türkçe bir duygudur, her insan nesli yaşayamaz. Bazen sahiplik, bazense sahip olamamakla oluşur, aşırı doz alımında yorgan gider ve dolayısıyla kavgada biter. çeşitli versiyonlarıda vardır bu duygunun..
kocasının kendisini aldattığına bir hristiyanın tanrıya inanması gibi inanıyordu. ancak, hristiyan, tanrıya, hiç görmeyeceğini kesinlikle bilerek inanır. o gün klima'yı yabancı bir kadınla göreceğini düşündükçe, tanrının telefonla öğlen yemeğine geleceğini bildirdiği bir hristiyanın duyabileceği dehşeti duyuyordu.*
Mükerrem : Seneler var sizi tanıyorum. ne bir Allahın kuluna ne de bir mahluka en ufak zararınızı görmedim. Kimselerden buna dair bir şey işitmedim. Hal böyleyken gözlerinizden fışkıran bu kinin, acımasızlığın sebebi nedir? Söyleyin allah aşkına ben size ne yaptım abla?
Seniha : Sen bana ne yapabilirsin ki?
"Çirkinliğinden dolayı duyduğu hüznü artık tamamıyla unutmuştu. Çünkü eğer çirkin olmasaydı, bütün hayatını kemiren kışkançlık hissini bu kadar şiddetle duymayacak, duymayınca da şimdi varlığını ürperten bu hudutsuz sevinci, zafer sevincini tadamayacaktı"...
Değeri oldukça geç anlaşılan Nahid Sırrı örik'in kitabı ve aynı zamanda aynı eser kullanılarak Zeki demirkubuz tarafından çekilen film. roman boyunca Çirkin olan seniha'nın, çocukluğundan beri kendisine tercih edilen güzel ağabeyi halit'e olan sonsuz kıskançlığını ve onu yok etmek için çok güzel olan görümcesi Mükerrem'i kurban etmesinin derinlikli hikayesi. Çocukluğundan beri ailesinin, yakın çevresinin, erkeklerin ilgisini çekemediği için sevilme duygusunu pek bilmeyen, kendini hırpalayan bir kadının yaşadığı depremin ürkütücü hikayesi. O sarsıntının bir kadına neler yaptırabileceği asla kestirilemiyor.
taaa 60 küsur yıl önce yayımlanan, o yıllarda psikoloji içerikli olmasına hayret edilen roman. demirkubuz tarzını bildiğimiz için, merakla 6 kasım'ı bekliyoruz.
Halat çekme oyununa benzer. Bu yüzden bir ilişkide varsa, iki tarafın eşit çekmesi gereken durumdur. zira bir taraf daha fazla çekerse karşı taraf çizgiyi geçer veya yere düşer, oyun biter...
iyi mi kötü anlaşılmayan, karmakarışık duygu. kesinlikle fazlası zarar onu biliyorum ama.
ben duyguyu aşırı derece yaşıyorum. ama öyle fesatlık falan düşündüğümden değil. sadece hayatımdaki hiçbir insanı paylaşmak istemiyorum. tüm mesele bu.
sevdiğim, samimi olduğum, muhabbet duyduğum her insana karşı yaşıyorum, kıskanıyorum.
benimle ilgilenen arkadaşımı diğerleriyle ilgilenince kıskanıyorum.
babamın başka insanları sevmesini istemiyorum en basiti.
annemi birine kuzum derken görsem krize girerim sanırım.
insanların başarısını, güzelliğini, popülerliğini... vs kıskanmıyorum. bana karşı olan sevgisini kıskanıyorum.
...
ne olduğunu tam olarak çözemediğim duygu. bu güne kadar kıskanmanın 'k' sini bilmezken, şu sıralar bir çok kişiye karşı hissettiğim duygudur. kin ve nefret yoktur içinde asla. sadece kaybetme korkusu ve sevgiyle gelen, fakat iyi olmayan bir duygudur.