bugün

entry'ler (206)

recep tayyip erdoğan

Halkin aynasi.

kendi icinde bir dünya yaratmak

Cocuk yasta yaptıgım eylem. Oyle guzel yapmısım ki, oyle guzel yaratmısım ki hala icinde yasıyorum. Sukurler olsun.

Gecenin tam on ikisinde arkadasımdan gelen su yazı ustune ;

"Bazı şeyler öyle işlemişki içimize, kıramıyoruz. Misal, kendimize ait bir dünyamız olsun demek bile ayıp geliyor bize. Sanki orda züppelik yapacağız. Ama lazım. Bir dakika yalnız kalabilmek, bir dakika...."

Ben de sunu yazdım, paylasmak geldi icimden sozluk :

ben ayaktayım.. uyumuyorum mesela.. cunku butun gun uyumusum.. ders calısamıyorum, cunku kendime ait dunyamda takılyıorum saatlerdir.. simdi o unyadan yeni ciktim.. ve evet sevmedigim seyi yapmak zorundayım; oturarak bir sey ogrenmek.. Ogrenmeyi seviyorum ama oturarak degil, gezerek gorerek yasayarak ogrenme.. Benimkisi boyle olmalı.. Her neyse.. simdi doldur kardes cay doldur diyerekten..

Ve agzımda karamel ve cikolata tadı versede aslında daima sarı tutun olan Gülyaz ( gercek adını telafuz etme noktasındaki sıkıntımı biliyorsun.. ) yakacagım.. Kardesimin doldurdugu caydan icecegim... Cok sekerli olmayacak.. Cok tatlı olmayacak.. Yalancı tadlardan bıktım cunku artık ..

Yalancı mutluluklardan da ...

Yalancılardan da ...

Yalakalardan da..

Yalaka olmayanlardan da..

Yanı kısacası, Cem Karaca'nın dedigi gibi... Hep Kahır, Hep Kahır, Hep Kahır.. Bıktım beeeea....

dunyaya bir katkida bulunmamak

Cok guzel bir ornekle izah edebilecegim bir durum :

Oglen saat 2 de kalkarsin, bir sigara yakarsin, yuzunu yikarsin, disini fircalarsin harcarsin sulari, bilgisayari acarsin gider elektrik, interneti kullanirsin parayi harcarsin, bu esnada cayin yanina ekmeyi cakarsin, olur saat 5. Kitap okursun, gazete okursun, telefonda konusursun, bunlarin hepsi para. Olur saat 8, disari cikarsin bir yerlere takilirsin, yine harcarsin para. Sigaraya her daim para. Arkadasina ugrarsin sohbet edersin, nefesleri harcarsin. Bir yerde iki bira cakarsin, muzik dinlersin aman dur farkettim yine para.

Ekonomiye katkida bulundugum diye sevincle koyarsin basini yastiga ama katkida bulundugun sey dahi fislemis seni.

Sen bir GENEL tuketicisin.

Dunyaya ne kattin bugun ?

karsilastiginiz insanin sizden eglence beklemesi

Zor, mizahi yonunuz biraz agir basan tipseniz hic kurtulamayacaginiz ve kendinizi bunun yuzunden hep sorumlu hissedeceginiz bir durum. Serseri Genclik olarak bu durum soyle izah ediliyor, bir yakinma cumlesiyle :

men vraagt ons altijd om hen te amuseren ( insanlar hep bizden onlari eglendirmemizi istiyorlar )

