ilk defa lisede yaşadığım hadisedir. hatta o kadar aşık olmuştum ki yemekten kesilip 21 kilo vermişim. aşk o kadar eziyet veriyor ki ama bırakamıyorsun da. sadece bakmak, izlemek istiyorsun. kokusu oksijen oluyor.
aşk platonik ise çok yıpranırsınız, açılıp ret yerseniz daha da yıpranırsınız. sonra gecenin 3-4'ünde kolpa, müslüm açıp bir güzel ağlarsınız. ağlarsınız ama karşıdaki kişinin başka kişilerle hayalleri vardır. kendi kriterleri vardır. onlara bürünmeye çalışırsınız bu sefer de. kaslı mı seviyor hayvan gibi 8 ay çalışırsınız, komik mi seviyor gece gündüz kitap okursunuz. zengin mi seviyor gecelere kadar onun için çalışırsınız. her şeye bürünürsünüz ama o kabul etmez. bu sefer yine depresyona girersiniz. ulaşamadığınız şey için ya daha fazla inat yaparsınız ya da vazgeçersiniz. 4 yıl boyunca hiç vazgeçmedim. göğüs kemiklerim sayılır hale geldi. bir ilişki kurduk ama sonra saçma sebeplerle ayrıldı. sonra baktım kendime daha fazla zarar veriyorum. bıraktım.
kendinize zarar veren bir şey kullanıyorsanız acı da olsa bırakmanız gerek. fiziksel ve psikolojik yıkıma uğratıyor
hakkında yazılan, çizilenlere rağmen bilinmezliğini ve göreceli oluşunu koruyan; iyi mi yoksa kötü mü olduğu bilinmeyen, kötü de olsa istenen duygudur. kendini birine muhtaç hissetmek bazen sadakatin erdemini, bazen de duygusal güçsüzlüğünü gösterir insana. her ibretlik olay gibi en az bir kere yaşanmalıdır kanımca. ayrıca aşk kavuşmak değildir. kavuşmak bir şeyleri bitirecek bir başlangıçtır. aşk bence hasretle daha fazla alakalıdır.
Allah bir daha nasip etmesin. Gercekten asik olmak istemiyorum artik. Ne zaman asik olsam yillarim gidiyor. Mantik evliligi yapmak istiyorum. Zamanla severim.
Herkesin yaşaması gereken en kutsal duygulardan biri.
Düşünsenize, midenizde gerçekten kelebekler uçuşuyor ve saçmasapan gülümsüyorsunuz falan… başka hangi duygu, bu hissi yaşatabilir ki?
tek başına yetmeyebilir. o sana tekmeyi basarsa aşkın da biter, depresyona girip öfkeyle kalırsın. bu yüzden en güzeli yalnız kalıp insanların çoğunu görmezden gelmektir. birkaç insan yeter sana hayatında.
insanı aptallaştırdığını, sanılanın aksine mutsuzlaştırdığını ve okul veya iş hayatında başarısızlıklara yol açtığını düşündüğüm eylem.
aşık olmayan insan; hayatındaki büyük problemleri bile kafasına takmazken, aşık olunca ona gelmeyen bir günaydın mesajı bile beynini kurcalar ve beynine bir dert olarak yerleşir.
allah, aşkın da hayırlısını nasip etsin. yoksa çekilecek çile değil.
sanırım dün gece yine başıma geldi bu. aylardır aşık olmamıştım be sözlük. heheh güzel şeymiş, unutmuşuz..
dün zwolle’de gittiğim barda bir kadın bana içki ısmarladı. çok girişken, sıcak kanlıydı, hemen sohbet etmeye başladık, sanki uzun zamandır birbirimizi tanıyormuşuz gibi rahat ve mutluyduk. saatlerin nasıl geçtiğini anlamamışım. benden hoşlandığını belirten bir kaç iltifattan sonra direkt fiziksel temasa girdi. zaten temas bağımlısı olan şahsım için çok tatlı anlardı.
beni ilk gördüğünde heteroseksüel olduğumu sanmış, lezbiyensin değil mi? diye de bi onaylama istedi lakin ben biseksüel olduğumu söyleyince yüzü ekşidi. “erkekler…?” diyerek kusma hareketi yaptı swh çok komik bir hareketti, biraz da haklıydı ama ne yapayım? hem kadın hem erkek, ikisinin de yeri apayrı…
neyse efenim, bu kadınla 1,5 gündür aşk yaşamaktayım, tahminlerime göre bir kaç gün daha sürecek gibi. Yalnız tek sıkıntı adını unuttum. Bir kaç gün idare edebilirsem sonrasında ingiltere’ye geçiyorum zaten.
Hem saçmadır hem de hayatı anlamlı kılandır, ne yaman çelişki. Yalnız eşeysel aşktan bahsetmiyorum. Bir de serbest çağrıştım; kalp düşünebilseydi atmaktan vazgeçerdi.