bugün

22 mayıs 2009'da vizyona girecek olan, 'oyun' adlı belgeseliyle hem türkiye'de hem dünyada birçok ödül kazanan pelin esmer'in ilk uzun metrajlı konulu filmi.
başrollerini nejat işler, tayanç ayaydın ve laçin ceylan paylaşıyor.
film, tutkulu bir koleksiyoncu olan mithat bey ile kapıcısı ali'nin hikayesidir.

--spoiler--
mithat bey için istanbul onun koleksiyonu kadar sınırsız, ali için kapıcısı olduğu emniyet apartmanı ve yakın çevresiyle sınırlıdır. apartmanın diğer sakinleri deprem endişesi ve daha değerli bir eve sahip olma tercihiyle binayı yıkıp yeniden inşa etmek isteyince, mithat bey'in koleksiyonları uğruna verdiği savaşların en zorlusu başlar.
--spoiler--

--spoiler--
artık apartman, yalnız yaşayan bu iki adamın ortak kaderidir. koleksiyonun devamlılığı için başlayan ilişkileri, mithat bey'in ali'ye istanbul'u devretmesiyle farklı bir boyuta geçer, birbirlerinin kaderlerini farketmeden değiştirdikleri bir noktada biter.
--spoiler--
gerçekten altın portakalı haketmiş gerçekçi bir film. başından sonuna kadar etkileyici ve sıkıcı da degil üstelik !
dört tane 1'in yanyana gelmesine 21 dakika kala olmasıdır. *
"193 gündür 10 dakika geri"
gerçek hayatta var olan mithat bey'in öykü gereği kare kare yaşayan koleksiyon aşkıyla bezenmiş, pelin esmer filmi. uluslararası eskişehir film festivali kapsamında izleme şansı bulduğum filmden sonra söyleşi için salonda hazır bulunan yönetmen; filmin yapım süreçleri hakkındaki anılarını, tercihlerini, oyuncu seçimlerinin nedenlerini seyircilerle paylaştı.
hayatı "collect" etmek... "ne sikim bir cümle oldu lan bu"yu bir yana bırakarak düşünmek: ekmeklerin üzerindeki beyaz etiketleri, pulları, yerli yabancı limitsiz içki şişelerini, muzların üzerindeki çıkartmaları, telefon konuşmalarını, oyuncakları, masaüstü sohbetleri, dürbünleri, fenerleri, plakları, kitapları, bir insanın etrafında yaşanan tüm hayatı biriktirmek... bambaşka bir güdü. apayrı bir motivasyon...

mithat esmer'in hayat öyküsü yazılmaya, çekilmeye değermiş. iyi ki çekilmiş. izlemeye de fazlasıyla değer. iyi ki izlemişim. unutulmayacak bir güzellik.

"içim güvercinleri okşamış gibi rahat." votka-hoşaf-maltepe yuvarlamış gibi... bahtiyarım.
uyku saatimden 12.5 dakika öncedir.
gece versiyonu 22:50 dir.
pelin esmer in hem yazdığı hem de yönettiği 2009 yılı yapımı bir film.

öncelikle şunu söyleyeyim tam bir bağımsız film havasında. dip seslerdeki distortion, abartılı dış sesler, sabitlenmiş kamera bize hep bağımsız film havasında çekildiğini anlatıyor. buradan de pelin esmer'in nuri bilge ceylan'dan oldukça etkilendiği rahatlıkla söyleyebiliriz. her ne kadar konular farklı da olsa izlerken ben hep üç maymun filmini izliyormuş gibi hissettim.

pelin esmer'i fazla tanımıyorum. ama sanat hayatına böyle güzel işlerle başlaması güzel. ilerde ülkemizi temsil edecek güzel işler çıkaracağına olan inancım da bu filmle birlikte oldukça arttı.

mithat bey benim fikrime göre çöp evde yaşıyor. ben gelemem öyle itiş kakış şeylerin içinde oturmaya, daralırım, afaganlar basar. maddi yönden de bir sıkıntısı olmayan oldukça yaşlı biri neden çamaşırlarını elde yıkar? tamam kolleksiyon iyi bir şey de arkadaş üç şeyin kolleksiyonunu yap, beş şeyin yap ama bu nedir? bildiğin çöp ev. gömlek kolleksiyonu olur mu a benim güzel mithat amcam?
sesler o kadar güzel kullanılmış ki film müziğine gerek kalmamış, iyi ki de yapmamışlar. mithat beyin koleksiyonu aslında gelecek ile savaşını anlatır bize 'yaşlılar gelecekleriyle değil, geçmişleriyle yaşar' sözünün doğruluğunu ispatlar. ali, mithat bey sayesinde kırar, bodrum katındaki dairesinin duvarlarını, hayata açılır ve istanbul ansiklopedisinin 11. cildini bırakması ile mithat beyin yaşadığını, var olduğunu bilen tek insandır filmde.
Bir çok sinema eleştirmenlerinin beğendiği benimse nejat işler ismine aldanarak gittiğim salonda uyuyakaldığım bir film.
belediyeden gelen memurların mithat bey'in özel hayatına tecavüz etmelerinin canlandırıldığı sahne bence en güzel ve en sinir bozucu sahnesiydi. film fena değildi. orda bir adamın, tek başına, zamana karşı direnişine değiniliyor. ve istanbul'u gerçekten bilmediğimizi yüzümüze vuruyor film. kapıcı ali'nin ise kendi çöplüğünde kendini güvende hissetmesine yer veriliyor. korkak ama kendini iyi hissediyor.
genel itibariyle iyi bir film.
kağıt sesi emer(miş).
Her biriktirdiği şeyden 2 tane alan takıntılı bir adamın hikayesi.
Çok sessiz ilerlese de izleyiciyi bir an bile filmden koparmayan film.
Ne enteresan insanlar var dedirten film de denebilir.
dün gece televizyonda izlediğimde sinema da seyrettiğimden nedense farklı geldi bu film..
tahmin ediyorum ki sinemanın ambiyansından kaynaklı bir durum bu.

