kişinin kendine yazık etme ve ahiretini berbat etme durumudur. hiç bir şekilde tasvibi mümkün değildir!
aklını yitirmeden yaptıysa ahiret biter... akıbeti belli olmuş olur.
tabiki bu yolu seçmiş olan birini yargılamak kimseye düşmez!
Saçmalıktan kurulu umutsuzluk halkasının son zinciri. inancımızdan dolayı hayatımıza son veremiyoruz ama hayalleri ve coşkuyu yaşayamayıp öylesine zaman geçiriyoruz. Bu da kırılması zor bir kısır döngü oluşturuyor.
Çok korkuyorum.
bir zamanlar intihar etmek için boğaz köprüsüne varmak amacıyla istanbul'a gitmiştim. ancak metrodan erken indiğim için köprüye yürümek çok zor gelmişti. bende bir süre ilerledikten sonra baktım varamıyorum tüm gece sokakta yürüyüp bir büfede sabahladıktan sonra metronun açılmasıyla beraber otogara dönmüştüm. (bkz: başarısız intihar girişimi)
Kimi zaman etsem mi etmesem mi diye düşündüğüm bir hödü. Sadece korkak insanlar intihar eder diyen aptallardanda hazzetmem. intihar etmek bile cesaret ister..
pek cok bakimdan kacinilmaz olan. davranislarimizin bizi goturdugu noktadan da biz sorumluyuz. insanin kendini oldurmesi yalnizca bir hamlede olunca mi intihar sayiliyor?
corona döneminde intihar vakaları arttı. o zaman intihar insanların özel tercihi değil. dış etkiler intiharı tetikliyor.
david hume, 'yaa arkadaş bir insanın canı intihar etmek istiyorsa istiyordur, neden illa altında bir bityeniği arıyorsunuz, bırakın intihar etsin. bu onun tercihi, insan intihar etmekte özgürdür" minvalinde can yakan bir makalesi vardır. hume'un yaptığı gibi meseleyi elbette böyle basite indirgeyemeyiz. intiharın bir nedeni mutlaka vardır.
intihar özünde, pasif agresif bir intikam alma biçimidir. aslında çevresindeki insanları öldürmek istiyor bunu başaramadığı için kendisini öldürerek onları öldürmüş oluyor.
öyle derin bir kavram ki anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. diyelim ki bir şekilde kifayeti oldurduk ve kelimelere döktük, bu kez de toplumun büyük bir çoğunluğunun anlamaya kapasitesi elvermez.
Öte yandan insanın evrendeki yerini düşününce de çok basit. ne doğru ne de yanlış bir eylemdir demekle yetinelim biz de.
Burası çokomelli "Bazen yerine göre gerekli bile olabilir." Hala güdülerinin esiri bir heyvan olan ilkel insan ırkı bu gerçeği bir türlü kabullenemedi.
Yapılan araştırmalara göre (dergipark adlı sitede bol bol malzeme var, merakı olan bakabilir); tamamlanmış yani sonu ölümle biten intihar oranında neredeyse her ülkede erkekler önde iken; intihar girişiminde bulunanların ve sonu ölümle bitmeyenlerin birçoğu kadınmış. Türkiye'de intiharlar genelde kendini asarak, aşırı dozda ilaç alarak ve bir yerden atlayarak gerçekleştirilirken; Amerika'da ise kendini silahla vurarak gerçekleştiriliyormuş. Son yıllarda yaşlı intiharları da azımsanmayacak derecede artış göstermekte imiş. Özellikle de geniş ailenin yerini çekirdek aileye bırakması ve kadınların da iş hayatına atılmasıyla beraber yalnızlaşan yaşlılar: hem kendini bir yük görüyor hem hastalıklarla cebelleşiyor hem sosyal destek almada sıkıntı çekiyor hem de geçmişe olan özlemler ve pişmanlıklar nedeniyle intihar girişiminde bulunuyormuş. Bunun yanında birbiriyle çelişen araştırmaların kimisi en fazla intihar girişiminin yaz mevsiminde gerçekleştiğini belirtirken; kimisi de sonbahar olduğunu belirtiyor. Bireysel psikoloji ekolünün kurucusu olan Alfred Adler, intiharın en büyük nedeninin toplumdan, sistemden ve çevremizdeki insanlardan öç alma isteği olduğunu vurguluyor.
Bununla beraber düşünceleriyle Ziya Gökalp'i etkilemiş olan Fransız Sosyolog Emile Durkheim'ın intihar olgusu konusunda yapmış olduğu bir çalışma mevcuttur. Kendisi intiharı, bireyin toplumla gerçekleştirmiş olduğu etkileşimden kaynaklandığı tezi üzerinde durur. Bu tür şeylere ilginiz varsa okuyabilirsiniz efendim, evet.
Yapmayın diyecek ağzım ve aklım, gönlüm katılmasa da. Bir de şunu unutmamalı. bu eylemi gerçekleştirirken intikam duygusu besleniyorsa herhangi birilerine karşı, yasları üç gün bile sürmeyecektir. Sonrasında kendilerini temize çıkarmak adına bütün hikayeyi sizin sorunlu biri olduğunuza çevirerek mezarda kemiklerinizi sızlatması da cabası.