Son günlerde sosyal medyada sürekli önüme düşen görüntülerdir.Bugün bir kaç haber sitesinde daha okudum.
-Çalışma şartlarının zorluğundan dolayı bayılan,sırt bel ağrısı çeken veya ağır çöp torbalarını taşırken ki görüntüleri herkes tarafından paylaşılıyor.
-Acımasız bir insan olarak görülmek istemem lakin biraz fazla abartılmıyor mu ?
-Yazın serin,kışın sıcak bir ortam. Yağmurdan çamurdan etkilenmiyorsunuz.Normal bir tekel gibi gece 11-12lere kadar açık değilsiniz.Yahu asgari ücretle 10-12 saat çalışan,ebesinin a.... nı gören binlerce iş dalı varken bu ne yaygara ? Bir çok zincir markette çalışan arkadaşım veya tanıdıgım var.Onlarda şikayet ediyorlar lakin genel olarak memnunlar. Çoğu kişi asgariye çalışmıyor,şartları iyi,yemek paraları,senelik izinleri vs vs vs.
-Acımasız bir insan olarak görülmek istemem lakin biraz fazla abartılmıyor mu ?
cevap veriyorum, hayır, abartılmıyor.
vazgeçin agalar artık şu kötüyü örnek verme huyunuzdan. bu "şükretme" ve "beterin beteri var" kafaları bizi olduğumuz yerden bir adım ileri götürmüyor.
sene 2025 amk, biz halen markette çalışana sandalye verilsin mi verilmesin miyi tartışıyoruz.
sistem bizi "az"a o kadar alıştırdı ki, klimalı ortamda çalışmayı, 8 saat falan çalışmayı, yemek parasını, servisi, lojmanı, yıllık izinleri falan hak değil lüks sayıyoruz artık.
--vazgeçin agalar artık şu kötüyü örnek verme huyunuzdan. bu "şükretme" ve "beterin beteri var" kafaları bizi olduğumuz yerden bir adım ileri götürmüyor.--
yok benim mentalitem zaten bu değil tam tersine aslında demek istediğim şu;
-Okumadın veya vasıfsız bir elamansın. iş bu aga işine gelirse. iş tanımı belli şartlar abartıldıgı,acite edildiği kadar kötü değil devamm
görüntüler manipüle edilmiş de olabilir abartılmış da olabilir mesele bu değil zaten. bir de özellikle kadın çalışanlarla ilgili görüntüler var. bu da erkekler sekiz dokuz saat ayakta çalışınca yorulmuyor, sadece kadınlar dayanıksız anlamına gelmez. videoların altında bazı erkekler toplaşıp "götleri yemiyorsa kadınlar çalışmasın o zaman." diyebiliyor. kadın da erkek de insani çalışma şartını hak ediyor o yüzden bu görüntüleri en azından kasaların arkasına her markette sandalye konulana kadar ne kadar abartsak az.
"tabii ayakta duracak ben müşteriysem bana saygılı olsun." diyen beyinsiz öküzler bile var mesela. o kadar kötü ve çürümüş bir zihniyeti var ki ancak "başkası" daha zor bir durumda kaldığında kendi boktan hayatına katlanabiliyor.
Allah yardım etsin onlara da. Eylül'den sonra aralarına ben de katılabilirim. Umarım uzun süre ayakta kalmaktan fenalaşmam. Uzun süre ayakta durabilirim umarım.
okusanız ne olacak?
üstelik ne okuyorsunuz? ezbere dayalı eğitim, teoriye dayalı mantık, olmayan pratik ki pratik eğitim olsa da sorgulanamayan, araştırılmayan, alternatiflere izin verilmeyen, geliştirme ret edilmiş dogmatik ve basma kalıp pratikten ne fayda sağlanır da çağa nasıl uyum sağlarsınız?
çorbaya dönmüş sanki çorap değiştirir gibi zırt pırt değişen oynanan eğitim ve öğretim sistemi, değişen değerlendirme kriterleri-sınavları ki bir sınavı bile yapamayan sistemsizliği iş bilmezliği sistem diye gören ülkede...
okumuşmuş...
okusan ne olacak?
hadi okudun diyelim, adam kayırmaca, torpil, iltimas ile artık atama seçilmede tek kriter liyakatsizlik olan bir kriterde okusan ne olacak?
en fazla diplomalı ama eğitimsiz, kalitesiz, kalifiye olmayan biri olursunuz. eğitimli olsanız bile gıda mühendisi olup markette anca raflara ürün yerleştirirsiniz.
bu ülkede yazılmış bitirme, lisans ve akademik tezlerin çoğu çöp, kağıt israfı desem abartmış olmam.
sanayide, bilişimde, iletişimde, sanatta, yönetimde-danışmanlık hizmetinde faaliyet gösteren bir şirketiniz olsa, şirketinizin ar-ge departmanı gidip yök ve üniversite arşivlerinde tezlere baksa; planlama yatırıma yardımcı olacak yeni bir veri, çözüm yolu, gelecek için projeler oluşturacak bir kaynak bulacaklar mı sanıyorsunuz?
hele ki üniversiteler tam bir keşmekeş ve sadece adı üniversite olup düşünceden bilimden eğitimden çıkmış birer rant kapısı olmuş.
diplomalı cahiller ordusu yetiştiren, liyakatsizlik bir erdem-seçilme kriteri olan, adam kayırmaca torpil artık sıradan olmuş bir sistemde çıkıp oku diye akıl vermek akılsızlıktır.
