Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne).
Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.
insan bir süre yalnızlığı ceza gibi algılıyor; yetişkinlerin yan odada sohbet edip eğlenirken karanlık odada tek başına bırakılan bir çocuk gibi. Fakat günün birinde sen de yetişkin oluyorsun ve yalnızlığın, hakiki, bilinçli tek başınalığın bir ceza, yaralı, hastalıklı bir kendini çekme, bir münzevilik değil, tek onurlu durum olduğunu fark ediyorsun. işte o zaman yalnızlığa katlanmak da o kadar zor olmuyor. Daha temiz havada yaşamak gibi bir şey.
Bazen birçok problemimin bundan kaynaklandığını düşünüyorum. Hayatımın hiçbir döneminde fiziksel olarak yalnız olmadım ama ruhum sanki son birkaç yıldır yalnız.
Uzun zamandır benimle beraber olandır. Tercihtir yalnızlık sizin adımlarınızdır sizi bu noktaya getiren. Kafanız götürmüyordur saçma sapan konuşmaları ya da gireceğiniz anlamsız tartışmaları. Kurtulması tercih etmeniz kadar kolay değildir.
Bununla ilgili koca bir kompozisyon yazarım ama saat geç oldu kafami toplamam güç olur. Düşsel sicintilar yapmak istemiyorum o yüzden Kısa bir tanım yapacağım. Beni asla tek bırakmayan tek sadık dostumdur.
buzdolabında yaz ayından kalma üzüm tanesi gibi hissetmenize neden olur. herkes gider siz öylece tek başınıza kalırsınız mal gibi. ne gelen ne de giden görür.
Şu aralar yaşamakta olduğum durumdur. Öyle bir hale geliyorsunuz ki artık herşeyden bıkıp kendi yalnızlığınıza gömülüyorsunuz. Kendi kabuğunuza çekilip hiçkimse ile iletişime geçmek istemiyor ve öylece bir başınıza yaşayıp gitmek istiyorsunuz. Işte tam olarak bu durumdayım. Ne hayatımda biri olsun istiyorum ne de kimseyle konuşmak istiyorum. Hiçkimse ile hiçbir şekilde temas halinde bulunmak bile istemiyorum.