cumhurbaşkanlarımız arasında asker kökenliler çok fazlaydı, yanlış diye demiyorum. türkiye cumhuriyeti nin kuruluşunda ve devrimlerinin sağlanmasında askerin rolü büyüktü.
bu yüzden cumhurbaşkanlığının yetkileri genişti. ( cumhurbaşkanı, başkomutandır)
hükümetin yetkilerini sınırlayan bir gücü vardı desek yanlış olmaz.
cumhurbaşkanlığı yetkilerinin halka devredilmesi doğru olacaktır. nitekim, akp nin bu saatten sonra yetkileri devretmeyip;
- nasıl olsa abdullah gül, cumhurbaşkanımız oldu, değiştirmesek de olur..
demesi mümkün gözükmüyor.
21 inde halka sorulacak, cumhurbaşkanını kendisinin seçip seçmeyeceği.
gül' ün cumhurbaşkanlığından duyulan rahatsızlık, gül' ün eski ifadelerinden kaynaklıyor. işte 'cumhuriyet rejiminin tasviyesi.. ' gibi şeylerden.. yani geçmişinden kaynaklanıyor. tarafsızlığı koruyamayacağını öne sürenler de var.
meclis başkanı akp den (uzlaşma ile seçildi) - tayyip akp den, cumhurbaşkanı da akp den olursa, ciddi bir 'çoğunluk diktası' olabilir görüşündeler.
yalnız, adnan menderes' in düştüğü hataya düşüp postmodern tahkikat komisyonları kurmaya yöneleceğini sanmıyorum akp nin. geçmişteki hükümetlerin hatalarına düşmeyeceğini düşünüyorum. eğer düşerlerse, bunu hali hazırda bir koz olarak kullanmaya dünden razı bir 'chp' yani muhalefet var ki, akp nin bizzat kendisi chp nin varlığını devam ettirmesini savunmalıdır.- çünkü, chp; muhalefetiyle devamlı bir 'denetleyici' rolü oynamak durumundadır.
laik- antilaik ayrımlarına gelince, devletin laik olması aslında kişinin laik olması anlamına gelmez. fakat rte, devletler laik olur, kişiler değil.. derken farklı bir niyet gözetmiştir. yani işin felsefi yönüne bakarak, rte yi haklı çıkarmamız söz konusu değil pek.
bence de kişiler değil, devletler laik olur ve kişiler devletin laikliğine saygı duymak zorundadır. ama işte niyet farkı olarak ben de 'laik' olduğumu söylüyorum.
bu laik-antilaik ayrımında, muhalefetin chp sini desteklemek ise, laiklikten yana olduğumuz gösterir. chp nin statükocu davranışları, chp için düzeltilmesi gereken hatalardır. ammavelakin, bu sistemde chp yi bir 'milliyetçi- laik- zorlayıcı' unsur olarak gösterip akp yi bir 'liberal, özgürlükçü, sivil' göstermeye çalışanlara inanmanızı pek tavsiye etmem.
son olarak;
cumhurbaşkanı olacak abdullah gül ün, bu demokratik hakkını kullanışına saygı duymalıyız. ama her zaman gözümüzün üstünde olacağı açıktır.
kendisi uzlaşma ve destek sağlama adına bir günde 20 mekan arasında deparlar atıyor iken, rusya'da ana haberlerin çoktan cumhurbaşkanı seçtikleri kişi. O kadar ki radyolarda "türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı" ibaresi ile reklamlar dönmekte.
cumhurbaşkanlığı için türk-iş, tobb, hak-iş, tisk gibi sivil toplum kuruluşlarından destek alan muhtemel 11. cumhurbaşkanı. %47'yi oldukça sevindirecek cinsten.
zamÂnında söylediği "türkiye'De islam, câmi içine hapsedildi. bunu değiştireceğiz. biz islÂmı bir yaşam tarzı olarak görüyoruz" demeciyle diğer akp'lilerden bir farkı olmadığı açıkca belli olsa da gözü paradan, hazineden gelen yardımlardan, erzak çuvallarından, borsa değerlerinden başka bir şey görmeyen bir kesim için âdeta tapılan bir adamdır. çankaya'nın yeşilini çok seveceği kesin. ha bir de atatürk'ün duvardaki resmiyle aynı kareye girdiği resimlerini görmenin iç sızlatması mümkün.
