yazılan çoğu entry'i okudum da, aslında giden insandan çok gitmeyenin gözünde büyüttüğü bir yerdir. giden insan için kahve içip arkadaş ile biraz muhabbet etmek ya da stres atmak amacından öte bir yer değildir. ama gitmeyenler öyle bir anlam yüklemiş ki buraya. sanki bir tür sosyal statü kazanma, sınıf atlama yeri. adamlar bildiğin kahve yapıyor, oturuyor içiyorsun. bu kadar. gizli bir örgütlenme, büyük bir ortak amaç için buluşmuş insanlar değil. bildiğin sıradan bir kafe işte.
emperyalizm, kapitalizm...bunlar heryerde var zaten yediğiniz, içtiğiniz, giydiğiniz, sıçtığınız hatta. insan iyiyi ister onu arzular, kendine onu yakıştırır; marka takıntısı da burdan gelir. üzerinde bir timsah ya da & olduğu için bir gömleğe 400 tl verme sebebi de budur. parası olan çoğu insan da verir bu paraları. eşyanın tabiatıdır normal karşılanmalıdır. neyse konuyu saptırmayalım.
daha ekonomiği, daha özenlisi, hem de yerlisi için;
(bkz: kahve dünyası)
kapitalist sisteme domalan insanların uğrak mekanıdır.
malum yerinden uydurduğu kahve türlerini diğil asıl olarak üzerinde starbucks amblemi olan bardağını pazarlamaktadır paşazadelere.
sanki anasının karnından fırepaçinoyla, mokayla doğmuştur ya güzelim saftirik türk insanı..
temel işleyiş prensibi ederi etmeyen fiyattan pazarlamaktır.
kimi pazarlama uzmanları buna strateji başarısı, marka kalitesi falan desede bunun adı kapitalizmin bilinçsiz toplum parçalarını düdüklemesidir.
kahve kültürü ilk çıktığı zamanlarda cafe denen mekanlar açılmıştı. o zamanlar cafelerde prokratlardan yazarlar, sokaktaki adamdan ticaretcilere kadar bir çok kesim bulunmaktaydı.
ateşli siyasi tartışmalar ile cafe'lerde örgütlenen bir çok kişi kendi partilerini kurma, kendi derneklerini kurma gibi bir çok etkinliğe katılınırdı. hatta uzun bir dönem borsadaki para taşyan ya da bilgi getiren elemanlara "garson" denilirdi. çünkü eskiden bu kişiler garsondular.
gavur vilayetlerinde starbucks kaybolan bu misyonu tekrar üstlenmeye çalışmış ve bir çok ünlü yazarı ve aktör'ü kendine çekmiş. bir çok şair şiirlerini starbucks'ta yazmışlardır.
tabi günümüzde starbucks "önemli olan prestij değil para kazanmak" deyip bir çok ülkeye bayilikler vermiştir. çaycı bir ülke olan ülkemizde 40 nesildir ekspresso, Brewed içen bir insanmış taklidi yapan ve "kahve kültürü" gibi laflar eden bir çok bünye eşeyli çoğalarak büyümüşlerdir.
bir de dikkat ettiğim bir şey var. starbucks'ta insanlar içerde oturmuyor. atkıma sıkı sıkı sarıldığım kış günlerinden starbucks önünden geçerken dışarıdaki masalar dolu iken içeride boş masalar görmem beni kahretmişti. starbucks bir imaj göstergesi, hava atma aracı olduğunu o gün anlamıştım.
starbucks denen yer bildiğin kazık yeme mekanı efendim. şimdi birileri "kahve kültürü bık bık bık" demek için kıpır kıpır olmuşlardır.
senin için kahve kültürü cezvede kaynayan türk kahvesini köpürtmek için içine tükürmendir. senin için kahve budur.
1 hafta önce bilkent üniversitesi işletme fakültesi binasının içine şube açmış Starbucks küçücük yerde işini tıkır tıkır
yürütmektedir. Hayır işin ilginç yanı çoğu üniversitede bu tarz yerler fakülte önlerinde olurken Bilkentte bu iş dozunu
abartmış işletmenin içine kadar girmiştir. Bu durumda bilkent işletme öğrencilerinin ne kadar Starbuck's bir diğer adıyla
tüketim bağımlısı olduğunu gözler önüne seriyor.
bir ülkenin ekonomisi ile artan starbucks sayısının bağlantılı olduğu söylenilen bir yazıda, türkiye'nin durumu şu şekilde ifade ediliyor:
newsweek'in ekonomi yazarı daniel gross'un iddiasına göre bir ülkede starbucks dükkanlarının sayısı ne kadar fazlaysa, o ülkenin mali sorunları da o kadar kabarık oluyor. o ülkenin finans merkezi olan kentinde bankalar batabiliyor. şu yaşadığımız küresel mali krizde olduğu gibi.
işte new york. manhattan'da 200 starbucks dükkanı var, bankalar battı. işin ironik yanı o dükkanlar strateji gereği, hep büyük yatırım bankalarının çevresinde kümelenmiş bulunuyor. londra; 256 starbucks şubesi var, batık bankalar da var.
bu örnekleri çoğaltıyor gross. sonra karşı örneklere geçiyor. starbucks'ı olmayıp, mali sistemi de güçlü olanlara. italya'da yok, batan banka da yok. 200 milyon nüfuslu brezilya'da sadece 14 starbucks dükkanı var, bankacılık sistemi sağlam. afrika ve güney amerika ülkeleri ile avrupa'nın kuzeyindeki ülkeler de öyle. çünkü bu ülkelerdeki bankalar, starbucks ekonomisinin bankalarıyla entegre olmamışlar. danimarka'da sadece iki şube, hollanda'da üç şube var. isveç, norveç ve finlandiya'da hiç yok.
