bugün

köpek forumlarında çeşitli başlıklarla karşılaşıyorum.

- 5 aylık labradorum kapıyı kemirdi
- 4 aylık labradorum dana kemiği yuttu
- 8 aylık labradorum bulaşık makinasını yemeye çalıştı
- 6 aylık labradorum patlattığı mama torbasının yarısını yedi
- 7 aylık labradorum kağıt para yedi
- 4 yaşındaki labradorum arabamızı yedi

gibi başlıklar. haliyle sahipleri panik olmuş, başlık açmış ve altına panik içerikli açıklama kısmı girmişler. gönlünüz rahat olsun sevgili labrador besleyicileri. domuzlardan, keçilerden farkları yok bu sıpaların. çelik konstrüksiyon, mdf, pimaş, beton gibi materyalleri ekmek niyetine yiyebilirler. şaka bir yana; tabii ki ciddiye alınması gereken oburluk vakaları var elbet ama, dana kemiği yedi diye panik yapılmasına hiç gerek yok. bu oburlar her an gözlem altında tutulmalı. ciddi ciddi asvalt gibi şeyleri kütür kütür yiyebiliyorlar.

7.5 yaşında erkek labradorum var. oynasın diye önüne kalınca bir sopa atmıştım birkaç gün önce. ertesi gün sopa yoktu. bahçeye şöyle bir göz gezdirdiğim vakit anladım mideye indirdiğini. her yer sopanın kırıntılarıyla doluydu. görende aç bırakıyorum sanacak.. bunların yapısı böyle. sopayı yemesine şaşırdım mı? hayır tabii ki. zira daha beterlerini yediğine şahit olmuşluğum var efendim. köpek besleyenler beni iyi anlayacaktır. canımız gibi baktığımız bu canlıların kakasını temizlerken inceleriz bir problem var mı diye. incelediğim kakaların biri beni çok şaşırtmıştı. içinde;

- tenis topunun sarı sarı tüyleri
- kiraz çekirdekleri
- incir çekirdekleri
- ataç
- mavi plastik parçaları ve küçük bir taş görmüştüm.

hepsini anladım ama ataçı nereden buldun sen? topu ben attım. kiraz ve incir ağaçları bahçede var zaten. düşen meyveyi hüpletiyor sıpa. mavi plastik parçaları kemirdiği bahçe kovasına ait. taş ise arada kaynamış herhalde. peki ataç? hiçbir fikrim yok.. bunlar böyle. her şeyin tadına bakmak istiyorlar. yemek istemeseler bile, kemirirken merak edip "nomm nomm" bir parça indiriyorlar mideye. bunların huyunu bilmeyen duyarlı insanlar da aç bıraktığımı zannediyor. "baksana bi' lokma ekmek attım nasıl da iştahla yedi. az mı mama veriyorsunuz?" diye soruyorlar. yahu ne azı.. adam benden daha iyi besleniyor ama ne yapayım? doymuyor eşşolusu.. 100 labrador'un 80'i neden obez şimdi daha iyi anlaşılmıştır umarım.
sevimlilik desen inanılmaz, sokulganlık desen kucak bebeği, zeka desen sözlük ortalamasının üzerinde. çok özel bir hayvandır. yürütmeyi ihmal etmem, sevmekten bıkmam diyen alsın dünyanın en muhteşem can dostlarıdır.
konuşuyorlar. şaka yapmıyorum, ciddi ciddi bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar.

