Söyle senin atan ne yapıyordu? Hadi Abdülhamid yalnızdı ya 5. Mehmet? veya Vahdettin'in de hiç arkadaşı eşi dostu yok muydu? Bildiğim kadarıyla kurtuluş savaşı devam ederken beşinci karısı ile evleniyordu. Yalnız değildi.
12 ada elden çıktığında Atatürk daha Atatürk olmamış, binbaşı Mustafa Kemal adında bir Osmanlı subayıydı. Sürece bir etkisi yoktu. Kast edilen 12 ada'nın Yunanistan'a katılmasıysa o tarihte zaten Atatürk öleli yıllar oluyordu. Bu konuda bazıları inönü'ye atıp tutuyor da o tarihte 12 ada'da türk nüfus kalmamış, adalar full Yunan nüfusla doluydu. Böyle bir durumda sen o toprakları nasıl idare edecektin acaba? Politika fanteziler üzerinden yürümüyor, anımsatırım.
~~
“Atatürk 12 Ada’yı kaybetti” demek hem tarihsel hem hukuki açıdan yanlıştır.
???? Neden yanlış? ???? 1. 12 Ada, Atatürk iktidara gelmeden önce elden çıkmıştı. 1912’de italya tarafından işgal edildiğinde Osmanlı Devleti henüz yıkılmamıştı, Atatürk daha ordu mensubu bir subaydı. Lozan Antlaşması (1923) sırasında adalar zaten italya’nın fiili yönetimindeydi. Lozan’da Türkiye bu fiili durumu kabul etti, ama bu bir "kayıp" değil, zaten Osmanlı döneminde kaybedilmiş olan bir durumun tescilidir. ???? 2. Atatürk'ün amacı 'mümkün olanı kurtarmaktı' Atatürk ve Türk heyeti Lozan’da Musul, Batı Trakya ve 12 Ada gibi yerler için elinden gelen diplomatik çabayı gösterdi. Ancak askeri ve ekonomik koşullar dikkate alındığında, bu topraklar üzerinde ısrar etmek Lozan'ı riske atabilirdi. ???? 3. 12 Ada’yı Yunanistan’a veren kişi Atatürk değil, italya bile değil – ikinci Dünya Savaşı’nın sonucudur. 1947 Paris Antlaşması, Atatürk’ün 1938’deki ölümünden 9 yıl sonra imzalanmıştır. Bu antlaşmayla italya, savaşı kaybeden taraf olarak, 12 Ada’yı Yunanistan’a bırakmak zorunda kaldı. ???? Özetle: 12 Ada'nın fiilen kaybı: 1912 (Osmanlı döneminde) Hukuken italya’ya geçişi: 1923 (Atatürk’ün Lozan’da mevcut durumu tanıması) Yunanistan’a geçişi: 1947 (Atatürk’ün ölümünden sonra)
Dolayısıyla Atatürk’ü bu konuda sorumlu tutmak tarihsel gerçeklere aykırıdır.
istersen bu konuda yapılan tarihî tartışmaları veya bazı yanlış iddiaların kökenini de konuşabiliriz.
~~
Hay amk. Yeter lan. Trollükle slaklık arasında gidip geliyorsunuz. Adalar zaten gitti be ey slak. Git son dönem padişahlarına sor ne yapıyorlardı. 25 yıldır bu aptallıkla meşgul oluyoruz.
Sakarya meydan muharebesi yapılırken devletlü padişahınız 18 lik kızla evlenme peşindeydi. Skinin derdine düşmüştü. Adalar niye gitti? Bu yeteneksiz padişahlar yüzünden.
Osmanlının elindeki toprakların yüzde doksanı elden giderken, padişahlar ne yapıyorsa, onların on binlerce katı daha fazla vatanı elde tutma mücadelesi veriyordu. Haremde takılmadığına eminiz mesela.
