bugün

dünya prömiyeri "toronto film festivali"nde gerçekleşecek olan pelin esmer filmi.Bu sene Toronto’ya Türkiye’den giden tek film olan Gözetleme Kulesi, dünyanın dört bir yanından en iyi sinema filmi örneklerine yer verilen “Contemporary World Cinema” bölümünde gösterilecek. Pelin Esmer’in bundan önceki filmi 11’e 10 Kala da 2010 yılında Toronto Film Festivali’nin “Kentten Kente” bölümünde yer almıştı.

Gözetleme Kulesi Toronto Film Festivali’nin ardından Türkiye prömiyerini, 17-23 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek, 19. Adana Altın Koza Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yapacak.

Başrollerinde Olgun Şimşek ve Nilay Erdönmez’in yer aldığı filmde onlara Menderes Samancılar, Kadir Çermik, Laçin Ceylan, Rıza Akın, Mehmet Bozdoğan ve Mehmet Mola diğer rollerde eşlik ediyorlar.

Çekimleri geçtiğimiz sonbaharda Kastomunu’nun Tosya, Şenpazar ve Cide ilçelerinde gerçekleştirilen Gözetleme Kulesi; T.C. Kültür Bakanlığı, Eurimages, TRT, CNC (Fransa), Medienboard (Almanya) ve Ford’un katkılarıyla gerçekleştirildi.

--spoiler--

Filmde yangın gözetleme kulesine bekçi olarak sığınan Nihat’la, otobüslerde hostes olarak çalışıp, Tosya’da küçük bir otogara sığınan Seher’in suçluluk duygularına karşı kendi kendilerine verdikleri savaşı artık birbirlerinin şahitliği altında yapmak zorunda kalışları konu ediliyor.

--spoiler--
19. adana altın koza film festivali'nden 5 ödülle dönmüş olan pelin esmer filmi.

Pelin Esmer - en iyi yönetmen
Nilay Erdönmez - en iyi kadın oyuncu
Menderes Samancılar - en iyi yardımcı erkek oyuncu
Laçin Ceylan - en iyi yardımcı kadın oyuncu
Özgür Eken - en iyi görüntü yönetmeni ödülü
pelin esmer' in 3. çalışması. oyun adlı belgeselden ve 11'e 10 kala filminden sonra kotarmıştır. merakla beklenmektedir. çünkü özellikle 11'e 10 kala sağlam referanstı. bu ayki sinema dergisi elemanlarınca ortalama 5 üzerinden 2,75 puanla değerlenmiş. üstelik pelin esmer'le yeni filmine dair güzel bir röportaj da mevcut.
demiş ki esmer, hayatın dırlarla dirlerle akıp gitmediğini düşünüyorum. hayat hep şaşırtarak devam ediyor. hayatın her şeye rağmen sürekliliğine inanıyorum. dolayısıyla filmlerimde de tek nokta yerine üç noktayı tercih ediyorum. (açık uçlu final)
--spoiler--
Onu okutan dayısının Bolu'daki evinden kaçıp okulunu da terk ederek, Kastamonu - Tosya'ya doğru, yol üstünde yenilip - içilen , küçük bir duraklama - konaklama yerindeki kıytırık bir odaya postu seren ve şehirlerarası otobüslerde hosteslik yapan bir genç kız Seher. (Nilay Erdönmez)

Bir süre sonra hamile olduğunu anladığımız, zaten gerçeklerin ortaya çıkmasından endişelenen annesi (Laçin Ceylan)ve işsiz babayla da (Rıza Akın)sorunlu Seher, dayısının tanıdığı olan patrondan (Menderes Samancılar) birikmiş parasını alamayınca işi bırakan aşçının yerine lokantanın mutfağına geçiyor, çünkü ilerleyen hamileliği hosteslik yapmasını zorlaştırıyor.

Bir şeylerden kaçıp doğaya sığındığı sezilen, sakalı da koyvermiş marangoz eskisi Nihat (Olgun Şimşek)ise ormandan geçilmeyen aynı yörenin Dipsizgöl denen en yüksek tepesinde bulunan bir yangın gözetleme kulesinde bütün gün dürbünle çevreyi tarayarak bekçilik etmeyi yeğleyen dertli, sessiz bir adam.

Geçmişinden kaynaklanan bir "acıyı dindirmek, yarasını iyileştirmek ve suçluluk duygusundan arınabilmek" için dağ başında münzevi yaşamayı seçmiş besbelli. Ancak kuledeki telsizle dış dünyayla bağlantı kuran Nihat, konaklama yerindeki lokantada yemek yerken tanıyor Seher'i ve onu gözetlerken gizlice doğurup bir kenara bıraktığı bebeğini bulup yine Seher'e veriyor.