ben: oğluşum özlendin mi babayı?
oğluş: oouuğğmm

bahçeye indim yerde oturuyorum. bu deli hemen yanıma geldi ve poposunu bana yaslayarak oturdu. sanki ben orada hiç yokmuşum gibi uzaklara doğru bakıyor. "ne o lan, oralar eskiden dutluktu galiba?" diye sordum. paşam durur mu, yapıştırdı cevabı;

oğluş: ummffhh

akabinde "tamam hadi gezelim biraz" dedim. heyecanla "houv houvv" dedi. çıkmadan önce ön hazırlıkları yapıyordum. tasması, cartı curtu falan işte. bu da o sırada heyecandan kapılara tırmanıyor. "oturrr yerinee!" diye sesli komut verdim. yine yapıştırdı cevabı;

oğluş: hııığğmmm aauuuffmmmfff

yakında "lisan-ı osmanî’nin edebiyatı hakkında mülâhazatı şâmildir" derse şaşırmam. manyak..
poposuyla dağları deviren, materyali ne olursa olsun kafasına taktığı tüm nesneleri parçalayabilen ve odunsu kuyruğuyla nice delikanlının hayalarını patlatan ayarsız hayvan. tabiatı sebebi ile oldukça usta yüzücüler olan labradorlar, nedendir bilinmez ama suya atladıkları zaman istisnasız olarak göbeklerinin üstüne çakılırlar.

görsel

labradorların suyla olan ilişkisi, kuşkusuz ki bu dünyanın en güzel görüntülerinden biri. koca adamı çocuk yapar bu haytalar. çocukla çocuk olursunuz. hayırlı evlattır.
Çok sabırlı ve duygusal bir köpektir. Zekası,hareketliliği ve söz dinlemesi en belirgin özellikleridir. insanlarla birlikte yaşamaya bayılır.Çocuklar dahil herkesle çok yakın, sevgi dolu ilişki kurmak ister. Hoşlanmadığı kişilere de çok mesafeli davranır. Bekçilik,iz sürme, uyuşturucu bulma, görme engellilere ve özürlülere rehberlik etme, arama-kurtarma işlerini yapar. Suda oynamayı çok sever. Geçmişte de buzlu sulara atlayıp balıkçılara ağ çekmede yardım ettikleri söylenir.
çikolatam gün geçtikçe daha hisli bakmaya başladı. 6. yaşının son günlerinde kendisi. eski dinamikliği, istekliliği hala daha ilk gün ki gibi. artık oğluşumun suratı yaşlanmaya başladı bunu fark edebiliyorum. daha olgun bakıyor, daha erkeksi duruyor. eski çocuksu bakışları gitti sanki.

geçen bahçede oyun oynadığımız esnada yüzündeki değişiklik dikkatimi çekti. elimde top kitlendim suratına. o da benim suratıma kitlenmiş komut bekliyor. bir an da ağlamaklı oldum. oğluşum yaşlanıyor çünkü. sarıla sarıla doyamadım oğluma. o gün geldiğinde ben nasıl dayanacağım bilemiyorum.

labradorlar cidden enteresan hayvanlar. bunların içine insan kaçmış resmen. o yüzden insan bir başka bağlanıyor keratalara.

taze bir fotosu;

görsel
oldukça akıllı, başkalarını kullanmayı seven köpek ırkı.
ayrıca; iş yorgunluğu ile yol yorgunluğunun birleşiminden sinir stresi evin kapısını açtığınız anda boynunuza atlayarak alabilmektedir.
tam bir köpekdir. kendi mamasından çok sizin yedikleriniz ile ilgilenir. sabah evden çıkarken kapının önünde sizi uğurlar.

işeyip sıçtıktan sonra tüm gücüyle yanınıza koşarak adeta "ben sıçtıııııım gel temizle" der.

dosttur.
hakkaten güzeldir. bana göre görünüşünde bir kusursuzluk vardır diğer köpeklere nazaran. sahip olmak istesem de öğrenci evinde hayatını karartmak istemediğim için biraz ertelediğim canlıdır.
koruma güdülerinin olmadığına inanılan köpek cinsi.

yaklaşık dört sene önceydi. cumartesi sabahtan toparlanıp, incir boğazı'na kamp yapmaya gittik. tabii kampa giderken vazgeçilmez partnerim ares'i de yanıma alarak gittim. masalar kuruldu, çadırlar yerleştirildi, ateş yakıldı vs.

