Twitter'da takılırken bir videoda klasik müzik çalıyordu ve ben, buna gülmeye başladım.
Adam galiba tenor çünkü ince bir sesi var. Yaptığım şeyin saygısızlık olduğunu biliyorum ama söylediği kelimeleri, türkçedeki kelimelere uyarlayınca komik oldu işte. Yine olsa yine gülerim.
Artık kimseye eyvallahım yok ya. Bazı arkadaşlarım benim için önemliydi evet hala önemli ama yaaani eskisi gibi değil.
Bugün diyor ki işte yarın gitsem mi diye düşünüyorum (şehir dışında yaşıyor) ama senin için kalıcam. Kalma amk bana bunun lafını da önümüzdeki günlerde yapacaksan kalma.
Söyledim de kalma istemiyorsan yoracaksa burası seni dedim. Kalacağını da biliyorum çünkü tek sebep ben değilim aslında ben bilmiyor muyum sanki.
Bir başka arkadaşla yine benzer bir şey.
Of uğraşamıcam artık kimseyle ya.
Bana söylemler değil eylemler lazım tamam mı!
Bana seni seviyorum deme göster. Senin için kalıyorum diye söylenme kalacaksan kal.
Kimse artık eyleme dökmüyor hiçbir şeyi. Her şey sözde. Boş.
Ben tam tersiyim söze dökemem kolay kolay ama eylemlerimle belli ederim sana değer verdiğimi. Biraz aklı olan da anlasın bi zahmet.
Deli ettiler beni deli.
Ben beni yormayan bir ilişki istiyorum. Beni yormayan dostluk istiyorum. Boş boş şeylerle uğraşan plan strateji yapan insanları istemiyorum hayatımda ya.
Açık ol iletişim kur düz insan ol
Çok mu zor lan bu.
Cansu dere'nin birebir kopyasıyla tanıştım geçtiğimiz günlerde.
Sadece saf olanı gibi bir şeydi. Sıcak, ben sohbeti ilerlemeye çalıştıkça gelen bir kızdı.
Ama anasını satayım bir şehirde tüm güzel kızlar mı birbirinin arkadaşı olur.
Belki adını soyadını verirken eklerim diye düşündü ama gördüğüm ortak arkadaşlardan sonra gerek bile görmedim.
Muhtemelen o bunu bilmiyor.
Gelen büyük bir fırsatı mı tepiyorum, yoksa doğru olanı mı yapıyorum bilemiyorum.
ülkenin (fas) yaşadığı iklim ve ekonomik sorunlar-nedenlerden dolayı düşen hayvan sayısı yanında halkın düşen alım gücü ile eş zamanlı ülkenin yurt dışından dolar ödeyerek aldığı ithal hayvanlarla artan et fiyatıyla ülkede insanların yaşadığı zarar, artan et fiyatları hesap edilerek; fas kralı muhammed farz olmayan-allah'ın emri olmayan kurban kesme ritüelini-bir geleneği (ibadet değildir, bunun için ritüel-gelenek denmiştir) yapılmamasını tavsiye etmiştir.
malum, fas kralı ülkede dini açıdan en yetkin kişidir. buna dayanarak kurban vekaleti vb gerçeğinde yerel basında çıkan haberlere göre"ille de dini hassasiyet açısından konuya yaklaşan insanlar varsa ülkenin en yetkin kişisi olarak sizlerin adına ben kurban keserim" demiştir. böylelikle yüzbinlerce insan ekonomik güçlük içinde borç taksit zorlanarak kurban kesmemiş, hayvan sayısı düşmemiş, ülkeden döviz çıkmamış olmasına dikkat çekmiştir.
ülkemizde ise çocuğunu soğuk kış günü saç kurutma makinesiyle ısıtan anne yaşadığı yokluğa daha fazla dayanamayıp kendini asarken...
oğluna pantolon alamadığı için intihar eden baba, işsiz gencin kendini yakması, en yetkin eğitimli insanların atanamama iş bulamaması yüzünden aile anne baba eline bakar olması sonunda intihar etmeleri, karda kışta soğukta gece yarısından ucuz et kuyruğuna girenler, halk ekmek önünde ucuz ekmek bekleyenler, pazardan çöp kalitesinde meyve sebzeyi alırken zorlanan insanların ülkesinde bu ölümlere "onlar psikolojik sorun yaşamışlar, bizim sorumluluğumuz yok" diyen idareciler...