gerçi film genel olarak yavaş bir film zaten ama dün gece seyrederken 'amma yavaşmış yahu' dedim kendi kendime..

ama yine de severim bu filmi..
10 numara filmdir.
filmin reklamını yapan klip olarak bkz: * *
http://www.dailymotion.co...en-vursun-wwwlisemn_music
sevdim bu pelin esmer'i. umarım daha iyi filmleriyle karşımıza çıkmaya devam eder. mithat bey in koleksiyonu ile karısı arasında tercih yapmak zorunda kalması ve koleksiyonunu seçmesi sonrasında verdiğim tepki bile, filmin gerçekçiliği vermede ki başarısını bana göstermiştir:' ya hassiktir mithat bey lan olur mu lan ama' gibi. bu filmi izlerken adeta filmin içinde bir karaktere dönüşmüştüm. ama aksine kötü bir karakter olarak hissettim hep kendimi o filmde.
Filmdeki saatler çaktırmadan kapitalizmin dişlilerini temsil ediyordu sanki.Paranın ne kadarda insani değerleri yozlaştırdığını ve insanların ne kadarda hayattan uzak olduğunu ama Mithat beyin bir o kadarda hayatın içinde olduğunu anlatan film.
sakin ve güzel film.
yaşlı bir insanın geçmiş anılarında yaşadığı buhranları çok iyi anlayabiliyorsunuz.
torun sevgisinin yerini eski gazeteler, dergiler, kitaplar almış.
haberlerde görmüyor muyuz kedi besleyen veya evini çöp eve çeviren yaşlıları.
tüm bunların kaynağı sevgisizlik.
filmin final sahnesini hiç beğenmedim.
gene de izlenmesi tavsiye edilir..
bütün apartman sakinleri deprem dolayısıyla binanın yıkılmasını isterken, iki kişi bu karara uymak istemez. apartman görevlisi ali ve koleksiyonculuğu obsesif bir hal almış olan mithat bey. film sakin ilerleyişi içerisinde, yaşamın bazı sosyal ve ekonomik baskılarının insan ahlakını ne derece etkileyemeye başladığının da küçük mesajlarını veriyor.
mithat esmer ve nejat işler gibi iki karakterin oynadığı filmdir.
bana gerçekten ilginç gelmiştir, nejat işler kişiliği dışında bir rol oynamıştır, mithat esmer ise kendi hayatını...
filmde mithat esmer koleksiyonculuğu hobi olarak yapan yüksek lisans yapmış, kültürlü ama gayet de yaşlı bir kişidir, buna rağmen her işini kendi görür.
ta ki kapıcı ali rolünde oynayan nejat işler' e işi düşene kadar, evin depremde hasar raporu alması üzerine, evi boşaltması istenince ali( nejat işler) ' den yardım ister.
ali ilk başta kabul etmez, fakat sonradan bu iş ona çok zevkli gelir, yavaş yavaş istanbul' a alışır, kabuğundan çıkar.
kendisine apartmanın boşaltılmasından dolayı yeni bir iş arar.
bu arada mithat esmer' in koleksiyonu' nun bir kısmını bozmuştur, yani içinden birtakım eşyalar alıp, satmıştır, fakat koleksiyonu para uğruna takip eden yiğeni ömer de bu koleksiyonun peşindedir.
mithat esmer bir sabah uyanır ve aliyi görmeye gider fakat ali yerinde yoktur, masanın üzerinde iki şey vardır; koleksiyonun bir parçası olan vodka ve mithat beyin uzun zamandır arayıp bulamadığı, ali' nin kendisi için çaldığı istanbul ansiklopedisi' nin 11. cildi...
filmde beni en çok güldüren sahne ise; masadaki vodkanın ali' nin evinde vişne suyu olmaması üzerine, vişne hoşafıyla içilmesidir.
pelin esmerin belgesel niteliğinde yazıp yönettiği, 2009 yapımı koşulsuz inanmanın hayatta kalmak adına bir terapi olduğunu aşılayan keyifli ve izlenilesi bir film.
Bulunamayan 11.cilt bulunmuştur tarafımdan . pdf hali de olsa.