Cevap kısa ve net aslında: "Beceriksizlerin batırdığı işleri toparlamaya çalışıyordu. Hatta bu uğurda neredeyse ölüyordu." Cahiller sormuşlar biz de detaylıca yazalım da öğrensin garibanlar:
Osmanlı'ya ait Oniki Ada'nın italya'nın kontrolüne geçmesi süreci, 1912 yılında meydana geldi. Bu gelişme, 1911-1912 Trablusgarp Savaşı sırasında yaşandı.
italya, 1911’de Osmanlı'ya savaş ilan ederek Trablusgarp Savaşını başlattı. Trablusgarp (bugünkü Libya) bölgesinde Osmanlı'yla savaşırken, italyanlar aynı zamanda Ege Denizi'ndeki Oniki Ada’yı da işgal etti.
Amaç; Bu adaları askeri baskı unsuru olarak kullanmak ve Osmanlı’yı barışa zorlamaktı. 912’de yapılan Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912) ile Osmanlı Trablusgarp ve Bingazi'deki egemenlik haklarından vazgeçti. Oniki Ada’nın geçici olarak italya’ya bırakıldığı belirtildi. Her ne kadar geçici dense de italya adalardan çekilmedi ve fiilen kendi toprağı gibi yönetti.
Mustafa Kemal'in Doğum Tarihi: 1881 olduğuna göre, 1912 Yılındaki Yaşı: 31 idi.
Peki Trablusgarp Savaşı'nda Mustafa Kemal'in Rolü Neydi? : Mustafa Kemal, Trablusgarp Savaşı’nda Osmanlı ordusu adına gizlice Kuzey Afrika’ya geçerek italyanlara karşı yerel halkla birlikte gerilla mücadelesi verdi.
Görevi: Osmanlı ordusu resmi olarak Libya’ya asker gönderemediği için Mustafa Kemal gibi subaylar sivil kimlikle bölgeye gidip savaşı organize ettiler. Mustafa Kemal, özellikle Derne ve Tobruk bölgelerinde başarılı direnişler organize etti. Bu dönemde “Gazeteci Şerif Bey” takma adıyla hareket ediyordu. Aynı dönemde Enver Paşa da Bingazi’de benzer görev üstlenmişti.
1911’de italya, Osmanlı’ya savaş ilan etti. Gerekçesi: Trablusgarp’ta (Libya) italyan vatandaşlarına kötü muamele yapıldığı iddiasıydı. Ama asıl amaç ise Afrika’da sömürge sahibi olmak ve Süveyş Kanalı'na yakınlık kazanmaktı. Osmanlı, resmi olarak asker gönderemedi. Çünkü Balkanlar karışıktı ve Avrupa devletleri tepki gösterecekti. Çözüm olarak gönüllü subaylar sivil kimlikle bölgeye gönderildi.
Tarih: Ekim 1911 Güzergah: istanbul - Alexandria (Mısır) üzerinden Trablus (Libya)
Mustafa Kemal, sahte pasaportla “Gazeteci Şerif Bey” kimliğini kullandı. Yanındaki isimler: Ali Fethi (Okyar), Nuri Conker, Fuat Bulca, Enver Paşa de farklı bir bölge olan Bingazi’ye geçti. Belgelerde Mustafa Kemal, daha sonra bu süreci şöyle anlatır: “Sahte pasaportla Mısır’a geçtik. ingilizler bizi fark etti ama ses etmediler. Trablus’a ulaştığımızda halk bizi bağrına bastı.”
Tobruk (Kasım 1911): Mustafa Kemal, italyanlara karşı ilk askeri başarılarını burada kazandı. Küçük birliklerle, gerilla tipi baskınlar düzenledi. Yaralandı ve Gözünden vuruldu. Bu yaralanma, ileride sürekli gözlük takmasının sebebidir.
