yaran olaylar

entry2148 galeri87
    1860.
  1. şimdi bu haber linki: http://www.motosiklet.net...-hells-angels-teroru.html
    haberin özeti;kadıköy'de hell angels adındaki bir motor çetesi barlar sokağında 7 kişiyi vurmuştu.bir kaç sene oluyor.

    salyarım yastığa akmış, yastık zaten leş gibi bira kokuyor ''ben böyle amaçsız hayatın taaamınakoyim'' diye şöyle bir doğrulup her gün öğlen 3'e kurulu çalar
    saatimi susturucaktım ki, yanımda mert yatıyormuş, o benden önce davranıp ''yeasikerimamaha'' diye kapattı.
    tişörtünde hala biraz kan vardı gece ıslak mendille silmeye çalıştığı için mal, ibnemsi pembe bir hale bürünmüştü o leke.
    salondan büşra ve selin'in sesleri geliyordu. ''kanepede yatırdılar bizi bu hayvanlar'' şeklindeydi...

    (bkz: 1 gece önce olay gecesi)

    ''içiyor muyuz merdo, içiyoruz kanka'' şeklinde başlayan gece ''kusan orospu evladıdır'' ''gel öpüjem'' ''olum sen çok yakışıklısın lan, bırak aq sen daha yakışıklısın'' ''kardeşimsin'' ''eyvallah kardeşimsin sende'' ''iyiki tanışmışız lan'' ''seviyorum seni'' şeklinde devam ediyordu.

    derken; karşı masadan bizi kesen iki tane karşı cins gördük.
    evet kesinlikle kızdı onlar.
    görüntü biraz bulanık olsa da libidolarmız bize doğruyu söylüyordu.
    ''gez göz arpacık'' aman pardon ''adını sor,tanış, si..'' öhöm neyse.

    mert masadan kalktı.kızların masasına doğru yürüdü.son anda cesaretini kaybetmiş olmalı ki o masadan tuzluğu alıp geldi.
    önümüzde sadece bira var lakin mert tuzluğu getirip masaya tekrar bizim masaya bırakarak oturdu.

    kızlar tabi bize bakarak güldü.
    bu sefer ben tuzluğu alıp tekrar onların masasına doğru götürdüm ve bıraktım.
    tam adlarını soracaktım oradan garson geldi.

    -pardon bu beyler sizi rahatsız mı ediyor.
    +hayır hayır sadece tuzumuzu aldılar.

    eheh tuzunuzu almamza kızmadınız yani dedim ''ayakta durmak için aynı garsona yaslanıyorum...

    mert'i de çağırdım bunların masalarına oturduk.numaralarnı aldık sohbet muhabbet...
    o sırada motorlu bir eleman geldi masalara bakarak hafif yüksek sesle '' burası birazdan karışıcak'' dedi tehtidkar bir şekilde.

    mert kızlara hava basıcak ya.

    ''senle bi konuşalım mı aslan'' dedi artistçe ayağa kalkıp elemanın yanna yürüdü.
    ben durur muyum ben de kalktım tabi.

    beraber elemanın yanına gittik.
    o sırada yüksek sesle ''bunlar artist artist'' şeklinde yorum yapıyoruz.

    çocuğa 5-10 metre kala ara sokaktaki çeteyi gördük.
    çocuğun yanından teğet geçip diğer bara girdik o panikle amk.

    ulan bunların hepsi sokağa sağlı sollu çekti tehditkar konuşuyorlar.
    çocukta barın içindeki bize çıkarak ''herkes akıllı olucak burdan cesedini sikerim'' diye sallıyor.
    kızlar o sırada mesaj atıyor

    ''nereye kayboldunuz nerdesiniz''
    çıkamıyoruz ki amk bardan mutlaka salça olacaklar.
    baktık oradaki garsonlarda bize kıl oldu ''mecburen 2 bira söyledik oraya da oturduk''
    mert sigara çıkardı.
    sigara terasta içiliyor efendim diyince terasa çıktık.
    oldu olucak burdayız kanka tuzlu fıstıkta söylüyorum dedi.

