bu oyunda hakkında fazla bilgi sahibi olmadığım, nispeten kuvvetsiz ülkelerle oynamaktan çok keyif alıyorum. şimdiye kadar hiç fransa'yı, ingiltere'yi, avusturya'yı vb. seçmedim. eksikliğini de hissetmedim.(tamam, osmanlı'yla oynadım bi kere. ama o bizim memleket olduğu için sayılmaz. mozambikli olsam mozambik'i seçerdim. zamanında süper güçsek benim suçum mu?) tanımadığım, bilmediğim ülkelerle oynarken bir yandan da onların tarihini araştırıyorum. oyundan hem keyif hem tarih dersi almış oluyorum.
hala devam ettiğim oyunda oirat'la oynuyorum. bu arkadaşlar çin'in batısına, tibet'in kuzeyine denk düşen bölgede yaşayan step göçebeleri. moğol kökenliler.(türkçe'de oyratlar diyoruz bu abilere) aslında oyuna avantajlı bir konumda başlamaları, vassal olarak moğolistan'a sahip olmaları ve geniş arazileri sebebiyle çok güçsüz bir ülke olduklarını söyleyemem. ama teknoloji olarak geriler ve sahip oldukları toprakların ekonomik katkısı az. ayrıca başlarda rahat rahat yayılabilmelerine rağmen bir süre sonra moskova(ya da rusya), ming, timurlar(dağıldıkları dönemler değil tabi, henüz kuvvetli oldukları zamanları diyorum) gibi devasa ülkelerin arasında kalıyorlar.
oynadığım oyunda 1630'ları geride bıraktık ve asya'nın önemli bir kısmını kontrol ediyorum. sınırlarım doğu batı yönünde orta asya'dan neredeyse kamçatka'ya, yani asya'nın sonuna kadar uzanıyor. kuzey güney yönünde de kuzeyde yerleşilebilecek en uç noktadan hindistan'ın kuzeyine kadar benim. timur devleti'ni boş bir anında yakalayıp canına okudum. o noktadan sonra gelen vurdu giden vurdu ve 1600'leri göremeden yıkıldı. ming'e de fazla ilişmemeye çalıştım. sadece iki kez savaştım, ikisinde de kazanıp pekin dahil bir iki parça toprağını aldım. isyan çıkartıp tibet bölgesinde kham'ın kurulmasına yardımcı oldum. sonra da kham'ı vassalım yapıp ilhak ettim. kısacası ming'i gayet kifayetsiz bir konuma indirdim.
ama moskova'dan çok korkuyorum lan! herifler önüne geleni takır takır indiriyor. savaş açması an meselesi. öküz gibi de ordusu var. bunları da yenersem gidip osmanlı'ya kafa atarım zaten. viyana'yı kuşatırım.
oyunu her oynayışımda ilginç şeylerle karşılaşıyorum. mesela çin'in kuzeydoğusunda mançular yaşıyor. bunlar yeren, jianzhou ve haixi diye üç kabile devlete ayrılmışlar. oyuna bunlardan biriyle başlarsanız diğerlerini işgal edip bütün mançu kabilelerini birleştiriyorsunuz ve "manchu"'yu kuruyorsunuz. ben oirat olarak mançurya'ya dalıp bunları birer birer yedim. hepsi tek tek önce vassalım oldu. sonra da topraklarıma katıldılar. bu arada ming'de de devamlı isyan çıkartmaya çalışıyorum. baktım kore'nin kuzeyinde kalan birkaç bölgede mançular yaşıyor. önce bunlara destek oldum. sonra para suyunu çekince kestim desteği. o ara bunlar isyana başlamış, isteklerini de ming'e kabul ettirmişler. bağımsız olmuşlar yani. hem de "manchu" olarak. ben mançu devletinin sadece üç kabilenin birleşmesiyle kurulabildiğini sanıyordum şimdiye kadar. demek ki şart değilmiş. haixi ve jianzhou henüz vassallarım olarak benim kontrolümdeyken "manchu" kurulabildi. üstüne üstlük bu mançu devleti bizim oyratlarla "historical rival"mış. negatif diplomatik ilişki puanı alıyoruz bu yüzden de. neyse, ben de iş diplomasiyle hallolmayınca bunları ezip geçtim ama "historical rival" olmaları ilginç geldi. oyratların zamanında ming hanedanlığı'nın canını çok yaktıklarını, imparatoru falan kaçırdıklarını biliyorum. onlarla ezeli düşman olsak anlarım ama mançularla ne yaşanmış da adamlar vassalım olduğu halde hala benden nefret ediyorlar onu anlamadım.
