80 yıllarda çocuktum ben.
istanbul Boğazı'nın şahane semtlerinden birinde büyüdüm.Çok zengin de değildi ailem ya da çok düşkün.
Lakin mükemmeldi hayatım.Harika bir sokakta yaşadım ben.
O kadar çok arkadaşım vardı ki,hiçbirşeye değişmem onları hala 38 yaşımda..
Mimar çocuğu,kapıcı çocuğu,demircisi,denizcisi,askeri,nalburu,badanacısı,balıkçısı....
Hemen hemen tüm arkadaşlarımın annesinin başı kapalıydı.Hani şimdilerde 'türbana özgürlük verdi'2 diyenler var ya,yalan,o özgürlüğü herşeyi ile yaşadım ben..Alt katımızda çarşaflı teyzemiz,tarikata üye olduğu muhtemel eşi ve yine çarşaflı kayınvalidesi ile oturur..Biz iki kız kardeş koşar dururuz tepelerinde,bir kere of demediler,tam tersi annem 'ses çok mu' diye sorunca 'çocuk onlar' diye geçiştirdiler.
Yine çarşaflı teyzemiz,bayılıyoruz annesine hatmi toplamaya..Çoluk çocuk bütün mahalle hatmi topluyoruz ona,kaynatsın diye..
Kur'an kursuna gidiyoruz,teravih namazına da..Ama bizim işimiz kikirdemek aslında süreklli...
Canımın içi amcalarım,teyzelerim..Hepsi akrabadan daha can...Ne onlar anneme kapan diyor,ne annem onlara açıl!!
Canımız sıkılıyor karşı komşunun evine gidiyoruz..yıkıyor aklıyor paklıyor eve yolluyor..
Kimin mezhebi ne bilmiyoruz,babamızın işi umrumuzda değil..
Cümlemiz aynı pazardan giyiniyoruz,ha bir de hemen hemen hepimiz popomuza şaplak yiyoruz,komşu teyze kızsa annem 'efelenmiyor'..
Ve şimdi tüm bunları hafızalarımızdan silmeye çalışıyorlar...
iki elim kanda olsa giderim çarşaflı,başı kapalı teyzelerime..Kürt kökenli sevgilim oldu,evlendim onunla,Kürtçe ismi var,mis gibi kızımız oldu..ikisini de dünyaya değişmem..ilginç midir bilmem hem Kürt hem de asker,içinde vatan sevgisi her daim taşıyan eşim ile hep gurur duydum..
Özgürlükleri biz getirdik diyenlere bakın hele!!!!!
Nerede benim çocukluğum...Hadi itiraf edin yaftalamıyor musunuz herkesi..
O Kürt,bu alevi,çarşaflı ise tü kaka,türbanlı ise yobaz,açık ise ahlaksız diye!!!
Yanıyor şimdi Okmeydanı...
Alevi dendi ölen gence..bize ne ki inancından!!!
Bir fitil atıldı şimdi her yer duman altı!!!
15 yaşında ölen çocuk terörist oldu hak etti adeta ölümü..
Ne zaman bu kadar afişe edildi kimliklerimiz..
Kime ne mezhebimizden,dinimizden,ırkımızdan..
Hiç düşündünüz mü neden bu kadar ortaya çıkarılıyor herkesin en mahremi...
Bugün yanan sadece Okmeydanı değil..
Dikkat edin vicdanlar da ateşe atılıyor..
Siz dur demezseniz komşunuza bakacak yüzünüz kalmayacak
Sürüklenmeyin bu iç savaşa!!!!!!!!!!!!!
Bugün itibarı ile gerçekleşmiştir.
Ülkemizi Copacabana da temsil eden ak partiye başarılar dilerim.
Şaka bir yana montaj yapılacak idiyse en azından Rod Stewart'ı sahneden bir indiriverselerdi.
94 yılı Rod Stewart Copacabana konserini izmir mitingi diye yayınlamışlardır.
Çok ilginç bir ülkede yaşıyoruz..
O kadar ki kim ne söylüyor,niye söylüyor belli değil..
Bir ideoloji ile etek boyu,ya da ulusal kahramn ile namus aynı konu başlığı altında zikrediliyor.
Dramatik bir noktadayız..Hiç mi okumuyoruz,yoksa okurken es mi geçiyoruz..
Aynı anda faşist,ama çapkın olamaz mıyız..
Siyasi fikriyatımız tamam yaşammızı belirleyebilir ama bu kavram kargaşası nedir.