Hayata karsi gulumsemeyi cocuk yasta bir cok aci icerisinde zar zor ogrenmissinizdir. Hani o gulumseyen, komiklik yapan, kimsenin gormedigi ayrintilari goren insanlardan olmussunuzdur. Biraz da delikanliysaniz, durumunuzdan herkes haberdardir ve siz artik o yorenin " konustugu zaman mutlaka espri yapmasi gereken " insani olursunuz. Bulundugunuz cevre size o kadar baski yapmaya baslar ki kendinizi odaniza kapatirsiniz. Kimisi bir harita alir, kimisi en unutulmus artistlerin bile hayatlarini ogrenmeye kalkar, kimisi elindeki telefondan gelen melodiyi sazdaki titresim ozelligine baglar, kimisi dort saat boyunca sigaraya yapmaya, kimisi mercimek corbasinda uzmanlasmaya koyulur. bazen bu kendini playstation da da gosterir. Hatta sonuca ulasana kadar bir hayli sure gecse dahi http://www.yeniseri.com daki sertifikayi almak icin ugrasirsiniz ve sizin gibi insanalri sizleri citlarini cikarmadan izlerler. Her yeni sansta, yeni bir umut.. Bakalim bu sefer gececek mi bu testi..

Bunlar bir kacistir bazen. Sosyal hayat kavgadir cunku ve odaniz karargahiniz. Sosyal hayattan aldiginiz yaralari tamir ettiginiz yer... Karargahiniz.. Doktorsuz bir tedavi merkezi.

Ama yine de insanlari hep seversiniz. Sizden beklentisi olan insanlari da bir sey beklemeyenleri de sizi siklemeyenleri de .. Hepsini seversiniz..

Icinizde bir gram kotuluk varsa namertsiniz.

Delikanlica bir gulumseme hep yuzunuzde ve siz hep gecelerdesinizdir.

Goz yasi gelmeye dursun, bir daha gercekten zor gulersiniz.

sözlük yazarlarının hemencecik gaza gelmesi

toplumumuzla alakalı bir olgudur. Turk toplumu olarak cok cabuk gaza gelen bir kitleyiz. Aslında ozumuzde bulunmayan bazı seylerin, bir sekilde beynimize naksedilip, bunların olmazsa olmaz hale getirilmesi sonucu herhangi bir elestiriye tahammul edemememiz sonucu hemen kopurup cevremizi de galeyana getiriyoruz. Cevre de bizim gibi oldugundan hemen gaza gelen ve gazı alınması gereken bir kitle meydana geliyor.

Cumhuriyet mitinglerinden sonra sanırım bir prof. acık oturumda demisti : " Bunların yasanması gerekiyor. Cunku biz bu duygularımızı bir sekilde bosaltmazsak sonucu daha kotu olacak olan eylemlere kalkısırız. "

Bakın gecti iki sene ne degisti ? AKP hala iktidarda. Acaba yine bir cumhuriyet mitingi duzenlense iki milyon kisi gelir mi ? Gelmez. Cok rahat soyluyorum gelmez. Cunku toplumu oraya getiren duygular bir sekilde bosaltıldı. Bu kotu olmadı aslında. Cunku bu duyguların yerine daha farklı bir anlayıs getirildi. Artık insanlar olaylara daha aklı selim bakabiliyor. Degerlendirme noktasında kaynak acısını gelistirdi. Heryerden okuyor, her taraftan okuyor ve objektif bir karara varmaya calısıyor. insanlar oylarını da artık daha bilincli veriyor. Yavas yavas Turkiye'de bazı seyler oturuyor ve bu bazı seyler yavas yavas olsa da Avrupa'daki gelisim surecine bakarak cok daha hızlı oluyor. Turkiye'de artık insanlar demokrasiyi iclerine sindirdiler, laik ve hukuk sistemini iclerine sindirdiler. Hukugun ustunlugunu iclerine sindirdiler. Anadoludaki koylu artık " kardesim, herkes birbirine saygılı olacak, mahkeme ne derse o " soylemini benimsedi. Sadece ezilmek ve sehre gittiginde dıslanmak istenmiyor. Kendilerini aydın zannedenler " demokrasi, laik ve hukuk sistemi " derken hukuk dısı ve demokrasiye zerre saygı gostermeden eylem ve soylemlerde bulunurken anadoludaki halk yine buna cevabını sessizce verdi.