acil bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyordu *. incir boğazı'nın coğrafi formu vadi gibi olduğu için telefonlar çekmiyordu. ben de sahil tarafına yürüdüm ve tepeye doğru çıkan patikadan yaklaşık 300-400 metre boyunca yol aldım. haliyle ares'de benimle beraber geldi. ares'le orman yürüyüşleri yaptığımız zaman her daim benden belli bir yard uzaklaşır. kokusunu bırakır, etrafı koklar, yeni şeyler keşfetmeye çalışır. ben telefonla konuşmaya başladığım esnada ares gözden kayboldu. neyse, nasıl olsa bulur beni diyerekten görüşmeme devam ettim.

o sıra yakın çevreden gelen çakal seslerini işitmeye başladım. kız arkadaşım "onlar ne ya?" falan diyor ben de önemli değil, gelinciktir falan diyorum. panik olmasını istemedim ama sesler iyice yaklaşmaya başlayınca ben panik oldum. "beni aşağıdan acil çağırıyorlar, seni sonra ararım." dedim ve telefonu kapattım. işin enteresan tarafı çakallar ödlek hayvanlardır. insandan kaçar ve asla yaklaşmazlar. ben muhtemelen yavrularına yakın bir yerde telefon görüşmesi yaptığım için dibime kadar geldiler. bana bir şey yapamayacaklarını biliyorum ama ay ışığında karşımda dikilmiş 20 tane göz görünce ister istemez tırsıyorum. elimde savunma yapabileceğim tek şey, hokkalı bir taş.

içimden; "ulan ares tam uzaklaşacak vakti buldun. eşşoolusuuu" dediğim esnada aşağıdan gelen daha iri bir hayvanın sesini işitmeye başladım. ama sesler öyle böyle değil. resmen ayı geliyor. gürlemeler, nefes nefese kalmalar.. ben tabii iyice tırstım o an. ulan dedim, telefonla görüşeceğim diye kurda, kuşa yem olacağım. sırtımı denize doğru verdim. aşağısı uçurum. en kötü kaya kaya denize kadar inmenin planlarını yapıyorum.

o ara aşağıdan gelen sesler ve kırılan dalların çatırtıları iyice yaklaşmaya başladı. ben tam "aressss" diye bağıracağım esnada onu gördüm. biricik oğlum babasını korumaya gelmiş. ağzının kenarları sinirinden köpükler içinde kalmış, gözlerinin parıltısı ay ışığında bile xenon gibi parlama efekti veriyor. sırtının üstü kirpi misali, kuyruk desen kamçılaşmış. yanımdan bir hışım geçti ve sürünün olduğu yere, çalılara doğru hiç düşünmeden atladı. ben peşine gitmeye çalıştım ama inanılmaz dikenlik bir alan. yol katedemiyorum yani. sesler uzaklaştı.. ben arkadan bağırıyorum oğluma; "oğlum gelll, buraya gell" iki dakika sonra yanıma koşan ayıyı yine gördüm.

"durr oğlum yavaş.. yavaş ulann" demeye kalmadan yere yığdı beni. her yerim salya sümük içinde kaldı. yalıyor, ince ince sesler çıkartıyor, bana bir şey olduğunu sanıyor. gecenin zifiri karanlığında 10 dakika boyunca yerde oyun oynadık onunla. hayvan beni iyi görünce mest oluyor tabii. o hengamenin içinde telefon ekranım bile çatlamış düşünün. öyle bir kaba kuvvet içerikli bir sevgi bu.

ayım benim, tosunum, tosbalağım. şimdi sana koruma güdüsü yok diyenler bir daha düşünsün.

ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, tüm köpeklerin sahiplerine karşı koruma güdüsü top seviyededir. kimi ırk daha ön plandadır fakat bu ırk hiç korumuyor demek en büyük yalandır. adam canı pahasına koştu 20 tane çakalın arkasından. işin enteresan tarafı; kampa gittiğimiz zaman ares hep etrafta dolanır, bize pek salça olmaz. ama o gece ateşin başında sabaha kadar oturdum ve o da sabaha kadar benim yanımda yerde yattı.

canım oğlum benim.

görsel

what do you see in those yellow eyes?

http://i.hizliresim.com/O0kd6Q.jpg

bu klibi ve parçayı oğluşuma armağan ediyorum *

https://www.youtube.com/watch?v=PVzljDmoPVs
kanada kökenli, 10-12 yıl yaşayan, büyük köpeklerdir. kiloları 38-40 a kadar çıkabilir.
av köpeğidirler. özellikle suda avı bulup getirme konusunda çok iyilerdir. ayakları perdelidir. sıcağa ve soğuğa dayanıklıdırlar. en soğuk sulara bile çekinmeden dalarlar. siyah,kahverengi ve beyazdırlar. bazı bilgilere göre ; siyahların en kolay eğitilen, beyazların en iyi av, kahverengilerin en iyi bekçi olduğu iddia edilir.
sosyalleştirilmedikleri takdirde mesafeli olabilirler. çocuklarla ve diğer hayvanlarla çok iyi anlaşırlar. yine de çocuklarla uzun süre yalnız bırakılmamalıdırlar. güçlü köpekler olduklarından, çocuklara istemeden zarar verebilirler. evde yalnız bırakılmamaları tavsiye edilir çünkü buldukları herşeyi kemirirler. döndüğünüzde etrafta parçalanmış kablolar, terlikler, yastık vs bulabilirsiniz.
ev ve bahçe bekçiliği konusunda iyilerdir. ancak daha büyük yerlerin bekçiliğini pek beceremezler çünkü aşırı sıcak kanlıdırlar. çok fazla havlamaz sadece uyarı için havlarlar.
-bekçilik yapıyor da neden sadece ev ve bahçe ?
*çünkü, sadece yabancıyı ilk gördükleri an tepki verirler, yabancı ona oğlum/kızım diye gülümseyerek seslendiği anda olay bitmiştir. alanı dar mekanlarda bu bir ya da iki kerelik havlamayı duyabilirsiniz ancak çiftlikte bu pek mümkün değildir.
öğrenmeye her zaman açıktırlar. ilk öğretmeniz gereken komutlar izle, bekle, otur olmalıdır. boyun kasları çok güçlü olduğundan idare edemeyebilir ve karşıdan karşıya geçerken istenmeyen olaylar yaşayabilirsiniz.
chocolate türünden olanlar daha değerli ve pahalıdır.
iddaa ediyorum dünyada varolan en zeki yaratıktır. kendisiyle ilgilenmediğinizde sizi cezalandırmak için salonun ortasına işer. yemeğinize dokunmaz. yüzünüzü yalayarak sevgisini belli eder. sırt üstü uzanıp insan gibi uyur. fotojeniktir. içlidir. aha şöyle bir şeydir;

http://img219.imageshack....php?image=dscn0809ne3.jpg

edit; fotoyu koymama yardımları için cranberry'e teşekkürler.
yaklaşık 2-2.5 sene önce evime misafir olan, geldiğinde yavruluktan dolayı yürürken ayakları birbirine dolanan ve beni tatlılığıyla öldüren köpek cinsi. zekaları, şımarık olmadan oyuncu tripleri anlatılamaz derecede ileridir. resmen sevgili olur sahibine.

ayrıca boyunları cidden çok kuvvetlidir. 5 aylık bir köpeğin tasmaya asılması sonucu ki sıkı tutarım kol incitmesi buna örnek olabilir. iletişim kurduktan sonra eğitim cidden çok kolaydır.
17 eylül 2013 tarihinde 65 günlük siyah renginde benimde sahip olucağım asil hayvan. siyah rengi öyle tatlıdır ki hayvanlar aleminin en asil hayvanı aslan ise köpek cinslerinde en asil bu herhalde dedirtir görsel
çok zeki, hassas, sevimli, korumacı, asil bir köpek cinsidir, aynı zamanda çok iyi yüzerler ve iyi avcıdırlar. kısacası muhteşemdirler.