her fizik hocası Albert Einstein değildir. yada Isaac Newton olamaz herkes. ama herkes fizik okuyabilir az çok bilgi sahibi de olabilir. o halde nasıl ki fen bilimlerinde yetkinlik bir dereceyse dini ilimlerde de yetkinlik bir derecedir. her müslüman bir kelam fıkıh hadis âlimi değildir. olamaz da. bu bir ömür gerektirir. her ilmin bir uzmanlık alanı vardır. her doktor da bir hipokrat yada ibni Sina olamaz. o halde dinde de mezhep imamları gibi dini bilip anlayıp idrak edip uygulayamaz. o halde hazırda var olana tabi olmak neden yanlış olsun ki? niye tıp öğrencileri 6 sene okuyor? yetmiyor yüksek lisans yapıyor? yetmiyor tıpta uzmanlık sınavı olan tus a giriyor? yetmiyor pratisyen hekim iken uzman olmak için seneleri veriyor? neden? demekki lazım. ha deyince doktor olunmuyorsa ha deyince de din alimi olunmaz. alim değilsen dini alim gibi anlayamazsın. türlü türlü incelikleri var. sonsuz bir derya ilim. ilmin aklın bilgin tecrüben yaşamın ne kadar çok değerliyse buna sahip olabilirsin ancak. çok iyi bir araştırmacı olmakla da bunu anlayamaz bilemez idrak edemezsin. öyle dışarıdan kitap okumakla hemencecik kolayca olacak bir iş değil bu. hocalara âlimlere ram (yolunda izinde emrinde olmak) olmadan, mürekkep yalamadan diz çürütmeden geceler boyu uykusuz kalmadan günlerce çalışmadan öyle kolayca işin çilesini cefasını çekmeden olmaz. ama şimdi herkes allame olmuş maşşallah sübhanallah. herkes kendini alim zannediyor. cahil cesur olur ya, herkes din hakkında konuşuyor otorite gibi. haddini bilmek yok. edep yok. ilim zaten yok. kıyamet alameti. alimlerin azalması, cahillerin çoğalıp alim zannedilmesi, zalimlerin başa gelmesi, halkın ilimden uzaklaşması, alimin ve ilmin susturulması kimsesiz garip kalması engellenmesi..
islam dininde Kur’an ‘ da ve hadiste mezheo diye bir şey yoktur. Günümüze nasıl tarikatlar milleti ümmeti Eğip büküyorsa mezhep dediğimiz hadise de odur. Uyum uyuması gereken bir kitap uyulması gereken bir anayasa var farklı yorumlar farklı uygulamalar gereksizdir. Ayrıca Sünni Şii ayrımı mezhep değildir Sünni peygamber efendimizin sünnetinden feyz alıp bu şekildedini yaşayan. Şii ise Hazreti Ali ve onun soyundan gelenlerin başarılarına gelenler ve de geleneklerinden feyz alınan fakat bu feyz ile sünneti birleştiren bir inanç biçimidir. Aslına bakarsan ikisi de tam olarak aynı kökenleri dayanan Kur’an’ı referans alan fakat destekleyici argümanları farklı noktalardan edinen gruplardır
hiç birisi... islam dinine inanıldığı için islam dininde mezhep, tarikat, cemaat, ruhban, din adamı, din baronu, din holdingi, kutsal kişilik yoktur. birileri ben böyle inanıyorum diyebilir, bu onların sorunu, onların dini, onların allah'ı.
benim allah'ım benim dinimi tam ve eksiksiz indirmiş olup kendisi ile kulu arasına kur'an dan başka hiç bir yorumu-kişiyi (mezhep, tarikat, cemaat, hacı , hoca, şeyh, şıh, kavs vs ) koymamıştır.
hatta; peygambere bile allah "senin işin tebliğ etmek.. insanlara karışma. biz istesek hepsini doğru yola getirirdik.. biz seni onların başına çoban, yönetici, zalim, hüküm veren vs ol diye yollamadık" diye allah tabir-i caiz ise eygambere ayar verip hudunu belirlemiş, uyarmıştır. bunun için peygamberimiz kızına "babam peygamber diye bana güvenme, ben bile bana ne olacağını bilmiyorum" demiştir.
aynı zamanda da bizlere "sürü gibi beni güt" demeyin diyerek dini, siyasi, ekonomik vb alanlarda koyun gibi olmayın demiştir.
velhasıl-kelam; din bezirganlarına, dini kullananlara karşı böyle anarşist, gomonis, terörist, bölücü olmamız allah'ın emri.
derdi olan gitsin derdini allah'a anlatsın ve "bu ne biçim kur'an, bu ne biçim din?" desin.
zaten dedikleri için allah'ın eksik yolladığı dini(!) tamamlıyorlar. tarikat cemaat mezhep kimliğiyle bir birlerini cehennemlikle suçlayıp seninki az sevap benim ki çok sevap diyerek bir birlerinin arkasında namaza bile durmuyorlar.
mezhepsiz olmayı dinsizlik görüyorlar. Peygamberden yüzlerce yıl sonra ortaya çıkan bir din algısını kur'an da yazan islam dininin önüne koyuyorlar ve sanki allah din yollamayı bilmemiş de onlar tamamlıyor gibi davranıyorlar.
islam tarihi boyunca,
selçuklu dan osmanlı ya,
emevi yönetiminden,
abbasilere birbirini tenkit eden sayısız devletin müslümanlar ve dünya üzerinde geçici bir hakimiyet kurması,
benim gerçekleşen tüm kötülükleri islam adına kabulleneceğim anlamına gelmiyor.
o zamanki sermaye düzenine hizmet eden kölelik müessesinin,
savaşların,
aklen mantıken hiçbir gerekçesi yok.
avrupalı kolonilerin amerika ya yerleşmesine,
polonyalı yahudilerin filistin e çökmesine de aynı gözle bakıyorum.