    locamızda otururken sokak karıştı.
    sağa sola ateş etmeye başladılar.
    çığlıklar kaçışmalar derken.
    bizim kızları aradık.
    morpheus'un neo'ya yaptığı gibi yönlendirme yapıyoruz aq.
    şimdi sağa şimdi sola dur dur arkadaki sokağa kaç diye. (yukardan görüyoruz)
    kızlar çığlk çığlığa.

    bu böyle olmayacak dedim gözümüzü karartıp aşağıya indik.
    o sırada kızların yanına doğru koştuk.
    bunlar ağlıyor vesaire derken sarıldılar.
    ulan nasıl mutlu olduk amk.

    kızın üstünde biraz kan vardı yerdeki birine yardım ederken bulaşmş.
    mertte kıza sarılınca bunun tişörtüne bulaşmış.
    ya ben hani bu olayda her şeyi anladım da o sabah neden büşra ya da selin değil mert yanımda uyuyordu amk!
    ------------------------------------------------
    yine mesaj atmış dalyarak ''müsaitsen kahvaltıya geliyim diyor.
    yanlış anlamayın bu adam bu mesajı fix atar cevabına bakmaz 5 dakika sonra kapı çalar.
    muhtemelen inmek üzeredir pendik kadıköy otobüsünden.

    edit:geldi.
    6 ...
  2. 1859.
  3. üstadım polis bir arkadaştan dinledim, yarım yarım yarıldım akabinde sözlüğe yapıştırayım dedim.
    arkadaşım ve ekibinde olan polisler, başka bir arkadaşlarının çalıştıkları gün doğum günü olduğunu bilmekteler ancak çaktırmamaktalar, ne telefonla arama nede yüz yüze kutlama merasimini gerçekleştirmemişler. gece doğum günü çocugunu bulundukları yere kaza yaptık, yardıma gelin şeklinde çağırıp sokağın ortasında doğum gününü kutlamayı planlamışlar.
    akabinde gidip pasta almışlar ve üzerine ' unuttuk mu zannettin göt ' yazısını yazdırmakta bir sakınca görmemişler. pastayı alıp tanıdıkları soğutucusu olan bir mekana götürmüşler, gece senden geri alırız diyip ayrılmışlar.
    anlattığına göre gece yoğun geçmiş, pastayı zamanında alamamışlar ve pastayı emanet bıraktıkları iş yeri kapanmış. telefonla iş yeri sahibine ulaşmışlar oda ' ben pastayı eve götürdüm, ben size yenisini alıyım demiş'. peki demiş süprizci tayfa. saat geç olunca açık pastane bulamamışlar ve topkek üzerine kocaman mum dikerek eğlenmişler vesaire. yarın kısmı bu değil zaten, yeni başlıyor.
    sans mı desek talihsizlik mi desek bilmiyorum ama pastayı evine götüren elemanın evlilik yıl dönümü ile aynı güne denk gelimesi ve elemanda üşengeçliğinden hediye ile birlikte bu pastayı da götürüyüm, onlara yeniden alırım düşüncesi. pastaya hiç bakmadan eşine teslim edip sarılması. eşinin pastanın üzerinde bulunan ' unuttuk mu zannettin göt ' yazısını görmesi ve üzerine alınması. pastayı adamın kasafına indirmesi. evlilik yıldönümünü adamın hoş bir kavgayla ve kafasında pasta ile karşılaması. iki gün sonra yanına giden polislere olayı anlatıp ' evliliğimi sarstınız şerefsizler ' diyerek şakayla karışık kovalaması.