1995 yılında mecliste verdiği bir demeçte "ab bizi arka bahçesindeki köpek kulübesine almak istiyor" tarzı bir laf etmesine rağmen şu an beslediği ab sevdÂsına bakıldığında "eşit olacağım söz veriyorum" demesine nasıl inanacağız, bilinmez.
kim ne derse desin, türkiye'ye çağ atlatacak insandır. bir ayağı avrupada, bir kolu ortasyada, diğeri rusya'da, bir diğeri amerika'da, afrika'da, orda, burda, şurda... tüm dünyayı gezecek ve hakikaten bildiği dillerin ve edindiği dostlukların da yardımıyla türkiye'yi uçuracaktır. ben çok ümitliyim. cumhurbaşkanlarının sadece yazılı açıklama yaptığını zanneden yeni yetmeler bu duruma bir hayli şaşıracaklardır.
hakkında yapılan eleştirilerin tümü, yaptığı işlerle ve kişiliğiyle değil, eşiyle ve evliliğiyle ilgilidir ki bu insafsızlıktır. böylesine hem sağduyulu hem mütevazi hem başarılı hem de aktif bir cumhurbaşkanı türkiye için büyük şans! kıymetini bilin.
siyasi gorusunden bagımsız olarak kanımca oldukca ideal bir siyasetcidir. cok fazla one cıkmadan, recep tayyip erdoganın ve ali babacanın kırdıgı potları tamir etmistir. her zaman idealarının pesinden ılımlı bir sekilde kosmustur. 1995'te refah partisi uyesi iken meclis kursusunden "ab'ye tam uye olma sureci ab'nin arka bahcesindeki kopek kulubesinde yatmaya calısmaktır" diye haykırırken sergiledigi milli ve antiemperyalist tavrı son 10 yıl icinde 180 derece sapmıstır ve su anda ab'ye tam uyelik surecinde turkiyenin kesinlikle tam uye olamayacagını bile bile ab'nin istedigi reformları kayıtsız sartsız yerine getiren bir siyasetci olmustur. bence asıl sorgulanması gereken abdullah gulun ab konusundaki bu u donusune sebebiyet veren etkenlerdir.
kankası rte tarafından özü sözü bir olarak nitelenmiştir.
madem kendisinin özü sözü birdir, neden o zaman geçmişte dile getirdiği fikirlerini reddetmekte, yalanlamaktadır? özü sözü bir olan adam kendiyle çelişir mi?
çok değil, bundan 12-14 yıl kadar önce refah partisi kurultaylarında şeriat aşkını dile getirirken şimdi laikliğe hem özümde hem de sözümde bağlıyım diyor, peki o zaman bu döneklik değildir de nedir?
benim de özüm sözüm bu kadar değişken olsa özümü sözümü hiçbir şeyden sakınmazdım, nasıl olsa çok geçmeden değişecek!
cumhurbaşkanı olmak zorunda olan şahsiyet.
sırf kendisi dininin vecibelerini yerine getiriyor diye birileri tarafından halka öcü diye lanse ediliyor, bundan dolayı "benden korkmayınız" demek zorunda kalıyor. bunu değiştirmek için o koltuğa oturmalıdır.
hanımının başörtüsüne bakılarak irticacı diye tanımlanıyor. şeriatçı denilebiliyor. bundan ötürü cumhurbaşkanı olmalıdır.
ahmet necdet sezer' in yapmış olduğu atamalar göz önüne alınınca tarafsız nasıl olunur göstermek için çankaya' ya çıkmalıdır.
halkın büyük çoğunluğunun cumhurbaşkanı olmasını istediği cumhurbaşkanı adayıdır. öyle ki, erken seçime giden süreçte de son saniyede aday olarak gösterilmese, kendisine chp tarafından destek verilebileceği açıklanmıştır. sadece akp destekli biri değildir. bundan ötürüdür ki cumhurbaşkanlığına yakışandır, seçilmesi gerekendir.
cumhurbakanligi konusmasinda herkesi kucaklayacagini soylemis kisi. bir insan niyetini bu kadar cabuk mu belli eder bea kardesim demek geliyor icimden.
