gecenin şiiri

entry13354 galeri929 ses19
    13120.
  1. Kadını bir gürültüye sapladılar.
    Evler tıkırtıydı, tıkırtıydı, tıkırtı
    kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar
    fırtınalı bir geceydi çünkü bulamadılar
    bombalar, bö sesleri, savaş alaborası…
    Yaşamak bir tıkırtıydı, aldırmadılar.

    ....
    1 ...
  2. 13119.
  3. “Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir bene ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde...

    Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir,
    Ömür hanım?”
    4 ...
  4. 13118.
  5. “Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.”
    2 ...
  6. 13117.
  7. Bunca yıkılmış dağlar üstüne
    Kalbimin kanını buharlaştırdı gözlerin
    Oysa kaç güvercin havalanmıştı içimden
    Konarak pervazlarına gülüşlerinin
    Kaç mermi sıyırmıştı ruhumu
    Acımasız yürüyüşlerinin mevzilerinde
    Dayanmıştım
    Ağlamıştım saatlerce parçalanan düşlerime
    Ta ki sevgilim
    Kızaran bir gök bulutu
    Ölümü
    Bir yıldırımla düşürdüğün ana değin
    Kalbimin haritasına
    Artık ilgilenmiyorum seninle
    Demiştin barut kokan kelimelerle
    Demiştin de hayat ölü bir bıldırcın gibi
    Tutuşup yanmıştı yanan bir tahta içinde
    Tarla küllerle dolu, ortasında yumurta
    Çatladıkça yeniden doğuruyor kanımdan
    Fışkıran harflerle kalbim olan cümleyi:
    Ben ancak bir tarih kitabı kadar
    ilgileniyorum seninle...
    2 ...
  8. 13116.
  9. "Nihâyet, en yakın emellerin de
    Zehirli rüzgârlar eser yerinde,
    Gidenle beraber gider saadet.

    Kırılmış bir kalbe son kalan yoldaş;
    Gizlice dökülen beş, on damla yaş
    Bir de yâd edilen hâtıralardır."
    2 ...
  10. 13115.
  11. Sere Serpe
    Orhan Veli Kanık

    Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;
    Entarisi sıyrılmış, hafiften;
    Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
    Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
    içinde kötülüğü yok, biliyorum;
    Yok, benim de yok ama...
    Olmaz ki!
    Böyle de yatılmaz ki!

    edibüdü: biz bir bok değiliz ve hayatımızın tek amacı meme vajina popo olunca bu durum edebiyata da yansıyor tabi ki...
    https://www.uludagsozluk.com/e/46794837/
    3 ...
  12. 13114.
  13. Dağ döşünden aşmıram
    Küsmüşem barışmıram
    Hamından gözel benim
    Lakin hiç danışmıram.
    2 ...
  14. 13113.
  15. "ölürsün... kapanır yollar geriye;
    ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
    varılmaz hayale işaret diye;
    toprağında bir taş olur, beklerim."
    (bkz: bekleyen)
    8 ...
  16. 13112.
  17. o büyük ve muazzam zamanda unuttum
    Kanatlarım çok oldu üşüyor benim
    Bu beyaz ıssızlıkta göğsüme düşüyor
    Bu yüzden eğik boynum.
    Bir kuşun anısı kalmış bende, saklı
    Bundan gözlerimdeki kayalık,
    içimdeki serseri buzullar
    Dürtme içimdeki narı
    Üstümde beyaz gömlek var.
    2 ...
  18. 13111.
  19. başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
    bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
    aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
    ilk önce damarlarımızda duyuyor çağıltısını
    uzak iklimlerin
    kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
    bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
    sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz
    bize ait olan ne kadar uzakta!

    (bkz: ismet özel)
    0 ...
  20. 13110.
  21. Ortalama insanda
    herhangi bir günde herhangi bir orduya
    yetecek kadar ihanet,
    nefret, şiddet
    ve saçmalık vardır.
    Ve cinayet konusunda en becerikliler,
    cinayet karşıtı vaaz verenlerdir.
    Ve nefreti en iyi becerenler,
    sevmeyi vaaz edenlerdir.
    Ve son olarak;
    savaşı en iyi becerenler,
    barış vaazı verenlerdir.

    Tanrı'yı vaaz edenlerin,
    Tanrı'ya ihtiyacı var.
    Barış vaaz edenlerin,
    huzuru yok.
    Sevgiyi vaaz edenler,
    sevgisizdirler.
    Vaaz edenlerden sakının.
    Bilmişlerden sakının.

    Durmadan kitap okuyanlardan sakının.
    Yoksulluktan nefret edenlerden,
    ya da gurur duyanlardan sakının.
    Övgü göstermekte hızlı davrananlardan sakının.
    Karşılığında övgü beklerler.

    Sansürlemekte hızlı davrananlardan sakının.
    Bilmedikleri şeylerden korkarlar.

    Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının;
    Tek başlarına bir hiçtirler.

    Ortalama erkekten,
    ortalama kadından sakının.
    Sevgilerinden sakının.

    Sevgileri vasattır,
    vasatı aranır dururlar.
    Ama nefretleri dahiyanedir.
    Nefretleri seni beni,
    herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir..

    Yalnızlığı istemezler.
    Yalnızlığı anlamazlar.
    Kendilerinden farklı herşeyi yoketmeye çalışırlar.

    Sanat yaratamadıklarından,
    sanatı anlayamazlar.
    Yaratma başarısızlıklarını,
    dünyanın beceriksizliğine yorarlar.

    Kendileri tam sevemedikleri için,
    senin sevginin eksik olduğuna inanırlar.
    Ve senden nefret ederler.

    Ve nefretleri
    parlak bir elmas,
    bir bıçak,
    bir dağ,
    bir kaplan,
    bir baldıranotu gibi mükemmeldir.

    En usta oldukları sanattır nefret!

    Charles Bukowski
    0 ...
  22. 13109.
  23. “Ben senden önce ölmek isterim.
    Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?
    Ben zannetmiyorum bunu..
    iyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun, içinde bir kavanozun.
    Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun
    ki içinde beni görebilesin..
    Fedakarlığımı anlıyorsun?”
    5 ...
  24. 13108.
  25. ...

    Sen hala anlamadın sevginin en hasını
    Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını
    O, coşkun bir denizin sularına yürürken
    Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını
    Gittiği her iklime sevdanı götürürken
    Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını

    Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk
    Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
    Görmedin bir arslanın can çekişen resmini
    Yalnızlık kitabında okumadın ismini.

    ...
    2 ...
  26. 13107.
  27. ...
    aşk için karnıma ve göğsüme
    ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden
    aşk ve ölüm bana yeniden
    su ve ateş ve toprak
    yeniden yorumlandı.

    Dilce susup
    bedence konuşulan bir çağda
    biliyorum kolay anlaşılmayacak.
    ....
    Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
    her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana.
    ...
    2 ...
  28. 13106.
  29. Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
    Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
    Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
    Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.

    (bkz: ümit yaşar oğuzcan)
    1 ...
  30. 13105.
  31. “…
    Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
    Unutulmuş güzel şarkılar için..
    Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
    Rüzgâr gibi ta eski Anadolu'dan
    Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!

    Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
    Uyandırmayın beni uyanamam..
    Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
    Allah aşkına, gök, deniz aşkına
    Yağsın kar üstümüze buram buram..”
    5 ...
  32. 13104.
  33. Avareyim,asudeyim,yorgunum
    Bilmiyorum neden sana vurgunum
    Ya topla yaralı kırlangıçları
    Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
    Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
    Siyah gözlerine beni de götür...
    4 ...
  34. 13103.
  35. ''sen ki, saçından tırnağına kadar
    bir hürriyete bedelsin,
    bu ılık saçlar, bu gözler; fakat her şeyden önce
    yaşadığın için güzelsin...''