genişleme dönemimde ming'le, kore'yle pek uğraşmadım ama ister istemez sınırlarım bunların etrafını sardı. bunlar da bana saldırmaya cesaret edemediklerinden saçma sapan şeyler yapmaya başladılar. ming bir ara güneyden götüm götüm ilerleyerek hindistan'ın ortalarına kadar ilerledi ama isyanlarla baş edemeyip tüm topraklarını kaybetti yine. kore de çok acınası durumda. karadan tek çıkışı kuzey doğrultusunda. orada da ben varım. mecburen ikide bir japonya'ya girip girip çıkıyor. böylece japonya'da da siyasi birlik sağlanamıyor bir türlü. hala binbir parça. her türlü benim işime geliyor tabi.
korkulu rüyam moskova knezliği bana savaş açmazsa hindiçin ve hindistan'ı da kontrol etmem yakındır. o zaman paraya da para demeyeceğim, güzel olacak. sonra ver elini amerika...
bilindiği üzere naples, aragon "personal union'ı" olarak başlıyor. dolayısıyla yapmanız gereken yegane şey ilk etapta özgürlüğünüzü kazanmak. castille bunun için inanılmaz verimli bir müttefik olabilir diye düşünmüştüm.
zaten hemen süper güçler listesinden kim benim özgürlük savaşımı destekler diye ararken bir tek castille bana arka çıktı. tam diplomatik olarak bunu isteyecektim ki bir anda aragon-castille savaşı patlak verdi. tabi arkasından bende kendimi savaşın içinde bulundum. bu savaş benim işime fazlasıyla yarayabilir diyerek başka bir müttefik aramaya başladım. fransa hiç oralı olmadı. ingiltere ile ilişkilerimi geliştirince özgürlük savaşımı desteklediler.
tam castille-aragon savaşı ortasında, ingiltere ve ben - aragon-ferrara ittifakına karşı savaştık. zaten bitkin olan aragon çözüldü. barış antlaşmasında tüm Sicilya ve baleares adasını aldım. baleares adasını aldım çünkü katalanları "release subject" yolu ile vassal haline getirip, iber yarımadasında hak iddia ettiği topraklar üzerinden aragon'u dövmeye devam edecektim.
haritada görüldüğü gibi ingiltere ve burgundy, Fransa'yı resmen delik deşik ediyorlardı.
bense Fransa'nın bu acınası halinden yararlanıp, papal-state'e savaş açtım. fransa müttefikinin savaşına girememişti. yalnız kalan papal-state den Umbria, ancona, urbino ve romagna'yı alıp italya'nın kuzeyine ilerleyişimi sürdürdüm.
bir süre sonra fas, tunus ve tlemcen ile birlikte iber yarım adasını dağıtmaya başlayınca bundan istifade edip aragon'a tekrar savaş açtım. elbette ingiltere de yanımda. katalanların hak ettiği toprakları kendilerine iade ettik ve zaragoza, soria ve cuenca'yı topraklarıma kattım. katalanları annexlemeden önce son kalan hak iddia ettikleri "alicante" toprakları üzerinden aragon ile birlikte castille'e savaş ilan etmeyi planlıyorum çünkü iberia wedding gerçekleşti.
tek sıkıntımız papal state tarafından aforoz edilmiş olmam. bu arada Floransa'yı da aforoz etti ama bende afarozlu olduğum için bu savaş sebebini Floransa'ya karşı kullanamıyorum. bir türlü de papalık başka bir ülkeye de geçmedi ki üzerimdeki "excommunicate" yaftası kalksın.
devam eden yıllarda tüm kuzeyi de alıp, italya'yı kuracağım.
