sıcak sıcak damardan alınması gereken hayat iksiri. ice tea, nestea ve bildiğimiz aha bu normal çaydan vazgeçemiyorsanız ölümünüz yakındır; ölüme gitmek hiç bu kadar zevkli olmamıştı.*
Gereksiz içecek. Sırf milletçe alışkın olduğumuz için içiyoruz bu mereti. Hiç bir yararı yoktur. Ayrıca demir emilimini arttırdığı için susuzluk da yaratır. Zaten düzgün bir şey olsaydı içine şeker katılmadan da çoğu insan tarafından tüketilebilirdi. şimdi diyeceksiniz ki çayı şekersiz içenler de var. Ne tad alıyorlar söyleyin bana? Isınmış suyun tadını alıyorlar. başka bir şey değil. Oysa kahve öyle mi? Süt öyle mi? Keza Ayran, mevye suyu öyle mi?
Ayrıca çay içtikçe doğal olmayan şekerleri ** vücudumuza alırız. Bu şekerler vücudumuza başta kilo alımı olmak üzere başka rahatsızlıklara sebep olabilir.
Ha bir de kaçak çay muhabbeti vardır ki içler acısı. Sanki normali çok tatlıymış gibi dışardan gelen çayın tadını öve öve bitiremezler. iki çayı da tadmış biri olarak size söyleyebilirim ki ikisi de ısıtılmış sudur. Ama bunu söylediğinizde sizi tefe koyarlar. inanmak istemezler. Zira hangi eşekoğlueşek inandırmışsa çayın muhteşem bir tadı olduğuna kimse aksine inanmak istemez. Aksini bir türlü kabul edemez.
bir nevi mazotdur hatta (bkz: ab-ı hayat)
ayrıca bunu sütle mındar eden ingilizleri allah nasıl biliyorsa öyle yapsın.(beğenene lafım yok ama ben ilk ve son içişimde kustum)
çay basittir kelime manası ile. genelde karadeniz bölgesinde yetişen çeşitli işlemlerden sonra sıcak su ile etkileşimi halinde aromalı bir içecek haline gelen bitki türüdür. aynı zaman da sabah kahvaltılarının vaz geçilmezidir. sabah olupta yataktan kalktığınızda çay suyunu koymak akla gelen ilk iştir çoğu zaman. o aroma ile birlikte güne başlamak keyif vericidir. bütün gün o sabah kadar keyifli geçse keşke dedirtir insana. hele bir de hafif bergamut aroması var ise tadına diyecek yoktur. dumanı üstünde tüten bir bardak çay; can gibi, kan gibi, tüm günün enerjisi gibi bambaşka bir keyif. hele bir de kahvaltı sonrası içilen keyif çayı yok mu? şarap gibidir. nasıl ki şarap yemekle birlikte içilirse farklı yemekten ayrı içilirse daha farklı bir tat verir çayda öyledir. kahvaltı ile farklı kahvaltıdan sonra daha farklıdır çayın tadı.
sabahları sıcak bir simit ya da poğaça ile iyi giden akşamları da uykuyu önleyen, günde 5-6 fincan içtiğim mükemmel içecek.
ayrıca süt ile de çok güzel oluyor. *
çay deyip geçme derim, mısır ve buğdayla birlikte toprağın uygarlık tarihini, üstelik tüm dünya coğrafyalarını ama özellikle uzak doğu ve asyayı en derinden etkileyen mahsülüdür diyebiliriz. uzak doğudaki verimsiz topraklar vitamin adına çekik gözlü kardeşlerimize pek birşey sunmuyorken, bu kardeşlerimiz vitamin ihtiyacının neredeyse tamamını bu bitkiden elde ederdi. şu an bu kardeşlerimiz medeniyet ve teknoloji namına bu kadar gelişebiliyorken, çayın bunda etkisi büyüktür diyebiliriz.türkiye olarak fazla çay tüketen bir toplum olduğumuzu düşünsek de, nepal gibi ülkelerdeki çay tüketimi halihazırda bizim ülkemizden kat be kat fazladır.