    (bkz: Turgut uyar)
    1 ...
  36. 13102.
  37. Halil cibran --- acı

    Ve bir kadın, "Bize acıdan bahset" dedi.
    Ve o cevap verdi:"Acınız, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılışıdır.Nasıl bir meyvenin çekirdeği,
    kalbi güneş'i görebilsin diye
    kabuğunu kırmak zorundaysa,
    siz de acıyı bilmelisiniz.Ve eğer kalbinizi,
    yaşamınızın günlük mucizelerini
    hayranlıkla izlemek üzere açarsanız,
    acınızın, neşenizden hiç de
    daha az harikulade olmadığını göreceksiniz;Ve kırlarınızın üstünden
    mevsimlerin geçişini kabul ettiğiniz gibi,
    aynı doğallıkla, kalbinizin mevsimlerini de
    onaylayacaksınız.Ve kederinizin kışını da,
    pencerenizden huzur içinde seyredeceksiniz.Acılarınızın çoğu sizin tarafınızdan seçilmiştir.Acınız, aslında içinizdeki doktorun,
    hasta yanınızı iyileştirmek için
    sunduğu "acı" ilaçtır.Doktorunuza güvenin
    ve verdiği ilacı sessizce ve sakince için;Çünkü size sert ve haşin de gelse,
    onun elleri,
    "Görülmeyen"in şefkatli elleri
    tarafından yönlendirilir.Ve size ilacı sunduğu kadeh
    dudaklarınızı yaksa da,
    O'nun kutsal gözyaşlarıyla ıslanmış
    kilden yapılmıştır."
    0 ...
  38. 13101.
  39. sabah oldu,
    başlık düştü.
    0 ...
  40. 13100.
  41. “ Biliyorum sana giden yollar kapalı
    Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni”

    Cemal Süreya.
    1 ...
  42. 13099.
  43. şiirler iyi hoş da şiirden bile tiksindirdiler beni. ulan asabım bozuk yine.
    0 ...
  44. 13098.
  45. m.c.anday:

    Çok eskiden yaşadım bu anı ben
    Dersiniz şaşkınlık içinde.
    ilk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
    Birden güneş vuran pencere,

    Ve tam sırasında tren düdüğü…
    işte böyle gelmişti siz dünyada
    Değilken bir gün öğle üstü
    Bu renklerle bu sesler bir araya.

    Yaşamak anımsamak mıdır yoksa?
    Sanmam, biz de bir sestik belki
    Birileri için yıllar önceki
    Şaşırtıcı karşılaşmada
    0 ...
  46. 13097.
  47. ne kadar ayıp
    ne yaptın asuman
    kalbimi kırdın
    yap bi pansuman
    .
    1 ...
  48. 13096.
  49. Sen, hür adam, seveceksin denizi her zaman;
    Deniz aynandır senin, kendini seyredersin
    Bakarken, akıp giden dalgaların ardından.
    Sen de o kadar acı bir girdaba benzersin.

    Haz duyarsın sulardaki aksine dalmaktan;
    Gözlerinden, kollarından öpersin, ve kalbin
    Kendi derdini duyup avunur çoğu zaman,
    O azgın, o vahşi haykırışında denizin.

    Kendi aleminizdesiniz ikiniz de.
    Kimse bilmez, ey ruh, uçurumlarını senin;
    Sırlarınız daima, daima içinizde;
    Ey deniz, nerede senin iç hazinelerin?

    Ama işte gene de binlerce yıldan beri
    Cenkleşir durursunuz, duymadan acı, keder;
    Ne kadar seversiniz çırpınmayı, ölmeyi,
    Ey hırslarına gem vurulmayan kardeşler!

    (bkz: charles baudelaire)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük