the calling in harika şarkısıdır. smallvile'ın soundtrack idir aynı zamanda.

I'll try not to make you cry
And if you get inside my head, then you'd understand
Then you'd understand me
Why I've felt so alone, why I kept myself from love
And you became my favorite drug
So let me take you right now and swallow you down,
I need you inside
Chorus:
If we had this night together
If we had a moment to ourselves
If we had this night together, then we'd be unstoppable
Do you think that this right, or is it really wrong
I know that this is what we've been wanting
And all this burning in my soul, it fills up to my throat
It fills up 'till my heart is breaking
Chorus
Now, we can both learn
Somehow, you'll see it's all we have
Love, it keeps us together
And I need love
When I wake up without you, knowing you're not there
I'm only feeling half as good
Well I'm gonna find a way
To wrap you in my arms, you make me feel alive
Chorus
dota'da ölmeden; art arda 6. kez rakip takım herosunu öldürdüğünüzde(dota jargonuyla "kill aldığınızda") duyacağınız ses. failinin coşmaya başladığına delalet eder.

diğerleri için:

1 kill-(yok)
2 kill-(yok)
3 kill-killing spree
4 kill-dominating
5 kill-mega kill
--------------------
7 kill-wicked sick
8 kill-monster kill
9 kill-godlike
10 kill-beyond godlike(holy shit)

ekstradan:

first blood
double kill
triple kill
unearth - iii in the eyes of fire albümünün yedinci parçası. sözler,

Wander this world with tired hands, wander these streets a broken man.
Been Through this time after time and it won't be the last, but I won't break again.
Second lease on a terminal chance.
Every step met with force and demands.
Reclaim all that loved and destroyed.
Belief lends a hand to the path of the strong.
I want to know, need to know, my next lesson.
I want to feel what's alive inside of me.
I want to know, need to know, my impression.
I want to look inside and see what's made to be.
I want to know.
Concede the loss of the some to fuel the life of others.
The Unstoppable.
Wondered alone, won't break again.
Left forgotten and without hope, I still remain.
Can't stop this heart, won't break again, forever as stone.
denzel washington, chris pine, rosairo dawson, jessy schram gibi oyuncuların yer aldığı aksiyon-dram filmi. yönetmen tony scott. 12 kasım 2010'da abd'de vizyona girecek olan filmin 2011'de türkiye'ye gelmesi bekleniyor.
bence cok guzel bir film. gidilmesi ve izlenilmesi tavsiye edilir. koltuklariniza yapisacaksiniz. filmin daha 15. dakikasinda aksiyon basliyor.
yalniz film cok sesli oldugundan ciktiginizda biraz basiniz agriyabilir.
tatilyaya gitmis olanlar bilir: 5-10 dakika suren sinemalar vardi ve sinemanin konusuna gore koltuklar hareket ederdi. bu filmle birlikte o hareketli koltuklar olmus olsaydi, muhtesemdi.
denzel baba yine konuşturmuş oyunculuğunu. (bkz: the taking of pelham 1 2 3) filmiylede benzerlikler de görülmedi değil. herhalde denzel babanın oradaki oyunculuğunu beğendiler unstoppable da sahaya sürdüler.
--spoiler--
film klasik tren durdurma filmi, sonuda her zaman ki gibi mutlu sonlar bitiyor.
--spoiler--
heyecanlı ancak öyle aman aman bir film değil. birçok saçmalığı özünde barındırmaktadır. filmin başından itibaren kaçan trenin lokomotifine girilebilecekken sona bırakmışlar. açıkçası kasmışlar. iyi sonla bitmesi ise başka bir üzüntü noktası. hani o virajda petrol tanklarının üstüne düşseydi belki daha heyecanlı olurdu. böylelikle 2. bölüme gizli güçler, yasadışı kimyasal-biyolojik silah ticareti konumuna sokulabilirdi.

(bkz: bir alex değil)
(bkz: hooters)*
--spoiler--
denzel washington gibi bir karizmanın en çekici yanını oluşturduğu, tren durdurma konulu bir amerikan aksiyon filmi.
bir tane şeker, dombik bir arkadaşımız sayesinde bir tren yanlışlıkla (trenin kollarının kendi kendine hereket etmesi beni son durak adlı sinema filmine götürdü) harekete geçer. içinde insan yoktur ama yükü patlayıcı bir kimyasaldır ve tren çok yüksek hızlarda hareket etmektedir. kasabaların arasından, çocukları gezdiren trenlerin yanından, büyük bir şehre doğru hareket etmektedir. ne yapsalar treni durduramazlar. sonunda başka bir tren'de bulunan frank ve will arkadaşlarımız treni bir şekilde (önce arkadan kendi trenlerine bağlayıp hızını yavaşlatır, sonra da kaçak tren makinist dairesine dışarıdan araba yardımıyla çıkıp) durdururlar.
film hiç sıkıcı değil. gayet güzel bir aksiyon filmi. klişeler de bol ;
hep böyle kahramanca ölüm kalım savaşı veren conilerimizin aileleriyle sorunları olur. o kişiler bu arkadaşların kahramanlıklarını tv'lerden izleyip filmin sonunda "kahraman conim benim" diyerek üstlerine atlarlar. bu film'De de aynısı var. bu klişeyi ve diğer klişeleri filmin seyirlik aksiyonuna ve danzel abimizin hatrına göz ardı ediyoruz.
diğer ilginçik de danzel (frank) abimizin kızlarının bizim de ülkemize gelmeyi düşünen hooters adlı dükkanlarında çalışması. zaten muhabbet buraya gelince frank, will gibi conilerle beraber ben de güldüm bayağı. ama işte. amerikan babaları gayet kuul. ses çıkarmamış demek ki.
zaten baba frank (danzel) treni kurtarıp filmin sonunda (karısı eskiden ölmüş) tren bilmem ne müdürü siyahi daş hatunla işi pişirince ben de sevindim. bak buradaki espri de çok iyiydi. "kadın ilk öpücüğü (frank ve will tren kurtardığı için) kime veriyim?" der. çakal danzel abimiz de "tabbi ki bana" der. herkes yarılır ve öpücüğü kapar. biz de kapmış kadar oluruz.

not : duyduğuma göre hikaye gerçek bir olaydan esinlenilerek yazılmış.
--spoiler--
(bkz: durdurulamaz)
counter strike'da arka arkaya bir kaç adam öldürdükten sonra arkadan duyulan söz.
(bkz: hügolülülü)

hugo nun tren oyunlarını anımsatan b sınıfından film.
gerçek bir öykü olmasını bir yana koyup yalnızca sinematografik açıdan değerlendirirsek türü thriller olarak geçen bir film için pek de heyecanlandırmıyor. zaten filmin neredeyse yarısı giriş bölümü. heyecanın yükselmesi gereken bölüm hem çok kısa hem de yeterince heyecanlandırmıyor. oyunculuklar "vay vay vay" denecek kadar değil* ama sırıtan da pek yok. neredeyse bir km'lik bir başroldeki tren ise oldukça başarılı kullanılmış.

gene de imdb'de aldığı 6.9 hiç fena değil. bana kalsa 6-6,5 gibi bir not verirdim.

not: tony scottdenzel washington olmadan aç kalır yoksa denzel washingtontony scott olmadan..? bu kaçıncı film lan birlikte çalıştıkları!
(bkz: messi)
(bkz: tayyip)maalesef..
--spoiler--
ulan sen o treni durdurduktan sonra, karına ablası, annesi ve en yakın arkadaşı dahil olmak üzere 7 kadınla grup yaparken yakalansaydın bile o öpücüğü alırdın heralde.
--spoiler--
bir Denzel Washington filmi. heyecan dozu yüksek bir filmdir.
counter ve dota da çok kill alındıktan sonra gelek muhteşem gaz veren sestir.
(bkz: dota) da sayıyı hatırlamıyorum arka arkaya biraz fazla hero keserseniz bunu söyluyodu.
(bkz: serbest çağrışım)
e.s. posthumus'un yaptığı en iyi soundtrack. sherlock holmes: a game of shadows'ta kullanılmıştır.

http://www.youtube.com/watch?v=VoaUYcwEpSw
şahsımı pek de heyecanlandıramamış filmdir. the taking of pelham 1 2 3'dan sonra tony scott'ın artık kendi tekrarladığını düşündürmüştür bu film. her ne kadar gerek bir olaydan esinlenilmiş olsa da bol bol klişe içerir.

--spoiler olabilir--

connie adlı hatunun filmin sonunda frank'a açık açık yazacağı zaten belliydi. bu işler hep böyle olmamış mıdır zaten? ikinci olarak da ne helikopterle ne de başka bir yolla birisinin o trene bindirilememesi de sırf filmin süresini uzatmak içindi. gerçek hikayede de böyle oldu mu bilinmez lakin senaryolaştırma sürecinde trene birilerinin bir türlü binememesi abartılmış. will adlı çaylağın karısıyla sorunlar yaşıyor olması ve bu olayın her şeyi tamamen değiştirmesi de klişe üstü bir klişe olarak karşımızdadır.

--spoiler olabilir--

son olarak denzel washington, çalışmaya başka yönetmenler bulsa daha akıllıca hareket etmiş olacak zira sürekli kendini tekrarlamaya niyet eden tony scott'la birlikte kariyerinde düşüş yaşaması işten bile değil.
on numara beş yıldız sia şarkısı.
(bkz: messi)
Senaryo filme hizmet eden, fazla dallı budaklı olmayan sade bir senaryo. Tamda bir aksiyon filminin sahip olması gereken türden.. Eğer ele alınan konu haricinde yan hikayelere fazla yoğunluk verilseydi kaçınılmaz olarak izleyicinin dikkati dağılacak, bu da filmin insanı daha az heyecanlandırmasına neden olacaktı. Filmin kurgusuda başrolündeki tren gibi aksamadan sonsürat ilerliyor. Bu açıdan Tony Scott'ı bu temiz ve kaliteli işinden dolayı tebrik etmek gerek.

Aksiyon sahnelerine gelirsek gerçekçi aksiyon sahneleri var. Hatta neredeyse gerçek, ve film tamda gücünü buradan alıyor. Yıl 2010 değil 2110 dahi olsa doğal ve gerçekçi aksiyon sahnelerinin tadı her zaman apayrıdır. Teknoloji ne kadar gelişsede, filmlerin bütçesi ne kadar büyüsede bazen izleyiciyi hiçbirşey trenden düşme ihtimali olan bir insan kadar heyecanlandıramaz. Filmde finale dek ölmiyeceğinden emin olduğumuz bir kahraman olmayışıda bizim hangi karakterin başına ne geleceğini tahmin etmemizi zorlaştırıyor. Haliyle buda filmin heyecanını bir kat daha arttırıyor.

Ayrıca (benim pek çok filmde hazzetmememe rağmen) dijital kamera bu filmin lehine işliyor. Yaşanan olaya anbean şahit olduğumuz hissine kapılıyoruz. Eğer kendinizi kaptırırsanız (bende olduğu gibi) koltuğa yapışıp nefesinizi tutarak izlemeniz dahi mümkün.

Kısaca bir başyapıt aramayan, sadece bir aksiyon filmi izleyip keyifli bir 2 saat geçirmek isteyen herkese tavsiye olunur.
Kat deluna aplanin sevdigim bir parcasi.