Çayın bir ilginç özelliği ise, sanırım bu tüm dünya medeniyetlerinde aynı dönemlerde büyük etkisi olmasından ziyade, hemen her dünya dilinde çay (türkçe) , tea (ing ), çi ( çince ) gibi benzer isimlerle anılmasıdır. Sanırım başka bir kelimenin bu kadar farklı dillerde böylesine ortak bir kullanım alanı yoktur.
bir ülser, gastrit hastasının çok uzun zaman sonra ilk aşkının gözlerinin içine bakarken yudumladığı çayın damakta bıraktığı tat tarifsizdir. onca zamandır burnunun dibindeyken cok uzağındaymıs gibi hasret kalmak ve yıllar sonra kavusmak buruk, komik, sinir bozucudur. karsıdaki anlayamaz yudumların kıymetini ve o anın değerini. cabuk tüketir. senin duraksamalarını içememene bağlar halbuki doya doya tatmak içindir **. "boşver zorlama kendini der" bardağını yavasca masaya bırakıp hesabı ister.
Ulkemizde Karadeniz bolgesinde yetisir. Bir cok evin gecim kaynagi, nese kaynagidir. Cunku olmadimi sinir tavan yapar. Zaten gergin olan biz karadenizlilerin sinirleri daha da bir gerilir ve bir yerde kopar. Muptelasi olan bizler icmezsek sayet bas agrisi yapar. 1. gun yapmaz 2. gun yapmaz 3. gun hunharca kemirir kafatasini bunun eksikligi. Eti burcak piskuviti ile tuketilirse bunyeye tarif edilemez bir iyilik yapilir, buyuk sevaplar kazanilir. Fincanla yapmak lazim ince bel ile yapilmaya kalkilirsa piskuvitler sigmaz dolayisiyla parcalanir ve dibine duser. Sinirler yine gerilebilir. Hassas bir icecektir yani her dolduruldugu kapta insana yarar diye bir sey yoktur. Kadehten icmek isteyen sahsiyetler de gorulmustur ve onaylanmistir ki her isin bir rajonu ve stili oldugu gibi cayin da vardir. ilactir ulan!
eskiler içilen çaydan sonra ev sahibine sadece teşekkür etmekle kalmaz ikram mükemmelliği için '' elinize sağlık, çayınız lebsaz ( çayın ağızda hafif buruk bir tat bırakması ), lebriz ( bardağın ağzına kadar dolu olması ), ve lebsuz ( dudak yakması ) olmuş. '' diyerek ifade ederlermiş.sizin de çay ikramınız lebsaz,lebriz ve lebsuz olsun.*
poşet biçiminin mide bulandırıdğı yurt ortamında, ilkel yöntemlerle demlemeyi başarabildiğimiz, en baba içecek. içmeden derse girmem o dersi anlamamam, dinlememem yahut dinleyememem için gayet sıkı bir sebep.
rusya'da da bu isimle bilinen içecek. sakın tea filan demeye uğraşmayın. ben denedim, anlamıyorlar.
mc donalds'ta yemek yedikten sonra arkadaşlar çay içelim dediler, ben de gidip alayım üç tane çay dedim. sonra kasadaki kızla aramızdaki sohbet şu şekilde gelişti;
- hi. three tea please.
+ what?
- three tea.
+ I don't understand.
- three tea! (ama bu arada hesap isterken havaya kalemle yazarmış gibi, kaşıkla karıştırma işareti yapıyorum. hatta ağzımla duman filan çıkararak çay efekti yapmayı bile denedim)
+ ... (cevab veremedi)
- tirinidine tiridine tiridine bandım. (artık o kadar tea dedim ki, bari dedim kültürümüzü yayayım. manda yuva yapmış söğüt dalınaaaaaa, amaan aman!)
+ ha?
bunca uğraşmanın ardından, sıradaki kişiler artık sıkıldı. arkamdan claudia schiffer benzeri bir kız "çay" dedi. ben de döndüm arkamı "vay be, sen de mi türksün? buranın iklimi seni de etkilemiş, türkiye'de yaşasan bu güzellikte olamazdın" dedim. meğer kız da rusmuş. o an anladım ki; ruslar çaya çay diyorlar.
nasıl ki bizim memlekette topa top deniyor, orda da çaya çay deniyor. aklınızda bulunsun.