18 yasindaydim. annemle babam bosandi. babam zengin bir adamdi. beni karsina aldi:
-son model mercedes mi istiyorsun? son model bwm mi istiyorsun? hemen alicam. benle yasa.
-teklifin icin tesekkurler ama annemin bana daha cok ihtiyaci var. onla yasicam
ben konforlu ve otur otyr kalk kalk bir hayata mesakatli, zor ama ozgur bir hayati sectim. bu son derece bilincli bir tercihti. 18 yasindan beri calisiyorum. universitelerimde bile hep calisip okudum. cok yokluk da gordum hayatimda, cok varlikta. ama hayatim hep ozgur irademle kendi secimlerim oldu. ve bu cok kiymetli.
ozlem tekin gullu dali, ben koca aramiyorum, bu sarkilar niye diyor ya.
bu dunyada hicbiriniz beni anlamiyorsunuz. ama anlama zorunlulugunuz yok. beni anlama talebim de yok sizden.iki tarla surup, iki beraber kikerdeyip gecip gidicez dunyadan.
Bu hayat ve sistem, sizler kendinizi özgür ve ''kendine güvenen'' olarak hissetmeyin diye bir çok soytarılıkla doludur. Bu kontrol yönteminin en başında ''Para'' ve sonrasında da ''çevrenizdeki programlanmış diğer insanlar'' gelir. Birinci kısım, sizi ekonomik olarak kontrol eder, diğer kısım da psikolojik olarak kontrol eder. Böyle bir durumda kendinize şu soruyu sormanız gerekir:
Kendi istediğiniz gibi konuşamadığınız ve kendi istediğiniz gibi yaşayamadığınız bir hayatta , gerçekten '' Siz '' diye bir karakter var mıdır ? Gerçekten var olmak istiyorsanız eğer, başkalarının sizlere yazdığı rolü ve hayat şeklini yaşamak yerine, siz kendinize bir tane yazın.
üstad necip fazıl ideolocya örgüsü adlı eserinde bu bahi kısa bir cümleyle ele alır.
"insan hür değildir, hür olan, eşek veya köpek..."
bu cümle ontolojik olarak değil, teolojik açıdan anlaşılmalıdır.
ontolojik açıdan insan hürdür ve sorumludur, hayvansa hür değildir ve sorumlu da değildir.
dunyadaki her sey guc savasi diyorlar.
bana her sey ozgurluk savasi gibi geliyor. ozgurlugun icin neleri goze alirsin? konforun icin nelerden feragat edersin?
bana asil savas ve mucadele ve kararlar burada geliyor.