Hem zevk olarak hem gerçekçilik bakımından en iyi strateji oyunlarından birisidir.
Uzun bir aradan sonra tekrar başlayıp Osmanlıyı aldım. ilk işim Anadoludaki beylikleri temizlemek ve bir fetret devri daha yaşamamak ve timurlarla aramızda bir devlet bulunsun diye karakoyunlularla ilişkilerimi geliştirdim. Daha sonra istanbulu fethetmek için saldırdığımda yıl 1455 ti.. (2 sene geç kaldık) Bizansı saldırmayı beklerken dikkat ettiğim husus Avrupa devletlerinin birbirleriyle savaş halinde olmasıydı. Ve bunun sonucunda sadece Bizans ve Atina devletiyle savaştım aldım derken savaş %70 küsürken Bosna tarafından mahvedilmiş Sırbistan da onlara katıldı. Bunun tek değiştirdiği durum Sırbistan devleti de sona erdi.
Şu anki durum böyle. Timur Karakoyunluların içinden geçerken ben de Balkanlarda işimi bitirmiş askerlerimi doğuya çekmekle uğraşıyorum.
"üstad bize dört çay" işareti yaparak "tek milet tek vatan tek bayrak tek devlet" mottosuyla yola çıktığım oyundur. yalnız bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim. burada gerçekçiliğinden dolayı oyunu yapanları tebrik etmek istiyorum. muasır medeniyetler seviyesini hedeflemiş aydınlık bir ülke olarak ortadoğu cahilliği ve bataklığıyla savaşırken bir anda güneydoğu anadolu bölgesi ayaklanıyor ve özerklik ilan ediyor.
oyunda ne yapmak istediğinize bağlı olarak birkaç devletin dışında oynaması çok zor oyundur. oynanabilecek devletleri saymak gerekirse:
1- osmanlı devleti: fetih için kusursuz devlet. bir kere her şeyin tam ortasında. kafkaslar, orta doğu, balkanlar... hâl böyleyken sürekli savaşabiliyorsunuz, yeter ki döngüyü doğru kurun. sırasıyla kafkaslar, balkanlar, orta doğu falan diye gidin. hem barış antlaşmaları dönemlerinde beklemekten başka şeyler yapmış olursunuz hem de hızla yayılırsınız. teknoloji grubu anadolu olduğu için müslümanlardan da orta asya türkleri'nden de avantajlı. batılılaşmaya kadar batı avrupa ile fark çok açılmıyor. askeri bonusları zaten muazzam. buna bir de doğru idea gruplarını** ekleyince oyun boyunca askeri olarak sorun çekmezsiniz. zaten doğu avrupa'daki ticaret yollarının da ortasındasınız. yalnız timurlu devleti'nin çöküşünü bekleyin. oyunun başında timur'la savaş demek ikinci fetret devri demek.
2- moskova knezliği: hem askeri hem de kolonileşme yoluyla devasa boyutlara gelen bir devlet. oyunun başında novgorod'u bitirin ve arkanıza yaslanın. horde'lar zaten kısa sürede teknolojiden dolayı bitiyorlar. neva'yı alıp sankt petrograd yaparsanız batılılaşma işini de kısa yoldan çözüyorsunuz. doğu'da yayılacak çok alan var ve önünüzde durabilecek hiç kimse yok. batı'da işler biraz sıkıntılı, onu da 3. şıktan anlayacaksınız.
4- ingiltere: eski sürümlerde oyuna yüzyıl savaşları ile başlıyordu dingilizler ve bu savaşta fransa'yı yenmek imkânsıza yakındı ama yeni sürümlerde yüzyıl savaşları'nı çıkartmazsanız gaskonya ve normandiya size kalıyor. portekiz'le zaten ittifağınız var. irlanda'daki devletçiklerle aranızı iyi tutun. fransa savaştayken iskoçya'ya dalın* ki fransa normandiya ve gaskonya'ya dalıp da savaşı uzatmasın. iskoçya'yı bitirip great britain'ı kurun ve kolonileşme oyununa tüm gücünüzle abanın. arada fırsat bulursanız fransa'daki topraklarınızı genişletin.
