bugün

3-4 sene önce gassaray forması almak için store'a girdiğinde inamoto mu alsam saidou mu yoksa haşarı forvet lukunkuyu mu alsam acaba forma olaraktan diyen bir adam için, 5 sene özhan canaydın'lı haim fresco lu chiesa'lı rui costa'lı insua lı transfer haberleri okuyan bir adam için,benim için,yani bana fazla transferdir arkadaş*. sasa iliç çok kral,necati sağlam topçuydu zamanında benim için, öyle bir beklentisiz adamdım ki elvir baliç geldiğinde iyi transfer yaptı össan kendini göstericek şahane oldu demiştim. şimdi bakıyorum:

harry kewell
fernando meira
milan baros

(bkz: nooluyo lan)!!!
bu adam yıldız filan değil, bildiğiniz köle(!) baros koşar, baros orta sahada pres yapar, baros gol atar, baros adam kovalar, baros buz üstünde, yağmurda, çamurda, -20 derece sıcaklıkta oynar, baros 6 saat uçak yolculuğuyla dünyanın öteki ucundan gelir maça çıkar, baros 4,5 aylık sakatlıktan döner hat-trick yapar, allah kendisinden razı olsun, aldığı parayı son ve son kuruşuna kadar hak eden futbolcudur.
kendisi 30 milyon euro'ya gelmedi ve ilk 11 çıktığı ilk karşılaşmada 2 gol birden attı. bilmem anlatabildim mi...
an itibari ile galatasaray'lı olan futbolcu. tamam belki ronaldinho değil ama gayet kaliteli bi adamdır. bir fenerbahçeli olarak üzülerek söylemeliyim ki galatasaray olayı bitirmiştir. her sene fenerbahçe'nin yaptığını bu sene galatasaray yapmış bence gayet iddaalı adamları kadrosuna katmıştır. ve gene üzülerek söylemeliyim ki kanatları uğur boral ve colin kazım'a emanet edilen bi takım karşısında mutlak ligin favorisidir.

ben ne mi yapıcam? müthiş(!) transfer burak yılmaz'ı izlicem.

(bkz: teşekürler fenerbahçe yönetimi)
ne mal olduğu özel tercihlerinden belliymiş. özel tercihleri de böyle işte adamın:

http://www.transferbulten...an-baros/milan_baros1.jpg
http://www.itusozluk.com/...e08255a610932/milan+baros
http://www.magazinsel.com...g/news/baros_frankova.jpg
http://www.itusozluk.com/...d6023a0d20393/milan+baros

rüyada görülecek cinsten karıları götürüyor bu kardeşimiz. emeğe saygı.*
kariyeri boyunca huelva, getafe ve mallorca gibi üçüncü sınıf ispanyol takımlarında top koşturmuş bir adamı 16 milyon euroya birileri alırken liverpool, lyon gibi dünya devlerinde oynamış, euro 2004 te altın ayakkabı almış bir adamı galatasaray ın çok daha az bir maliyetle alması alkışlanacak bir durumdur.
Milan BAroş'un eşcinsel olarak etiketlenmesi, kahvehane kültürünün sonucudur.
Zira ülkemizde iyi iş ortaya koyan insanlar hakkında yapılan genel bir tanıdır.

* bak bak bak ibneye bak nasıl hareketler yapıyor.
- hiç sorma abi ya 3 maçta da 6 tane gol attı "ibne"!

gibi değerlendirilebilir. bu istatistiklerle, harry kewell hakkında;

* ulan adamın futbol kariyeri bitmiş dedik, görüyomusun "o.çocuuğunu".

denilir, Lincoln ise;

- adam ortalığın mına koyuyor, tam "p.ç" yaa!

şeklinde yorumlanır. yani tartışmanın anlamı yoktur. baroş ibne'dir evet,
harry kewell ve lincoln'de evlilik dışı bir ilişki kurbanıdır.

Emre belözoğlu mu? adamdır o beee!...
bugün gözümde dahada büyümüş oyuncu. tarafsız bir gözle, sadece bir türk futbolsever gözüyle baktığımda bugün oyundan çıktıktan sonra sergilediği tavır gerçekten gurur verici. kariyerinde liverpool gibi herkesin rüyalarını süsleyen bir takımla şampiyonlar ligi şampiyonluğu, avrupa şampiyonası gol krallığı olan bir futbolcunun ilk senesinde armasına bu kadar bağlılık göstermesi kolay kolay oluşabilecek bir durum değil.

bu bağlılığı sadece bu hareketiyle değerlendirmemiz doğru olmaz. bugün maçı 90 dakika izleyen birinin baros'un yediği onlarca tekmeye rağmen maçı nasıl istediğinin farkına varmaması imkansız. kendini yere attığı olmuyor mu? oluyor. sinir bozucu triplerle konuştuğu olmuyor mu? fazlasıyla. ama bir futbolcuyu maçı kazanma isteğinden, armasına bağlılığından kaynaklanan yanlışlarla ahlaksız olarak nitelemek için bundan çok daha fazlasına ihtiyaç var.