    (bkz: şimdi anlatınca komik olmadı tabii)
    14 ...
  4. 1858.
  5. Ne kadar okusam da yarmamis olaylardir. Yarilmadim.
    0 ...
  6. 1857.
  7. bugün staj dersimiz vardı 10. sınıflara ve konumuz sıfatlardı. işte öğrencilerin dikkatini çeksin diye türkiyedeki en tuhaf ünlülerin fotoğraflarını getirip bu nasıl biri diye sorduk onlara yıldız tilbeden tutun Angelina Jolie' ye kadar geniş bir ünlü yelpazemiz vardı. acuna geldi sıra dedik bu nasıl biri, tanımlayın(dersi ingilizce anlatıyoruz ve cevaplarda ingilizce olmak zorunda) bunlar hemen tahmin ettiler

    +hocam honeyli o adam honeyliii kaptı adriana'yı diye. vallahi tebrik etmek istedim o an onları lucky yerine alternatif sıfat buldular resmen.tabi bu kısmı arkadaş anlattığı için ben koptum sınıf zaten öyle bir de bizi gözleyen üniversite hocamız var arka sırada düşünün halimizi artık.
    3 ...
  8. 1856.
  9. Babamın aldığı balığı pişiren ve balık yendikten sonra babama ölmüşlerinin canına değsin diyen anneme ben yemek yendikten sonra o lafın söylenmesine çok gülüyorum bana ölmüşlerin yiyemedi ohhh canıma değsin gibi geliyor dedim. Sonrası anormal kahkahalar atan ben ve sofradaki kısa ve normal gülen ailem.
    7 ...
  10. 1855.
  11. 2 arkadaş mağazaya gider ve düğün için abiye tarzı elbiseye bakılır. vitrinde duran siyah elbise ikisinin de ilgisini çeker ve 2 kişi de onu almak ister ama pişti gibi olunmamak için o elbiseden vazgeçilir. birimiz alırsak diğerine haksızlık olur düşünülür. farklı elbise alıp mağazadan çıkılır ama düğün günü gelince ikisinde de siyah elbise vardır. bir ben değiştirdim sandım. meğer o da değiştirmiş.
    3 ...
  12. 1854.
  13. 1853.
  14. beyaz futbol programındaki tüm konu ve muhabbetler bu katagoriye girer. adamlar uzaylılarla ilgili konuşuyorlar.
    1 ...
  15. 1852.
  16. Olive oyl ile birlikte sunum yapacak arkadaslarin etkinlik kagitlariyla oynarken yerlerini karistirmak hatta bunun icin bizi uyarmalarina ragmen yok yok rahat olun dememiz ve sonra tum sunumlarinin mahvolmasi. Hocanin ve tum sinifin etkinligi elestirmesi ve arkadaslarimizin birileri karistirmis demelerine ragmen hic uzerimize alinmamamiz. Hatta bizim de ay hangi salaklar karistirmis bunlari dememiz. Yalniz ayikirlarsa cikista dayak yicez. Nilaaaaay yetis bizi dovcekler.
    2 ...
  17. 1851.
  18. 1850.
  19. Bugün vatandaşlık dersinde hoca nefsi müdafaayı anlatırken hırsızlıkla ilgili örnek verdi biliyorsunuz hırsızı sadece yatak odasında öldürmek nefsi müdafaaya giriyor.arkadan bir erkek arkadaş atıldı
    -hocam ben onu yatak odasına nasıl çekeceğim.
    hoca da önce canlandırma yaptı soyunuyor gibi sonra da -o da senin cazibene bakıyor be oğlum dedi.
    sınıf tabi gülmekten ölüyor.
    Bu sefer hoca da
    -Eee bir de kadın olduğunu düşünün. bu sefer arkadan başka bir erkek arkadaş atıldı.
    -Oooo hocam şanlı günümüzmüş o zaman.
    -?!?!?!?!?!?!
    1 ...
  20. 1849.
  21. FIKRA GIBI AMA GERÇEK! Dışarıda mı çok içeri de mi ?
    1960"lı yıllar, Elazığ Akıl hastanesinden deliler kaçar,
    Elazığın cadde ve sokaklarına dağılır. 423 deli kaçmıştır. O zamanın ünlü doktoru Mutemet Bey hastanenin baş hekimidir.
    Doktor bey ne yapalım diye sorarlar.
    Mutemet Bey : "Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin." der.
    Doktor önde birkaç personeli arkasında tren-tren oynayarak Elazığ'ı dolaşır.
    Bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olur.işin garibi hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir. (Sabah gazetesi Hıncal Ulunç 22 nisan 2012)
    6 ...
  22. 1848.
  23. bir gün türk kadınıyla yatağa girdim.
    1 ...
  24. 1847.
  25. yarmıştır.