Gelisiyoruz degil, gelismis bir halkız. Tek kalan aydın sınıfının da biraz degismesi daha dogrusu gelismesi.

insanın büyüdüğünü anladığı an

"ben artık baba olmaya hazırım" dedigi andır.

saç kestirmek

Benim gibi usengec bir insan icin cok zor gelen, ozellikle nasıl kesilmesi gerektigi konusunda yaptıgım tanımlamaların su ana kadar pek basarı saglamadıgını tespit ettigim ve belli bir raddeden sonra " vur uce usta " diyerek isi kolaylastırdıgım, bundan dolayı her berbere gitmeden once arkadaslarıma berbere gidecegim uyarısında bulundugum, bu uyarıdan sonra da 2 hafta piyasada dolasmamama neden olan eylem.

ben sevdalı sen belalı

Selamı Sahin'den dinlendiginde, hele bir de gece yarısı ise eski askınızı size hatırlatacak, bir sigara yaktıracak, cay demletecek ve hep sizi gecelerde bırakacak sarkı, eser...

gülle

Bir sigara markası. Cigeri siker...

" derdi sineye, gulle'yi cigere... "

(bkz: #5118140)

tütün sarmak

Ham tutunu alıp, filtreli ya da filtresiz bir kagıda sarma eylemidir.

Hos bir ilkbahar sabahıydı. iki arkadas, farklı sehirlerde okusalarda, bir haftayı beraber gecirmeye karar vermislerdi. Haftanın ilk gununden itibaren baslayan macera, carsamba gunune kadar para noktasında sıkıntı vermiyordu. Eglenmislerdi, gerilmislerdi, uzulmuslerdi. Onemli duyguların en uc noktalarına gidip gelmislerdi.. Derken persembe sabahı yine beraber uyanan iki sıkı arkadas, dost, kardes, pencereyi acıp iceriye hava girmesini saglamıslardı. Bu biraz da gece boyunca odanın havasız kalması ve bilindigi uzere gece esnasındaki gaz salınımının artmıs olmasından oturuydu.

Gencler onceki aksam aralarında cok ani ve hızlı bir karar alma sureci yasamıslardı:

" Para bitti. Sigaraya para gunde 4 euro gidiyor. Buna bir care bulmalı.Yarın sabah tutun alıp saracagız. "
Urunlerin en ucuza satıldıgı alısveris merkezine gittiler. Aldılar Yesil renk bir Colruyt tutunu ve filtreli sigara kagıtlarını ve tabii ki sarmak icin buyuk kolaylık saglayan aleti. Buyuk bir sevinc, mutluluk ile odalarına gitmisler, fona " Cavit Karabey- Mapushane ranzalarını " koymuslar ve daha once gorselerde pek denemedikleri aleti cozmeye koyulmuslardı. Aletin fonksiyonlarını deneme- yanılma yoluyla az cok cozduler.

Baslarda istenen performansı vermemisti sigaranın kalitesi. Tutun kalitesi belki idare ederdi ama sigaranın sarılması, icindeki tutun miktarı, tutunun yayılısı gibi segmentler henuz tam yerine oturmamıstı. Derken arkadaslardan bir tanesi aletin zor olan tutun doldurma ve sigara kagıdının basından tutup destek verme islemini, aleti yatay degil de dikey bicimde tutarak cozumlemisti. Daha sonra diger arkadas bunu yanındaki siyah dugmeye basarak yatay sekilde yapma yolunu da bulacaktı ama verim en guzel dikey sekilde tutularak alınıyordu. Cunku bu stratejik cozumden sonra artık hersey degismisti.

Artık tutunun miktarında buyuk bir artıs gozukuordu her dalda. Tek sorun tutunun yayılısıydı. Bu da iki arkadasın arasındaki gorev dagılımıyla hallolmustu. Biri tutunu dagıtıyor. Digeri alet ile sigara dalını meydana getiriyor. Sonra tutunu dagıtan sigara dalına rutuslar yapıyordu. 3, 45 Euroluk tutun ile 58 dal meydana getirildi.

Artık yeni bir marka piyasadaydı.

