” … Vatan sevgisi mi bu hergelelerde?
Hangi vatan sevgisi?
Sandalya, depo, fabrika, çiftlik, apartıman sevgisi.
Mülkünü, sermayesini al
sandalyasını çek altından,
heriflerde düşman toprağı olur vatan.
Bütün tarih boyunca bu böyle.
Fıransız inkılabında
düşman ordulara rehber oldu asilzadeleri
Fıransa’yı ezmek
kırallığı kurtarmak için…
Ve Beyaz Rus ordularının iplerini çeken,
Vırangel’in, Kolçak’ın, Denikin’in,
Alaman, ingiliz, Japon kapitalistleriydi.
Ve bizde
Hanedanı Ali Osman
ve etrafındakiler
Londra bankaları ve Venizelos’la beraber
yürüdüler fethetmeye Türk milletinden Anadolu’yu.
Ve hatta
laf aramızda,
milli Çin lideri Çan-Kay-Şeki
Amerikan parası ve Japon silahlarıyla…. ”
Süleyman’ın sözünü kesti Fuat:
” – insanlığın Hali romanında Malro’nun
lokomotif ocaklarında bir yakılışı vardır işçi Çinlilerin… ”
Devam etti Süleyman:
” – iberik yarımadasının ‘ en büyük vatanseveri’ Franko
saldırdı Faslı Arapları ve Alaman uçaklarını
halkçı ispanyol vatanının üzerine.
Ve işte Verdun kahramanı Mareşal Peten,
Fıransız kasketlerinden ürkerek
Fıransa’yı düşmana teslim eden….
Vatan sevgisi mi bu hergelelerde?
Hangi vatan sevgisi? ”
” … Vatan sevgisi mi bu hergelelerde?
Hangi vatan sevgisi?
Sandalya, depo, fabrika, çiftlik, apartıman sevgisi.
Mülkünü, sermayesini al
sandalyasını çek altından,
heriflerde düşman toprağı olur vatan.
Bütün tarih boyunca bu böyle.
Fıransız inkılabında
düşman ordulara rehber oldu asilzadeleri
Fıransa’yı ezmek
kırallığı kurtarmak için…
Ve Beyaz Rus ordularının iplerini çeken,
Vırangel’in, Kolçak’ın, Denikin’in,
Alaman, ingiliz, Japon kapitalistleriydi.
Ve bizde
Hanedanı Ali Osman
ve etrafındakiler
Londra bankaları ve Venizelos’la beraber
yürüdüler fethetmeye Türk milletinden Anadolu’yu.
Ve hatta
laf aramızda,
milli Çin lideri Çan-Kay-Şeki
Amerikan parası ve Japon silahlarıyla…. ”
Süleyman’ın sözünü kesti Fuat:
” – insanlığın Hali romanında Malro’nun
lokomotif ocaklarında bir yakılışı vardır işçi Çinlilerin… ”
Devam etti Süleyman:
” – iberik yarımadasının ‘ en büyük vatanseveri’ Franko
saldırdı Faslı Arapları ve Alaman uçaklarını
halkçı ispanyol vatanının üzerine.
Ve işte Verdun kahramanı Mareşal Peten,
Fıransız kasketlerinden ürkerek
Fıransa’yı düşmana teslim eden….
Vatan sevgisi mi bu hergelelerde?
Hangi vatan sevgisi? ”
Bkz: Yapı Kredi Yayınları – Memleketimden insan Manzaraları 33. Baskı
akıllıların aptallara boyun eğmelerinden. güçlülük ve cesaretin kıskançlık, güç hırsı ve değişme korkusu tarafından boğulduğunu görmelerinden. değişme özgürlüktür, değişme yaşamdır - odocu düşünce için bundan daha temel şey var mı? ama artık hiçbir şey değişmiyor! toplumumuz hasta. biliyorsun. sen de onun hastalığını yaşıyorsun. onun intihara sürükleyen hastalığını!