Türbanlı ise vatan haini,Kürt ise tümden terörist,laikçi(ki bu en çok güldüğüm,simitçi gibi) olunca ille de alkolün dibine vurup dine mi küfretmek gerek..
Etek boyu kısaldıkça ulusalcı,uzadıkça muhafazakar mıyız..
Bir sistem olarak laiklik ile şarabın ne ilgisi olabilir ya da başörtüsü ile el-kaidenin..Ya da Diyarbakırlı Baran'ın Pkk'lı olma olasılığı anadan babadan Türk misal Oğuz'un ülkücü çete üyesi olma ihtimalinden daha mı yüksektir.
Kapalı ise ille radikal islamcı,laikse koca aldatan kadın,Kürt ise sempatizan mı olmalı..
Herşeyin içiçe girdiği bu alemde ne zaman biri çıkıp 'oğlum bak git' diyecek!!!
Sadece Kuzey Kutup bölgesinde yaşar.
Bahar gelip tundrada hareketlilik başlayınca boy gösterir.
Ancak havalar soğuduğunda gidecek yeri yoktur.Uçarak da uzaklaşamaz.
Ve kuytu bir kaya dibi bulur.
Havalar iyice soğumaya başlayınca o kaya dibine girer.
Ve ona verilen muhteşem özellik ile yavaş yavaş o kutup soğuğunda donar,kalbi durur.Bütün o dayanılmaz soğuğu o kaya dibinde donmuş adeta 'ölü' bir halde geçirir.
Sonra buzlar yavaş yavaş erimeye başlar.
Kutup bölgesine bahar gelir.
Tırtılın girdiği kaya dibinde hareketlilik başlar.
Buz eridikçe onun da kanı yeniden ısınır.Canlanır ve adeta ölümden döner.
Bu defalarca bu şekilde devam eder.
Tırtıl kendine koza örüp orada kelebek olmayı bekleyene kadar,o gücü kendine toplayana kadar defalarca donar ve defalarca hayata yeniden döner.
Sonra bir bahar koza örmeye karar verir.
Kozasından da kelebek olarak çıkar,çiftleşmek için uçar gider.
Başta çok iyi niyetli bir girişim olarak karşılansan da iyice incelendiğinde ortaya çıkan durumdur.
Yıllardır süregelen,izlediğimiz çizgi karakterler yanında Pepee iticidir.itici olmaktan öte gereksizdir.
Ayı Yogi,Şirinler hatta yeni dönem Caillou seyrederken karşılaşmadığımız her türlü tuhaf durum mevcuttur.
Tamam çizgi film hayal ürünüdür ve hayali karakterler uçar,asla ölmez,duvara yapışır sonra hemen oradan çıkar.
Lakin Pepee önce ne olduğunu söylemeli.Çizimler gerçeğin çok ötesinde ve hatta hayal gücünü bile zorlar.
Mor ağaç,pembe zürafa(ki fiziki yapısı zürafadan çok uzaktır) bazen sınırları zorlamaktadır.Gerçek hayattan çok uzakta çocukların zhninde karmaşa yaratmaktadır.
'Anne neden biz balonla pikniğe gitmiyoruz' dediğinde kızım durumu iyice anladım.
Peppe'in çizim de tuhaf.O koca kafasını taşıyan inceck çizg gibi boyun sonrasında bizim kızın çöp adam çizimleri de tuhaflaştı.Çmenler se çimen olmaktan öte,dikkat edin oldukça yapay.
Pepee karda yürüken kar izi çıkmaz,suya dalar ıslanır hala kupkurudur.
Ayrıca sürekli bir mesaj kaygısı taşıması da elendiric olmaktan uzaktır.Yen nesil Caillou mesaj verip öğretip hem de eğlendirilebleceğini ispatlamıştır.
Sergilediği 'ev hanımı anne modeli' ise işin daha garip kısmıdır.
Pepee sevnince arşa değen başı,tüm ailenn koca kafaları ve şuşunun çocuklarla adeta 'büyümüş de küçülmüş' eda le konuşması çocukları çocuk olmaktan çıkarmıştır.
Tamam manevi millli değerler çok önemli olabilir.Lakin bu yaş çocuğunun daha çok eğlenerek öğrenmesi gerekmektedir.
Sürekli fidayda,halay,horon oynatıp bazlama ayran içirtmesi de baygınlık vermektedir.