Universiteli olan, sigaraya her gun 4 euro para veren, aynı zamanda gariban fakat delikanlı olan, entellektuel olsalar da halkın butun kesimlerini kucaklayan, halktan olan bir kesimin sigarasıydı bu... Bu sonradan varyasyonlarının da tureyecegi, icinde hafif makarna tadının bulunabilecegi bir sigaraydı. Nikotini cakıyordu akcigere ama karnı da doyuruyordu.

Bu artık bizim, serserilerin sigarasıydı : GULLE. . .

(bkz: gulle)

bok gibi paraya sahip olup mutlu olamamak

adam gibi adam olmamaktır. Adam olsan arkadasların olur, paran da varsa onlarla guzel gunler gecirirsin. Adamsan seni kendinden cok seven sevdigin olur, paran da varsa onunla guzel gunler gecirirsin. Yoksa da gecirirsin ama faaliyet skalasında daralma gorulur. Adamsan saglıgına dikkat edersin. Paran da varsa haftada bir check-up yaparsın.

Yani once adam olacaksın, kucuk etkinliklerle mutlu olacaksın. Paran da varsa buyuk, kucuk etkinliklerle mutlu olursun.

tkp nin iktidara gelme olasılığı

Turkiye'deki solcu gelenek kendi icerisinde de catıstıgı ve pragmatist bakıs acısını yakalayamadıgı muddetce olmayacak, zaten bu pragmatist bakıs acısını yakaladıgında komunizm vb. ideolojilerden vazgececekleri icin hic olmayacak bir olaydır. Solcular kendi iclerinde de catısır. Cunku onlara gore fikirlerin degisimi fikriyata ihanet olarak gorunur. Fikriyatları fikir degisimine izin vermez. Halbuki dunya oyle bir yerdir ki durumlar, dengeler degistikce fikirler ve hedefler de degismek mecburiyetindedir. Aksi halde fikriyat basarıya ulasamaz. Sag gelenekte bu sorun pek yoktur; cunku sag zaten degisime karsı gozuktugu icin geleneginin olustugu muddet boyunca bu imajı bir sekilde yıkmak icin ugrasmıstır bu da beraberinde cogu sag partide liberal anlayısın merkezi konuma gelmesi gibi bir duruma neden olmustur.

Savunulan fikriyattaki hedefler ya da fikirler degisirse o fikriyatın ne gibi bir saygınlıgı ya da tutarlılıgı kalır denecek olursa cevaben fikriyatın, kendisini olusturan fikirlerinin yerlerine hangi fikir gelecek olursa olsun ana hatlarıyla uyum saglayabilecegi bir yapıya kavusturmak gerekir. Sol gelenegin bunu basarması icin sag olması gerekir.

güney

Her nereninse, her daim garibanların ama sıcak insanların yasadıgı yon.

koç burcu kadını

Kendilerini koc burcu olmasalarda koc burcu goren kadinlardir.

Sadece bugun yaptiklari seyleri anlatmak kafi olabilir : Guzel bir gunu kutuphanede oturup ders calismak yerine dondurma yiyip, fanta icerek, bu esnada karisik birini dinleyerek gecirebilirler.

Iyidirler.

üniversitelerin özerkleşmesi

Olması gerekendir. Tabii haklı olarak denecektir : " Turkiye'deki zihniyet universiteleri birbirine dusman eder. insanlar okudukları universitelerden dolayı fislenirler. " .

Fakat bu tur korkular bizi surekli engelliyor. Tamam haklı bir korkudur bu ama biraz guvenin kimseye zararı olmaz diye dusunuyorum. Baktın olacak gibi degil tekrar merkeze baglarsın hepsini. Ama dene bi ya..

