3 gün içinde, buradan gidiyorum azizim. sözlük içerisinde pek etliye sütlüye karışmadım, kendi kendime yazdım çizdim. ama sözlük iyice kendi içinde tamamen ilk misyonundan uzaklaştı, esasen bu konseptin bağımlılık da yaptığına şahitim, lakin bir insan her ne kadar dışarda her düşündüğünü söylemiyorsa, burada her uçkuruna düşeni söyler hale gelmiştir ki bu durum, denetimden yoksun olan başıbozuk sözlük yönetimince de el altından destek görmektedir.
insan, çevresini etkiler ve etkilenir düsturuna inandım, benim haleti ruhuma menfi etkide olacak şeylere de şahit oldum ama her zaman ben olumlu olup, burada yazan kimselere etkide bulunma gayretinde oldum. ama artık bunun yalnız ve bir o kadar beyhude bir çaba olduğunu görmeye başladım, etkileyen değil, etkilenen olmamak ve bir daha bu mecrada yazmamak adına bu kararı alıyorum.
insan, yolda olmayı seven bir varlık... yolculuk ederken, süreci gayeden daha önceler ve tadını çıkarmak ister... Seyreylemek güzel şey insan içün, tıpkı dostoyevskinin ifade ettiği gibi;
Fakat insan hercai, bir dalda durmaz bir yaratıktır ve belki de satranç oyuncuları gibi gayeyi değil, gayeye giden yolu sever.
“Şüphesiz biz onu (Kur’ân’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir, 1-5)
Benim için hususen de bir mühimliği olan bu gecede Hayırlar feth ola, şerler def ola, gönüller handan ola, hastalar şifa ola, dertliler deva ola, borçlular eda ola, kalplerimiz mesrur, ayıplarımız mestur, günahlarımız mağfur, dünyamız vedahi ahiretimiz mamur, ruhumuz pürnur ola, akıbetimiz hayrola...
Türkçe'de "idol" Fransızca'daki 'idole' sözcüğü, yalancı tanrı, tapınılan kimse, manâsındadır. Eski Yunanca eídolon, 'είδολον" sözcüğünden alıntıdır. Yani bir tanrı icat etmeye gidiyor.
Dibe vurmanın rahatlatıcı bir tarafı vardır: Artık gidilecek yer kalmamıştır. Merakınız söner, her şey oyun gibi görünür ve kaygının her çeşidi sizi terk eder. Gelip dayandığınız sınır, aynı zamanda sizin sınırınızdır. O hat üzerinde kendinizi hiç olmadığı kadar iyi tanırsınız.
Yakınlarınızın davranışlarından kimi zaman duyduğunuz rahatsızlığı "ya kırılırlarsa?" düşüncesiyle belli etmezseniz; hem onlara sizi gözleyerek hatalarını anlama imkanı vermemiş, hem gereksiz yere içerlemiş, hem de üzülmüş olursunuz.
karantina, italyanca ‘quaranta’ yani kırk sözcüğünden geliyor. ortaçağ’da limana yanaşan gemilerdeki insanların hastalık riskine karşı kırk gün karaya çıkmaları yasaktı. sözcük anlamını buradan kazanmıştır.
ek bilgi; Avrupa'daki veba salgınından gelen bir kelime olduğunu söyleyebiliriz.
oruç kelimesi dilimize, farsça’daki ruz “gün” sözcüğünden geçmiştir. farsçaya da, soğdca rōç sözcüğünden türetilerek geçmiştir.
rızık “günlük yiyecek”, nevruz “yeni gün” ve rüzgar sözcükleri de aynı kökten gelmektedir...
oruç, yeni bir hayatı, yeni bir günü temsil eder manada... yeni bir hayata rızkın önemini kavramayı öğretir. bu vesileyle bayrama yenilenmiş olarak çıkmak ümidiyle...