Derne’ye geçerek bölge savunmasını örgütledi. Burada yerel halktan, Arap gönüllülerden ve Osmanlı yanlısı aşiretlerden “halk ordusu” kurdu. Subay disipliniyle, askerî eğitim ve silah kullanımı öğretmeye başladı. Bir Mektupta Mustafa Kemal, Harbiye Nezareti’ne yazdığı bir raporda şöyle der: “Buradaki kuvvetlerin morali yüksek; ancak mühimmat çok az. Düşman denizden destek almakta. Biz ise dağlık bölgelerde mevzilenmekteyiz.”
Gözünden aldığı yara nedeniyle geçici olarak cepheden ayrıldı ama komutayı bırakmadı. Yerel halk arasında ciddi bir lider figürü haline geldi. Bazı kaynaklarda, Mustafa Kemal’in yerli Araplar tarafından “Türk komutan” olarak büyük saygı gördüğü belirtilir. Görgü Tanığı Kurmay subaylardan biri anılarında şöyle yazar: “Gözünden yaralı olmasına rağmen, sargılı şekilde siperlerde dolaşıyor, askerine moral veriyordu. Adeta korkusuz bir liderdi.”
18 Ekim 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması ile Osmanlı, Trablusgarp’tan çekildi. Ancak Mustafa Kemal ve Enver Paşa son ana kadar orada kalıp direnişi sürdürdü. Savaş bittiğinde Mustafa Kemal binbaşı rütbesindeydi ve artık ordu içinde saygı gören bir subay konumuna gelmişti.
Kaynakça
* Aydemir, Şevket Süreyya. Tek Adam Cilt 1, Remzi Kitabevi, 1963.
* Ekinci, Ekrem Buğra. “Trablusgarp’ta Türk Subayları”, Türkiye Gazetesi Arşivi.
* Mango, Andrew. Atatürk, John Murray Publishers, 1999.
* Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk, 1927 (TBMM yayını).
* Zürcher, Erik J. Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, iletişim Yayınları.
Chatgpt'den cevabı alalım.
~~
12 Ada (Dodekanes Adaları), resmen 1947 yılında Yunanistan’a geçmiştir. Ancak bu süreç birkaç aşamada gerçekleşmiştir. işte kronolojik olarak önemli noktalar:
---
???? 1. Osmanlı Dönemi
12 Ada uzun süre Osmanlı imparatorluğu egemenliğinde kalmıştır. 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı hâkimiyeti altındaydı.
---
???? 2. 1912: italya'nın işgali (Trablusgarp Savaşı)
1912 yılında Trablusgarp Savaşı sırasında italya, Osmanlı’ya ait olan 12 Ada’yı geçici olarak işgal etti.
Ancak savaş sonrası yapılan Uşi Antlaşması (1912)'nda italya, adaları geçici olarak elinde tutacaktı. Osmanlı’nın Trablusgarp’tan çekilmesine karşılık adalar geri verilecekti.
> Fakat bu "geçici işgal", fiilen kalıcı hale geldi.
---
???? 3. 1923: Lozan Antlaşması
Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye, 12 Ada üzerindeki hak iddialarından resmen feragat etti.
Adalar bu noktada artık resmen italya’ya ait oldu.
---
???? 4. 1947: Paris Barış Antlaşması
II. Dünya Savaşı'ndan sonra italya mağlup devlet olarak savaş masasına oturdu.
Paris Barış Antlaşması (1947) ile 12 Ada, resmen Yunanistan’a bırakıldı.
Türkiye bu antlaşmanın tarafı değildi, ama fiilen kabul etti.
---
✅ Sonuç:
Fiilen italyan kontrolü: 1912
Resmen italya’nın oldu: 1923 (Lozan)
Resmen Yunanistan’a geçti: 1947 (Paris Antlaşması)
Eğer istersen bu geçişin diplomatik ya da askeri arka planını da detaylandırabilirim.