Ayrıca zaten Turkiye bu tur dusunce tarzını asmak uzere. Turkiye'de merkeze baglı universiteler yıgını bırakın birbirlerini kendilerini dahi gelisteremezler. Kendi geleneklerini, degerlerini uretemezler. Gelenek ve degeri gectim, bilim uretemezler. Ki bunu dunya sıralamalarında goruyoruz. Rektorleri ogrenciler secsin. Rektorler universitenin akademik kadroları tarafından sistematik bir bicimde gozleme de tabii tutulsunlar ki kontrol mekanizması olussun. Ogrencisini tanıyan, ogrencisini bilen bir yonetim olsun universitede. Cunku rektor oyunu ogrenciden alacagı icin kendisini ilk once ogrenciye sevdirmek zorunda ki ogrenci memnunsa universiteden universite gorevinin buyuk bolumunu yapıyordur zaten. Ayrıca kontrol mekanizması seklinde bir akademik denetiminde ( yine universite bunyesinin icinde ) akademik anlamda universitede yapılan yatırımlarında kontrolunu saglar. Bu da universitelerde yayınlanan makalelerin kalitesini, arastırmaların uluslararası gecerliligini artırır. Merkezi yonetimde basarısızlıklar gizlenebiliyor. Bu tıpkı bir kac COK calıskan ogrencinin bulundugu, vasatlarla dolu bir sınıfın ortalaması gibi oluyor.

20 kisilik sınıf. 5 kisi 100 alıyor. 15 kisi 20. Ortalama : 40. Ne yapmalıyız ? Ortalamayı 50 ye cekelim. Nası ? 15 kisiye 30 aldıralım. Bu esnada 5 kisiyle ilgilenmeylim. E oldu mu ama ?

ya sev ya terk et

Dogru bir sozdur. Sevmiyorsan bir yeri, icinde az da olsa gurur varsa gidersin zaten.

Ulkede yasanan olaylardan dolayı ulkedeki bu duzeni sevmeyebilirsin. Fakat bu senin bu ulkeyi sevmemen anlamına gelmez. Cunku vatanseverlik karsılıksız oldugunda gercek vatanseverlik olur.

Yani bu sozun manasında " kardesim bura boyle begenmiyorsan git " yoktur.

" Bu toprakları sevmiyorsan git " vardır. Bu toprakları gercekten seviyorsan zaten kendine gore yanlıs olan seyleri degistirme azmini icindeki vatanseverlikte bulursun. Vatansever olmayan adam bu ulkeye hicbir katkıda bulunamaz. iste bunun icindir ki ; ilk once ulkeyi seveceksin. Ondan sonra yanlısları gorup, degerlendirip, cozumler ureteceksin, calısacaksın.

Bu ulkeyi sırf istemedigi bir duzende yasıyor diye sevmeyen insanların, sırf istemedigi insanlarla yasıyor diye sevmeyen insanların bu ulkeye ne katkısı olabilir ?

Sen bulundugun toprakların insanını sevmiyorsan, bulundugun toprakları sevmiyorsan bu ulkeye nasıl hizmet uretirsin ?

Ama istemedigin bir duzen ise ulkendeki duzen, tabii ki bunu demokratik cercevede degistirmeye calıs. Ama vatanseverligi bir fasizm olgusu olarak algılama. Vatanseverlik bu ulkedeki butun insanların kendisinde hissedebilecegi bir duygudur. iste bunun icin " ya sev, ya terk et ! " Sevmiyorsan, dusmansan bu ulkeye git bu ulkeden. Gururun varsa tabii...

öğrenci derneği

Universite doneminde kisiye sosyal hayata ya da sivil toplum anlayısına kolay uyum saglaması noktasında cok yardımcı olan, fakat Turkiye'de ya da Turk toplumunda daima bir cekememezlik ve gruplasma oldugundan kendi yapısı icerisinde de hep bu ayrıstırmaların kurbanı olan amme hizmeti yapma gayesindeki topluluk. Toplantıları olaylı gecer, o ona kuser, bu bana boyle dedi diye dedikodular doner. Delikanlıysanız bir cephe tutarsınız, bu sefer kendi becerilerinizi de gosteremezsiniz. Cunku sizi diger cephe dinlememeye baslar. Kolaylıkla gorunur ki Turk toplumunda sivil toplum denetiminin olusabilmesi icin bazı zihniyet degisikliklerinin universite degil cocuk yastan itibaren gerceklesmesi gerekir. Daha universite cagına gelmis adam dahi kibrine ve egosuna yenilip " nası benim dedigim olmaz " anlayısını yıkamamıssa vay bizim gelecegimize..

