birşeyi elde ettiği anda değersizleştiren insanlar.
bir kız arkadaşım vardı, kendileri az biraz kezbanayzırdı. değişik talepleri vardı;
"her sabah günaydın mesajı at, mutlu oluyorum ben öyle",
"arkadaşlarımla buluştuğumda beni arayıp sor, onların sevgilileri arıyor soruyor, sen aramıyorsun"
"başka kızlarla konuşma, arkadaşça dahi olsa",
"smiley öpücükler falan yap, yoksa bana soğuksun sanıyorum",
"sana gelirken az biraz akşama doğru olduysa gel beni metrodan al, korkuyorum (korkulan yer de kadıköy anasını satim)",
sonra bunların her birini birbir yapmaya başladım. hani sırf uyuzlanmasın, mutlu olsun tadımız kaçmasın,
yaptıkça ne oluyor peki bu insan türünde?
iyi ki bi mesaj attın, zaten sevgili olarak görevin,
metrodan almazsan alma, sanki ben dedim sana al diye,
smiley yapıyormuş, aman da ne büyük marifet...
gibi çıkışlar.
yanlış anlaşılmasın, bu konuşmalar ben şunu bunu yaptım şeklinde kafaya kakma durumlarına verilen karşılıklar değil. sen benim için hiçbirşey yapmıyorsun vesaire gibi anlamsız çıkışlara "öyle diyorsun da bak eskiden bunlardan şunlardan şikayet ederdin, ben bunlar konusunda artık böyle davranmaya başladım" diye yapılan açıklamalara gelen cevaplar.
yaranamazsın bu insan tipini.
allah korumuş az kalsın beraber eve çıkacak, ailemle tanıştıracaktım falan.
arından beslenen, ordan oraya laf taşıyan, yüzlerine güldüğü insanların arkasından başarısızlıklarından nemalanan kıkır kıkır gülen, mutlu ilişkisi olan arkadaşlarını sevgililerine karşı gazlayan insanlar.
çevremde çok var böyle insanlardan. yakın müşterilerimden de gözlemliyorum. zannımca sıkıntı şu. mutluluğu elimizde olmayanlarla veya çok uzun vadede olacaklarla değerlendirmemiz. mutluluk elimizdekilerle mümkündür. hayal güzeldir lakin kendini kandırmakla hayal arasında çok ince bir çizgi var. o eşiği atladığımız zaman belki de hayatımız boyunca elimize geçemeyecek bir şeyi hep hedef yapıyoruz ve mutluluğu ona endeksliyoruz. hedefe ulaşamadıkça veya hedef bizden uzaklaştıkça önce kendimizi sonra da ailenin diğer üyelerini üzüyoruz, rahatsız ediyoruz dolayısıyla mutsuzlaşıyoruz.
mutluluk ancak elimizdekilerle mümkündür. iyi değerlendirmeli ve kıymet bilmeli. mal, çocuk tüm varlıklarımız birer imtihandır. yarına garantisi yoktur. kıymet bilip şükredersek maddi manevi değer katlanacaktır.
küçük bir tebessüme bile mutlu oluyorum şahsen.
derdimi tasamı alıp götürüyor.
asla mutlu olamayacak insan, kötüdür, kördür ve sevgisiz kalmıştır.
doğanın güzelliklerine gözlerimizi açma zamanı.***
Nankor, sabirsiz, doyumsuz canlilardir. Bazen bu durumun yanlis oldugunu bildigi halde kendini tutamamalari iclerindeki daha fazla duygusu bastiramamalarinin sonucudur.
dürüst insanlar; hissettiği, düşündüğü, inandığı şeyi çatır çatır kendince mantıklı sebeplere dayanarak konuşan insanlar; kimseyi üzmek istemeyen insanlar.
ve bu üç insan için hayat zor ve de bol kayıplı geçecektir.
hadi kolay gelsin.
Türkiye'de çoğunluğu ilgilendiren bir durum değil.
Onlar hep mutlu.
Mutsuz mu oluyor?
O zaman da Başkaları yüzünden olduğu için ve kıskanılan oldukları akıllarına getiriliyor, söyleniyor ve onlar yine mutlu oluyor.
asla mutlu olamayacak insan kendini boşluğa vermiş insandır. uzak durulması gereken insandır. azıcık mutluluğu içinde tutan insana da zarar veren insandır.
Prozac a verilecek parayı camus a , sartre ye,schopenhauer yahut nietzsche ye yatırmış; hakiketler silsilesi tarafından da etrafı sarılmış kişidir.
Lakin hedonistlik de güzeldir, iki depomin bi endorfin ruha şifa, dertlere deva gelebilmektedir