Kara möcükten sağılan sütün hemen içilmesi,Şuşunun ittirmeleri ile Pepee çocuk kuşağından çıkarılıp daha çok 'gezelim görelim kuşağına' girmelidir.
ilham almak istiyorsa Ayşe Şule Bilgiç,yine Türk yapımı olan mesela Köstebekgiller ve hatta Keloğlan gayet güzel girişimlerdir.
Önce çizimlerini hemen değiştirmeli ardından da bazlama,fidayda zorlamasından çıkıp mesel Ayı Yogi,Temel Reis,Şirin Baba gibi eğlenceli,sonrasında da misal Caillou,Poko,Köstebekgiller,Biz ikimiz(ki güzel bir Türk Yapımıdır) eğitici olabilmeyi öğrenmelidir.
Beşiktaş çarşı içinde,balıkçılara gelmeden hemen önce,üst katında çokça 'korsan' cd satan dükkanların bulunduğu,alt katlarnda ise gece elbisesinden iç giyime kadar her çeşit giyimi büyük avmlerden çok çok daha ucuza bulabileceğiniz,içinde Pena(pentagram davulcusunun),Monkeys gibi mağazaları barındıran alışveriş için vazgeçilmez pasajlardandır.
'biraz insaflı olalım,sürekli seçim bölgelerine gitme zaruriyetleri,misafir ağırlama mecburiyetleri vardır' dedi..Ve ekledi;'onlara tahsis edilmiş şöför,makam aracı yoktur'.
E benim de arada bir biryerlere gitme ihtiyacım var,tahsisli aracım yok..
Bu zam savunulacaksa böyle mi savunulur..
Kimse sürünsünler demiyor,ama asgari ücret 701 tl.diye açıklanmışken ve hala insanlar açlık sınırın altında yaşarken kimsenin umrunda değil ağırladıkları misafir..
Eşit muamele beyler,bu ülkenin öğretmeni var,askeri,polisi,işçisi,emeklisi var...
memoriad dünya hafıza olimpiyatları tarafından düzenlenen 'zihinsel karekök' denemesinde 6 hanelik 10 farklı sayının karekökünü 4 dakika 55 saniyede bularak dünya rekoru kıran odtü matematik bölümü mezunu acayip kişidir.
15.yüzyıldan beri bilinen ilk Türk soğuk yemeğidir.Pazılı cacıktır.
Pazı yaprakları yıkanıp ayıklanır,5 dakika kadar haşlanır,sarımsaklı yoğurt ve tuzla karıştırılır,üzerine çörek otu serpilp servis edilir.
Kayıt olup ders almayı hep hayal ettiğim,lakin istabul dışında olmam nedeni ile bu hayali bir türlü gerçekleştiremedeiğim cemiyettir.
Yönetim Kurulu başkanlığı'nı şu an Amir Ateş yapmaktadır.
Kurucusu Emin Ongandır.
Çok önemli ustaları yetiştirmiştir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ekonomik politikalar konusunda özel danışmanı olmuşutr.
Görevinden daha çok beni;'CHP'den bu görev için ücret almıyorum. Ulaşım, konaklama ve diğer masraflarımı dahi kendim ödüyorum. Ama diyorum ki, ülkenin bana sağlamış olduğu kaynakları yarattığı şansları geri ödemenin zamanı geldi. Ama bunun çok da öne çıkmasını istemiyorum. Bence benim yaptığım o kadar özel bir şey degil. insanlar belli bir seviyeye geldikten sonra verebilecekleri şeyler varsa bunu vermeli. Eğer bir insan, vatanın kaynaklarıyla bulunduğu noktaya gelmişse bunun karşılığını zamanı geldiğinde ödemeli. Şanslı olmasaydım, bu kaynaklar bana harcanmamış olsaydı, ben şimdi belki de Merzifon'da manavlık yapıyordum.' açıklaması ile etkilemiştir.
Tebrik ederim.
Şu dizinin bitmesini yürekten diliyorum o ayrı..
Ancak,gecenin şu saatinde vakit geçirmek için o kanal bu kanal gezerken yine geldi gözümün önüne ve kararım aynıdır.
Bir kadın olarak kalpten haykrıyorum ki elbette Haluk..