    3 ...
  26. 1847.
  27. Ofiste müşteri var inşaatı devam eden eski işlerden.
    Ben yeni olduğum için tanımıyorum tabi.
    1 saattir maşallah maşallah deyip duruyorlar hem gelenler hem de bizim ofis çalışanları.
    içimden adamin ağız alışkanlığı herhalde diyorum ama bizimkilere ne oluyor?!
    Meğerse adamın ismi maşallahmış ben olayı daha yeni çaktım.
    Kendi kendime gülüyorum.
    Ne espriler yapılır bu isim üzerine yaa.
    Adamın çocukluğunu düşünemiyorum.
    8 ...
  28. 1846.
  29. bir beşiktaş yöneticisinin "futbolcularımız bu yıl kendilerine daha iyi bakıyorlar, bakacaklar da" demesinin hemen ardından sosa nın 6 hafta pektemek in 10 gün oynayamayacak olması.
    1 ...
  30. 1845.
  31. başbakanın yozgat mitingi için yozgat halkına mikrofonu yönelten ana haber spikerinin sokaktaki amcalara sorusu şuydu:
    -monşer'in memleketi burası, monşer'i tanıyor musunuz?
    -monşer mi o kim?
    ve haber sunucusunun yorumu:
    ekmeleddin ihsanoglu'nu memleketinde bile kimse tanımıyor.
    4 ...
  32. 1844.
  33. Sene bu sene aylardan eylul günlerden aksam ustu. Ders bitmistir okulun ogretmenlere has cikis kapisindan cikilmak uzere kapiya yönelmisken gorulur ki karsidan cemal hoca gelmektedir. Cemal hoca gecsin diye kapi tutulurken pic liseliler acik kapidan sanki onlara kapiyi tutmusum gibi gecmis gitmislerdir kapidan hem cemal hocayi hem de beni hice sayarak.

    Hocam da ben de hem saskinlikla hem de biraz ofkeyle karisik kizsan olmaz sovsen olmaz bunlarin terbiyesizlegine seklinde cumleler kurduktan sonra birbirimize iyi aksamlar diyip ayrildik. Bir-iki adim ilerledim yanim sira az once gecen firlamalardan biri sordu;

    -hocam o kapi ogretmen kapisi mi?
    -evet oglum.
    -heee hoca ondan kizdi demek ki...
    -??!!!!

    Ozru kabahatinden buyuk suursuzun....
    1 ...
  34. 1843.
  35. insanları enlemesine veya boylamasına ayıran olaylardır; dönerci saldırısı, maç çıkışı vs gibi.
    2 ...
  36. 1842.
  37. hastanede refakatçi olarak kalıyordum, hastanenin kafeteryasına bi gideyimde bi çorba içiyim dedim. indim kafeteryaya sıraya girdim. arkamada havalı mı havalı bi kız geldi. sıra bana yaklaşıyor tabi, çorbanın yanına birde su alıyım dedim. dolapta sıranın gerisindeydi suyu aldım bi baktım kız benim önüme geçmiş. ulan bi kıl oldum bi kıl oldum anlatamam. neyse sıra kıza geldi, kızla çalışan eleman arasında geçen diyalog şöyle;

    +(çalışan)
    -(havalı kız)

    +buyrun ne arzu ederdiniz ?
    -2 tane expresco, 2 tane ayvalık tostu, 1 tanede ayran
    +tabi tostlar paket mi yoksa burada mı yiyeceksiniz ?
    -burda yiycez
    +hepsi toplam 10 tl
    -kart geçiyor dimi
    +geçiyor efendim
    (kız kartı uzatır)
    +bakiye yetersiz efendim
    -olamaz ya bir daha deneyin
    +bakiye yetersiz
    -nasıl olur ya 2000 tl lik extram yatmıştı dün
    +bilemiyorum efendim
    -nakit ne kadar demiştiniz ?
    +10 lira
    (kız ceplerini karıştırıyo ama karıştırdıkçada surat ifadesi şekil değiştiriyo, ve cebinden 1 lira çıkardı ama adama uzatmıyor.)
    -tamam bu siparişleri iptal edin
    +hepsini mi ?
    -hayır 1 expresco kalsın (1 lirayı uzatır)
    +expresco 2 lira efendim
    -haaağğ kalsın o zaman (kız kıpkırmızı birşekilde koşarak uzaklaşır)
    +ulan madem paran yok ne şekül şükül yapıyon... burda bu kadar müşteri bekliyo!!