" içeri girdiğimden beri geçen sürede, on bin kadın daha tecavüz edilip öldürülmüştü ama ben hala yaşıyordum. Tabii, bu arada istemediğim bir cinsel ilişkiye de zorlanmamıştım... Pollyanna, benim yanımda eroinman bir orospu kadar umutsuz kalırdı! "
Dün bir yerde kime rastladım biliyor musun? 1925' te Ankara istiklal Mahkemesi' nde yargıçlık etmiş mebuslardan birine. Herife sordum: " On yıl önce bizimle alıp veremeyeceğiniz neydi? dedim. " Kurnaz kurnaz baktı suratıma: " - Ziya Bey' im, dedi, esmayı siz kendiniz üstünüze sıçrattınız. Benim iki çiftliğim var. Kürdün köylüsüne Kürt beyinin toprağını verseydik, bizim ayılar da bizim toprakları isterdi. Yol olurdu Ziya Bey' im, yol olurdu..."
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
- demeğe de dilim varmıyor ama-
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
Kafasında onyüzbin, hayatında sadece bir aşk yaşadı. Onun da dumanı doğru çıkmadı. Baca çarpık yapıldığı için, ortalığı bir kurum kapladı. Göz gözü görmez oldu. Dost, düşmandan ayrılmaz oldu. Herkes birbirine girdi. Ölüm sıkıyönetim ilan etti: kimse burnunu pencereden çıkaramadı. Çıkaranların burnu kırıldı. Düşünenlerin aklı tutuklandı. Düşünemeyenlerin korkudan akılları başlarından gitti. Kimse kabul etmediği gerekçesiyle geri döndüler. Akıl artık başka bir akıl oldu. Dünyayı çılgınlık sardı. Düşünme imtiyazları Batılıların elinden alındı; kimseye verilmedi. Aklı başında olanlar şiddetle cezalandırıldı. Deliler kefaletle tahliye edildi. Descartes' in kitapları meydanlarda toplanıp yakıldı.
Muzaffer Oruçoğlu’ nun ibrahim Kaypakkaya ve diğer devrimci arkadaşlarıyla birlikte 12 Mart Muhtırası’ndan sonra Tunceli bölgesindeki mücadelelerini anlattığı kitabı. Kimi köylüler tabanları patlayıp, elektrikli işkenceden geçip komalık olmasına rağmen “kaçak talebeler” olarak adlandırdıkları devrimci gençlere ekmek verdiklerini, evlerinde misafir ettiklerini, dağlarda saklandıklarını söylemezken, kimi köylüler muhbirlik karşılığı alacakları paraları ve Dersim isyanı’ nında olduğu gibi köylülerin kırılacağını düşünerek devletin “anarşist, terörist” olarak adlandırdığı gençleri ihbar eder. Bir köy öğretmeni düzenin değişmesi için sempati duyduğu gençlere evini açarken, bir öğretmen istanbul’ a tayininin çıkmasına yardımcı olabileceği düşüncesiyle Fehmi Altınbilek’ e devrimcilerin tutuklanmasında yardımcı olur.
kitaptaki en baba karakter kirve memo' dur. atatürk ile ilgili hikayesi güldürür. kirve memo' nun atatürk' ün ölümü ile ilgili düşünceleri:
… insan aslında karmaşık bir varlık değil. Çoğunluğu zamanın büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor. işte insanın değişmez yazgısı!
vizyonsuz dursun özbek ve medyada lobisi olan, hakkında hiçbir eleştirinin yapılmadığı yatan adam selçuk inan gitmeden hayır beklenmemesi gereken kulüp. dursun enerji görürse bir daha ki seçimde de aday, selçuk da futbolu takımda bırakacak gibi. hayırlısı bakalım.
bir araziyi çitlerle çevirip burası benim diyen ve buna hak veren insanların fitilini ateşlediği olaylar silsilesinden bir kesittir. hangi ülkenin halkı bulunduğu yerden mantar gibi bitmiş la.