5- kastil: oyuna hemen hep aragon'la kanlı bıçaklı girer ama yüzyıl geçmeden tahtlar birleşir. o zamana kadar endülüs emevi devleti'nin kalıntılarını yutun. portekiz'e bulaşmadığınız sürece o da zaten size bulaşmaz. tahtlar birleştikten sonra ister napoli üzerinden italya'yı fethedersiniz, ister mağrib'e dalıp akdeniz'e ispanyol gölü hâline getirirsiniz ya da isterseniz *kolonileşmeye başlarsınız. yalnız portekiz'i ne yapın edin ya personal union'a zorlayın ya da vassal'ınız yapın ama sakın ilhak etmeyin yoksa oyunun ilerleyen bölümlerinde dünyanın en abuk yerlerinde çıkıp ekmeğinize kan doğrarlar. bunu başarırsanız ileride diplomatik ilhak edersiniz ve kolonileri de size bağlanır. zaten coğrafi keşifler'den sonra çok zengin olacaksınız. ondan sonra ister fransa'ya salça olursunuz ister mısır'a.
6- avusturya: doğu'da interregnum'daki macaristan'ın başına habsburg hanedanı koyun; ileride yutarsınız zaten. holy roman empire'ın liderliğinden asla vazgeçmeyin. burgonya*'nın paylaşımı %90 olacak, bekleyin ki olsun. bir anda hollanda'ya konacaksınız bu da size deniz ve ticaret konularında çağ atlatacak. yugoslavya'yı alın. italya, özellikle de venedik'i asla rahat bırakmayın. değerli topraklar oralar ve ayrıca başıboş kalan italyanlar imparatorluktan çıkıyorlar. ama bunun zor yanı da var. batı'da fransa oyuna hasım olarak başlamasa da götü toparlayınca imparatorluk'a salça olacak ki bunda da ilk iş sizi hasım ilan edecek. diğeri de osmanlı devleti. ve işin en zor kısmı holy roman empire'ın iç karışıklıklarını yönetebilmek.
7- fransa: aslında bunu oynananamayacak devletler arasına yazabiliriz çünkü genişleme alanı yok. ingilizler'i fransa'dan atıp götü toparladığınızda sağa sola bakıyorsunuz; aaa, o da ne! güney'de kastil/ispanya almış yürümüş. doğu'da zaten holy roman empire denen arı kovanı var. zengin topraklar, bitmek bilmez manpower, gayet iyi ulusal bonuslar... ama yapabileceğiniz tek şey kolonileşmek! ha, "ben mahallenin psikopatıyım" derseniz ikide bir karşınıza kurulacak koalisyonlara falan razı olun ve low countries'den başlayıp, ikinci sıraya lombardiya'yı koyup imparatorluğun içlerine sızmak. aslında en mantıklısı burgonya'nın paylaşımından önce holy roman empire'ın elektörleriyle sıkı fıkı olup habsburg hanedanı'nın tahttan indirip valois hanedanı olarak tahta çıkmak. böylece imparator ile toprakları paylaşmak yerine tüm topraklara konarsınız ama bu büyüüüüüüüüüük şans. bunu yapamazsanız bile aragon'la tahtı birleşmiş olan napoli'nin tahtına talip olabilirsiniz. aragon'la savaş kolay da onların tahtı da kastil'le birleşmiş olursa uzar da uzar. bunu yapana kadar lombardiya zaten imparatorluktan kopar. bu sefer de onlara dalarsınız... gördüğünüz üzere fransa oynaması hem çok kolay hem de ölümüne zor bir devlet.
8- brandenburg: oyuna çok da iyi durumda başlamıyorsunuz. tek avantajınız elektör olmanız ki bu sayede avusturya ile ittifak kurabilirsiniz ya da bir iki elektörü kafalayıp imparator bile olabilirsiniz. doğu'da polonya ve töton şövalyeleri başta olmak üzere çevrenizde sizi tokatlayabilecek tonla devlet var. üstelik polonya'da sizie ait bir il de var. ancak iyi ittifaklar, doğru zamanlama ile königsberg'e kadar gidebilir, protestan olursanız önce prusya'yı, sonra alman imparatorluğu'nu kurabilirsiniz. o noktadan sonra size ölüm yok.