    bu olayın yaşandığı dakikalarda bir kahkaha patlattım ki kızın kızarıp bozarmasına bir nebzede ben sebep oldum ama olsun az bile. sonradan kızın ameliyat olan yakını bizim kata servise çıkınca kızı ara sıra koridorda görmeye başladım, ve her gördüğümde hastane ortamının o havasından uzaklaşarak gülmeye başladım.

    not : ve tüm bu diyaloglar halinde kızın konuşmasını normal bir türkçeyle yansıtmaya çalıştım, kızın ağzından çıkan sesleri yazmaya kalksam okuyamazdık herhal.
    7 ...
  38. 1841.
  39. üniversitenin ilk günlerinde bir arkadaşın kızları görünce '' ben bu okuldan mezun olursam, benim aklımı sikin ulan '' diye bağırması ve sonrasında adamın birinin bize bakıp gülmesi ve meğer o adamın hoca olduğunu dersimize girmesiyle öğrenmemiz.
    7 ...
  40. 1840.
  41. yolda karşılaştığı bir adamdan ateş isteyen arkadaşımın, çakmağı adamdan aldıktan sonra 1, 2, 3, 4 denemeden sonra da sigarayı yakmayı becerememesi ve utancından, birazcık da çekingenliğinden ötürü sigarayı yakmış gibi davranması, hatta bildiğin sigara yanıyormuşcasına sigaradan uzun bir nefes alması, sonra da "eyvallah kardeş" deyip yoluna devam etmesi.
    4 ...
  42. 1839.
  43. arkadaşım sevgilisinden ayrıldığını ve canının sıkkın olduğunu söylerek bana geldi. neyse geldi, klasik noldu ne bitti diyalogları.. hiç de sevmem bu arada böyle başkasının ilişkisini didiklemeyi. ama bu ayrılık bomba * çocuk yakışıklı, kariyeri var düzgün efendi biri. kız da öyle denkler gayet yani. bu utana sıkıla oturuyor karşımda. sonra biraz gevşettim açıl hadi belki çözeriz barışırsınız filan diyorum. yok diyor ee anlat diyorum başlıyor; bağırsakları bozuk diye ağzından bir cümle çıkıyor.. ilk başta anlayamadım sonra açıyor; sürekli ishal.. * nasıl ya diyorum hasta demek ki bu sebepten insan sevgilisini terkeder mi salak mısın diyorum. gel sen bir de bana sor diyor zavallı. ''akşam gayet romantik telefonda konuşuyoruz böyle seni seviyorum diyorum.. aşkım bir dk tuvalete gitmem lazım diyor.'' ahahaha lan mevzuya bak. kızım düzelir belki bir insan sürekli ishal olamaz diyorum. yok diyor. 4 aydır bilirkteyiz her hafta iki üç gün ishal sürekli, soğudum diyor. allahım mantıklı bişey de söyleyemiyorum ne denir ki * onu görünce aklıma artık hep ishal görüntüleri ve tuvalet geliyor diyince dayanamadım gülme krizine girdim. allahım kimseye verme böyle hastalıklar. sen ilik gibi çocuk ol ger gör ki sürekli ishal olduğun için terkedil. çok acıklı yemin ediyorum * hala gülüyorum lan. kıza mı hak versem, çocuğun ishaline çare mi arasam bilemedim. muz yesin, leblebi yedir ne bileyim uğraş biraz o da kötü hisseder şimdi kendine yazık dedim. adam meğerse muz ağacı yetiştirecekmiş bahçesinde muz yemekten yılmış. * tıkandım sustum.
    1 ...
  44. 1838.
  45. Teyzemlerde oturuyorum. Eniştem içeride uyuyor telefonu da salonda çalıyor. Eniştem de uyanmış telefona meğer. Biraz çaldı kuzenim açtı. Eniştem uykulu telefon kendinde sanıyor koridorda bağırıyor aloo aloo.
    4 ...
  46. 1837.
  47. çadır kampında ilk haftayı bitirmiş güzel bir kafa tatili yapıyorum. 20 metre uzağa denizli plaka bir araç yanaştı ve kurmaya başladılar çadırlarını. yardım edeyim dedim ve tanışma öyle oldu denizlili aile ile. adamın adı nafi, oğülunun adı mert bu arada.