jose saramago' nun kırmızı kedi yayınları tarafından dilimize isa'ya göre incil isminde çevrilmiş kitabı. isa' yı sıradan bir ailenin en büyük çocukları olarak anlatmıştır. isa' nın erkek kardeşleri, kız kardeşleri, tanıştıktan sonra hayat kadınlığını bırakan birlikte yaşadığı sevgili vardır. yazarın imla kuralları kendine göredir. romanda geçen diyaloglarda - " gibi noktalama işaretlerini kullanmaz. izleyici, hikaye anlatıcısı gibi yaklaşıp ara ara açıklamalarda ve yorumlarda bulunur. tanrı ile arası bozuk olan yazarımızın kitapları ülkesi portekiz' de sansürlere uğramıştır. baskılar sonucu ülkesinden ayrılıp kanarya adaları' na yerleşmiş ömrünün sonuna kadar burada yaşamıştır. tabi tanrıyla arası bozuk olan abimiz kilise tarafından da nasibini alır. aforoz edilmesi gündeme gelmiştir. halbuki bir röportajında ateist olduğunu da açıkça belirtmesine rağmen. bir de spolier vereyim. isa kitabın sonunda çarmıha geriliyor.
Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
Senden ayığız bu sarhoş halimizle.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
insaf be sultanım, kötülük hangimizde?
Sevgiyle yorulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin, cehennemin üstündesin.
Ey kara cübbeli, senin gündüzün gece,
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere.
Onlar Yaradan’ ın sanatı peşindeler:
Senin aklın fikrin abdest bozan şeylerde.
için temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tesbih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle;
Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
Dostum, gel yarına kalmayalım biz;
Günümüzü gün edelim ikimiz.
Yarın çekip gittik mi şu konaktan
Yedi bin yıl önce gidenlerleyiz.
Nerdesin? Sana başkaldırmışım işte;
Karanlık içindeyim, ışığın nerde?
Cenneti ibadetle kazanacaksam
Senin ne cömertliğin kalır bu işte?
Hayyam şarap iç, sarhoş olmak ne hoş,
Sevgilin de varsa, sarılmak ne hoş;
Er geç sonu yokluk madem bu dünyanın,
Yok say kendini, bak, var olmak ne hoş!
Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca,
Gökler ha yedi kat olmuş, ha sekiz, bana ne?
Ölüm bütün isteklerimi yok ettikten sonra
Ha dağda kurt yemiş beni, ha mezarda karınca.
Bin bir tuzak kurarsın yolun üstüne
Adım atma yakalarım dersin bir de
Bir zerre var mı dünyada yönetmediğin
Neden asi dersin kendi yürüttüğüne?
Bilmem, Tanrım, beni yaratırken neydi niyetin,
Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin;
Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen
Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.
11. yüzyılda yaşamış, iranlı şair, filozof. Yaşadığı yıllara ilişkin kaynaklar farklılıklar gösterir. Kimi kaynaklar dönemin ünlü devlet adamı Nizam- ı Mülk ve bilinen ilk terörist lider olarak adlandırılan Hasan Sabbah’ la aynı yıllarda aynı dönemde aynı medresede eğitim gördüğünü söylerken, kimi kaynaklar ise Nizam- ı Mülk’ ün yaşça diğerlerinden büyük olduğu ve aynı medresede eğitim görmelerinin mümkün olmadığını söyler.
Yaşadığı dönemde sultanlara, devlet yöneticilerine, softalara, din bezirganlarına güzel laflar hazırladığını da Rubailer’ inden öğreniyoruz. Yüzyıllar önce yaşamış olan Ömer’ in taşlamalarda bulunduğu din bezirganlarının, günümüzde hala yaşam şekillerimize müdahale eden, dinle sömürüp kana doymayan vampirler misali insanları uyuşturan güruhun hala varlığını sürdürmesi ne acı.
