bugün

unstoppable

--spoiler--
denzel washington gibi bir karizmanın en çekici yanını oluşturduğu, tren durdurma konulu bir amerikan aksiyon filmi.
bir tane şeker, dombik bir arkadaşımız sayesinde bir tren yanlışlıkla (trenin kollarının kendi kendine hereket etmesi beni son durak adlı sinema filmine götürdü) harekete geçer. içinde insan yoktur ama yükü patlayıcı bir kimyasaldır ve tren çok yüksek hızlarda hareket etmektedir. kasabaların arasından, çocukları gezdiren trenlerin yanından, büyük bir şehre doğru hareket etmektedir. ne yapsalar treni durduramazlar. sonunda başka bir tren'de bulunan frank ve will arkadaşlarımız treni bir şekilde (önce arkadan kendi trenlerine bağlayıp hızını yavaşlatır, sonra da kaçak tren makinist dairesine dışarıdan araba yardımıyla çıkıp) durdururlar.
film hiç sıkıcı değil. gayet güzel bir aksiyon filmi. klişeler de bol ;
hep böyle kahramanca ölüm kalım savaşı veren conilerimizin aileleriyle sorunları olur. o kişiler bu arkadaşların kahramanlıklarını tv'lerden izleyip filmin sonunda "kahraman conim benim" diyerek üstlerine atlarlar. bu film'De de aynısı var. bu klişeyi ve diğer klişeleri filmin seyirlik aksiyonuna ve danzel abimizin hatrına göz ardı ediyoruz.
diğer ilginçik de danzel (frank) abimizin kızlarının bizim de ülkemize gelmeyi düşünen hooters adlı dükkanlarında çalışması. zaten muhabbet buraya gelince frank, will gibi conilerle beraber ben de güldüm bayağı. ama işte. amerikan babaları gayet kuul. ses çıkarmamış demek ki.
zaten baba frank (danzel) treni kurtarıp filmin sonunda (karısı eskiden ölmüş) tren bilmem ne müdürü siyahi daş hatunla işi pişirince ben de sevindim. bak buradaki espri de çok iyiydi. "kadın ilk öpücüğü (frank ve will tren kurtardığı için) kime veriyim?" der. çakal danzel abimiz de "tabbi ki bana" der. herkes yarılır ve öpücüğü kapar. biz de kapmış kadar oluruz.

not : duyduğuma göre hikaye gerçek bir olaydan esinlenilerek yazılmış.
--spoiler--