    nafi amca kıyak adam, daha ilk dakikadan kurdu muhabbeti:

    şimdi ramazan ama, burası tam rakı içilecek yer. rakı olmazsa şarap, şarap olmazsa bira, bira da olmazsa ispirto içerim ben!

    ucundana da charles bukowski'yi andırıyor vesselam.
    neyse nafi amcanın oğlu mert, ve kuzenleri anıl mücahit okey atacağız birazdan. nesine!?
    e birasına olsun sahilde içeriz soğuk soğuk sonra denize?

    e tamam o zaman hadi 101 okey atalım.

    mücahit ile ben ortak oldum eşli oynuyoruz, anıl ile de mert ortak. mücahit biraz saf çocuk, botla denize açıldıktan sonra ben atladım bottan bende palet olduğundan sıkıntı yok ama botun küreğinin birini kırdı diye buna bi şaka yapalım dedik.
    müco, bota yaklaştı bota binecek, hoppp bizimkiler kürek çekiyor müco denizin ortasında kalıyor. müco:
    -olm bak denizin ortasında kaldım yoruldum laynnn!

    az daha yüzüyor bota yaklaşırken müco, ben bindim bota. gel müco gel alcaz seni bitsin artık bu çile!

    müco gene bota yaklaştı elimi uzattım bu sefer de bizim çocuklar piçlik yaptı gene asıldılar küreğe. müco gene kaldı denizin ortasında.esoes verecek utanmasa!

    neyse müco karaya çıktı bota binemeden, yorgun argın. yemek yedik derken kurduk masayı. başlıyor 101.

    ben: müco bak dikkatli oyna. çizdirmeyelim elimizi.
    müco: tamam abi sen merak etme.

    ilk 2-3 el çok iyi gittik. hatta ben gaza geldim "1600 yaptırcaz ulen!"
    anıl-mert tebessüm etti dalga geçercesine. 800 çizdirdim ama utanmadan. tamam dedim geliyor soğuk biralar sahilde dolunay varken..

    sonra müco, yoldan geçen kızlara bakmaya başladı. kızlar, güzel selülit falan yok (ben de baktım kabul) ama biraları kaptıracak kadar da değil hani.

    -müco iyi oyna olm. bak sağa sola bakacaksan yer değişelim.
    müco: yok abi alcaz biraları merak etme sen.

    yanımıza bi adam geldi, tanımıyorum.

    -ee gençler nasıl gidiyor 101. kim önde?
    ben: abi bu müco karı kıza bakmaktan oyun kaybediyoruz. bi de iddiaya girdim buna güvenerek.

    adamın gözler, faltaşı gibi açıldı. başta anlamadım olayı. meğer adam, müconun babasıymış. öğrendikten sonra dedim ne büyük bi gaf yaptık hele. neyse ki o da şen şakrak adam. anladı halden. oğluna da kızdı, oğlum gitti biralar diye.

    ulen müco valla gitti biralar. neyse, akşam dışarı çıkalım dedik. müco da geldi bizle. müco dedim "naptın küs müyüz hala?"
    -abi denizin ortasında bıraktınız beni
    +oğlum nefesin açılsın diye yaptık akşam lazım olcak bak akıyoruz barlar sokağına..
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük