoy, çok isabetli bir şekilde, çevresindeki insanların anlamsızlık, boşluk, saçmalık gerçeğiyle nasıl başa çıkabildiklerini araştırıyor ve dört değişik baş edebilme yolu tanımlıyor;

*“Birinci yol bilgisizlik yoluydu. Bu yol şundan ibaretti: hayatın bir bela ve saçmalık olduğunu bilmemek, anlamamak ve kavramamak.”
*"ikinci yol bugün ve yarın bütün zevkleri yok edebilecek olan hastalık, ihtiyarlık ve ölümün kaçınılmaz gerçekliğini unutmak"
*Üçüncü çıkış yolu olarak insan; hayatın, dertlerden ve saçmalıklardan kurulu olduğunu anlayınca onu yok etmelidir. Güçlü, iradeli ve tutarlı insanlar böyle hareket ederler. Onlara karşı oynanan bu oyunun aptalca olduğunu anladıklarında, ölülerin sahip olduğu şeyin yaşayanlardan daha değerli olduğunu ve en iyi durumun var olmamak olduğunu kavradıklarında, bu şekilde davranıp aptalca şakaya benzeyen hayata bir anda son verirler.

Şimdi, Tolstoy'un da bizzat uyguladığı dördüncü çıkış yoluna gelelim. Albert Camus'un "Hayat saçmadır. Bu saçmalığı görüp ona son vermek de saçmadır. En iyi yol kahramanca yaşamaktır” dediği yol... Bu yolu Tolstoy şöyle anlatıyor: "Bu yolun esasları şunlardır: insan hayatın dert, sıkıntı ve anlamsız bir saçmalık olduğunu kavradığı halde yaşama son vermez. Bundan bir şey çıkmayacağını bilir. Sanki bir şeyler bekliyormuş gibi yapar.işte ben bu gruptayım."
hastalık olarak nitelendirilmesi, kişi tarafından kötü sonuçlar doğuracak gereksiz kelime grubudur..
bazen içinde bulunan duruma bir isim koymak kişiye bir süreliğine rahatlık verebilir.. ancak o durumun bir isminin olması durumu kabullenmesine ve durum hakkında araştırmalar yapıp tüm belirtilerini beklemeye yol açacaktır..
belirtiler gerçekleşmese bile kişi kendisi çağıracaktır.. kabullendikçe de , doktorların söylediği gereksiz tabire göre 'hastalık ilerleyecektir'.. bu tür durumlardaki birey eğer çevresinde bu konuda tecrübeli arkadaş ya da samimi kişi varsa onunla vakit geçirip ruh hali kontrol altına alınıp, sorun daha kök halindeyken yok edilmelidir..
ilaç kullanılması kesinlikle tavsiye edilmemektedir..
ilaçlar kişiyi sadece uyuşturacak ve iştahını açacaktır.. kişi bu eylemlerle meşgul olarak bu tür hisleri daha az yaşayacaktır.. ancak uyanık kaldığı anlarda bunları düşünmesine hiçbir şey engel olmayacaktır..
ruh halini kötü olarak gören birey bu haline hiç bir isim koymadan hayatına elinden geldiğince kaldığı yerden devam etmelidir..
durumun sebebi vücuttaki seratonin, dopamin, asetilkolin vb. hormonların seviyesindeki ani düşüştür.. bu hormonların eski haline dönmesi ilaç kullanılmaya başlandığında mümkün değildir..
sadece besinlerle ve yaşanan güzel şeylerle mümkündür..
çevresindeki yakın kişi bu durumdaki bireye, kendisine hissettirmeden bu hormonların üretilmesini pozitif etkileyen besinleri yedirmeye çalışmalıdır..
sağlam internet kaynaklarında bu bilgiler mevcuttur..
benim önerim, çay,kahve, sigara ve alkol gibi şeylerden uzak durulmalıdır..