özgürlüktür kesinlikle düşünce ve bu düşüncenin tezahürüdür. onu yayınlayanın yavşak bir provakatör olduğunu düşünmek, o kimsenin bastırılmış duygularından, geçmişinde yaşadığı bir travmadan kaynaklı olarak bu tarz bir eylemde bulunmuş olduğunu düşünmek yazmakta aynı özgürlük kapsamındadır. kuş kadar beyinlerinin kavrayamadığı herşeyi ötekileştirip düşman haline dönüştüren varlıklarını tek ifade biçimleri saldırmak olan üretimsizlerin ekmeğine yağ sürmekse bu provakasyona gelmektir. ama ifade özgürlüğünün kesinlikle arkasındayım.
kişinin özgürlüğü bir başkasının özgürlüğüne müdahalede bulunacak kadar geniş değildir. başkası demişken bu bir topluluğu da ifade edebilir. islam alemine yapılmış çirkin ve aşağılık bir saldırıdır bu. bunun nesi özgürlüktür? he evet açıklayayım neden islam alemine yapılmış bir saldırı olduğunu da. dini inanışlar iki kısımda incelenir;
1) hak dinler,
2) batıl dinler.
hak dinlerin hiç birisinde peygamber resmedilmemiştir. bu onlara gösterilen saygıdandır. o dine mensup insanların, saygısından ötürü resmini yapmadıkları peygamberlerini bir densiz çıkıp ne hakla resmeder, resmetmek bir tarafa dursun ne hakla aşağılar?
batıl dinlere gelince, onlara inanan insanların zaten kendi tapınakları, taptıkları şeyler var bizzat kendileri yapıyorlar bunu fakat onların inanışıyla dalga geçmek de dolaylı olarak kişileri aşağılamaktır.
sorarım sana be hey çok objektif insan evladı; senin atanla biri bu biçimde dalga geçse sen ne yapar, ne tepki verirsin?
özgürlük kutsallara dokunmak demek değildir. zira özgürlükler toplum vicdanına, hassasiyetine küfür etmek anlamına gelmez.
böyle bir karikatür özgürlük hakkını kullanmak yerine ağır tahrik ve provokasyona girer. sanatçı bölücü değil, birleştirici bir misyona sahip olmalıdır.
Bir insan, piknik yaparken, mangal başında sucuklarını ekmek arasına koyarak ağzına götürdüğünde, yanı başında defn'i hacet yapan birini hoş bir farklılık-özgürlük-hak-demokrasi-insanlık olarak göremez.
Hindistan'da, kurban bayramında inekleri vandalizm görüntüleri ile mazoşişt eylemlerle yada işkencelerle dinimin gereği diye kesemezsiniz.
Bizi hayvanlardan ayıran akıl olsada, ahlak-vicdan olmadan bir anlam taşımaz. Bir değer yargısı taşımayan insanlar, karşısındaki insanın değerlerine göstereceği saygının anlamını idrak edemez.
tepkilerin nedeni hz muhammed'in (sav) karikatürünün yapılması değil onu bir terörist gibi gösterilmesinden ibarettir.eğer bunu anlayamayacak kadar geriyseniz sizde boş verin bu ülkede yobazlarla yaşayın.
LeMan dergisi, bir süre önce yayınladığı karikatürle epey gündem oldu. Söz konusu karikatürde resmedilen Muhammed ve Musa adlı iki karakter üzerinden sanki islâm peygamberi hedef alınmış gibi bir algı yaratıldı.
Muhammed ve Musa isimleri görülünce ilk başta peygamberleri çağrıştırması gayet doğal. Ancak karikatür ve mizah dergilerini sıklıkla takip edenler bilirler ki kişilikleri karikatürize etmenin çeşitli teknikleri vardır. Mesela zengin bir işadamı karikatürize ediliyorsa şişman ve göbekli bir tipleme yapılır. Milletvekili karikatürize ediliyorsa kravat çizilir gibi.
Yani tiplemeden anlaşılır kimin veya neyin kastedildiği. Oysa LeMan’ın çizdiği karikatürdeki tiplemelerde peygamber çağrışımı yok. Basbayağı Muhammed ve Musa isminde, iki farklı dinden gelen kişinin yıllardır süren savaş nedeniyle hayatını kaybettiği anlatılmış. Üstelik Gazze perspektifinden aktarılmış.
Karikatürün ne anlattığı gayet açık olmasına rağmen LeMan dergisi sistematik bir şekilde hedef gösterildi. Peygamberlerin karikatürize edilemeyeceği öne sürüldü.
işin enteresan tarafı LeMan’a karşı yürütülen kampanyadan sonra kendilerine şöyle liberaliz, böyle özgürlükçüyüz, efendime söyleyeyim müthiş demokratız diyenler birden hop oturup hop kalkmaya başladılar.
Gene aynı çevreler sıklıkla kişi hak ve hürriyetlerinden, demokrasiden, hukuktan bahsetmekten geri durmuyor. Hukuk ve demokrasinin ne kadar önemli olduğunun altını ısrarla çiziyorlar. Ama iş karikatüre gelince orada dur diyorlar.
Mesele ifade özgürlüğüyse, karikatür de son tahlilde bir ifade özgürlüğüdür. Sürekli vurgulanan hukuk ve demokrasi gibi kavramlar, esasında gelişmiş bir medeniyetin ürünüdür.
ileri medeniyetler de düşünce özgürlüğüyle, akılla ve bilimle olur. Biraz da karikatürle olur.
Dogmalara saplanıp kalmakla düşünce özgürlüğünü, kişi hak ve hürriyetlerini savunmak aynı anda olmaz. Hakkın, hukukun egemen kılındığı bir Türkiye hayali kuruluyorsa bunun içerisinde kuşkusuz mizah da olmalıdır.
Kaldı ki hukuk ve demokrasinin bugünkü dünya standartlarına erişmesi de geleneksel düşünceyle mücadeleyle gerçekleşmiştir. Geleneksel kalıplar, modernlik karşısında aşınmaya mahkûmdur. Çağdaş, hukuk ve demokrasi anlamında ileri bir Türkiye’nin ön koşulu geleneksel düşünce biçiminin değişime eninde sonunda direnemeyeceğini kabul etmekle başlar. Bu nedenle mizaha tahammül gösterilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Karikatürler sadece kültürel çatışma ekseni veya gelişmişlik göstergesi de değildir. Türkiye açısından asık suratlı bir topluma dönüştük ne yazık ki. Anladığım kadarıyla insanlar gülmesin, sürekli asık suratlı olsunlar istiyorlar.
Eskiden siyasilerin karikatürleri yayınlanırdı. Bülent Ecevit’ten Necmettin Erbakan’a kadar tüm liderlerin karikatürleri çıkardı. Güler, geçerdik. Hiçbirisi de mizah dergilerinin üstüne bu kadar gitmezdi. Çünkü gülmesini bilen bir toplumduk, artık tahammülsüz bir toplumuz.
Sen ne anlatıyorsun be! Kafasında Kipa olan birinin fotoğrafına Tayyipist birinin yanında "tipsiz" de; "benim Takkeli hacı amcama ana bacı sövdüler" diyecektir. Hatta "benim başörtülü bacıma saldırdılar" dahi diyenler çıkar. Peygamberin adı yerine karikatüre Necmettin ya da Tayyip isimleri verilse; şu an o dergi binasının yerinde yeller eserdi.
türkiyede özgürlüğün tanımı; her yere çöp atabilme, sıraya ortadan girme, trafik kurallarından muaf olma, silivriye girebilme vs olarak tanımlanmalı, evrensel insan hakları bize uymaz,
Amerika'da isa ile ilgili sürekli parodi yayını ve karikatür yayınlanıyor her gün. O da bizim Peygamberimiz neden onunla ilgili bu kadar hassas değiliz? bence Amerika'ya ambargo uygulayalım...
demokrat değiliz, partici değiliz, liberal değiliz. dogmatik değerleri savunuyoruz. peygamberimiz sizin hiçbir kıytırık siyasi figürünüze denk değildir, kıyaslayamazsınız. karikatürize edemezsiniz. hafife aldırmayız. onu kimse dalga konusu edemez, ederse cevabını alır. yaptıklarınızın sonuçlarını göze almalısınız. bu konuda sorumsuzluk kabul etmiyoruz. hz. musa ile hz. muhammed farklı dinlerden değildir ayrıca. hepsi tevhid mesajının elçileridir. hiçbir peygamberin mizah konusu edilmesini istemiyoruz. bu konu da tartışmaya açık bir şey değildir müslümanlar için. anamız, babamız, canımız o'na ve yoluna feda olsun.
siz özgürlük değil islam'a sövmenin özgürlüğünü istiyorsunuz. tutarlı değilsiniz. kendi değerlerinize bir saldırı algılayınca nasıl canavarlaştığınızı, özgürlük, hukuk vs dinlemediğinizi görüyoruz. kimseyi salak yerine koymayın.
doğru, isteyen fikrini söyler, çizer, paylaşır.
hukuken buna kimse “yapamazsın” diyemez. ama birinin inandığı, kutsal bildiği bir değeri bilerek hedef alıyorsun. sonra da “bu benim özgürlüğüm” diyorsun. her dogru etik değildir. Etik yapabilirim demez, yapsam ne olur diye sorar. Senin özgürlüğün başkasının kibrini doğuruyorsa, işin içinde milyonlarca insanın kutsalı varsa, bu ifade özgürlüğü değil provoke etmek oluyor.