9- timurlu devleti: büyük topraklar, bölünmüş inanç ve insanlar ile başlıyorsunuz oyuna. farslar şii ve kabûllenilmeyen kültür. bir de horde olduğunuz için durup durup çıkan taht kavgaları... yapmanız gereken delhi'ye ulaşıp babürlü devleti'ni kurmak. bunu ya çok hızlı yapacaksınız ya da hiç yapamayacaksınız. o yüzden varınızla yoğunuzla dalın. babürlü devleti'ni kurunca teknoloji grubunuz müslüman, askeri üniteleriniz hintli, yönetim biçminiz de ikta'ya dönecek. tüm hindistan'da claim'iniz olacak. yayıldıkça yayılın. zorlayabilecek pek kimse yok. o zamana kadar portekiz zaten dibinize gelir. batılılaşın. güney asya sizindir.
10- danimarka: oyuna norveç ve isveç'le personal union'la, holstein'da vassalınız olarak başlıyorsunuz. yani hiç fena değil durumunuz. güney'de hansa birliği dışında size tehdit oluşturabilecek kimse yok. yalnız isveç'e dikkât edin, her an isyan bayrağını çekebilirler. buna engel olmak için diplomatlarınızdan birini her daim isveç'le ilişkileri iyileştirmek için kullanın. holstein ve norveç'i entegre ettikten sonra isveç'in isyan etmesini engelleyecek kadar büyümüş olacaksınız. isveç'i de entegre edip iskandinavya'yı kurun. kolonileşmeyi ihmâl etmeyin, grönland'a en yakın yer norveç'in izlanda zaten. bunlar tamam olunca moskova knezliği/rusya ile kapışacaksınız. fırsatını bulursanız almanya'nın kuzeyine salça olun. hollanda'yı yutarsanız sırtınız yere gelmez.
11- burgonya: oyuna en boktan noktada başlayan devletlerin başında geliyor. batı'da fransa size diş bilerken doğu'da holy roman empire var. ki sizin de topraklarınızın bir kısmı hre'nin içinde ama siz üye değilsiniz. yani yukarı tükürseniz bıyık, aşağı tükürseniz sakal. ama öyle bir şey var ki tüm zahmetinize değer: hollanda. hollanda'yı oluşturan irili ufaklı devletlerin neredeyse tümü sizinşe personal union'da. bu da size hollanda'yı kurmak için müthiş bir avantaj sağlıyor. yapabildiğiniz anda fransa'daki topraklarınızı fransa'ya bırakıp hollanda'yı kurun. hiçbir şey yapmayıp tüm gücünüzle manş denizi ticaretine tebelleş olsanız bile paraya para demezsiniz. o parayla da kolonileşin. özellikle gold coast ticaret noktasını kontrol edin ki asya'dan gelen ticaret oradan geçecek ve nereye gideceğini sizin belirlemeniz demek yüzlerce altın demek.
age of empires ii tutkusuyla yetişmiş bir birey olarak ilk oynadığımda aklımı yitirmiştim. böyle bir şey olabilir mi diye uzaklara dalmıştım. gerçekten kral oyun.
zor olduğu konusunda şöyle söyleyeyim. ilk gün açtım oyunu, seçtim bir ülke, para hilesi yazdım ve diğer ülkelerin 10k askeri varken ben 30k ordu kurdum. güçsüz bir tanesine savaş ilan ettim ve kaybettim. bu nasıl oyun amk dedim fişi çektim. monitöre kafa attım. sonra forumlarda, sözlüklerde yorumlar okudum. uzun uzun hikayeler yazmış millet. zevkten uçmuş hepsi. eğer bunları duymamış olsaydım oyuna notum 10 üzerinden 1 olacaktı. ulan millet güzel diyor nasıl olur bu dedim, tekrar açtım ve resmen oyundan zevk almak için 3 gün uğraştım. 3 günde tüm ayrıntıları kavrayınca anladım ki oyun aşırı derecede müthiş.
kimisi haklı, bir oyunu sadece anlamak için niye kafa yorayım ki diyorlar. fakat nacizane tavsiyem yorsunlar. pişman olanı görmedim henüz.
