bugün

sahhaflar şeyhi ünvanıyla tanınan nev-i şahsına münhasır bir insandı. babası hacı mehmed efendi sultan abdülhamid zamanında huzur hocası olmuş, iki amcası da gazi osman paşa nın ordusunda sancaktar başıydı. 1916 istanbul doğumludur. babası altı aylıkken vefat etmiş, abisi de istanbul un işgalinde şehit olmuştu. ilim tahsiline senelerce istanbul da devam ettikten sonra vezneciler camiine tayini çıktı.

gençliğinde gördüğü bir rüya kendisini çok etkilemiştir. rüyasında resulullahı (s.a.v.) hz. ali (r.a.) ı görme şerefine nail olmuştur. muzaffer ozak hocaefendi çeşitli ülkelerde sohbetlerine devam etmiş ve 13 şubat 1985 da hakkın rahmetine kavuşmuştur.

allah rahmet eylesin...

ergün göze bir anısında şöyle der; hazret birçok yabancının müslüman olmasına vesile olmuştu, birgün kendisine takılmıştım,

-hep gavurları müslüman ediyorsunuz, biraz da bizimkileri müslüman etseniz, diye...
-aman ha o benim kudretimin çok dışında, hatta onların arasında beni müslüman etmeye çalışanlar bile var, diye cevap veriyordu...
" Muzaffer Ozak Hoca Amerika'ya yaptığı seyahatten söz ediyor, müritleri ve muhipleri can kulağıyla dinliyorlardı.

"..New York'ta bir klisede verdiğim konferans bittikten sonra, sorular başladı. Bir papaz, 'Ben Türkiye'ye gelsem, bir camide konferans vermek veya vaaz etmek istesem, izin verir misiniz? diye sordu. Aklı sıra beni sıkıştırmak isteyen papaza şu cevabı verdim, 'Biz Hz. isa'ya hak peygamber olarak inanıyoruz; dolayısıyla onun adına yapılan mabetlerde bizim konuşma hakkımız var. Papaz efendi de Hz. Muhammed hak peygamberdir desin, bütün camilerimizin kapıları ona ardına kadar açılır.'
hazretin çekim gücü hala sahaflarda o avlunun enerjisini etkilemektedir..sadece bir merhabası ile nice ingiliz profesörleri, antropologları peşinden sürükleyip karagümrüğe getirmiştir. abide şahsiyetler belgeselinde bu büyük insanın hayatından kesitler izlenebilir.

"...bir televizyon programında kendisine onlarca soru soran hristiyan din adamlarına yanıtlar verdikten sonra, soru sorma sırasının kendisinde olduğunu söyleyip : haç çıkarma ya da diğer adıyla istavrozun anlamını sorar. cevabı herkes tarafından bilindik gibi görünen soruya herkes tarafından bilindik cevaplar alan muzaffer efendi, süleymaniye kütüphanesinde okuduğu bir kitaptan öğrendiğini söylediği şu açıklamayı yapar : istavroz hz. isa'yı nasıl doğurdun sorusuna meryem aleyhisselam'ın cevabıdır. sağımdaki solumdaki melekler şahittir ki karnımdaki alnımın yazısıdır..(beden diliyle haç işareti oluşturur) bunun üzerine kardinal parmağındaki yüzüğü çıkarıp canlı yayında muzaffer efendiye verir ve "sizin ilminize hayran kaldım, sayenizde bilmediğim bir şeyi öğrendim " der.
Bu alem muminler icin bir sicindir. Yani hapisanedir.
Ne kadar zengin olsa, Kaf’tan Kaf’a hukmetse, yine mumin icin hapisanedir.
Hurriyet, saadet , mumin icin ahiret alemidir.
Ama dunyasiz ahiret olmaz; dunya ahiretin tarlasidir.
Miftahu’l Cennet’e buradan sahip olunur.
Cehennemin derekatina yine buradan sahip olunur.
Ne cehennemde ates, ne cennette nimet vardir. Buradan onlara sahip olacaksin.
Kudüs, Bağdat, Şam ve Kahire gibi şehirlerde yaptığı tasavvuf sohbetlerini Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, ingiltere, Hollanda, Belçika ve Fransa'da da yapması ve tarîkat âyinlerinden örnekler sergilemesi için kültür-sanat festivalleri düzenleyen resmî ve özel kuruluşlardan davetler aldı. 1970'li yılların sonlarından itibaren müridleriyle birlikte bu davetlere katıldı. Bu ülkelerde yaptığı tasavvuf sohbetlerinin dinleyiciler üzerinde bıraktığı tesir kendi yurttaşları üzerindeki tesir kadar müsbet oldu. Bunda heybetli ve etkileyici bir görünüşe sahip olmasının yanında islamiyet'e ilgi duyan, herkese aşk ile hizmeti görev bilen bir âşık olmasının büyük payı vardır. Nitekim kendisi Yunus Emre tarzında yazdığı şiirlerinde kullandığı "Aşkî" mahlası ile bunu ifâde etmek istemiştir.
abide şahsiyetler belgeselinden.
ümit meriç ve alican benneth çok güzel anlatmış.

https://www.youtube.com/watch?v=j4QA2Ym5OG0
birçok yazar sordular; profilindeki zat kimdir? deyu. işte o zat-ı muhterem muzaffer ozak efendidir.

gönül adamlarından bir büyük adamdır muzaffer ozak efendi, (bkz: mehabet) sahibidir. tarikatlerle yakından uzaktan alakası olmayan nice insan onda başka bir ışık var demişler, keşke yaşadığı dönemde kendisiyle muhabbetimiz olsaydı diye hayıflanır olmuşlardır. tabii evvela bendeniz de yaşarken kendisini görmek isterdim.

yirmi yılı aşkın süleymaniye camiinde ramazan aylarında fahri imamlık yapmıştır kendileri. yaptığı sohbetlerin hatıra sayılır bir kısmı kayıt altına alınmış, bilgisayar ortamına da aktarılmıştır. meşkleri, sohbetleri bugün hala o andan bir parça getirir dinleyenlere... bir tarikat şeyhi olması kadar sahaflık yapması münasebetiyle de sahaflar şeyhi olarak da bilinir ki, kendisi dönemin profesörlerinin, koleksiyonerlerinin rağbet ettiği bir sahaftır.

şairdir aynı zamanda... aşkî mahlasıyla yazmıştır.

ey aşkî ölüme hâzır ol her ân
rehberin hak olsun düstûrun kur'ân
nasılsa senin de gelecek sıran
aklından çıkarma nâçârız bir gün..

selam olsun.
Kalbinden kîni at! Bir kalbde ya muhabbet bulunur ya da kîn bulunur, aynı kalbde hem kîn hem muhabbet olmaz, hem kîn hem dîn olmaz, hem îmân hem kîn olmaz! Kalbini tathîr et yani iyice temizle!

el hacc Muzaffer ozak/ nasihatlerden...
Süleyman kuş dilin bilir dediler, süleyman var süleymandan içerü..

https://youtu.be/7CaaUsO2TRc

"Derdim bana derman imiş."
Aşk ehlidir. Aşk ile;
görsel