Öte yandan dayısının tecavüzüyle hamile kalmış Seher'in bu ensest sırrından kaynaklanan utançla karışık suçluluk duygusu ve yoğun öfkesi de, ilk başta bebeğine sahip çıkmasını öteliyor. Ama feci yağmurda yıldırım düştüğü sahne, Seher'in biteviye mutsuz ve olumsuz giden kaderinin kırılma noktası filmde.

Sonuçta birbirlerinin eksiğini gediğini giderip gereksinimlerini karşılayan Seher - Nihat çiftinin hikayesini ucu açık bir finale bağlıyor yönetmen - senarist Pelin Esmer.

Altın Koza Film Festivali'nde en iyi yönetmen (Pelin Esmer), Kadın Oyuncu (Nilay Erdönmez), yardımcı oyuncular (Menderes Samancılar, Laçin Ceylan) ve kameraman (Özgür Eken) ödüllerini kazanan yeni filmi "Gözetleme Kulesi" minimalist bir çizgide gelişip geleneksel anlatıma dümen kıran üslubu, karakterleri ve doğal mekanları ile ilgiyle izleniyor.

"Araf" filminde de olduğu gibi tek başına yapılan zorlu bir doğum sahnesi içeren "Gözetleme Kulesi" , anlatılan aile içi cinsel ilişkiye ilişkin "muammalı" hikayesinin klostrofobik içeriğine tezat teşkil eden, Cide'nin adeta doğayla dağ havasının perdeden bize geçtiği, yemyeşil cennet gibi mekanlarda çekilmiş.

Ensest sorununa dokunduran, vicdan muhasebesi ve suçluluk duygusunu ele alıp işleyen film, sert hikayesinin yanı sıra özellikle başarılı görüntüleri ve sıra dışı iki baş karakteri canlandıran, zaten nicedir aktörlüğünü kanıtlamış Olgun Şimşek'le yeni yetenek Nilay Erdönmez'in performanslarıyla iz bırakıyor.

Pelin Esmer'in bundan böyle sinemamızın kesinlikle izlenmesi gereken kadın yönetmenlerimizden biri olduğunu da kanıtlıyor.
--spoiler--

(Sungu Çapan, 16.11.2012, cumhuriyet)
öncelikle sanatsal, festival* filmi izlemeyi sevenlerin kaçırmaması gereken bir film.

--ağır spoiler--
filmin başında karakterlerimizi yavaş yavaş tanıyoruz. ikisi de farklı travmalar yaşamış ve acıları ile yaşamaya çalışan insanlar.
nihat(olgun şimşek) eşi ve çocuğunu, kendi yaptığı trafik kazasında kaybetmiştir. * yalnız kalmayı, acılarını tek başına yaşamak için delikgöl adlı gözetleme kulesinde çalışmaya başlamıştır. aslında yaptığının cezası olarak görmektedir. telsiz konuşmalarında herşey normal dese de, nihat'ın hayatı anormaldir.
seher(nilay erdönmez) ise edebiyat bölümü okuyan üniversite öğrencisidir. ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için dayısının yanında kalarak üniversite hayatını sürdürür fakat seher dayısının tecavüzüne maruz kalır ve hamile kalır. bundan sonra seher'in hayatı değişmektedir. oradan kaçar ve gene dayısının torpiliyle yerel bir ulaşım firmasında hosteslik yapmaya başlar. hamilelik hosteslik yapmasını zorlaştırır, sonrasında firmanın lokantasında çalışır, hemen tek göz odada hayatını sürdürmeye çalışır.
nihat ve seher'in yolları ilk olarak filmin başında aynı otobüste kesişmektedir. sonrasında ise seher'in çalıştığı lokantada. seher kimselere çaktırmadan ve çok zor şartlar altında bebeğini tek başına doğurur ve hemen yakınlarda bir yere bırakıp kaçar. nereye gittiğini kendisi bile bilmezken nihat ona yardımcı olur. sonrasında kendi yaşadığı acıyı seher de yaşamasın diye bebeği seher'in bıraktığı yerden alır ve gözetleme kulesine getirir.
birbirlerinin hikayesini bilmeyen iki insanın gözetleme kulesindeki yaşamlarını anlatıyor. nihat kendi acılarını dindirmek için onlara yardımcı olmaya çalışırken, seher ise acısından kaçmaya çalışıyor. yönetmen filmin sonunu da bize bırakıyor.

genel olarak izlemesi keyifli, merak uyandıran ve toplum içinde yaşanılan olayları işleyen güzel bir film. olgun şimşek nihat'ın acısını sanki kendi yaşamış gibi oynamıştır. helal olsun. nilay erdönmez de şahane bir oyunculuk ortaya koymuştur. ki zaten bu da ödüllendirilmiştir.
filmin gerçekliğinden bahsediyorum ama seher'in tek başına doğum yapabilmesi çok gerçekçi gelmedi bana. doğum yaptıktan sonra, hemen hareket etmesi, bebeği bırakması kısmı biraz garip geldi. ayrıca bebeği kimsenin görmemesi de biraz garipti ama filmde o kısmını açıklıyorlardı. nilay erdönmez bu film için 10 kg almış. hamilelik kısımları bu yüzden gayet gerçekçi olmuş.

bunların dışında gerçekten izlenilesi bir film olmuş. dokunduğu noktalar her gün yaşanan ama kimsenin konuşamadığı şeyler belki de! ellerine sağlık pelin esmer
--ağır spoiler--
ne zamandır izlemek istediğim ama fırsat bulamadığım film.
şuan izliyorum.
oyunculuklar ve senaryo harika,
şafak sezerlerin şahanların mehmet ali erbillerin film yaptığı ülkede güzel ve kaliteli filmlerin hala az da olsa yapıldığını gösteren film.
uludağ sözlüğün neden apaçi ergen şakirt yuvası olduğunun delili bu filme sadece 7 entry girilmesidir.
bir pelin esmer filmi. bir zamanlar anadolu da filminden beri böyle güzel bir tad bırakan film izlememiştim. inanılmaz bir oyunculuk muazzam görüntüler eşliğinde. o çaresizlik, o iki tarafı boklu değnek durumunu öylesine yaşattı ki, bi ara yumruğumu sıkıp ağlarken yakaladım kendimi. ben çok çok etkilendim. mutlaka izleyin, izletin.
boktur.

filmi izlerken aynı anda pek çok farklı şeyi hissediyorsunuz. bir tarafta bir adamın yalnızlığı, efkarı ve diğer tarafta bir kadının çaresizlik içindeki hali ve öte yandan "türk aile yapısının" en büyük sıkıntılarından birisi olan "emniyet" algısı ve dayatmaları. vicdanın, boğazının düğümlenmesi ne demektir bilir misiniz? filmi izlediğinizde birazcık, sadece birazcık görebiliyorsunuz bu hadiseyi. vicdanın, boğazı düğümleniyor filmin sonuna vardığınızda. zaten vicdan dediğimiz şey ağlayışı ile anlam kazanan bir mekanizma olduğu için boğazının düğümlenmesi normal gelebilir ilk bakışta ama hayır, kastettiğim bu değil.

yerli yapım filmler arasında kıymeti bilinmemiş filmlerdendir. ama şaşırmıyorum ben bu duruma cidden. böyle filmlerimiz çünkü genelde çok ses getirmemiş, ne doğru düzgün reklamı yapılabilmiş, ne adam gibi bir kamuoyu oluşturabilmiştir öteden beri. saçma-salak "komedi" filmleri hep daha çok hitap etmiştir bizim halkımıza. ya da ne bileyim saçmalık derecesinde duygusal olan filmler.

bu film öyle değil oysa. yalın bir kere türdeşleri gibi.

evet, ayrıca da boktur. iyi anlamda bok ama...
bugüne kadar nasıl gözümden kaçtığını anlayamadığım sağlam bir sinema filmi. zaten olgun şimşek hayranı birisiyim bir de farklı bir tarz yakalanmış. keyiftir.
insanı iyi okuyabilen pelin esmerin filmidir. olgun şimşek cuk oturmuştur tabir-i caizse.
Sınır birliklerinde sınıra hakim noktalara belli mesafelerle dikilmiş askeri yapilar. bizim kulelerde askarad olduğundan 4 kişi nöbet tutardık. Nobet suresi 8 saat idi. Sirayla Dinlenmek için Ranza bile vardı.
"isteyen yapabiliyormuş demek ki" dedirten yerli ve milli film. Sanat uğruna abuk subuk yollara baş vurmadan, yerli yersiz birilerini eleştirme gereksizliğine bulaşmadan, yaşadığımız dünyadan oldukça iyi işlenmiş bir hikaye. Konusu itibariyle uzayıp gidebilecek bir konu ; detaylara da inilirse sıkması muhtemel bir konu ama hem ucunun makul seviyede açık bırakılmış olması hem de karakterler hakkında kendi ağızlarından verilen cevaplarla küçük bilgiler verilmesi aklınızda soru işareti bırakmıyor. film bittiğinde "Bu muydu şimdi?" gibi cümleler kurdurtmuyor.
Oyuncuların performansları çok iyiydi başarıları daim olur umarım. Filmde müzik kullanılmamasını da beğendim; bu şekilde yaşananları daha gerçekçi bir hale getirdi.
2012 yapımı pelin esmer filmi. Bir kez daha izlenir.

https://youtu.be/39NIrvsnruU