nebi mis

Asistan olarak Sakarya Universites'inde gorevli fakat simdilerde yurtdısında " Securitization Theory " uzerine calısmalar yapan; genis dusunmeyi, farklı bakmayı bilen ve ogreten sabırlı bilim insanıdır kendisi. Sacları hafif dokulmus olsa da gozluklerinin arkasındaki bugulu gozlerde zor bir hayatın meyvelerini hala bekleyen bir ısık gorursun. O da senin gibi ogrencidir; fakat ogreten... Kibirden uzak cumleler silsilesi, bir gulumsemeler dizisidir onunla sohbet etmek.. Bulundugu konjuktur ilgi noktasında soylemlerine karsı cok bonkor davranmasa da ilerde sivrilecegi apacık ortadadır..

Anadolu kaplanlarının yeni temsilcilerindendir..

Hani vardır ya bir garibanlar toplulugu.. Hani hep " olmadı " derler onlar.. Ugrasmıslarsa da olmamıstır hicbir sey istedikleri gibi.. Hani otobusu kacıran, treni kacıran, ucagı kacıran, dolandırılan, cok temiz ya da saf olmasalar da kimseyi kıramayan insanlar vardır ya.. Dısarıda, ortamda gulumserler hep.. Ortamın nesesi olu verirler ama kafeslerine girdiklerinde bir huznun daimi musterisi olan insanlar.. Bir turlu istedikleri gibi olamayan insanlar.. Biraz tembel insanlar.. Yasıtları yuva kurmus, coluk cocuga karısmıs, ise baslamıs fakat onlar hala aynı yerde beklemektedirler..

iste o insanların abisidir Nebi abi..

Bir de yıllarca beklenen ve bir gun gidecegi kesin olan Sems'tir benim icin...

http://www.kamu.sakarya.edu.tr/Kisisel/mis.html

15 haziran 2008 türkiye çek cumhuriyeti maçı

Bir cok milletten ( ispanyol,italyan,fransız,portekiz,polonyalı ) ogrencinin kaldıgı yurtta kalan benim gibi gurbette ,vatan hasreti ceken bir Turk cocugunu aglatan, ustte saydıgım milletteki ogrencilerin Turkiye'nin ne bicim bir sey oldugunu anlamalarını saglayan, mukkemmel ve harika otesi mac. Macı bu bunyelerle beraber izlerken, her yedigimiz gol yuzumu kızartıyordu.. Kazandıgımızda ise macı, tebrik ettiler bu bunyeler beni ve beraber " Turkiye, Turkiye " diye bagırdık balkondan. Elimde Turk bayragı ile ..

Yok be kardesim .. Ata dogru soylemis !

" Ne mutlu Turk'um diyene ! "

Kısacası ... Amına koyduk ortalıgın.

"If God is in the sky, we are on the earth. We are "the Turks" "

kurtlar vadisi pusu

Aksiyon sahnelerinin bol olmasından oturu yaralı karakterlerini dusunmus ve yerinde mudahele veya hızlı yogun bakım gibi hizmetleri sunmak icin "Polat'ın Hastahanesi" gibi, hızlı, kullanıslı , icinde ekipman sorunu bulunmayan ve sadace " ekip" e calısan, acaba SSK,BAgkur gibi kurumlara da hizmet veriyor mu , "yahu bir kere de bos oda olmuyor mu" diye dusunduren bir " health center,base " e sahip dizi.

Cocuklugumdan beri izlerim . Cok severim . Tavsiye ederim . izleyin , izlettirin. insana cok sey katıyor. Bazen sacmalanıyor ama .. Olur o kadar !