Günümüze kadar ulaşan rubailerinin ( dörtlükler) çoğunun kendisine mal edilerek başkaları tarafından da yazıldığı bilinir. Fakat bunlar Ömer Hayyam’ ın taşlamalarına gölge düşürmemiş daha çok anonimleştirmiştir. Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan 21. baskının ön sözünde yer alan Sabahattin Eyüboğlu’ nun sözleri bu konu hakkında şöyledir:
” Abdülbaki Gölpınarlı’ nın yayımladığı rubailer en eski ve en inanılır kaynaklardan alınmadır. Bununla beraber bunlardan hangileri Hayyam’ ın, hangileri Hayyamca başkalarınındır, kesin olarak söylenemez. Ne var ki Hayyam, o kadar herkesten başka, o kadar kendi olmuş ki onun adına ancak onun söyleyebileceği sözler söylenmiş. Bu arada birçok şairler kendilerinin söylemekten çekindikleri, yahut kendi adlarıyla inandırıcı olmaz sandıkları şeyleri Hayyam’ a söyletmiş, Hayyam’ ın ağzıyla kendi içlerini dökmüş olabilirler. Böylece Hayyam birçok dereleri içip büyüyen, pembe üstüne pembe gele gele kızıllaşmış bir ırmak olmuş. Hemen bütün peygamberlerin başına gelen de bu değil mi? Sözlerini kendi yazmamış, hangi peygamberlerin sözlerine kimsenin bir şey katmadığı ileri sürülebilir? Biz daha dün ölen Atatürk’ e bile neler söyletiyoruz bugün. Bizim edebiyatımızda Yunus, Pir Sultan Abdal, Köroğlu gibi kendi ellerinden çıkma hiçbir şey kalmamış, ama yüzyıllarca adlarına, onların ağızları güçlü kişiliklerinin yordamıyla söylemiş nice şairler vardır. Hatta bazıları belki hiç söylememiş de söyletmişler: Sözlerini halk söylemiş. Pir Sultan ve Köroğlu böylesi olabilir. Ama bu oluş, şiirlerinin değerini hiç de azaltmaz, bir bakıma çoğaltır bile. Homeros destanlarını kendi söylediği için mi, bir sürü şaire söylettiği için mi büyük şairdir? ”
siyasal islamcıların gözden kaçırdıkları fatih, tekkelerin, tarikatların mülklerini kamulaştıran, merkezi yönetimi güçlendiren inkılapçı bir padişahtır. Halil inalcık' ın akademik ders notları 1938-1986 adlı kitabında geçen fatih sultan mehmet ile ilgili bölüm:
fatih sultan mehmet' in tahta namzet gösterdiği şehzade. Abisi sofu Bayezid ile olan taht kavgasını kaybettikten sonra sürgünden sürgüne hayatını sürdürmüştür. ilber oltaylı' nın kaleminden cem sultan için:
amerikalı ekonomist. görünmeyen ekonomi - dünya gerçekte nasıl işliyor? isimli kitabında amerika' nın chicago kentinde kürtajın serbest bırakılmasına ve şehirdeki bir takım değişikliklere değinmiştir.
gece de tuvalete kalkılmaması durumunda altınıza işemiyorsanız, alarmın çalmasıyla birlikte tuvalete koşmanıza vesile olur. nitekim uykunun açılmasında, salgıladığı adrenalinle birlikte olumlu rol oynar.
kendini milli takımın üstünde görmekle suçlanan futbolcu. bu şekilde şuçlayan futbol yorumcularının da sığır sürülerinin de taa... lan adama silah çekildi. nerede? milli takımın konakladığı otelde. ötesi var mı amk. biz de biliyoruz bugün takımda oynasa hiçbir şeyin değişmeyeceğini. türkiye' yi tercih etmeseydi almanya milli takımında forma giyemeyeceğini. sokayım milliyetçiliğinize de at gözlüğünüze de. gelirse zaten onun da kafasını sikeyim.