Ömrümde bu kadar itici kadın görmedim
-Magazin dergileri testlerinden yola çıkıp evlilik gidişatını belirler
-Arada eser zırzop zırzop testleri eşi üzerinde uygular
-Yok bana her gün güzel 3 şey söyle,yok hayır demeden bütün günü geçir..vs gibi evliliği adeta bir sirk şarlatanlığı kıvamına getirir
-Hadi işyerinde anladık da evde süpper sivri topuklarla dolanıp tam makyaj gezer
-Başköşeye kurulup bir zahmet çayını bile kendi almaz
Sinir oluyorum elimde değil..
http://www.youtube.com/watch?v=4E2qg6bRu6M .
Mükemmel bir Belafonte klasiğidir.
Belafonte şarkılarının çoğunda olduğu gibi bunda da komik birşeyler vardır.
Zavallı baba çocukları ile baş edemez,çocuklar birtürlü onun sözünü dinlemez..Acaba çirkin olduğum için mi kimse beni sevmiyor diye düşünür durur..
'Anne babama bak' diye bağırırlar,anneleri çenenizi kapayın o sizin babanız der,çocuklarda 'babamız nasıl bu kadar çirkin olabilir' der..Muhteşemdir...
Üzülerek takip ettiğm topluluktur.
Elbette genellemeye gitmemek gerek,ancak çoğunluğa bakarak söylemek gerekirse yazık edilen çocuklardır.
Okuyoruz ya gazeteletde 'falan kızı ile ....avm de yemek yedikten sonra,alışveriş merkezinin eğlence yerinde kızı....7oğlu ile vakit geçrdi'..
Evde ayna karşısında 2 saat vakit geçirip,sonra da çocuğu da 2 saat süsleyip kendini en yakın avm'ye atan ebeveynler çocuklarının sosyalleşip 'hava aldığını' düşünüyor.Amaç orada bir tanıdıkla karşılaşıp,çocuk ile 'gösteriş' yapmak..
Özellikle azın gidilecek o kadar açık alan varken,hala her semtte en az 3-4 tane park varken,arkadaşları ile bata çıka çocukları oynatmaktansa hiç algılayamadıkları bir mekana tıkatıp sonra da afilli alışveriş torbaları ile dışarı çıkınca çocukla vakit geçirdiğini düşünen anne babalara kızıyorum.
Çocuğu alıveriş yaparak mutlu etmeye alıştıran bu zihniyet ileride tatminsizliğin alasını yaşayacağını da düşünemiyor.
Tüm çocuklardan ayrıştırarak adeta izole etmek ise ona zarar verir.
Kaldı ki çocuğun yaşıtları ile oynamaya,onlarla itişe kakışa vakit geçirmeye,bata çıka zıplamaya ihtiyacı vardır,bir tanışa rastalama ümidi ile pahalı oyuncak mağazalarından alışveriş yaparken süs köpeği gibi gezdirilmeye değil..
olabildiğince 'demokratik' olarak 13 şehit haberini yorumlayan bazı televizyon kanallarında tespit ettiğim durumdur.
şu an doğu'da görev yapan bir vatanseverin eşi olarak inanın olabildiğince!!! sakin olmaya çalışıyorum..
bu haberi aldığı ilk andan itibaren canı yanan ama aynı zamanda ya aynı acıyı birgün ben de yaşarsam diye düşünen yüzlerce asker eşinden sadece biri olarak yine de sakin olmaya çabalıyorum..
13 ciğer parçası ile aynı noktada değerlendirilmeye çalışılan kimseler,çete olmaktan da öte şiddet,sapkınlık,cinayet,hırsızlık,uyuşturucu,kaçakçılık,kadın ticareti,çocuk ticareti..vs gibi hertürlü illegal yoldan beslenir.
herşeyden önce en büyük hainliği yola çıkarken isimlerini ağızlarından düşürmedikleri halklarına yapmışlar,yapmaya devam ediyorlardır.
doğu ve güneydoğu'da,şehir örgütlenmeleri ile birlikte,dağa daha çok gencin çıkmasına çabalamaktan başka hiçbir politik adım atmamışlardır.
sözde haklı davalarına destek olan işadamları,çıktıkları toprakalara bir an olsun bile geri dönüp bakmamış,bir okula çivi bile çakılmasına vesile olmamışlardır.
temel sorunu açlık,yoksulluk,cahillik olan halkı örgüte ve suça teşvik edip,özendirmişlerdir.
bölgede yeni yatırımı engelleyerek 'ezilmiş halk' söylemlerine gerekçe bulmaya çabalamışlardır.
örgüt,aşiret ve tarikat üçlüsü arasında oynatılan halkı bu üçgenden çıkarmak yerine baskıcı tutumları ile sonu gelmez bir kısır döngüye itmişlerdir.
demokrasi,eşitlik diyerek işi faşizan söyleme kadar taşımış ve bu faşizan söylemi 'insan hakları' olarak kabul ettirebilmiş siyasi bir platform oluşturabilmişlerdir.
vicdan,kimsenin ölümüne 'oh' dememek gerektiğini söyler..
ama 13 can gitti...ahlak,en azından bu akşam edepli olmayı öngörür..
tarih bilmeden,okumadan,güncel gazete başlıkları ile yorum yapmak,en azından bu gün için sonlandırılmamalı mı..
arsızlığın demokrasi,asker sevmenin militarizm,katilin gerilla,baskıcı faşizan yaklaşımın demokrasi,şehidin 'kelle' olarak görüldüğü bu kavram kargaşası içinde,en azından bugün edeple susmayı bilmek bile erdemdir...
vicdan hiçbir annenin ağlamamasını ister..
ama aynı vicdan,aynı annelerin fikri hür bireyler yetiştirmesini de..
olabildiğince sakin olmaya çalışıyorum..
Amacı nedir bilinmez.Kitapçılar da ne aradığı da anlaşılmaz.
Genellikle kitapların kapaklarına bakar önce.Renkli ve janjanlı olanları sever.
Aslında kitapçıya olasılıkla birini beklemek için girmiştir.
Eline aldığı kitapları incelemez,acele ile en arka sayfadaki sayfa numarasına bakar.500 sayfa ulaşılmazdır mesela O'nun için.Takriben 100 sayfalık birşeyler bakar.Kalın kocaman sayfalıları hep es geçer,nedense eline almak istemez onları.Evirir çevirir,ille de alacaksa mutlaka en ince olanını seçer.Kitap tavsiye etseniz,önce;'kaç sayfa peki' diye sorar,konuyu kapatmak istersiniz hemen.
Amacı nedir bilinmez,ama hemen her kitapçıda görürsünüz.
Bomboş minübüse binen ve en arka koltuğa oturan yolcunun,'pardooon afedersiniz bitane xxxx uzatır mısınız' diye parasını size verip şoföre iletmenizi istemesi.Evlatçım minibüs boştu,bi zahmet önce şöför mahaline uzan paranı ver sonra git nereye istersen oraya otur.
Yılmaz-Mustafa-Deniz Erdoğan'dan oluşan kardeş takımıdır.Bunlar sosyalisttir.Zamanın bıçkın solcularıdır.Söylemleri ile hala halkçıdırlar.Kapitalist sistem karşıtlarıdır.içlerinden biri zamanında Pkk yanlısı bir gazetede yer almaktaydı.Ama şimdi her an kanyondan çıkarken yakalayabilrisiniz,televizyonlarda sosyal mesajlar verirken misal acayip bir jipe binebilirler.
Tam da trafiğin en yoğun olduğu iş çıkışı saatinde,upuzun bir dolmuş kuyruğunun sonlarına doğru beklemedeyken,aniden önünüzde mahalleden komşunuzun arabası ile durup sizi o kuyruktan kurtarması.
Hissiyatın ulaştığı son noktadır.Gençlik dönemlerimde beni çokça değişik ruh hallerine sokan şarkının ,35lerde gezen bu orta yaş kadınını ağlatması ilginçtir.En çok ne iç burktu bilinmez,ancak iç burkan bir anın akabinde kulağa gelen
something's wrong, shut the light
'heavy thoughts tonight
and they aren't of snow white
dreams of war
dreams of lies
dreams of dragons fire
and of things that will bite'..kısmı ile bu unutulmaz metal şarkı en nihayetinde göz doldurabilmiştir.Özgürlüğün 'özgürce dolanabilmek'ten çok huzurla nefes almak olduğunu bin bilmem kaçıncı defa anladığım bir anda,kulağımda enter sandman ile muhtemelen asi gençliğimin huzurlu orta yaşına geçişini yeniden yaşadım.
1-Halkın çoğunluğu tarafından beğenilsin ya da beğenilmesin CHP klasik çizgisinden kaymıştır ve bu da klasik chp seçmeninn tepkisini almıştır.Bazı mitinglerde 'başbakanvari' hitap şekli senelerdir chp'nin bu klasik duruşuna inanan seçmen tarafından benimsenmemiş ve sandıkta bu gösterilmiştir.Bu nedenledir ki, sahil kesimlerini de kaybetmiş ve kemalist söylemden saptığı için Güneydoğu'nun bazı kesimlerinden bugüne kadar oy alamadığı halde oy almış ve batıda da aynı nedenle oy kaybetmişir.Hiçbir fikrine ve duruşuna katılmamamla beraber dün gece Rasim Ozan Kütahyalı'nın 'Saadet partisi'nin genetiğinde Erbakancı görüş vardır ve bu nedenle Numan Kurtulmuş'u dışlanmıştır,CHP'nin genetiğinde de Kemalizm vardır ve Kılıçdaroğlu ve söylemlerini örgüt dışlayacaktır' tespitini doğru bulmaktayım.
2-Milletvekili Aday listeleri belirlenirken 'yeni chp' sloganı ile örgüte bugüne kadar emeği geçmiş onca kişi dışlanmış ve bu dışlama en başında seçim çalışmaları sırasında bile çoğu il örgütü tarafından dahi protesto edilmiştir.Elbette ki yeni kan gelmesi önemlidir,ancak bu kanın senelerdir sağa tarafta yol alanlardan değil de sol için çabalayanlardan olması ve 'hamili kart yakınımdır' zihniyetinden uzak olması gerekmekteydi.Chp'nin yeni yönetimi bu konuda başarısız olmuş ve Pkk'nın avukatlığını yapmış kişiden,yakın arkadaşlara kadar uzun bir listeyi milletvekili adayı olarak belirlemiş ve kemik seçmenini de bu nedenle seçimlerde kaybetmiştir.
3-Zannımca CHP'yi çok yakın bir zamanda kongre beklemektedir ve bu kongrede aklım da gönlüm de Deniz Baykal ,Önder Sav ekibinden yanadır.
Anne ve babaların iş yoğunluğu,stres..vs den şikayet etmeden her gün 15-2o dakika çocuklarına kaliteli zaman ayrırma durumudur.Her gün sadece bu kısacık vaktinizi onlara ayırarak onların oynamak istedikleri bir oyunu oynayabilir,onlarla yakınlık kurabilir ve duygusal/zihinsel gelişimlerine katkıda bulunabilirsiniz.Sadece 15-20 dakika.Dünyadaki hiçbir toplantı,yıkanacak hiç bir bulaşık,dizi,komşu sohbeti ya da ev işi bundan daha kıymetli değildir.
Ülkede kayıtlı seçmen sayısı 52 milyon iken,12 Haziran seçimleri için toplam 69 milyon oy pusulası basılması durumudur.
Seçmen sayısı ve oy pusulalarının açıklanamaz bir şekilde art(tırıl)ması ile bu seçimler daha başlamadan güvenilirlik konusunda sınıfta kalmıştır.
AK Parti istanbul milletvekili adayı Hakan Şükür'ün ilginç açıklamasıdır.Bir gazeteye verdiği röportajda 'Sayın Başbakanımı,bence tarihin en başarılı insanının ağzından çıkan sözleri..' şeklindeki beyanatı zurnanın zırt dediği yer olmuştur.Böylelikle Ak Parti milletvekillerinin tarih ve bilgi birikimini de öğrenmiş olduk.Hadi Mustafa Kemal Atatürk'ü gözardı ediyorlar diyelim ve bu nedenle isiminden bile bahsetmek istemiyor (ki bu da akl-ı selim bir adamın yapacağı davranış değildir),tarihe adını başarı ve akılları ile yazdırmış onlarca kişiyi de bir kalemde silip ulus ve dünya tarihi adına tek bir başarıya dahi imza atamamış bir parti liderini tarihin en başarılı insanı olarak öne çıkarmak artık sözün de bittiği yerdir aslında.
Nedenini bilmezsiniz ama o bahçe kapısından dışarı adım atmışlığınız yoktur.Tuhaf bir sessizlik vardır ötede çünkü.Kimse birşey demez size,ama bir tuhaflık hissedersiniz.Birgün aniden 3 asker görürsünüz dışarıda,önce devriye sanarsınız,sonra ellerinde o hep televizyonlarda gördüğünüz aleti farkedersiniz.Mıhlanıp kalıverirsiniz ve sonra hemen anlarsınız 'sen boşver tek başına yürüyüş yapma','kapının dışında ne işin var,bahçe içinde oyna çocukla' deyiverişlerini eşinizin.Sonra da hayatla aranızdaki o kapı en güvenli yeriniz olur.Daha da küçültürsünüz alanınızı ve hergün o yoldan geçip eve gelecek olan evin babasını birkez daha anlamaya çalışırsınız.
