insanarsizi
636 (taçsız kral pele)
dokuzuncu nesil yazar 15 takipçi 212.88 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    japonların yaptığı acayip spor aleti

    1.
  1. kan donduran cinsten bir spor aletidir. hangi kasları çalıştırdığı bilinmemekle birlikte insanlara mutluluk verdiği iddia edilmektedir. yalan gibi de gözükmüyor.



    edit: adamlar koreliymiş öyle dedi ekculi isimli arkadaş sağolsun.
    2 ...
  2. japon şeftalisi

    1.
  3. japonların her şeyin küçüğünü yapma takıntısı sonucu yaptıkları son icat. hayatımda ilk kez bu gün adını duydum, gördüm ve yedim. kesinlikle tavsiye ederim müthiş bir tat. bildiğiniz erik boyunda şeftali ama tadı daha farklı. içindeki çekirdeği bile küçük bayağıda sulu falan merak edenler için kilosu 6 tl Migrosta.
    1 ...
  4. merzuka nine

    1.
  5. türk televiyonlarının unutulmaz dizisi sihirli annemin unutulmaz karakteri olan betüş ve edanın anneannesi, dudunun annesi, tacinin kaynanası olan adalet ve iyilik timsali karakter. **
    0 ...
  6. melih gökçek in kedisi

    1.
  7. işte Melih Gökçek'in MiNNOŞ isimli kedi ile 30 Mart 2014 tarihli fotoğrafı. Aynı kedi seçim akşamı Seyranbağları merkez trafo etrafında görülmüş. ŞiMDi BUNA TESADÜF DiYEBiLiR MiYiZ?

    http://galeri.uludagsozlu...m/r/yaran-capsler-610324/
    0 ...
  8. tayland da yakalanan uygurlar türkiye ye gelsin

    1.
  9. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/25999224.asp

    Tayland da bulunan 220 kaçak uygur türkünün bulunduklarında kendilerine türk vatandaşıyız demesi ve bir nevi türkiyeden yardım beklediklerini belirtmesi sonucu zaten bir milyon suriyelinin sığındığı topraklarımıza 220 tane uygur türkünün gelmesinin bir zararı olmadığını düşündüğüm istektir. tabi şunu da belirtmeden geçemeyeceğim tamam gelsin bu 220 kişi ama orada dursun artık. dünyanın neresinde bir olay çıksa mağdurlar türkiyenin başına kalıyor ve tüm dünya sadece izliyor. hem maddi hem manevi hem kültürel ve huzursal olarak bizi olumsuz etkilediğini söylememe gerek bile yok. işin acı kısmı bu insanlar tüm bu olaylar bittikten sonra ülkelerine geri dönmüyor. şu an nereden baksan en az 5 milyon mülteci var türkiyede. yurt dışından okumaya gelenleri saymıyorum bile. geçenlerde okuduğum bir makalede türkiyenin aldığı göçler nedeni ile bazı hastalık virüslerinin mutasyona uğradığını anlatıyordu falan. ayrıca bunu da belirtmeden geçemeyeceğim son 1 aydır haftada en az 3 kez biri karşıma çıkıyor ve '' yurt dışından gelmişim çok açım param yok'' diyor. bende gidip yiyecek bir şeyler alalım diyorum. kimisi hemen kabul edip 2 bisküvi falan alıyor o zaman anlıyorum gerçekten aç olduğunu, kimisi ise yok sen parayı ver ben alırım 10 lira yeter diye diretiyor o zaman hemen bir nah çekip ortamı terk ediyorum. kısacası kim gerçek kim değil nevrim döndü.
    1 ...
  10. her çocuk biraz berkin elvandır

    1.
  11. 13 yaşındayım her gün olduğu gibi sabah dışarı çıkıp oyun oynamak için uyuyup uyanıyorum, ama hep uyanıyorum en uzun uykum 9 saati buluyor. ben şanslı bir çocuğum. lojmanda oturuyoruz çünkü kocaman, bomboş, yemyeşil oyun alanları. ekmek aldığımız bakkal da lojmanın içinde, evimize çok yakın. evin önünde oyun oynarken annem balkondan para atıyor 2 ekmek al diyor. ben apartmanın önünden arkadaşlarımla yürümeye başlıyorum, o anda çocuk bağırışları, kahkahaları duyuyoruz. arkamızı döndüğümüzde yanımızdan geçiyor, tozu dumana kata kata. her taraf bembeyaz yok toma değil merak etmeyin, sadece sinek ilaçlama aracı. bir kamyonet arkasından bir boru çıkmış, borunun içinden de bembeyaz duman saçan bir alet, o an aklımda ekmek almak falan olmuyor. diğer çocukların peşinden kamyona doğru koşuyorum. o kadar hızlı koşuyorum ki beyaz duman saçan boru tam önümde. yaklaşık 15 dakika kovalıyoruz ne olduğuna anlam veremediğimiz bu şeyi. daha sonra kamyonet her yeri ilaçlıyor ve hızlanıp uzaklaşıyor. üstüme sinen o keskin kokuyla ekmek alıyorum, bir yandan da vücudum kaşınıyor. ekmeği eve çıkarıyorum kaşınmaktan kıpkırmızı olmuş boynumu gören annem telaşlanıp ne oldu diye bağırıyor? yanımdaki arkadaşım cevap veriyor '' sinek ilacı arabasını kovaladık '' diyor o gün o kadar kaşınıyorum ki hastahaneye gidiyoruz. doktor sadece ılık suyla duş alsın diyor. eve gidip duş alıyorum ve uyuyorum galiba akşam 11 den sabah 9 a kadar sabah uyandığımda kaşınma olmuyor. bir kaç hafta sonra uzaklardan gelen ama gittikçe yaklaşan uğuldamayla karışık gümbürtü sesi duyuluyor o anda aklıma annemle babamın ''bir daha koşma bak hasta olursun'' uyarısı geliyor. umurumda oluyor mu? cevap çok açık değil mi? balkonda annem yada babam var mı? diye kontrol ediyorum ve eğlence kaldığı yerden devam ediyor, koşmaya başlıyorum. eve gidiyorum hiçbir şey olmamış gibi. uyuyorum ve sabah tekrar uyanıyorum.
    1 ...
  12. kadınların bitmek bilmeyen mağduriyeti