Kendi Türkçe konuşma yaparken çevirmeninin yaptığı ingilizceyi kızarak düzeltmesi beni hem ürkütmüştür hem de hayranlık uyandırmıştır. Yani ingilizcesi süper. O yumuşak yüzünün altında neler yattığını hala tam olarak çözememiş olmam da ayrı bir ürküntü kaynağımdır.Ülkenin orasını burasını satmadan kalkınmayı düşünen bir partinin üyesi olsa belki de daha sevilirdi.Ama aynı politikanın bir savunucusu.
kapı kapı dolaşıp icazet isteyen cumhutbaşkanı adayı. cumhurbaşkanı seçildikten sonra "- bi arzunuz var mı abi" diyerek amerika, ingiltere gibi ülkeleri dolaşmasından korkmatayız.
koca bir cumhur un başkanı olmaya adaysın bir de kapı kapı dolaşıp tek milletvekili olan partilerle, sendikalarlarla, tüsiadla müsiadla görüşüyosun, ne işin var??
uzlaşma arıyosan uzlaşmadan kasıt bu değildi geç kaldın, geçmiş olsun.
her 15 yaşındaki biriyle evleneni iğrenç şekilde betimlemekten daha beteri,
bu kavramdan yola çıkıp kızlara sulandığınızı,
onlara müstehcen türküler yaktığınızı,
kızları öldürdüğünüzü,
berdel diye köleleştirdiğinizi,
arap kırması ve kureyş özentisi olduğunuzu söylemeleridir.
bunları yapmış sayılıyorsunuz sayın müstakbel cumhurbaşkanım.
hiç şüpheniz olmasın, daha da iğrençleşecekler.
ve keşke arap kırması gibi ırkçılık göstergesi, kureyş özentisi gibi nereden türediği belli olmayan ucube kelimeleri üretmek yerine uzaya gidebilecek kapasiteye sahip olsalardı.
anadolu insanını hiçbir zaman anlayamayacakları kesin ama uzaydan belki dünya bir başka görünüyordur, kim bilir...
içim dışım bir diyen kişidir. zira içeceği bir maden suyunun ardından çıkardığı geğirme sonucu içi ile dışı arasında mukayese yapılınabileceği kişidir.**
dünyanın her yerinde ülkemizi en üst düzeyde temsil ederek aktif bir cumhurbaşkanlığı yapması beklenen kişi. bu açıdan bakınca türkiye'yi güzel günler bekliyor diyebiliriz.
halkın içinde olmak zorunluluğu olmamasının yanı sıra, devletin idaresinin en üst makamı olan cumhurbaşkanlığı mevkiinin* talebine soyunmuş ve bunu yaparken de, halkın %100 ünü temsil edecek olan bu mevkiiyi %47 gibi bir oy oranı ile arkasına almış olan ve kendini bu konuda uzlaşılmasız gören ve bir de üstüne seçilemediği için iktidarda olmasına rağmen mağdur, masum, ezik psikolojisine yatabilecek zihniyetteki hali hazırda kayseri milletvekili.
--spoiler--
anlamadığım şey, nisan'da rte'nin ağzından "adayımız abdullah gül kardeşimiz" dediği zaman kayserideki evinde "allah büyük, allah büyük" nağralarıydı. nasıl yani anlamamdım ne demek bu şimdi, öbür türlü ne olacaktı ya da bu işi allah'a mı havale etmiştiniz, onu mu temsil ediyor ben gerçekten anlamadım biri bana anlatsın!
--spoiler--