benim gözümde 17 milyon euro bonservisi, senelik 3.5 milyon euroluk kazancına rağmen kulübüne katkı için, form tutmak için en ufak bir gayret göstermeyen, bunun üstüne her gece başka bir barda boy gösteren guiza, bir dünya yıldızı olarak çok büyük umutlarla getirilip geldiğinden beri ''dünya sikime minare götüme'' tavırlarını çok net anlayabildiğimiz roberto carlos çok daha ahlaksız futbolculardır.

asıl sorgulanması ve incelenmesi gereken galatasaray'da oynayan üst düzey kariyerli futbolcuların nasıl olupta bu denli arma aşkıyla oynadığıdır diye düşünüyorum. çünkü bunun sonuçlarının diğer büyük kulüplerimizinde avrupa'da başarılı olmasının kapısını açacağına eminim.
bir kısım yumuşakların sabırsızlıkla bekledikleri futbolcumuz.

kendisiyle görüştüm haberler iyi, "az beklesinler, yakında skicem" diyor.

neden acaba?
daha geçen seneye kadar güzide bir kulubumuzun peşinden koştuğu fakat türkiye'ye gelmek istemediği için transfer edilemeyen, yine aynı kulubumuzun transfer etmek istediği john carew ile takas edilerek olimpic lyon'a giden, 21 yaşından beri avrupa piyasasında ismi olan bir futbolcudur, milan baros.

bu cümleler ile milan baros'u tanımlamamın nedeni, tamamen kedi-ciğer ilişkisine bağlı olarak ortaya çıkmış hazımsızlık ürünlerine anlam verememdendir.

milan baros daha türkiye'ye ayak basmadan dani guiza ile kıyaslanmaya başlanmış; hatta bazıları tarafından dani guiza'nın daha iyi olduğu falan belirtilmeye çalışılmış.
buna benzer fikirleri avrupa'nın başka ülkesinde belirtseniz, bir yabancı forumda falan yazsanız(mesela liverpool, barcelona, milan forumları), milan baros vs dani guiza deseniz; millet güler lan...
dani guiza kim?
28 yaşında ispanya'nın alt sıralarındaki bir takımda gol kralı olmuş, ilk milli formayı daha 3-5 ay önce giymiş, gol kralı olmadan önce kimsenin tanımadığı ispanyol futbolcu.

kabul etseniz de etmeseniz de galatasaray çok iyi bir transfer yapmıştır, milan baros gibi bir adamı 27 yaşında, yaklaşık 5 milyon euro gibi bir bonservis bedeliyle galatasaray'a getirmiştir.
sabah sabah bir soda içip hazımsızlığınızı giderip entrylerinizi girin de; biz de şu transfer sevincimizi sizle uğraşmakla geçirmeyelim.

milan baros ırkçılıkla suçlanmış, faşistmiş... 70'lik aragones'in thierry henry hakkında söyledikleri şakaydı zaten...

anlamadığım konulardan biri de galatasaray taraftarının milan baros'a burun kıvırması... özhan canaydın dönemi hatırlanırsa milan baros'un posteri bile alınamazdı sanırım.

sağa sola mesaj kaygımızı sonlandırdıktan sonra gelelim milan baros'a.
hızlıdır, bitiricidir, kariyeri iyidir, daha gençtir, kaleye dikine gider, atılan topu aut çizgisine kadar kovalar, kanatlara iyi koşular yapar, defansı yıpratır, arkadan gelen oyunculara boş alan yaratır, çalım atar, adam eksiltir, iyi şut çeker, kafa vuruşları ortalamanın üstündedir... kısacası ömer üründül abimizin tanımlamaya çalıştığı forvet tipidir. galatasaray kulubune ve taraftarlarına hayırlı olsun.

edit: hakkında iki videoyu da ekleyeyim...

formsuz diyenler için, geçen haftaki ingiltere-çek cum maçından:
http://www.tribuntv.com/i...-ve-golleri-haber733.html

bu da liverpool'dan, harry kewell ile oynarken:
http://www.youtube.com/watch?v=JJcKAHkWNL4
Kendisine bir teşekkürü borç biliriz. Karaktersiz oyuncu almıyorsunuz ama karaktersizin birisi gelip onu sakatlıyor ve bir daha forma giyme şansı yakalayamıyor. Emre belözoğlu türk futbolunun başına gelmiş en kötü şeydir aziz den sonra.
galatasaray'ın senelerdir en büyük eksiği olan "at topu önüne deli danalar gibi koşsun da gol atsın tipi forvet"tir milan baros. galatasaray bunu yapmayı uzun süreden beri istiyordu açıkçası. arouna kone'yi istedi uzun zaman olmadı. ricardo olivera'yı istedi olmadı. en sonunda da gayet makul bir maliyetle milan baros'u kadrosuna kattı.