ülkemizde insan hayatına değer vermeme yüzünden gerekli önlem ve ekipman donanımla desteklenmeyen çalışanların (kalifiye eleman veya vasıfsız eleman olsun) yaşanan iş cinayetleri başta olmak üzere iş hayatında yaralanma ve uzuv kayıpları ile ölümcül hastalıklara yakalanıp sosyal hayattan, yaşamdan kopartılan çalışanların insanlık dışı şartlarda çalışma koşulları ve mobbinglere maruz kalanlara "okusaydın, vasıfsız eleman" vb yakıştırması yapmak için zeka sorunu yaşandığından ahlak ve etik değer yoksunu olup kalite bilinci edinmemiş olmak gerekir.
dünya'da en son ülke köleliği yasaklamasıyla (1981 yılından itibaren) dünya'da ülke olarak köleliğe izin veren ülke kalmamıştır ama insanların iç dünyasında ve çalışma hayatında kölelik hala devam etmekte.
daha önce de yazmıştım, şu an ülkemizde şirketler kalifiye eleman bulamıyor. iş hayatında hangi sektör olursa olsun çok büyük yetişmiş eğitimli insan açığı yaşıyor.
şu an şimdi almanya volfsburg da olan volkswagen fabrikasını söküp türkiye'ye getirsek; bu fabrika'nın üretim kapasitesi-çalışması gereken kaynağına uygun ne bilgi, ne teknoloji ne de bu fabrikanın departmanlarında çalışacak işçi mühendis, program-yazılımcı, tekniker vb (kalifiye eleman diye genelleyelim) insan kaynağımız var.
türkiye'de kaç üniversite var?
üniversite, lise, çıraklık meslek okulları vs bunları da katalım, türkiye'de ne kadar okul var?
şu kadar bu kadar olması önemli değil, "dünya'da en çok bizde üniversite, lise, meslek okulu var" diyelim, malum "donyo bozo koskonoyor" hesabı...
tüm gençlerimiz bu üniversite, lise, çıraklık meslek okulları vb eğitimi aldı diyelim.
hadi, iyi tarafıma denk geldiniz kötehorlar; dünya'da en kaliteli eğitim, en kalifiye eğitimli insanı yetiştiriyoruz, tüm insanlarımıza bu eğitimi veriyoruz, maşallah hepsi diplomalı diyelim.
yürürken paçalarımızdan diplomalar sallanıyor olsun.
bunu kabul edelim.
18-40 yaş arası tüm insanlarımız ortalama rakamı 40 milyon (+/-) yuvarlak rakam olarak bu, üretimde istihdam kapasitemizin insan kaynağı (bazı departmanlarda 40 yaş üzeri insanlarda istihdam edilebilir. örn; planlama, ar-ge, geliştirme, tasarım, idare vb) bu durumdayız.
şimdi bu yazılanları özellikle okuyun.
gigafactory 5 (teksas-amerika'da tesla fabrikası) 2019 yılında ortalama olarak 50sn. bir elektrikli otomobil üretimi ve tam kapasite üretim-çalışmada 60.000 personel istihdam edilmesi planlandı.
şu an çalışan sayısı 15.000 (+/-) otomobil üretiminde kapasite %40, yedek parça ile geri dönüşümden elde edilen üretim vs düşünülürse toplam kapasite %60 civarında. kapasitenin %100 çalışmamasını engelleyen ise avrupa ve asya'nın tesla cybertruck modelinin yollarında seyretmesine izin vermemeleriyle teslanın cybertruck siparişlerini iptal etmesi.
ya kardeşim ne alaka markette çalışanın bayılmasıyla bu tesla işi demeyin.
tesla fabrikası tam kapasitede üretim yapsa bile 60.000 insanı istihdam edemiyor. şu an en fazla 40.000 insanı istahdam edebiliyor. 5 yılda 60.000 den 40.000'e düşen istahdam sayısı gigafactory 5 tam kapasite çalışmada sonra ki 10 yıl içinde en fazla 6-7 bin çalışan insan sayısına düşecek.
üretimde robot teknoloji, otonom imalat ile yapay zeka öyle bir ilerleme sağlıyor ki şu an bile kalite kontrol ve montaj ile fabrika içinde bantlara ürün tedarikleri vb aşamalarda neredeyse insan faktörü-çalışan kalmadı.
sadece sistem teknikerleri kontrol odasında ekranları başında 3-5 kontrolör var.
bu tesla fabrikasını ülkemize getirsek, bu fabrikada çalışacak 15.000 kişiyi o eğitimli paçalarından diploma sarkan "okumuş, vasıflı" dediğin insanları 18-40 yaş arası 40 milyon insanın içinden seçmeye kalksak fabrikada çalışacak insan bulamayız.
siz neden bahsediyorsunuz da vasıflı vasıfsız, okumuş okumamış tartışıyorsunuz da markette çalışıp bayılan insan üzerinden duyar kasıp veya okumamış vasıfsız diye saçmalayıp aptalca yorum yapıyorsunuz?