    1.
  13. ekşi sözlükte okuduğum bana çok mantıklı ve gerçekçi gelen bir entrydir. paylaşmak istedim.

    daha doğar doğmaz saçma sapan nedenlerle cinsel organının bi' kısmını keserler. aynı şeyin karşı cinse yapılması barbarlık olarak nitelenirken sana yapılması "normal", "olması gereken"dir. çocukken öyle ya da böyle yaşarsın da, sonra okul başlar. eğer ortamın popüler cool çocuklarından olamazsan, pek de bi' değerin yoktur. hatta sürekli sana sataşan, dalga geçen canını sıkan birileri olursa, toplum içinde düzenli olarak aşağılanırsan, daha ergenliğe bile girmeden loserlıkla tanışırsın.
    eğer ortalama bi' batı kentindeysen, bitmek bilmeyen periyodik suçlamalar başlar. "erkekler şöyle", "erkekler böyle", "kadınlar eziliyor", "kadınları dövmeyin", "tecavüz etmeyin". sanki koca bi' cinsiyetin tamamı sosyopat orospu çocuklarından oluşuyormuş ve onlardan biriymişsin gibi 7/24 baskıcılıkla, hayvanlıkla, abazanlıkla, uçkurunun derdinde olmakla, faşistlikle suçlanırsın. ne de olsa "kadınlar eziliyor"dur. ataerkil kültürde, erkek egemenliğin hükmünü sürüyorsundur. tipinin olmaması önemli değildir derler, ama paran yoksa hiçsindir. itibarın yoksa hiçsindir. karizman yoksa hiçsindir. sürekli kadınları cinsel obje olarak değerlendirmekle suçlanırsın, ama penisin büyük değilse vay haline. erken boşalıyorsan vay haline. cılız, kassız, omuzsuz, kısa boyluysan vay haline. ne de olsa tip o kadar da önemli değil. bu arada "kadınlar eziliyor"dur hep. öyle ya da böyle, lisede ya da üniversitede, şanslıysan kendine bi' partner bulabilirsin belki. ama cinsellik? yoo, hayır dostum. sevişmek de yok. önce binbir türlü nazı tribi çekmen, saçma sapan standartları karşılaman ve gönlünü alman lazım.
    bu arada kadınların çalışmasına bile zar zor izin veriliyordur. üniversitelerin toplam nüfusunun, özellikle de sözel alanlarda %60a yakınının kadın olmasına aldanma. okuduğun bölümde 10 kadın hoca varken, 2 tane erkek olmasına aldanma. kadınlar eziliyor. kadınlar ezildiği için, evin erkeği olmalısın, iyi bi' işin olmalı. para kazanmalısın ki tercih edilesin. muhtemelen tam da bu yüzden, aslında istemediğin bi' bölümde okuyacak, istemediğin bi' işte çalışacaksın. ömrünün ortalama 45 yılı bununla geçecek. alışsan iyi olur. çünkü sen erkeksin. sikik bi' ücret karşılığı paralı köle olmak, senin egemenliğinin simgesidir.
    herkesin ağzında tek bi söz vardır: "kaç tane bakan, başbakan, başkan, cumhurbaşkanı, ceo, dolar milyarderi kadın var?" bu söze alışsan iyi olur. çünkü içinde bulunduğun bu saçma sisteme karşı çıktığında hep sana bunu söyleyecekler. söz konusu "prestijli konum"ların hali hazırda zaten dünya nüfusunun %1ini kapsamasına, o konumlarda olmayan erkeklerin dünyanın %99unu oluşturduğuna aldanma. "kömür madeninde göçük altında kalan, 500 metre boşlukta göktelen camı silen, saati 1$'a trafikte kıyma olma ihtimaline rağmen 30 dakika içinde sana pizza yetiştirmeye çalışan, her gün takıldığın kamu alanlarında bok temizleyen, inşaatta amelelik yapan, taşındığında 250 kiloluk buzdolabını senin için sırtlayan kaç tane kadın var?" diye sakın sorma. "sokakta gördüğün evsizlerin, şarapçıların kaç tanesi kadın?" diye sorma. ne haddine senin sormak? çünkü kadınlar mağdur, eziliyorlar.
    bu arada üniversiteyi de bitirdin ama o da ne? askerlik diye bi'şey var. daha çocuk yaşta sırf cinsiyetin öyle olduğu için cinsel organını kestikleri yetmemiş gibi, şimdi de hayatının en kritik anında sırf erkesin diye seni zorla 1.5 yıl hapsedecekler. özgürlüğünü, bütün temel insan haklarını elinden alacaklar. ama sakın karşı çıkma. askere gitmeyene kız da vermezler, işe de giremezsin. çünkü "kadınlar eziliyor".
    hadi askerliği de atlattın. uygun bi' partner bulup evlendin de. ama işler düşündüğün gibi gitmiyor. çocuk yapmak istiyorsun, ama kadın istemiyor. "benim bedenim, benim kararım." çocuğun olmadı. çocuk istemiyorsun, ama kadın çocuk istiyor. "benim bedenim, benim kararım." tebrikler, istemediğin halde nur topu gibi evladın oldu! artık erkekse 18 yaşına kadar, kızsa geberene kadar ona bakmakla hükümlüsün. evet, can sıkıcı ama, çocuğun sırf erkek olduğu için senden sonsuza kadar otlanamayacak. nereye bakarsan çifte standart? ama öyle deme, "kadınlar eziliyor". işi yürütemedin ve boşanmaya mı karar verdiniz? geçmiş olsun. bütün mal varlığının yarısı kaybettin. çünkü gerizekalı gibi evlenmeden önce sözleşme yapmamıştın. ama bi' dakika, niye yapmadın? yoksa sözleşme istedin diye kadın "bana güvenmiyorsun" diye trip atmış olmasın? neyse artık önemi yok. buralara kadar geldin, biraz daha devam et.
    it gibi çalışarak, paranın bi' kısmını artık beraber olmadığın bi' kadına ödeyerek ömrünü sürdürdün ve artık emekli olma vakti. hadi oradan. herhangi bi' kadına göre 5 yıl daha fazla çalışacaksın. niye? çünkü "kadınlar eziliyor".
    bu arada, ortalama bi' erkeğin ömrünün ortalama bi' kadından 5-10 yıl daha kısa olduğunu biliyor muydun? aynı zamanda intihar edip ölen erkeklerin sayısının, kadınlara oranla 3 kat daha fazla olduğunu? herhangi bi' suç işlendiğinde herhangi bi' kadın gibi "mağduriyetini" kullanamayacağın için daha fazla ceza alacağını? "kadın hastalıkları" temalı medikal sorunlar için ayrı fonlar varken erkekler için böyle bi' yatırım olmadığını?