3-5 yıldır belli aralıklarla oynuyorum. oyun tamamen zor olsun mantık olmasın sloganıyla yapılmış.
misal eskiden bina dikerken bile monark puan denen dip, mil, adm puanları da lazımdı. forumlarında bu saçmalığı söylediğimde, denge bilmem ne, diye cevap verdiler. iki yıl önceki bu olay kalkmış.
şimdi de kafayı isyan sistemiyle bozdum. aşırı mantıksız. ispanya ve italya'nın yarısını alınca neden konya'daki vatandaşlarım isyan eder? bi ülke zafer kazanınca isyan çıkması tarihsel tek bi örneği olmayan saçmalık. büyürken değil, zayıflarken çıkar iç isyan. isyan yerine sonradan eklenen yozlaşma cezası yeterli.
barış anlaşmasında diplomasi puanı vermek de genislersen bilimden geri kalırsın gibi saçma sapan bir matemetiğe sokmaya çalışmak.
kısacası sadece zor olsun, manyaklar dünyayı hemen ele geçirmesin diye değişik oligaritma kurmuşlar.
şu anda piyasada olan en iyi grand strategy oyunudur. oyunun en can alıcı noktası ise tarihi gerçeklere göre ilerleyen bir senaryosunun olması. osmanlı ile istediğin kadar iyi strateji yap yine de batıdan teknoloji olarak geri kalıyorsun . isyanlarla savaşlarla uğraşırken doğru ideaları seçmezsen bir bakıyorsun 50 bin kişilik ordunu 20-25 binlik ordu helak ediyor. sonra batılılaşmak gerek gelişmek için diyorsun ve isyanlar iki katına çıkıyor. sonra düşünüyorsun ''osmanlı nasıl dayanmış 20. yüzyıla kadar ? ''
rights of man dlc'sini denemek adına uzun süre sonra tekrar oynayayım dedim. aldım osmanlıyı sene olmuş 1560'lar. macarlarla savaşıyorum az kaldı viyana'ya dayanıcam. manpowerım ve asker sayım çok kritik durumlardayken hop bi anda kürt ayrılıkçıları diyarbakır'da isyana kalktılar. 4 parça toprak istiyorlardı ve istedikleri topraklar doğuda inanılmaz güçlü olan timurlarla sınır topraklarımdı. bende bunlara bu toprakları vermeyi kabul ettim çünkü;
1) viyana'ya yürürken timurların savaş açma ihtimalini düşürmek için araya tampon bir kukla devlet olması işime geliyordu.
2) istedikleri topraklar inanılmaz az gelir getiriyordu.
3) istediğim zaman geri dönüp toprakları almam en fazla 2-3 ay sürecekti.
toprakları alıp "ardalan" devletini kurdular. devlet kurulduktan 2 ay sonra köylüler 20 bin kişiyle isyana kalktı ve hanedanlığı devirdiler. bundan sonraki 5 yıl boyunca devamlı isyanlar ve yönetici değişikliği oldu. başa gelen yönetici 6 aydan uzun süre duramıyordu. en sonunda timur devletinin orada pers devleti kuruldu ve olması gerektiği gibi timur devletini bir çırpıda yediler. arada ardalan'ıda yediler tabii. bende az kaldı viyanayı alıcam %80'de falan savaş skoru ama vermiyorlar viyanayı hala. o sırada, persler bir anda beni rival seçtiler manpowerım yok, ordular bitik vaziyette. tam bu savaştan alabildiğimi alıp çıkayım da doğudan toprak vermeyeyim derken o da ne? ardalan'lı milisler 40bin, ardalan'lı soylular 28 bin evet totalde 68bin kişi isyana kalktılar. persler kürtlerle uğraşırlarken ben viyanamı almış tatlı tatlı ordularımı doğuya dizmeye başlamıştım bile. teşekkürler kürtler.