starbucks ile batık bankaların alakası şu: gross'a göre starbucks'ın bir ülkedeki yaygınlığı, tüketimdeki aşırılığın dozu açısından önemli bir gösterge oluşturuyor. starbucks'ın yaygınlığı aynı zamanda o ülkenin iş dünyasında geleneksel yöntemleri terk edip, amerikan usullerini benimseme eğiliminin de göstergesi. starbucks'ın yayıldığı bütün ülkelerin aslında kendi kahve (hane) geleneği var. ancak o ülkelerdeki tüketicinin, parasını bu pahalı kahve çeşitlerine akıtması, mali iyimserliğin de yüksek olduğunu gösteriyor. sonuçta krediler ödenemiyor vs.
peki bu teorinin tutmayan ayağı neresi? türkiye. şöyle yazıyor gross: "istanbul'dan henüz döndüm. orası, batılı fonlarla sıkı bağları bulunan, yükselen bir finans başkenti. köklü bir kahve kültürü var ama, ben en merkezi mekanları işgal eden starbucks dükkanlarını sayamadım bile. 67 tane olduğunu öğrendim. dikkat et türkiye!"
kültür emperyalizminin başka bir ayağı. allahtan mc donalds veya burger king kadar çok müşteri çekmemektedir. kapitalist işi lan bunlar. gidin mis gibi türk kahvesi için işte.
son derece guzel kahvelerin mekanı. zaten evde ucu bir arada fındıklı icen adam gitmesin starbucks a. eger kahve zevkiniz varsa ve eksimtrak degil acı espresso icmek istiyorsanız idealdir. ayrıca gidip icmek zorunda degilsiniz. aldıgınız kahve cekirdeklerini filtre kahveye ya da french press e uygun cektirebilip evinizde yaparsınız. termosları almayı dusunurseniz saglamdır ve en az 2 saat aynı sıcaklıkta tutar. kısacası seviyoruz.
fiyatlari cok pahali tiki mekani denerek gereksiz derecede fazla elestirilen mekan. adamlar orda kahve satiyorlar ekmek degil. bu ne demek oluyor? almak zorunda degilsin. sana cok pahali geliyorsa starbucks'a oturup kahve icmezsin. duyan su entryleri okuyan sanicak ki starbucks kapiya adam dikmis her önünden geceni zorla iceri alip kahve iciriyor parasini da ödettirip kapi disari ediyor. abuk subuk yerlerde bir bardak kahveye 5 tl vericegime otururum starbucksda üzerine 2 tl daha koyar adam gibi biseyler icerim wireless denen olayinda güzelliklerinden faydalanirim. ayrica satilan kahvelerin fiyati diger iyi mekanlarla ayni kapiya cikarken satilan tatlilar madodan daha ucuz.
newsweek ekonomi yazarı daniel gross demiş ki bir ülkede starbucks sayısı ne kadar çoksa o ülkede mali sorunlar o kadar fazladır.dayandığı düşünce ise starbucks çokluğu tüketimdeki aşırılığı gösterirmiş.
self servis prensibiyle gloria jeans ten sonra turkiyedeki kahve pazarına girmis ve suanda bu pazarda birinciligi gogusleyen kaliteli insanları bunyesinde çalıştıran cafeler zinciri.
yurt dışında ucuz kahve içilmesi ve gelir seviyesi düşük halkın faydalanması için açılan ama yurdum insanının tiki mekan olarak kabul ettiği self servisi ile beni irrite etmiş mekan..
ülkemizin tiki gençliğinin ve şekil, ortam yapmaya çalışan tayfanın akın ettiği nacizane mekandır. tiki gençliğinin mekanıdır, sürekli gidenleri vardır. fakat ortam yapmaya çalışan tayfa en fazla 1 kere gider. giderler umduklarını bulamazlar bütün paralarını bayılırlar falan filan neyse. tiki gençliği ise gider, pet bardakta kahveye 10 tl bayılır. yani baba parası yiyenlerin alanen kazıklandığı yerdir. oraya gidipte kendisini bir bok sananlar da ruhsuz ibnedir, milyonluk eşektir.
Celtic kulübünün sahibi olduğu lüks kazık cafeler zinciridir.Garip garip isimleri yüzünden çok sevilen ve hesap geldiğinde bozulan herkesin gidemeyeceği gidenlerede küfür edilebilecek tiki merkezidir...
caramel macchiato'suna bayıldığım... güleryüzlü elemanların çalıştığı...
geç yattığım geceler, ayaktayken ve fakat hala uyur vaziyetteki durumumdan americanolarıyla uyandığım kahve hane.
Amerikan kahve dükkanları zinciridir. ilk logosunda göğüsleri görülen deniz kızı daha sonradan değişime uğratılmış saçları ile göğüsleri kapatılmıştır. Yeşil yuvarlak deniz kızı logosu vardır. Merkezi Seattle, Washingtondur. Adını Mobidick deki starbuck karakterinden almıştır. Ben en çok sütlü kahvesini severim. Türkiyede sınıf merakı olanların gittiği çok az bir kesimin sadece kahvesinin tadı nedeniyle tercih ettiği bir yerdir.