~~
adalar sorunu osmanlı devrinde başlasa da kaybedilmesinin teyidi lozan anlaşması ile verilmiştir. bunun ne sadece osmanlıyla ne de sadece ismet inönü ile alakası vardır. yunanistan'ın tazminat ödemesi gerekirken o bile bağışlanmıştır. boşa kem küm etmeyin.
lozan'da kaybedilenler:
-Adalar (esasında 12 değil 20)
-Batı Trakya
-Batum
-Kıbrıs
-Musul
-Mısır üzerindeki bazı haklar
12 ada Uşi Antlaşması ile italyan'lara bırakılmıştır, bizim tarih cahili dincilerin zannettiği gibi 24 Temmuz 1923'te imzalanan lozan antlaşmasıyla değil, Ouchy" Lozan'ın bir semti olduğu için diğer lozan antlaşması ile karışmasın diye bu isimle anılır, ayrıca öyle bir anlatıyorlarki sanki biz uşi antlaşmasına kazanmış bir devlet olarak gittik, lan adamlar canımızı okudu bizim koskoca libya gitti elden, muhtemelen hepimiz bu adaların bizde olmasını isterdik ama kim verecek, onun bir cevabı var mı ? aynısını musul ve kerkük içinde söylerim sen istedin de kim verecek.?
bu da kendini iyice nimetten saymaya başladı. sen kimsin aslanım insanlar seni kanaat önderi bellesin de ciddiye alsın? eğleniyoruz diye ses etmiyoruz şurada şımarma istersen...
amma ve lakin bilginin doğrusunu vermenin seninle bir ilgisi yok, burayı okuyan ancak işin doğrusunu bilmeyen de olabilir. bu nedenle uzun uzun yazmanın mantığı senin ciddiye alınıp cevap verilmiş olman değil, insanların doğru bilgiye ulaşma hakkına duyulan saygı.
kardeş başlığı ve ilk entrysini okurken gözüne tavuk karası falan mı iniyor senin ? hayır diğer entryleri görüyorsun onu anladık da bugün 2.oldu misal başlığı ve ilk entryi falan gözün görmüyor senin nedense.
kimse adalar atatürk döneminde verildi demiyor zaten. ama sen galip bir devlet olarak oturduğun masada daha önce zorunluluktan verilmiş dibindeki adaları bırak geri almayı bir de üstüne misak-ı milli topraklarından 5-6 şehri üzerine geri veriyorsun. eleştirilen olay bu.
12 ada kurtuluş savaşı döneminde elden çıkmadığı için öncelikle bunu kıvıramıyorlar ve gerçekleri yazmak zorundalar. (amma ve lakin adalar hayran duydukları abülhamit döneminde elden çıktığı için bu detaya hiç değinmezler ya neyse.) görüldüğü gibi denizaltıcı vatandaş 12 adanın elden çıkışını "zorunluluk" olarak betimlemiş. (o dönem için savaş kaybedilmiş, makul. bunu anlayabiliriz pek ala bunda bir sorun yok)...
can alıcı noktaya geliyoruz; 12 adadan yola çıkarak misak-ı milli zamanında musul, kerkük ve batum (ki batum gürcülerle anlaşma ve silah desteği verileceği, elçilik acılacağı ve milli mücadeleye destek verileceği için en makul ve mantıklı olarak ilk bırakılan misak ı milli içerisindeki topraklardan biridir maalesef. bu arada ilk elden çıkışı bu değil, berlin antlaşması ile osmanlı döneminde kars ve ardahanla birlikte zaten elden çıkmış sonra geri alınmıştır bu detayı da verelim) musul ve kerkük ise şeyh sait isyaninın çıkması ile o dönem iç güvenlik nedeni ile ihmal edilmiş ve neticesinde iyi diplomasi yürütülemediğinden elden çıkmıştır ama bunlara sorsan bu durum atatürk ün kabahatidir, bir "zorunluluk" falan değildir kesinlikle.
işte bu sümbüller böyle akılları sıra tarihi gerçekleri "dürüstçe kabul etmiş" görünerek şark kurnazlığı ile misak ı milli üzerinden atatürk ve silah arkadaşlarına salladıklarını zanneder ve herkesi de kendi seviyelerinde sandıkları için kimsenin bu durumun farkına varmayacağını zannederler...