sözlükte bazı hıyarlar var. yaşayıp yaşamadığını bilmeden milletin anasına bacısına sövüyorlar. hem de hicbir sebep olmadan. onların allah ta belasını versin.
Hayat o kadar garip ki, dün yanında olan bugün karşında oluyor. Ama sen de olan her şeyi tüketmiş, seni duygusuz bir pezevenk haline gelmende katkısı büyük olmuş ve bunun öğretmenin kendisi olduğu sanmış asla yaptıklarının bu mesafelere/uzaklaşmalara sebep olduğunu düşünmemiş. Hala çevrende sağlam kalanlara akıllar verip, yerlerinizin sağlamlığını iyi kontrol edin demiş. Üşenmemiş eski erkek arkadaşının doğumgününü kutlarken bile sana göndermeli laflar eşliğinde mesajlar atmış, zaten çoktan hayatından çıkartıp mesafe koyduğun kişileri sana karşı doldurmuş. Arkandan kim bilir neler atıp tutmuş... Beni çok iyi tanıdığı sanıp aslında hakkımda bir bok bilmeyen, giderken bile zehrini akıtmak adına seni anlattıkların vuran birisi işte. Ama şunu söyleyeyim, gram umrumda olmadı. Çünkü bir insanın canının acıması için, zoruna gitmesi için karşı tarafı sevmesi/değer vermesi gerekir. Ben de onu yok ettiniz.Kaç tanesi geçti böyle hayatımızdan, dost diyip sarıldıklarımız, sevgili diyip sırtımızı yaslamak istediğimiz insanlar... Hayatta tecrübe mi ders mi kalıyorsunuz işte. Kalpsiz, umursamaz birine çevirdiğiniz insanı değişmekle suçluyorsunuz, arkasından yarattığınız kadar gündem yaratıp kendi çapınızda nefret kusuyorsunuz. Olsa biraz karakterinize sağlık derdim fakat öyle görünüyor ki bundan bile yoksunuz. Neyse ki şu hayat bana ne olursa olsun şaşırtmamayı öğretti bir zaman önce, o günden itibaren daha net. insanları istediği yönde şekillendirdiğiniz, kullandığınız ama bu karaktersizliği çaktırmadığınız hayatlar sizin olsun, ben yalanlara fazlasıyla doydum.
at çarpmış gibi bana bugün. kocaman bir kalp bütün göğsümü kaplamış dakikada yüz yirmi atıyor. sanki yeni koşmuş gibiyim. halbuki hiç koşmam sadece sabahları geç kalınca.
Riyayla dolu her yer. Evlerin dahi kıblesi şaşmış. Yalanla tıka basa kafalar, acınası günahları aşmış. SEN'in yolun zannederek, cürümler torbadan taşmış. istemiyor zalim: Ne sanıyor kendini? Bilmeden de yapıyor, anlatamaz derdini. SEN ne dersen BEN oyum. Kimseye kanmam! Ab-ı hayat içtiğim suyum, hınzır etine ekmek banmam! Ruhumda açılır gül koncası, tomurcuk çiçekler... Varsın BENi kötü bilsinler. SEN bil BENi! Gülşenin içinden tek dal koparsan da zarar etmez. Serim temiz. SEN'in verdiğin sevda yürekte, hiç gitmez.
Mühim olan pılı pırtı değil. Çul çuval giy ya da efelik libasını eynine geçir, ne fark eder ki? Yüreğinde ne olduğu önemlidir. Hak teâlâ yolunda bir güvercin ve ağ ören örümcek ya da en sevgiliyi görmeni engelleyen dostun ayağını ısıran bir yılan... Bunlar üstündür dışı süslü kahpe yürekliden. Efelik-mertlik, üst baştan değil delikanlı yürekten anlaşılır. Bilek bükülür belki; ama yiğidin yüreği kavidir, eğilip bükülmez.
bugün biri bir kuşun kanatlarını kopardı istinye'de. emirgan'dan istinye'ye yürüdüm. bir de bizim kuş ölmemiş. başka kuş ölmüş bizim balkonda. geçenlerde belirtmiştim ya o mevzu.