Onun içinde kendini kaybetmektir, yok olmaktır bir nevi. Tıpkı pervanenin muma olan aşkı gibi yaklaştıkça yanarsin, yandıkça daha çok yaklaşırsın. nereye kadar ?? sende kor olup ölene kadar.
bazı insanlar için karşılıklı yazılmamış anlaşılan. yoksa herkes mutlu olur, bazıları mutlu olup bazıları sürünmezdi. ben bunu anladım.
benim için aşk öfke ve kalp kırıklığı anlamına geliyor. çiftlere gıcık oluyorum hep. kadınlara da biraz öfkeliyim.
aşk, ışıktır... aşk, vermek, karşılıksız vermek, karşılığında kendini kaybetmek ve bu kaybetmekte tarifsiz olan benini bulmaktır...
aşkı bilmek lazım; bilmek başka, bildiğini sandığını bilmek başka!...
Cioran' ın da dediği gibi, bir suç ortağının teri içinde boğulmaktan fazlası değildir.
"üstelik, kendinde beyhude yere aradığını öteki'nde bulduracak kadar diri bir yanılsama kimde vardır ki? bize tüm evrenin sunamadığını, bağırsaklardaki bir sıcaklık mı sunacaktır? oysaki o yaygın -ve tabiatüstü- anormalliğin temeli de tam budur: bütün muammaları iki kişi çözmek -ve daha ziyade, askıya almak-; bir sahtekârlığın lütfuyla, hayatın içinde yüzdüğü o kurguyu unutmak; genel ıssızlığı ikili bir cıvıldaşmayla doldurmak; sonunda da -ki vecdin karikatürüdür bu- herhangi bir suç ortağının teri içinde boğulmak..."
sanırım benden giderek uzaklaşan şey. aşık olamıyorum. kimse de bana olmuyor. keşiş olacağım mağaralara kapanıp meditasyon yapacağım. iffet yemini de ederim.
--spoiler--
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
--spoiler--