Yarım saat sonra hazırlanıp evden çık. Fabrikadan alacaklarını al ve ne kadar uzun gelse de o yola düş. Giderken durma, düşünme, pozitif ol. Sabah kalkınca işlerini halletmeyi düşün sadece ve ona yönel. Eğer hallolmaz gibi olursa aklındaki 2.planı devreye al en geç saat 12.00 gibi. O eşikten geçmek zor ama devamlılık için geçmek zorundasın. Öfkeni insanlara yönlendirme, maskeni tak ve bir şey olmamış gibi oynamaya devam et.
Dün ortaya çıkan diğer sorunla ilgili bekle ve izleyerek dinlemeye çalış. Yarını da atlattıktan sonra günü gelince ortağını karşına al ve konuş. Kademeli bir şekilde ayrılık planı sun. Bu yola beraber çıktınız tüm pasifliğine rağmen. Ne sen ne de o bir zarar görsün bu durumdan. Olması gereken ne ise o olsun.
Ama önce yarını hallet lütfen. Çok sefer geçtin bu zamanları. Gene halledebilirsin. Unutma ne yazık ki düşürmelisin yüzünü. Başka çaren yok çünkü. Çünkü yalnızsın. Ama başaracaksın.
eee eylulsabahi bey..
pırlanta gibi insanları hayatından harcayan, onların seni düzeltme ısrarına rağmen inatçı keçiliğinden ödün vermeyen, yörük inadıyla direnen eylulsabahi bey.
işte öylece yazdığın şeyleri okuyamayacak insanlara yazar durursun böyle..
hayatından bu pırlanta gibi insanları ne için harcadın? cevap yok.
ne bekliyorsun? cevap yok.
yeni insanlar tanımaya hevesin var mı? bunun cevabı belli, hevesin de yok.
herkes yoluna gidiyor ve sen kendin bile isteye seninle yürümek isteyen herkesi yolcu ediyorsun.
sen nereye gidiyorsun eylulsabahi? bilmiyorsun.
ben gerçekten seni anlamıyorum.
napmaya çalışıyorsun, ne istiyorsun?
aslında istediğin şeyler basit..
mutlu, huzurlu, kendi halinde bir yuva. kimseye muhtaç olmadan, ailelerle bağını koparmadan yaşayıp gitmek. sevdiğin alanlarla ilgili araştırmalar yapmak..
peki bu basit hedefe ne kadar yakınsın?
söyleyeyim mi? o hedef yeni zelanda ise sen şili'sin, küba'sın eylulsabahi..
sevdiğin alanla ilgili olanın dışında her şeyde sınıfta kaldın.
mağlup oldun oğlum, yenildin.
tarihe kendi eliyle mağlup olan bir komutan olarak geçtin.
herhangi bir gönlün fatihi olup kalmak varken, sen gönülsüz topraksız kalmayı seçtin.
mutlu musun? değilsin.
hoş, sen kafandaki düzeltemediğin soru işaretlerinin yarın bela olup, onları da üzmekten korktun.
umarım doğru olanı yapmışsındır eylulsabahi.
umarım..
2023 de yaz ayı b*k çuvalı gibi boşa geçiriyormuşum ama hiç bitmeyecek bir yaz gibi bilmiyorum kendimden sıkıldım amk.
Başımda çatlıyor uykuyu böldüler gene.
Gecmise duydugun ozlemi anliyorum. Simdiye donup, sahip olduklarina bak lutfen.
Ne sen gecmisteki sensin, ne de gecmisteki ozledigin yerler kisiler hala oyleler.
Hayat gunden gune degisiyor tek gercekse kendine yaptigin yatirimlar. Sev, affet, iyi ol.
Zaman zaman da kotu olmayi unutma, her duygu zittiyla var olmustur. Seni seviyorum.
Hayatı kucaklarcasına tek başına,
Tüm görkemiyle çiçek açan bir badem ağacı gibi...
Arkasında karla kaplı dağlar
dallarımda baharın pembe çiçekleri. Hayatımı tüm güzellikleriyle kucaklamaya geldim. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2354069/+
Bu aralar normal değilim. Etrafımdaki herkesi de kırıyorum bir şeylerin bedelini onlardan çıkarıyorum. Suçu olmayan şeylere de kızıyorum. Birkaç günlük taili hak ettim. Biraz uzaklaşmak bana çok iyi gelecek.
naber lan? yaşıyorsun değil mi? muhahahha. (dalga geçmeli gülüş) yaşayacaksın tabi olum ölüp kurtulmak o kadar kolay mı? sorumlulukların var sike sike yaşayacaksın. yine buraya mı geldin? niye? yok değil mi o boşluğu tamamlayacak hiçbir şey veya hiç kimse. üzülüyorum aslında sana ama hayat böyle. herkes için böyle. nefes almaya devam et.
Değişim istiyorsun ama hareket etmiyorsun. Nasıl olacak ? Ufak da olsa bir şeyleri değiştirmeye başla. Şimdi yapmazsan ileride daha zor olacağını biliyorsun.
Çok boş şeyleri sorun ediyoruz, birbirimize düşman oluyoruz.
Düşünüyorum en düşman olduğumuz kişi dahi ölmek üzere olsanız en azından elini uzatır.
Ekşide karısının cesedini arayan birisi var.
inşallah bulur.
Bugün belki kızdığınız birinin Allah korusun cenazesini arayıp bulamamak da var.
Enkazdaki cümleleri kalbime oturdu;
"binanın yıkılacağını anladığım an meralin üzerine kapaklandım ve birbirimize sarılır bir halde, büyük bir keyifle kurduğumuz evimizin betonlarının altında bulduk. sıkışmıştık ve küçük bir yaşam üçgeni oluşmuştu. ikimiz de yaşadığımızdan emin olduktan sonra yardım istemeye başladık. yardımın gelmeyeceğini anladığımızdaysa vedalaştık. muhtemelen iç kanamadan (ateşi çok yüksekti, sürekli midesinin bulandığını söylüyordu ve bir süre sonra sayıklayarak bilincini yitirdi.) 4 saat kadar sonra meral kollarımda son nefesini verdi. son nefesini verdikten 8 saat sonra da depremin 12. saatinde enkazdan yaralı olarak çıkartıldım.
..."
Dostum inşallah Meral'e ulaşırsın.
Şu yazı hissederek okuyana çok şey anlatıyor.
Özür dilerim birader.
Beni çokça uyardın, olmaz dedin, çanlar çaldın ama ben dinlemedim.
Pişman mıyım, hem evet, hem hayır.
Yeni bir tecrübe oldu ama, karşılığında ödediğim bedel daha ağır oldu.