bu haberleri, yaşananları konuşan, haber yapanları vatan millet din düşmanı, bunları propaganda muhalif eylem gören kitle...
en acısı da tüm bunlar olurken yurt dışına kurban bağışı yapılması, sanki ülkesinde muhtaç insan yok gibi.
hele bu kurban, bağış rezaletleri yolsuzluklarına değinmeye gerek yok.
yurt dışından alınan, dolar ödenen elin gavurunun yetiştirdiği hayvana taksitle ödeme yapıp bu ülkenin parasının dövizinin yok olmasına katkı yaptığını bilmeyenlere ne anlatabiliriz?
düşen canlı hayvan sayısı, artan maliyetler ve girdi fiyatları, düşen et üretimi, artan döviz ile enflasyon kıskacında adeta borçlanıp hacca gitmek veya sokağınızda semtinizde evlenemeyen, yeteri kadar besin tüketemeyip gelişme bozukluğu olan çocuklar olması, maddi yetersizlikten eğitim hayatını sürdüremeyen çocuk gençlerin varlığında, okul kapısında ayağında kar yağmura karşı botu üzerinde kabanı olmayan, sorun öğretmenlere "çocukların beslenmeleri nasıl?" deyin, çocuğunun beslenmesine yeterli sağlıklı ürün koyamayan aileler varken kurban kesmek, yurt dışına veya bir kuruma vakıfa bağış yapmak, hacca gitmekten sevap beklenir mi?
ülke olarak arap-afrika ülkeleri kadar sosyal ve dini hassasiyetimiz yok.
Bir daha nasıl cesaret edebilirim, bilmiyorum ki… her şeyi bırakıp birbirimize koşmamızı çok isterdim. Bazen o’nun da eli kolu bağlı gibi hissediyorum. Aslında inancım çoktan kırıldı, haklı olarak… arkadaş olarak nasıl görüşülür, nasıl davranabilirim bazen bilmiyorum. Ama özlüyorum, böylesine yakınken bu kadar uzak olmamız bazen beni derinden üzüyor.
Şu sıralar hayatımın en güzel gunlerini geçirdiğimi düşünüyorum. Bu ayın sonunda Türkiye'ye dönüyorum ve bunun hüznünü yaşıyorum. 2 aydır burada( italya'da) olmama rağmen burayı çok sevdim, bana çok güzel anılar, arkadaşliklar, kültür, yeme içme vs kazandırdı. Lisedeki ben şu anki halimi gorseydi çok mutlu olurdu.
Hayal kırıklığı yaşadığım anlardayız. işte fazla stalk yaparsan olacağı bu kızım. Bu gece nasıl uyuyacaksın şimdi sen. Abi şuan bir şey yapmak istiyorum ama yapamam da. Sıçayım böyle işe ya.
Sevdiğim insanların yitip gittiği anları düşünüyorum.
Bunu neden yapıyorum bilmiyorum.
Kaybetmekten çok korkuyorum belki de.
Demin kardeşlerimle oturup, kahkahalar eşliğinde Birbirimizle dalga geçip dururken, yine aklıma o hisler geldi.
Keyfim kaçtı.
O an abim ablama şunu diyordu
“Birgül sen ioçk ya bakmayı sevdin bence. Her ameliyat olduğunda sana getirelim”. Dedi. Ablam da “bu meymenetsizi bir daha evime sokmam. Bakıcı tutun” diye cevap verdi.
Gülümsüyordum tabi.
Ne kadar aksi görünsem de onları nasıl çok sevdiğimi bilirler.
Olmadıkları anı düşünmek istemiyorum.
Bu bayram gecesinde herkese, sevdikleriyle sağlıklı ve mutlu ömürler diliyorum.
Telefon numarası dahi kayıtlı olmayan bir kuzenim peydah oldu, illa nişanlım seni yoldan alsın. Eh onca ısrara peki alsın. Nişanlısının yanında bir erkek çocuğu daha.. yol boyu saçma sapan sorular. Ablaağ, siz nereden geliyorsunuz ablaağ, siz niye bize hiç gelmediniz ablaaağ.
Küllük niyetine kullandığım bardağın dibindeki çayı içtiğimi fark ettim ama fark ettikten sonra tükürme ihtiyacı bile hissetmedim. Bu hayatı o kadar çok sevmiyorum işte
Bazen çok insafsız hissediyorum kendimi sabır eşiğim çok düşük kalıyor. birinden haz etmediysem asla sevemiyorum. Bundan 1.5 ay önce yardımcı eleman aldılar kimi alalım dediler kafanıza göre takılın zaten uyum sağlayamazsa gider dedim neyse koca adam aw. Neyse geldi baktım ısınamadım bugün gönderdim. Maalesef böyle bir huyum var ya sabır sıfır ulan sonra da üzülüyorum. Çaba göstermeyen kişiden nefret ederim
Sevmek mi, sevilmek mi diye sorsalar ben hep “sevmek” derdim. Birini en baştan sevmek öyle zor ki sözlük. istiyorsun ki çok önceden aşık olduğun insana hissettiğin o benzer şeyleri yaşayasın…
Bir yere saklanmak istiyorum bu ara. Hep kendi dünyama daldığım zamanlardaki gibi o alandan hiç çıkmak istemiyorum. Kimselere bir şeyler anlatmak istemiyorum. bir de ağlamak istiyorum. Oturup Sebepsiz yere hıçkıra hıçkıra ağlamayı dilerdim. Oysa Ne zor, Ağlayamıyorum.
''altın vuruş'' dediler adına... 22 yıl evvel bugün.
bir sarsıntı bir yıkımdı bizde, gidişin...
hemen sonrasında,
-gayet doğal-
herkes unuttu seni,
adın bile unutuldu.
anıların yok oldu, sevdiklerin kayboldu...
can dostun bile hayat hikayesi bitti.
birçokları gitti.
ve ukbayı kaybetti!
dönenler yırttı.
tanıdık bir abinin eşi güzellik salonu işletiyor.
neyse bi emanet vardı götürdüm.
eşiyle de aram iyi.
girdim salona.
5 kadın oturuyorlar.
müsait miydiniz dedim.
tabi dedi aldı içeri.
hemen gitmek istedim ama ısrarla bir kahve ikram etti.
neyse işte kocalarını, sevgililerini çekiştiriyorlar bir yandan.
sarışın hoş bir kadın var.
konuşurken hep bana bakıyor falan.
ben kalkmadan bana bakan ve diğer kadın kalktılar toparlanmaya başladılar.
ulan bir baktım baş örtülerini takmaya başladılar.
çok şaşırdım. çünkü ben geldiğimde neden kapatmadılar saçlarını diye düşündüm.
ve evliler.
yani belki saçma gelecek size ama biz bu hayatta kime güvenicez anlamadım.
evlisin.
başka erkeğe kur yapar gibi bakıyorsun.
üstelik başörtü kullanıyorsun.
ne bileyim garipti.
Her insanın bir kötü zamanı vardır. Tarlalar bile nadasa bırakılır bazı bazı. Ne demiş Jose Mourinho: Dünyanın en iyi teknik direktörü ben değilim; ama benden daha iyi bir teknik direktör de yok.
Dün izin günümdü, işle ilgili bir şey duymamak için whatsapp'taki iş grubunu 8 saat sessize almıştım. 40'lık evde kalmış iş arkadaşım olan kadın yine içtiği kahvenin fotolarını atmış, yapay zekaya "aşk ve kariyer" konulu kahve falı baktırmamı istiyor.
Bari izin günümde yapma be kadın! insan bazen "evde kaldım" deyip, şansını zorlamamalı. Elbette insanı izin gününde sikik bir fal için rahatsız etmesin diye mesajına cevap vermedim.
'' insan dedim,
böyle anlarda sevginin; biçimlerden, türlerden ve kütlelerden öte bir yerde olduğunu anlıyor.
varlığı her canlıyı hayata bağlıyor.
yokluğu ise kedere sürüklüyor.
burada sadece bu küçük ve çirkin şeyin gözlerindeki ışıltıyı ve heyecanı görüyorsunuz fakat aynı hisler bende de mevcuttu.
sadece ufak bir temasla türleri birbirine bağlayan nefis bir duygu bu sevgi denen,,
sevgi temalı çektiğim bir fotoğraf üzerine sınıfta yaptığım konuşmanın kısa bir bölümü.
sevgi konusuydu bana kalan.