    bunların hiç biri önemli değil. çünkü kadınlar her zaman eziliyor. ne dersen de, her zaman bi' bahane, karşı cevap, susturup utandırma çabası, aşağılama, suçlama var. kadınların bitmek bilmeyen mağduriyeti, tam olarak böyle bi'şey.
    2 ...
  14. göte giren totemler

    1.
  15. bu gün başıma gelen olaydır. resmen ibretliktir.

    kanal değiştiriyorum e2 de victoria secret çıkmış bende izliyorum. justin bieber ergeni söylüyor, melekler de efsunlu efsunlu yürüyor. mallık parayla değil ya totem yapıyorum aklımca. bu mankende sonra çıkan üçüncü manken gibi bir sevgilim olsun diye. ve heyecanlı bekleyiş sürüyor... birrrrrrrrrrr.........ikiiiiiiiiiiiii..... nefesler tutuldu o anda justin piçi dans ediyor ve defile bitiyor. gözyaşları içinde hıçkırarak televizyonu kapatıyorum.
    7 ...
  16. ben veterinerime saldırmıyorum sende saldırma

    1.
  17. doktorlara yapılan şiddeti kınamak için yapılmış, zekice ama biraz abartı ve saygı sınırını geçmiş olan afiş.

    http://galeri.uludagsozlu...m/g/yaran-g%C3%B6rseller/
    4 ...
  18. ankara nın en lüks semtleri

    1.
  19. güzide ülkemizin nadide başkenti, gri şehri, bozkırı olan ankaranın en lüks semtleridir. bu gün arkadaşlar ile aramızda çıkan bir muhabbetten ötürü merak konusu olmuştur. üç seçenek arasında gidip gelinmiştir.

    bilkent : çankaya semtinde bulunur. içinde bilkent üniversitesi gibi bir idolü barındır ki zaten bilkenti bilkent yapan da odur. aynı zamanda 7-8 yıl önceki ankara için bir sembol olan real de tüm ankara için duygusal bir anlam teşkil eder. içinde zengin piçlerinin ister bilkent üniversitesinde ister başkent, atılım, çankaya üniversitesi olsun. uğradıkları mekanları içinde barındır. ayrıca bir rivayete göre dünyada iki tane ferrarinin kafa kafaya girdiği tek mekandır.

    mustafa kemal mahallesi : içinde mahalle geçtiğine bakmayın semt olur kendisi. aslında bir öncesinde anlattığım bilkentin hemen yanıdır. aradan eskişehir yolu ve bilkent köprüsü böler. 5-6 yıl önce yolu bile olmayan bir mekan hayal edin her taraf gecekondu. gece oraya girmeye korkar insan işte bura öyle bir yerdi, çünkü değeri bilinmiyordu. şimdi ise durum şu; bir tarafında odtü, öbür tarafında tobb üniversitesi biraz ilerisi hacettepe bilkent üniversitesi de çok yakın. içinde kentpark ve cepa gibi ankaranın en çok tercih edilen 2 avm sini barındırıyor. bok kadar bir mekan olmasına, hala sürekli inşaat yapılmasına ve etrafın tozuna dumanına rağmen içinde bir özel fransız okulu, 2 tane normal özel okul bir tane devlet okulu barındırır. ayrıca bütün zenginlerin eğlence mekanı olarak vazgeçilmez yeri olan tepe prime yi de içinde barındırır. neden olduğu anlaşılmayan şekilde ev fiyatları sayacağım diğer 2 yerden de daha pahalıdır.

    beysuket : bana sorarsanız burası en lüks olanı. içinde avmler yok, bir kaç küçük kafe dışında eğlence mekanı yok. hemen yanı başında hacettepe üniversitesi var. bu semt daha apartman işgaline yenik düşmemiş öbür ikisi gibi. amerikan tarzı evler olur ya işte onlarla dolu. her yer yeşillik cennetin ankara şubesi.

    bu arada bu üç semtinde ortak özelliği içlerine otobüs ve dolmuşun çok az gelmesi o yönde ulaşım sıkıntıları mevcut. sebebide bence içinde yaşayan herkesin arabası olması*
    1 ...
  20. her boka yeteneği olan insan

    1.
  21. kendi kendini kandıran insandır. karşısında konuştuğu insanlar içten içten ona güler hatta yerin dibine sokmamak için kendini zor tutarlar. evet buradan bir olaya bağlayacağım.

    olay 1
    dün kantinde bir çocuk yanıma geldi. aynı sınıfta olduğumuzu biliyorum ama tanımıyorum. geldi masama oturdu.

    - oo furkan naber?*
    + iyi sen*
    - bende iyiyim. yaa sen şu hocanın verdiği ödevi yaptın mı şu internete koyduğu
    + yaptım ama takıldığım bazı yerler var öğrenci görüşme saatinde sorucam.
    - hmm aynen benimde öyle.
    .
    .
    sesizlik ( al benden geçir dememi bekliyor)
    .
    .
    .
    + *istersen benden geçirebilirsin hiç yapmamışsın herhalde.
    - olur tamam.

    olay 2
    yarım saat sonra sınıfa gittim bir baktım yanıma oturmuş. ders çıkışında peşime takıldı. dışarıda oturuyoruz.

    - sen spor yapıyor musun?
    + yok.
    - bence yap yea ben yapıyorum, baya iyi oluyor.
    + yapıcam da birazda mekanla alakalı ondan şimdi okula gel dersten sonra spora git, okulda duş almak ayrı dert, otobüse bin eve git. üşeniyorum biraz.
    - sende ölüceksin üşengeçlikten. ben hiç üşenmiyorum her gün yapıyorum. ***

    olay 3
    aradan 10 dakika falan geçiyor. ben başkasıyla konuşuyorum.

    + ben bu siyasete hala çalışmadım, zaten sıkılıyorum. kitap kütük gibi birde ingilizcesi bana çok ağır geliyor.
    - *sen onu nasıl çalışıyorsun ki , demek ki ingilizcen yetersiz ben 4000 in üzerinde kelime biliyorum mesela ben bile önce türkçesini okuyorum, sonra o kelimeleri kendime göre uyarlıyorum kitabın aynısını ezbeleyemezsin ki *
    + sen sınavdan kaç aldın ki?
    - 12 aldım ben. sen?
    + ben 46 aldım*
    olay 4
    bu kez konuşmaya ben başlıyorum.,

    + bu sene kaçırdım ama seneye havacılık klubüne üye olucam. dersler varmış devamsızlık yapmadan girersen bir de sınavı geçersen uçaktan falan atlıyormuşsun.
    - biliyorum ben 2 yıldır atlıyorum.
    + * doğrudur.

    olay 5

    bu kez masada 2 kız konuşuyor. bir öbürüne anlatıyor

    kız 1: keman kursuna başlamaya kara verdim. senin keman hocana beraber gidelim mi?

    kız 2 : aa olur tamam ben bırakmıştım ama sayende tekrar başl...

    - aa sen keman mı çalıyorsun. ben 5 yıldır çalıyorum. zönkü yaabiliyor musun?
    kız 2 : yok yan o kadar iyi değ..

    - qweqew yi öğrendi mi?

    kız 2: yo..

    - o zaman sen tekrar başlama baştan başla ahahhah.

    olay 6
    bu kez o konuşmaya başlar. cebinde kırmızı bir deste kağıt çıkarıp.

    - parti var gelir misiniz?
    + bakayım neymiş? ........ bu ne lan üstünde yunanca yazılar var bunun üstünde. yunanistanda mı? hahhaha
    - anlayamıyor musun? yunanca değil o rusça.
    + aaa rusyadaysa iyi o zaman hahahh.
    - rusçayı bilmeyebilirsin de yunanaca demekte yani
    + sanki sen biliyorsun?
    - evet biliyorum tabi. zöröng poro yukomuko boğ apçığ
    + da da adam gerçekten biliyor dağılın*

    kız 1 : bende lisede almanca görmüştüm ama hiç bir şey hatırlamıyorum.
    - führer gutentak doçlant opel volskvagen bmw.

    kız 1 : yok ben hatırlamıyorum zaten çok önemsemezdim

    - keşke iyice öğrenseydin almanca avrupada önemli bir dil. mesela ben 4 yıl pariste yaşadım babam konsoloslukta çalışıyordu oradan birazda fransızca biliyorum.

    nikolas sakozy sitroen karfur pejo reno jeee zaz lavaş köri

    + neyse benim dersim var
    kız 1 : benimde
    kız 2 : aynen beni de bekle
    18 ...
  22. elektrik süpürgesi sesinde uyumak

    1.
  23. bağımlısı olduğum durum kendimi bildim bileli elektrik süpürgesi sesi duydum mu bir mayışma, uyku hali alır gider. hemen bir yere uzanıp uyurum. aynı durum saç kurutma makinesi çalışırken de oluyor ama elektrik süpürgesini daha çok seviyorum. kaç kez ders çalışırken annemin evi süpürmesiyle dersi bırakıp uyuduğumu bilirim.
    1 ...
  24. defne kayalar

    1.
  25. medcezir'de dışarıdan bakanlar için vurdumduymaz, zengin, süper komik ve pişkin bir karakteri canladırıyor. gerçekten dizinin en renkli karakterlerinden biri öbürü de yeğeni rolündeki mert serez.
    3 ...
  26. ecem akbin

    1.
  27. aynı zamanda aydan şener in kızıdır. medcezir dizisinden tanıdım. neden bilmiyorum bu kızda beni kendine çeken bir şey var. dizideki rol aralığı çok fazla olmasa da orada bile doğal bir havası var.
    1 ...
  28. ülkeler el sanatları hediyelik eşya fuarı ankara

    1.
  29. 29 kasım- 8 aralık tarihleri arasında ankara ato congresıum da gerçekleşen fuardır. bu gün gitmiş bulunmaktayım deneyimlerimi aktarayım. öncelikle giriş paralı kişi başı 2 tl. adına ve etrafa asılan bilbordlara aldanıp gerçekten 52 ülke olduğunu ve hediyelik eşya ve el sanatları fuarı sanmayın çünkü içeri girdiğinizde sizi bariz bir şekilde peynir, bal, tereyağı, zeytin, zeytin yağı, salça, baharatlar, biberler, çiğ köfte, kahve satan onlarca stant karşılıyor. 52 ülke demişler ama iran, hindistan, güney afrika, afganistan, sudan, gana belki bir kaç ülke daha var başka ülke yok ve şunu söylemeliyim ki sanki gelen yabancılarda geldiklerine pişman gibiydiler. bütün afrika ülkelerinde aynı ürünler var neredeyse ahşap oyması zürafa, aslan, timsah, ok, yay vb. hele bazılarının stantında en fazla 3 çeşit eşya var onlarda saçma sapan niye gelmişler bende anlamadım. ayrıca hepsi türkçe biliyor. bazıları hediyelik eşya fuarında çakma saatleri 60- 70 liraya, çakma parfümleri 30 liraya satıyor. kişisel zevklere göre sevilebilir yada sevilmeyebilir ama bana göre yapılan tanıtıma göre tam bir hayal kırıklığı. ayrıca sadece yabancılar değil türkler de fiyat konusunda coşmuş bir tane trabzon ekmeğine 5 lira, bir tane dürüm çiğ köfteye 6 lira diyenler var hiç bir şey piyasa fiyatından ucuz değil onuda belirteyim. ben hediyelik eşya diye gittiğim fuardan bir kilo tereyağı, bir kilo tulum peynir ile çıktım tadı da baya iyi.
    0 ...
  30. türk insanının ilaç kullanmayı bilmemesi

    1.
  31. ister üniversite mezunu olsun, ister kör cahil bir çok türk insanında gördüğüm çok kötü bir huydur. iyileşmek için illaki ilaç lazım olduğunu sanır. en küçük durumda ilaç alır, antibiyotik kullanır. zanneder ki ilaç olmadan iyileşemez. öylesine yürüyüşe çıktığı bir anda '' dur hazır yakınken bi gidip aile hekimine ilaç yazdırayım, o kadar gelmişiz'' aile hekimi de garibim yazsa bir dert yazmasa bir dert. bir de hasta kendi kendine uydurduğu semptomlardan oluşan hastalığa inanır ve o ilacı kullanır. şimdi neden mi böyle gaza geldim. salak bir arkadaşım yüzünden.

    hani yeni bir şey çıktı özel hastahanelerde elini kayıt ettiriyorsun tedavi olmak için bizim bu salak onu aile hekiminde yapılıyor sanmış gitmişken de boğazım ağrıyor demiş antibiyotik ve bir tane ilaç yazmış doktor. antibiyotiği 12 saate bir alacak sabah 8 akşam 8 bu sabah 8 de antibiyotiği, ilacı aç karnına almış akşamda yemek yedikten 4 saat sonra falan yani yine aç karnına almış. şimdi başım ağrıyor, midem bulanıyor, karınım feci bana ağrı kesici verin diyor bide utanmadan. bari yemek yede öyle alırsın deyince de '' ayyy senle mi uğraşıcam be ölüyorum burada'' gibi saçma tepkiler alıyoruz. ilaç kullandığı için olan rahatsızlığı ilaçla geçirmeye çalışmak bilmiyorum bana tuhaf geldi tıpçılar devreye girin.
    1 ...
  32. türk öğrencisinin yaşa göre sosyal hayatı

    1.
  33. canım ülkemiz türkiyenin güzide çocuklarının 6-24* yaş arasında ki dönemlere göre sosyal hayatındaki değişimdir.

    not : ayrıca bu başlıkta yapılacak olan sınıflama geneldir yani ortalamaları baz alır. devlet okulundan mezun, memur çocuğu gibi.

    1)- 6-12 yaş arası öğrenciler , aslına bu aralıkta öğrencilerin hepsi neredeyse aynıdır sosyal hayatları okul , ev, dışarıda oyun oynama arada akrabalara gitme ile sınırlıdır. her daim ebeveynleri gözetimindedirler. aile tarafından genel olarak okul dışında bir aktiviteye yönlendirilmezler.

    2)- 12-15 yaş arası öğrenciler, yıllarca gidilen ilkokulun etkisi yavaş yavaş yavaş kırılmaya başlar. artık ödev yapmayınca gece uyamayan, öğretmeninden ve ebeveynlerinden korkan yeni yetmelerin yerini hiç kimse almamıştır hala bu etkenlerden baya çekinirler ancak eskisi kadar takmazlar. aileleri belki dershaneye yazdırmıştır bu sayede eve girilmesi gereken saate genişleme olur, hafta sonları mecburi dışarı çıkılır. öğrencilerimizin sosyal hayatında büyük bir kırılma noktasıdır bu dönem. ergenliğinde etkisi ile ilk isyankarlık sinyalleri gelir. fuck the system, fuck the deneme sınavı, ödev, kim siker yalova kaymakamını tarzında serzenişler artar. öğretmenlerle çatışmak, ters düşmek bir cooluk göstergesidir. hem kızlar için hem erkeler için karşı cins önemlidir. tüm bunların etkisiyle okul, ev, sokak arasında geçen sosyal hayata okuldan kaçıp internet kafeye gitme, ebeveynlere benim dershanede etütüm var deyip karşı cinsle yada arkadaş topluluğu ile kafelere gitme, ucra köşelerde bira içme ve bunu büyük bir şey sanma da eklenir. ayrıca hala okuldan başka ilgilendiği bir şey yoktur ve bunda ailenin suçu çoktur. aslında bu dönem öğrencimizin gelecekteki sadece sosyal hayatını değil bütün yaşamına etki edecektir.

    3)- 15- 18 yaş arası öğrenciler, geldik en karışık döneme. bu dönemde öğrencimiz liseye geçmiştir. artık okuldan başka bir şeylere ilgilenmek istediğinin farkında olur ama yaş olarak geride kaldığını düşünür ve bunu gerçekleştiremez. zaten bir çok arkadaşı sınava hazırlanmak için basketi, futbolu bırakmadı mı? eğer liseye geçen öğrencimiz sınavı kazanmadıysa arkasında ona ve ailesine göre büyük ancak ileri ki hayatına göre küçük bir yara bırakmıştır. sınavı kazanamayan öğrenciler aslında üç kısımda incelenir.

    ilk kısıma dahil olanlar, derslerine daha çok bağlanır ve gittikleri düz lisede çok başarılı olurlar. hedefleri lise sınavını kazanan komşu çocuğunun, kuzenin aslında ondan üstün olmadığını ve ezik olmadığını kanıtlamak ve hedefine ulaşıp hayallerine bir adım daha yaklaşmaktır. diğer öğrenciler bu çocuk nasıl sınavı kazanamadı da bizim okula geldi şeklinde şaşırırlar ancak gerçek rakiplerine baktığımızda orta halli, iyi bir öğrenci olmaktan öteye geçemeyecektir. işte bu tip öğrencilerimizin sosyal hayatı tekrar bir geriye dönüş yaşar. ev, okul, dershane arasında geçer. sınavları genel olarak hep iyidir. arada küçük kaçamaklar yapıp akraba ziyaretine, okul çıkışı hemen dershaneye gitmek yerine arkadaşları ile biraz dolanmak gibi. bu arkadaşlar işin sonunda güzel bir üniversiteye gireceklerdir ama hedefleri olan yer midir bilinmez.

    ikinci kısma dahil olanlar, bu arkadaşlarda hiç bir şey değişmemiştir. hala vur patlasın , çal oynasın tarzında bir eğitim hayatı vardır bir çoğunda önemli olan öss , ben onun kadar çalışsam tıp kazanırım gibi mantık dışı önermeler öne çıkar. eskiye nazaran daha bir cesurdur. okul çıkışında mutlaka bir yerlere takılırlar, internet kafe, bilardo, belki basket, futbol oynama gibi etkinlikleri vardır. dersten kaçmak hala yaygın bir adettir. devamsızlıklar hunharca harcanır. dershane ve okul zaman öldürme yeridir. karşı cinsle olan etkileşim artık sıra dışı olmaktan çıkmıştır. onlara sorarsan çok eğlenceli, macera dolu bir hayatı vardır ama dışarıdan bakan birine göre bir önceki paragrafta anlattığımız kişiden sosyal hayat bakımından hiç bir fazlası yoktur. hatta ileride onlara imrenecektir. tabi ki böyle devam edip üniversite sınavında ya başarısız olacak yada istemediği bir bölümde, üniversitede okumak zorunda olacaktır. asıl hezeyan burada başlar.

    üçüncü kısıma dahil olanlar, bu arkadaşlar aslında ikinci kısma dahil olan öğrencilerin son sene üniversiteye hazırlanma senesinde evrim geçirip ders çalışan tipleridir. bir anda bütün umursamazlık yerini sınav stresine bırakır öbür arkadaşları ona hayret içinde bakar. sosyal hayatı tekrar ev,okul, dershane olmuştur. sonuç bazen şaşırtıcı derecede iyi olabilir bazende şaşırtıcı derecede kötü.

    önceki anlattıklarımız liseye giriş sınavını kazanamayan öğrencilerdi. şimdi bu sınavı kazananlar var bu arkadaşlar genel olarak zaten belli bir düzeyin üstündedir. dersleri, okulu en takmayanı bile belli bir seviyenin üstündedir. özellikle son sene kasmaları ile ünlüdürler. sosyal hayat olarak aile baskısından sıyrılmışlardır artık çünkü onlar kendilerini bir kere kanıtladı aileleri onlara bu konuda güvenir, onlarda kendilerine tabi. liseye giriş sınavını kazanamayan öğrenciler tarafından inek, anti sosyal gibi yakıştırmalara layık görülseler de genel olarak onlardan daha sosyaldirler nedeni ise kendilerine bir kere kanıtlamış olmalarıdır işte tek neden bu. öğrencileri sınıflandırmaya yarayan neden.

    4)- 18-24 yaş arası öğrenciler artık öğrencilerimiz iyi yada kötü bir üniversiteye yerleşti bekletileri çok yüksek çünkü yıllarca onlara dikte ettirilen hayatın, anlamı , yaşamanın koşulu olan ulaşılmaz şeye ulaştılar. şimdi üniversite de sosyal olmak sadece öğrencinin kendisine değil, çevresine, maddi durumuna dolayısı ile ailesine, bulunduğu konuma da bağlıdır. şimdi olanları inceleyelim.

    birinci kısım : bu kısımdakiler ailesi ile kalır. maddi durum olarak orta hallidir ancak yinede eskiye göre çok daha sosyaldir. gerçek sosyalliğin kafelere gitmek olmadığını anlamış bir nevi ufku genişlemiştir. mutlaka düzenli gittiği bir kulüp vardır. geceleri dışarı çıkar, yılda bir arkadaş grubu ile şehir dışı turları yapar. yaz tatilinde uygun fiyatlı yurt dışı turlarına kadar gider bu durum* sevgilisi vardır onunla zaman geçirmeyi sever.

    ikinci kısım : bu kısımdakiler de ailesi ile kalır. ancak zor arkadaş edinir, bağlanamaz, güvenemez içinde bir korku vardır çünkü. her zaman hayatına müdahale edilmiştir bir sorun çıkmıştır. bu kişilerin annesi, babası mutlaka bir şeylere itiraz eder. bazen manevi olarak desteklemez çoğu zamansa maddi olarak. bu arkadaşların ebeveynleri çocuklarını hala ilk okulda sanarlar tek harcamalarının yol parası ve yemek parası olduğunu düşünürler. hala ders çalış diye uyarıda bulunurlar. çocuklarının eve geç gelmesi bile onlar için sorundur. bu gruba dahil olan şansız arkadaşlar içlerindeki potansiyeli ortaya çıkaramaz. bir süre sonra arkadaş çevresinde görünmez olur, yapılan planlara çağrılmaz çünkü zaten gelmeyecektir. hayatının en güzel yıllarını heba etmiş olur geriye döndüğünde çok keşkesi olacaktır.

    üçüncü kısım : bu arkadaşlar şehir dışında kazanmışlardır. ailelerinin olmaması başta onları zorlasa da sonuç olarak daha özgürdürler bunun farkına varma süreci 1 eğitim dönemi kadardır. artık ailesi ile yaşarken gece eve maksimum 11 de gelen çocuğun artık kendi yaşam alanı vardır bazen arkadaşında kalır sabahlara kadar sokaklarda arkadaşları ile takılır. sevgilisi vardır. ailesinden uzak kalmanın etkisi ile sevgilisi ile daha çok yakınlaşır. ama bu gruptaki arkadaşları kısıtlayan bir etkende herkeste olduğu gibi maddi etkenlerdir. bir çok planının önüne bu engel geçecektir.

    dördüncü kısım : bu kısım üçüncü kısımla aynıdır. tek farkı ya bulunduğu şehrin imkanlarının ya da arkadaş çevresinin buna müsait olmamasıdır. hiçbir zaman kafa dengini bulamaz. böylece tamamen dış faktörlere bağımlı bir sosyal hayatı olur.

    evet çok uzun bir inceleme yaptıktan sonra veda ediyoruz. umarım beğenmişsinizdir. ileride yabancı öğrencilerin sosyal hayatı incelemesinde görüşmek üzere.
    11 ...
  34. esra eren

    1.
  35. 2013 yılı o ses türkiye yarışmacısı. yasemin demir isimli yarışmacı ile gelmiş geçmiş en iyi o ses türkiye düellosunu yapmışlardır. jürinin tercihi yaseminden yana olsa da benim tercihim esra idi ama o da ziyan olmadı gökhan'ın elediği esrayı ebru gündeş takımına kattı. hem yasemine hem esraya helal olsun süpersiniz deyip videoyu paylaşıyorum.

    edit: elendi *
    0 ...
  36. 2013 ün en iyi 3 şarkısı

    1.
  37. 2013 ün son ayına girmeye hazırlandığımız şu günlerde sözlük yazarlarının kendi zevklerine göre yaptıkları sıralamadır.

    benim sıralamamın hepsi eğlenceli kedere yer yok ulan*.

    1- onerepublic- counting stars
    2- Naughty Boy - La La La ft. Sam Smith
    3- Stromae - Papaoutai
    1 ...
  38. mesut barzani nin çok kötü giyinmesi

    1.
  39. bu gün bir kez daha belli olan durumdur. harbiden milliyetçi bir insan olmama rağmen hiç bir art niyet olmadan söylüyorum o nedir arkadaş. tamam anladık milli giysiniz o da yani sen başka bir ülkeye ziyarete gelmişsin bahçıvan gibi elinde tırmığı eksik.

    edit: şimdi buldum hafif mario yada benziyor tam bahçıvan oldu.
    6 ...
  40. pkk nın akp yi arkadan vuracağı gerçeği

    1.
  41. bugün barış süreci diye adlandırdığımız sürecinin içinde, sonunda yada bu süreçten sonra illaki gerçekleşecek durumdur. pkk dediysem sadece pkk değil tabi içinde kürt halkının temsilcileri de olacak bu büyük kazığın arkasında. bu darbe sadece akp için değil türkiye içinde çok büyük ve dönülmez yaralar açan bir durum ortaya çıkaracak. dünya kurulduğunda beri bu böyle kardeşim eski düşman dost olmaz o gün geldiğinde gelin bu başlığın altına entry girin o kadar eminim.
    2 ...
  42. sağlık sigortası yapmayıp üç çocuk istemek

    1.
  43. günümüz Türkiyesin de gerçekleşen durumdur. öğrencilerin nasıl kalacağına, çiftlerin kaç çocuk yapacağına, kimin ne içeceğine, kadınların bebek aldırıp aldırmayacağına, kadınların normal doğum mu yoksa sezaryen mi yapacağına. televizyona çıkan kişilerin nasıl giyineceğine, yayınlanan dizilere kadar karışanların yeni icraatıdır. artık sağlık sigortası göz, ağız ve diş masraflarını karşılamayacakmış çünkü bu tedaviler en çok masraf çıkaran tedaviler imiş. sağlık için alkolü yasaklayanların bunu yapması gerçekten ironik oldu.

    http://www.mynet.com/habe...isiye-kotu-haber-851403-1
    0 ...
  44. tuğçe gendigelenin saçının yemekten çıkması

    1.
  45. adamı komaya sokacak hadisedir. sanki yemeğe kobra düşmüş. çek çek bitmiyor ucu yok.
    2 ...
  46. gazi üniversitesi matematik bölümü

    1.
  47. hollanda leiden üniversitesi tarafından açıklanan dünyanın en iyi 500 üniversitesi sıralamasında matematik ve bilgisayar bilimleri alanında yapılan yayınların ortalama atıf sayısına göre dünya on sekizincisi ve türkiye birincisi olan bölümmüş. ne kadar doğru bilmiyorum ama başka bir ülkede yapılan sıralamada görmek gurur verici listenin ön sıralarında dünya markası üniversiteler var. kendi sitelerinde yayınlamışlar.

    http://matematik.gazi.edu.tr/
    1 ...
  48. türklerin türkiyedeki değeri

    1.
  49. bir kez daha beni derinden yaralamış acı gerçektir. şu ana kadar türklere kendi ülkelerinde yapılan her şeyi geçtim de iki dakika önce televizyonda izlediklerim bana çok koydu. Nusaybin de ki sınıra yapılan duvarı engellemek için polise molotof, havai fişek, taş atan kürtlere karşı polis sadece barikatların arkasında durup taşlardan korunmaya çalışıyor. tomalar da sıraya dizilmiş birde, hiçbir şey yapmıyorlar. üstüne üstlük havaya boş ateş etme cüreti her zaman kendinde bulan ve başbakanın metihine layık görülen cengaver, korkusuz türk polisi süt dökmüş kedi gibi bakıyor. kendi ülkemizde dert, fazlalık olarak görülmeye başladık.
    3 ...
  50. su erçulha

    1.
  51. etkileyici bir sese sahip güzel gözlü o ses türkiye 2013 yarışmacısı. bu senenin birincisi olacağına eminim. fazla müzik bilgim olmamasına rağmen bu kızın sesi 3 oktav hatta var mı bilmiyorum ama 4 oktava kadar çıktı*. yani uzun lafın kısası bu kızın sanatı ve sesi beni baya etkiledi. umarım bu yarışmadan sonrada görürüz kendisini.
    1 ...
  52. çocuğunu öldüren annenin serbest kalması

    1.
  53. bu gün türkiye de gerçekleşen olaydır. bilen bilir 2009 yılında türkiyenin kanını donduran bu cinayet yaşandı. dilber fırtına adında bir anne her gün kocası işe gittikten sonra eve başka adamlar alıyor ve bu esnada 5 yaşındaki çocuğu muhammed fırtınayı dışarı bırakıyor oynasın diye. yine bir gün aynı olaylar yaşanıyor muhammed tuvaleti geldiği için eve giriyor annesini başka adamlarla görüyor. anne dilber fırtına kokusundan küçük çocuğu öldürüp parçalara ayırıp köyünden kilometrelerce uzakta bir tarlaya fırlatıyor. işte olay böyle yaşanmış ve bu anne bu gün serbest bırakıldı.
    2 ...
  54. siyah tayt giyip banka soyan kadın

    1.
  55. sadece türk dizi-film sektörünün değil dünya diz-film sektörünün kanayan yarası olan durum. kıçına siyah tayt, üstüne siyah bir tişört giyen her seksi denebilecek kadının yapabildiği eylem. az önce bir film gördüm televizyonda kanal değiştirirken kadın aynen siyaha bürünmüş koskoca bankayı soyuyor yav ne alarm ötüyor ne de kamera görüyor. güvenlik görevlisinin arkasından sinsice geçtiğini sanıp götünü sallaya sallaya yürüyor. o geçtikten sonra ne hikmetse güvenlik dönüp arkasını kontrol ediyor. bu duruma artık daha fazla dayanamadım başlık açtım. belki bu sesiz çığlığı duyan olur.
    2 ...
  56. sıradan hayat vs sıra dışı hayat

    1.
  57. hayal gerçek çatışmasının bir boyutudur aslında. bir yanda hep istenen, özenilen ama ulaşanı çok az olan sıra dışı hayat bir yanda birçok insanın mecbur bırakıldığını düşündüğü bazılarınınsa en iyi seçim olduğunu söylediği sıradan ama daha düzenli bir hayat. karar sizin.
    0 ...
  58. türkiye işkenceyi sokağa taşıdı

    1.
  59. uluslar arası af örgütü tarafından hazırlanan gezi parkı olaylarını ve sokaktaki şiddeti anlatan videodur. tabi ki hiçbir televizyonda bu görüntüleri yayınlamasını beklemiyoruz. belkide video yalandır diyeceğim ama hiç öyle gözükmüyor. her neyse sağcı, solcu, kürt, türk, ermeni, alevi, sünni ... ayırt etmeksizin dürüstçe izleyin karar sizin.

    0 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2024 uludağ sözlük