evet ben burun kıvıranlardanım bu transfere. belki buldumcuk olmuşumdur. o kadar çok isim geçti ki ve hatta bazılarında o kadar imzaya yaklaşıldı ki bir den milan baros diyince duraksadık açıkçası. ama şöyle bir çay içip akıl yerine gelince heyecanlandıran bir isim olduğunu farkediyor insan. sonuçta bu adam daha 27 yaşında ve hala avrupa futbol piyasasının en önemli isimlerinden. bir de milan baros'un bir üst kademesindeki forveti alma şansımız da yok. hem para hem de vizyon olarak. sonuçta 6 milyon euro ve senelik 2 milyon euro karşılığı yapılabilecek en güzel striker transferlerinden biridir bu çek.

ha bir de artık tüm avrupa esame listesini görünce oturup şöyle bir düşünecek. morgan de sanctis, fernando meira, tobias linderoth, cassio de souza soares lincoln, harry kewell, shabani nonda, milan baros ve arda turan'ın olduğu bir takım üzerine düşünülür zira. ha düşünmezlerse işimize gelir. o da ayrı mesele.
öncelikle, fanatik beşiktaşlıyım ve ingiltere futbolunu 15 yıldır oldukça yakından takip ediyorum.

Milan Baros Banik Ostrava'dan Liverpool'a geldiğinde yıldızı yeni parlıyordu. Bir yandan ingiliz futboluna uyum sorunu çekip çekmeyeceği tartışılırken başarılı futboluyla takdir toplamaya başlamıştı. Liverpool'da 2,5 yıl oynadı, 70 maçta 20 gol attı. Çok gol atmıyordu ama ingiltere'de koşmak daha önemliydi ve hücum hattında çılgın pres yapıyordu.

2004 sezonunda şanssız bir şekilde bileğini kırdı ve 6 ay formasından uzak kaldı.

Onu Liverpool'a getiren Gerard Houllier'in takımdan ayrılıp Lyon'a gitmesi ve onu Lyon'da görmek istediğini belirtmesi kafasını karıştırdı. Sakatlığının etkisinden de kurtulamamıştı. Peter Crouch'un alınması ve Rafa Benitez'in Baros'un transfer görüşmesi yapmakta serbest olduğunu açıklamasından sonra Liverpool'dan ayrıldı ve sürpriz bir kararla Aston Villa'ya imza attı. "ingiltere'de yapacak işlerim var" demişti.

Aston Villa'ya takımın yıldızı olarak transfer edilmişti ve bunu kaldıramadı. Fazla bencil oyunu ve son vuruşlardaki başarısızlığı yüzünden 2007 yılında transfer listesine konuldu ve devre arasında eski hocasının takımına Lyon'a imza attı.

ilk maçında Stephane Mbia'ya ırkçı saldırıda bulunduğu iddia edildi. Mahkeme sonrasında onu suçsuz bulsa da morali bozuldu. 2007 sonunda Gerard Houllier takımdan ayrılınca "yalnız hissettiği" yönünde açıklamalar yaptı, ertesi hafta aşırı hız yaparken yakalandı ve tutuklandı.

Devre arasında 6 aylığına Portsmouth fc'ye gönderildi ama çıktığı 16 maçta gol atamadı. "ingiltere bana uygun değil" açıklamasını yaptı, Lyon'a geri döndü ama kendini bir kez daha transfer listesinde buldu.

ve sonra Galatasaray'a geldi.

Şimdi bakalım. euro 2004'ün gol kralı. Liverpool'un 2,5 sezon (yarım sezonu sakattı) bilfiil forveti. fransa ve şampiyonlar ligi şampiyonluğu yaşamış biri.

Biraz fazla duygusal ve başına buyruk ama kesinlikle iyi bir forvet.

Bencil oynuyor ama kendine güveni oturduğunda harika işler yapabiliyor. (tekrar ediyorum euro 2004 gol kralı)

Herkesin hayatında kötü seçimler ve kötü dönemler olduğunu kabul etmekte fayda var. Milan Baros eğer kendisini buraya alıştırabilirse iyi iş çıkaracaktır. Ama beceremezse şöhreti onu kurtaramayabilir.
fenerliler tarafından ahlaksız olarak nitelendirilmesi çok doğaldır. adamların iki forvetinin toplam golünden daha fazla atarsan ne ahlak kalır ne etik. sen tut semihi, güiza'yı üst üste koy afedersin (...). neyse ya biz ahlaksız! baroşu seviyoruz. ama biz güiza'yı da çok seviyoruz. çok temiz, ahlaklı çocuk. uzun yol arkadaşı bile olur ondan.

fenerbahçeliler olmasa şu hayat inanki çekilmez. biz seviyoruz lan sizi.
san marino'ya 4 gol sallayan topçu.evlenmeden önce çok iyi oynuyordu, yengeden uzak kalınca eski formuna kavuşmuş.evde az gol at lan.

(bkz: erman toroğlu tarzı entry girmek)