"Hakiki ve ciddi bir tek felsefi sorun vardır: intihar. Hayatın yaşamaya değer olup olmadığını yargılamak, bu felsefenin temel sorusunu cevaplamaktır."
bizim sınıfta felsefe hocası bir kızın tüm dünyayı gezdiğini sonra da dünyanın her yerini gezdiği için gezmediği yer kalmadığı için intihar ettiğini söylemişti. intihar çok kötü bir şey. her ne sebeple olursa olsun intihar edilmemeli.
kendi içimde bu konuda sayısız edebi eser oluşturdum, bir çok fikir ürettim, bir çok şarkı seçtim, hepsi zihnimin içinde kaldı ne dilimden döküldü ne kalemimden sadece zihnimde var oldular. büyüdükçe ne ölümün ne de yaşamın bir anlamının olmadığını gördüm. yaşıyor olarak kendimdeyim ölümü bilmiyorum bu sebeple teşebbüsü de gereksiz buluyorum. ama hala içimde bir şeyler fazlasıyla arzuluyor göçü. bedenen yaşlanıyorum ama ruhen ve zihnen hep aynı anda ve aynı düşüncelerin pençesindeyim. keşke inanç ölümü bekletmeseydi.
Siz ölülere nasıl anlatsam intiharın bir diriliş olduğunu. Ölümle ölüm arasında bir kısa çizgi olduğunu. Yaşamın da bir ölüm olduğunu size nasıl anlatayım?
Karakterler arası geçişten bahsediyorum arkadaşlar. Yeni bir karakter yaratmak için envanterimizde bulunması gereken duyguların hepsi kullanıldı. insanlık kurgudan sıkıldı artık.
Peki gerçek nedir? Reality şovlar gerçek olabilir mi! Romeo ile juliet ten buralara mı gelecektik?
Gelin size insanlığın macerasını anlatayım.
Cilecilik
insan neden çile çeker. Günahlarından kurtulmak ve tanrıya ulaşmak için. Biz bu cileciligin karşısındayız. Din ki gerçek anlamda ahlak yasasından doğmuştur. Din cileciligin sonunda doğmuştur. Ve onu evrim değil yeni bir ahlak yasası curutebilirdi. Ya da dünyanın uzayın merkezi olmamasi dindari etkilemez.
Bugün din ile dindisi olan arasındaki savaşta kadın bedeni kullanılır. Kürtaj hakkı vs. Bu konularda hiç de ahlaklı değiliz. Liberal ahlak bırakınız yapsınlar ilkesinden doğmuştur.
Liberal ahlak
Tüccarın ahlakidir. Ticari konularda katı bir disiplini gerektirir. Para kimdeyse onun ahlakı geçerlidir. Güç belirler ahlak yasasını.
Sosyalistler bize bir dünya kardeşliği ütopyası yutturdular. insanın içgüdülerine bakıldığında bunun da diğerleri gibi bir ütopya olduğunu biliyorum.
Bu ütopya uğruna gerçeği yok sayıyorlar. Nedir bu gerçek. insanın da bir hayvan olduğu ve güç istenci için savaştığı gerçeği. iyi de tüm insanlık bir grup olamaz mı. Şeytan olmadan Tanrı olur mu! Bizi şeytan yapmak istiyorlar. Pencelerimizi koparmak istiyorlar başarıyorlar da.
iyi olmak üzerine
Hiç de iyi olmak zorunda değilim. iyi değilsem kötü oluyorum öyle mi!
iyiliğin doğduğu yeri söyleyeyim
iyilik de kötü bir amaç uğruna şeref uğruna şan uğruna ve çıkar amacıyla doğmuştur. iyi nedir
Dünya insanlarının barış içinde yaşaması
Barış
Barış intihardır. Barış madde bağımlılığıdir. Çiçek çocuklar sizi
Biraz dürüst olsaydınız bari bari schelling gibi romantik olsaydınız.
Ekonomik intihar
insanın anlam arayışı sonunda ekonomiye indirgendi. Yeni tanrilarimiz petrol şeyhleri internet zenginleri oldu.
Düşündürmemekte mizah ve hunharca kahkaha atıyor insanlık. insan öldü. Homoekonomikus da ölecek. Politik insan çağındayız. iyi olduğu için değil imaj yaratmak için iyi olan.
dini inancım bu eylemi gerçekleştirmeye izin verseydi ve annemin babamın arkamdan çok üzülmeyeceğini bilsem 2023-2024 civarı gerçekleştireceğim eylemdir.
dini inancım buna izin verse bile ben, annemi babamı ömrünün sonuna kadar derin bir hüzne hapsetmeyi mantıksız buluyorum.
biliyorum hayat çok boktan.
ya doğru yolu bulacağım ya da sürüneceğim.
tek cümle, iki seçenek bu kadar.
ama intihar yok. ömrünün çoğunluğunu çocuk, sadece 2-3 senesini genç adam olarak geçirip, velhasıl kelam 18-19 yıl gibi kısa bir ömre sahip olup ardından ebedi cehennemi boylamayı hiç istemiyorum.
siz hayatımı kontrol ederken gazla, yüksekten atlayarak ve bileklerimi keserek 3 kere intihar girişiminde bulundum. parayla ya da kadınla hesabı ödeyemezsiniz. ya beni mutlu edersiniz, ya da hesabımız hesap gününe kalacak.
Ziya Gökalp'i oldukça derinden etkileyen Fransız sosyolog Durkheim'ın toplumsal etkilere bağladığı olgu. Şöyle ki bir toplumda bireysellik yoksa yani toplum bireyin her şeyini şekillendiriyorsa o kişi bunalıma girecek ve intihar edecek. Aynı şekilde bir birey toplumdan tamamen bağını koparmış ve aşırı derecede bireyselleşmiş ise karşılaştığı sorunlarla başbaşa kalacak ve psikolojik sorunlara dayanamayacak veyahut hayatında bir gaye bulamayacak. Bunun sonu da intiharla noktalanmış olacak. Bundan dolayı Durkheim'ın gözlemlerine göre cemaat halinde yaşayan ve yardımlaşmanın olduğu toplumlarda intihar vakaları aşırı bireysel yaşayan toplumlara göre daha düşük. Adını hatırlayamadığım bir ABD'li sağlık bakanı vardı. Kitabında cemaat halinde yaşayan (illa dinî cemaatler akla gelmesin), her sorunu yardımlaşma ile çözen toplumlarda intiharların oldukça seyrek olduğunu belirtiyordu.
Fikri ne yazık ki insanı kolay kolay terketmeyen.
Bazen kavga ediyor bu fikirle insan, bazen de kamçılanıyor bu fikir tarafından ama gün sonunda mutlaka kendini hatırlatıyor bu meret bir şekilde.
Tek yıldız kalmayacak gecede.
Gece kalmayacak.
Ben ölürken dayanılmaz evren de
tüm varlığıyla ölecek benimle,
Sileceğim piramitleri, madalyaları,
Kıtaları ve yüzleri.
Sileceğim geçmişin birikimini.
Toz edeceğim tarihi, tozu toz.
Son günbatımını seyrediyorum şimdi.
Son kuşu dinliyorum.
Kimseye hiçbir şey bırakmıyorum.